20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
CMYB C M Y B GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada “mahrem.” Balbay 553 gündür içeride yatıyor. Tuncay iki yılı aşkın... Dıranas’ın bir başka şiirini anımsatarak bayramlarını kutlamak istiyorum: “Bir bıçak saplı durur göğsünde / Hangi su tasına uzansan boş / Hangi pencereye koşarsan koş / Aynı siyah güneş gökyüzünde / Aynı siyah güneş, aynı siyah / Aynı susayış, aynı koşuş, aynı / Of… hep aynı şey, aynı şey, aynı şey / Aynı, aynı, aynı, aynı...” Yok, hayır! Bugün daracık pencereli hücrelerine uzanan güneş siyah değil. Parlak! Bugün dün gibi geçen günler gibi aynı değil. Bugün başka bir gün! Oysa dün bugündü; bayramı dün kutladılar! Oradaymışım gibi yaşıyorum Silivri’deki bayram gününü. Balbay’ın kızı Yağmur’u, kundakta bıraktığı, artık yürümeye başlayan oğlu Deniz’i, eşi Gülşah’ı hasretle, özlemle kucaklayacağını düşleyerek... Yalnız Silivri’de yatan Balbay’a, Tuncay’a bayram mahrem değil, dışardaki bizlere de! Geleceğe kuşkuyla bakan bizler için de bayramlar mahrem! Tahliyelerine karar verildiği, birlikte olacağımız gün, bizler için bayram olacak. Dört duvar arkasına uzatıyorum ellerimi. Bir teselli olsun diye kardeşler: Tatsız Şeker Bayramınızı kutluyorum! Balbay; RTE, bir şiiri okuduğu için cezaevine girdiğini söylediğinde U2 solisti Bono gülmüş. “Ya bizim niçin tutuklandığımızı anlatsaydı?..” Bono’nun nasıl güleceğini bilemediğini söylemişsin mahkeme heyetine. Bono laikliğe duyarlı bir Batılı. RTE ise gerçeği saptıran Doğulu. Laiklik karşıtı! RTE’nin tutuklanmasına hükmeden mahkemenin, ülkeyi “laiklikler ve laik olmayanlar” diye ikiye böldüğünü yazan karar gerekçesini söyleseydi Bono’ya, ünlü solist acaba güler miydi? Ya da sanki 28 yıl yatan Mandela! 4 ay 12 günlük cezaevi günlerini yıllarca özgürlük, ülkesinin bağımsızlığı için savaşmış gibi övünmesine ne demeli? Korkmamış, yılmamışmış! Laf! Facebook’taki haberden, o haberdeki Diyarbakır’da iken tutuklama kararını işittiğinde yüzünün bembeyaz olduğundan söz etmiyor. Seni hicveden kitap yazan, üç yıldır içeride! Herkesin özel telefonlarının dinlenmesi serbest ama telefon konuşmalarını yayımladılar diye Aydınlık dergisi yazar ve sorumluları içeride! Bu somut örnekler önümüzde ve çıkmış halkın önüne mutlu bayramlar diliyor. Pes! Bitaraf olanları AKP’den yana bir taraf olmaya zorlamadın mı, bertaraf edeceğini açıklamadın mı? Anayasadaki değişikliklerle yargının daha bağımsız olacağını sen gel de külahıma anlat! 11 basın kuruluşunun yayımladığı “basına özgürlük” beyannamesinde “Gazeteciliğin etrafını saran korku ortamının gelecekte daha da kötüleşeceğine dair endişelerimiz çoğalmaktadır” diyor. Tabii sana bağlı yandaş ve tabii yalaka gazeteciler dışındaki gerçek gazetecileri bertaraf etmeyi kafasına koyan birisi için bu ortak yargının değeri yok! Balbay’lar, Özkan’lar aylardır içeride. Mahkeme heyetine “tahliye edilmemeleri gerekenler tahliye edilirken neden hâlâ içeride tutulduklarını” soruyorlar. Gazeteci örgütleri, Yargıtay, barolar, hukukçular, hatta Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi; “tutuklamaların artık cezalandırma yerine kullanıldığını” bir değil, belki bin defa açıkladı. Günümüzün iktidar sahipleri ise sürekli hak ve hukuktan, insan haklarından söz eder dururlar. Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in on, on beş gün önceki demecinde ne diyordu biliyor musunuz: “Davaların ve tutukluluk sürelerinin uzaması…‘geciken adalet adalet değildir’ özdeyişini uyandırıyor.” Bakan davaların uzamasını engelleyecek önlemler alacaklarına değiniyor ama... ...yargı erkini etkilememeye özen göstererek... siyasal eğilim ve etkilerin altında kalmadan... ...Silivri’de Balbay’ın, Tuncay’ın ve diğer gazetecilerin tutukluluk durumunun, makul süreyi aşarak, artık cezaya dönüştüğüne karşı çıkan, çağımızın adalet anlayışında böylesi uygulamalara yer olmadığını içeren bir şeyler söylemiyor. Demecinde Adalet Bakanlığı Stratejik Planı’nda tutukluluk sürelerinin makul süreyi aşamayacağına ilişkin tek bir cümle ara ki bulasın! Herhalde stratejik plan da referandum sonucuna göre biçimlenecek! SAYFA 9 EYLÜL 2010 PERŞEMBECUMHURİYET 8 HABERLERİN DEVAMI TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 9 Eylül Oslo PB 15 Helsinki PB 15 StockholmPB 16 Londra PB 19 AmsterdamY 18 Brüksel Y 18 Paris Y 21 Bonn Y 23 Münih Y 17 Berlin Y 16 Budapeşte Y 23 Madrid B 25 Viyana Y 21 Belgrad Y 27 Sofya Y 23 Roma Y 23 Atina B 27 Zürih Y 15 Moskova PB 15 Aşkabat A 29 Taşkent A 33 Bakû A 28 Bişkek A 29 Tiflis A 31 Kahire A 32 Şam A 33 İstanbul B 28 Edirne A 32 Kocaeli A 31 Çanakkale A 30 İzmir A 33 Manisa A 34 Denizli A 35 Zonguldak B 28 Sinop PB 27 Samsun PB 25 Trabzon Y 24 Giresun Y 21 Ankara A 32 Eskişehir A 32 Konya A 31 Sıvas B 28 Antalya A 34 Adana A 34 Mersin A 34 Diyarbakır A 38 Şanlıurfa A 38 Mardin A 34 Siirt A 35 Hakkâri A 30 Van B 27 Kars PB 27 Ülkemizin kuzey- doğu kesimleri par- çalı bulutlu, Doğu Karadeniz kıyıları ha- fif sağanak yağışlı, diğer yerler az bu- lutlu ve açık geçe- cek. Rüzgâr Mar- mara’da kuzeydoğu (poyraz) yönlerden kuvvetli (30-40 km/saat) olarak ese- cek. Batı Akdeniz’in batısı ile öğleden sonra Güney Ege’nin güneyinde fırtınamsı rüzgâr bekleniyor. Üçüncü Kõlõç Aydın AYBAY Osmanlõ ülkesinin petrol zengini güney topraklarõnõ, oralarda yüzyõllardõr Osmanlõ yönetiminde yaşayan top- lumlarõn satõlõk ve sahtekâr önderlerinin desteği ile ele ge- çiren emperyalizm, bu kez de, imparatorluğun asõl “bede- nini” oluşturan topraklara, Anadolu’ya göz dikmişti. Bu operasyon için de, başlõca, bu topraklarda hak iddiasõnda bulunmaya teşvik ettiği, yak- laşõk bir asõr önce, yerel aha- liden olmayan kralõnõ da biz- zat atayarak kurduğu küçük bir komşu devlet halkõnõ kul- lanmaya karar vermişti. İşte 1919’da, komşu devlet ordu- sunun emperyallerin gemile- rine bindirilmiş askerlerinin başta İzmir olmak üzere Ba- tõ Ege topraklarõnõ işgale baş- lamalarõ bu senaryonun uy- gulanmasõnõn başlangõç per- desi idi. Perde arkasõndaki emperyalizm, sonucu tama- men kendisine yarayacak bu oyunu ellerini oğuşturarak keyifle izlerken, birdenbire dünyanõn çeşitli yerlerinde pervasõzca oynanan oyunun, bu versiyonunda hiç beklen- medik bir olgu ile karşõlaş- mõştõ: Mustafa Kemal adõy- la tarihe geçen bir önder ve onun yoktan var ederek ör- gütlediği ordu, soğukkanlõ- lõkla oynanan oyunun “sah- nesini basmış” ve oyunu bozmuştu. Kendilerinden bir tek can bile eksiltmeyen bu kumarõn böyle sonuçlanma- sõndan dolayõ emperyalizmin biricik derdi ve endişesi, ku- marda kaybedilen komşunun binlerce evladõ değil yõllardõr sahnelenen “klasik senar- yo”nun (!) bu başarõsõz tem- silinin başka yerlerdeki oyun- lara örnek teşkil etmesi idi. Nitekim korktuklarõ başa geldi. Tarihte, Hindistan’dan başlayarak, 20. yüzyõlõn so- nuna kadar bütün ulusal kur- tuluş hareketlerinde, emper- yalizmin, çoklukla işbirlik- çilerini kullanarak sürdür- meye kalkõştõğõ sömürü dü- zenlerine karşõ, Türk İstiklal Savaşõ’nõn izleri vardõr. Bu konuda anlamlõ ve so- mut bir örnek olarak, Rus- ya’daki devrimden sonra, Or- ta Asya’da “Buhara Sovye- ti” adõyla kurulan cumhuri- yetin, Türk Kurtuluş Savaşõ hareketini destekleyen karar ve davranõşõnõ gösterebiliriz. Bu desteği bildirmek için Ankara’ya gönderilen heyet, Mustafa Kemal’in huzurunda, bunu bildirmek için geldik- lerini ve bunun simgesi ola- rak da beraberlerinde üç tane “murassa” (değerli taşlarla süslü) kõlõç ile bir tane de kõy- metli Kuranõkerim getirdik- lerini açõklamõşlardõr. Kõlõç- lardan biri M. Kemal Pa- şa’ya, diğeri İsmet Paşa’ya Buhara halkõnõn armağanõ idi. Üçüncü kõlõç ise, İzmir’e ilk girecek Türk ordusunun birliğinin komutanõna verile- cekti. Heyete, destekleri ve getirdikleri armağanlar için teşekkür eden Mustafa Ke- mal, söz konusu “Üçüncü Kılıç”õ 9 Eylül’den hemen sonra, İzmir’de yapõlan bir tö- renle İstiklal Savaşõ’nõn Fah- rettin Altay komutasõndaki efsanevi süvari kolordusu- nun İzmir’e ilk giren öncü bö- lüğünün komutanõ Yüzbaşı Şeref’e “talik” etmiştir (*). (*) “Üçüncü Kõlõç, İzmir’in Kurtuluşu ve Yüzbaşõ Şera- fettin”. Doç. Dr. Kemal Arõ; Maltepe Üniversitesi yayõnõ, 2006. Baştarafı 2. Sayfada ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yargõçlar ve Savcõlar Birliği’nin Kõ- zõlay’daki merkezinin duvarlarõ ve kaloriferinden ses gelmesi sonucu ya- põlan incelemede derneğin dinlendi- ği ortaya çõktõ. YARSAV Başkanõ Emine Ülker Tarhan, “Dinlendi- ğimizi tespit ettik. Kendimize gö- re dinlemeye karşı önlemler de ge- liştirdik. YARSAV’ın dinlendiği çok açık” dedi. Merkezin duvarlarõndan ve kalori- ferlerinden gelen sesler üzerine ince- leme yaptõrdõklarõnõ belirten Tarhan, araştõrma sonucunda dinlendiklerini saptadõklarõnõ söyledi. Tarhan, şöyle devam etti:“Duvar ve kaloriferin oradan dinleme yapıldığına ilişkin saptama da yapıldı. YARSAV’ın önünde Atatürk Bulvarı üzerinde bazı araçlar görmeye de alıştık. Bunlar belli tipte, ne işlevi olduğu herkesçe bilinen araçlar, camları içi- nin görülmesini engelleyecek şekil- de filmle kaplı. Çok sık bu araçla- rı derneğimizin önünde görüyoruz. En önemlisi de YARSAV Yönetim Kurulu seçim yaptığı sırada, genel kurulumuzdan sonra, biz burada el- lerimizi kaldırdığımız esnada, ‘Oy- birliği ile Emine Ülker Tarhan seçil- miştir’ sözü duyulmadan, aşağıdan ‘Emine Ülker Tarhan seçilmiş’ söz- lerini duyduk. Kuşkulanmamamız mümkün değil ki. İnanın alıştık, 73 milyon dinleniyor.” Olay üzerine YARSAV’õn kendi olanaklarõyla kurumun girişteki antre bölümünde ve yönetim kurulu top- lantõsõ yapõlan odada incelemeler yap- tõklarõnõ, incelemelerin sonucunda ku- rumun “açıkça dinlenildiğini tespit ettiklerini” anlatan Tarhan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yani dinlendiğimiz kesin ve bu- na ilişkin tespitler yapılmıştır. Ama asıl önemlisi nedir biliyor musunuz? Sürekli tekrarlanan bir şey vardı. YARSAV, çete, mafya, PKK ve te- rör sürekli yan yana getiriliyordu. Bir ay önceden böyle bir şey geliş- tirildi. Halka sürekli şikâyet edil- meye başlandı. Ardından fısıltıları bile algılayan, profesyonel ekipler- ce ve teknik olanaklarla yapıldığı anlaşılan ortam dinlemeleri önce in- ternete oradan da yandaş medya eliyle kamuoyuna türlü yorumlar- la sunuldu. Ardından ne oldu? Meydanlarda konuşan Başbakan Erdoğan, bunları, bu yasadışı din- lemelerin içeriğini ağzına sakız yap- tı ve bunlar üzerinden YARSAV’a saldırdı. Bunları biliyor muydu acaba? Önce PKK, teröristler der- ken acaba bazı veri bankaları var- dı da bunlardan bilgi sahibi miydi birileri diye sorulabilir. Şu anda kuşku duyuyoruz. Hukuk dışı din- lemeleri ve röntgenlemeleri kendi- sine karşı olduğunu düşündüğü her kişiye ve kuruma karşı kullanmaya alışmış olanlar, korkak ve alçaktır.” ‘İktidarın önlem alacağına inanmıyorum’ “Bizi ihsas-ı rey’le suçlayanlara biz de hiç güvenmiyoruz. YAR- SAV dinleniyor, biz dinleniyoruz” diyen Tarhan, siyasal iktidarõn dinle- melere karşõ önlem alacağõna inan- madõğõnõ da kaydetti. Tarhan, “Sayın Başbakan ‘Takibe takõlanlar var’ di- yor. Sanki bunları araştırmak, çöz- mek, dinleme çetesi varsa ortaya çı- karmak iktidarın da görevi değil. Bu dinleme çetesi varsa, kime hizmet et- mektedir? Bunlar demokrasi için yüzkarası. Bir Başbakan’ın miting meydanlarında, ‘Takibe takõlanlar’ diye söze başlaması, referandumda rant sağlamaya çalışması da çok ra- hatsız edici. Bu süreçte karanlık ku- lakların fazla mesai yapacaklarını düşünüyorum. Hükümet, kişisel verilerin sadece deşifre edilmesine ilişkin yasa çıkaracak. Bu karanlık yasayla kişisel verilerin hükümet adına deşifre edilmesine imkân sağ- lanacak” görüşünü dile getirdi. YARSAV da dinlenmiş Binada yapõlan inceleme sonucunda, birliğin dinlendiği ortaya çõktõ İstanbul Haber Servisi - İkinci Ergenekon da- vasõnda Ocak 2009’dan bu yana tutuklu bulunan po- lis memurlarõ Murat Çavdar, Zerrar Atik ve Fah- ri Süslü yurtdõşõna çõkõş yasağõ konularak tahliye edildi. Davada, aralarõnda gazetemiz yazarõ Mus- tafa Balbay’õn da bulunduğu 33 tutuklu kaldõ. Da- va 27 Eylül tarihine ertelendi. Tokat Özel Harekât Şubesi’nde görevli Murat Çav- dar, Antalya Özel Harekât Şubesi’nde görevli po- lisler Fahri Süslü ve Zerrar Atik’in de isim ve öz- lük bilgilerinin yer aldõğõ “S-1” adlõ belge eski Özel Harekât Daire Başkanõ İbrahim Şahin’in evinde ya- põlan aramalarda bulunmuştu. Çavdar, Süslü ve Atik, Ermeni Patriği Mesrob Mutafyan, Alevi Bektaşi Federasyonlarõ Genel Başkanõ Ali Balkız, fede- rasyonun eski genel sekreteri Kazım Genç ve Si- vas Ermeni cemaatinden Minas Durmaz Güler’e suikast planlarõyla ilgili suçlanõyorlardõ. İstanbul 13. Ağõr Ceza Mahkemesi tarafõndan görülen ikinci Er- genekon davasõ dün gece yarõlarõna kadar sürdü. Duruşma sõrasõnda söz alan tutuklu sanõk emek- li Tuğgeneral Levent Ersöz’ün avukatõ Ali Rıza Dizdar, tutuksuz sanõk Yüksel Dilsiz’in gizli ta- nõk olduğunu açõklamasõnõn ardõndan, kendisi hak- kõnda Adalet Bakanlõğõ’ndan alõnan izin üzerine so- ruşturma yapõldõğõnõ söyledi. Dizdar, soruşturma so- nunda hakkõnda iddianame düzenlendiğini ifade ede- rek Dilsiz’in çocuk istismarõndan cezaevinde girip kõsa süre sonra tahliye olduğunu, ancak cezaevin- de 3 gün bekletildiğini iddia etti. Dizdar, daha son- ra savcõya ifade veren Dilsiz’in ifadesinde Faruk Demir adõnõ kullandõğõnõ öne sürdü. Ergenekon’da 3 tahliye İkinci Ergenekon davasõnda tutuklu bulunan polis memurlarõ Murat Çavdar, Zerrar Atik ve Fahri Süslü 20 aydõr tutukluydu SEVİM ERTEMUR SİLİVRİ - Cezaevindeki Türk Metal Sen- dikasõ Genel Başkanõ Mustafa Özbek, sen- dikacõlara ve BDP’li Diyarbakõr Belediye Başkanõ Osman Baydemir’e tepki gösterdi. Referandum oylamasõ öncesi sendikacõlarõ uyaran Mustafa Özbek, “Evet çıkarsa göre- ceğim ben bu sendikacıların halini” dedi. Özbek, “Demokrasi varsa sendikacılık var- dır” uyarõsõnda bulundu. Baydemir’i de yap- tõğõ ayrõlõkçõ konuşmalar nedeniyle eleştiren Özbek, “Bölücülük değil, birlik, beraberlik yönünde hareket etmeliyiz. Ayağını yere bassın. Biz etle tırnak gibi iç içe geçmişiz” diye konuştu. İkinci Ergenekon davasõnõn salõ günkü son duruşmasõnda söz alan ve birkaç gün sonra 21 aydõr tutuklu olacağõna dikkat çeken Özbek, hakkõndaki iddialarõn tamamen hayal mahsu- lü, uydurma iddialar olduğunu söyledi. “Biz sendikacıyız, konuşuruz, herhangi bir ideolojinin adamı olamayız” diyen Özbek, “Bu ülkeyi böl- meye kimsenin hakkı yok- tur” vurgulamasõnõ yaptõ. “Önümüzde bir referandum oylaması var” diyen Özbek, emekçilere ve sendikacõlara şu uyarõlarda bulundu: “Evet çı- karsa o zaman göreceğim ben bu sendikacıların halini. Çalışanlarla, sendikalarla ilgili bu düzenlemeleri konu- şan sendikacı yok. Bu madde çıktığı za- man ayakta kalamayacaksınız. Örneğin TOFAŞ’ta 10 işyeri var, bu 10 işyerinde ayrı ayrı sendika olacak. Buyrun o zaman yapın toplusözleşmeyi. Böyle bir referan- dum görmedim ben. Neyi getiriyor, neyi götürüyor kimse bir şey bilmiyor. Hitler de önce sistemi, hukuku ele geçirdi. Hukuku ele geçirdiniz mi her şey biter...” “Herkes konuşuyor” diyen Özbek, “Ben Kürt’üm diyenlerin bile yüzde 80’i ayrıl- mak istiyorsa ben namerdim” iddiasõnda bulundu. Özbek, şunlarõ söyledi: “Onlar da istese, biz de istesek ayrılamayız. Ama em- peryalist güçler bizi oyuna getirmek isti- yorlar. Benim gelinim Kürt. Ne yani, biz ayrılacak mıyız? Sahillerin yüzde 75’i, 80’i Kürt vatandaşların elinde. Herkes ko- nuşuyor. Baydemir almış Amerika’yı ar- kasına, konuşuyor. Onun konuştuğunu ben konuşsam, oooo. Müebbet hapse mah- kûm olurum. Ama ayağını yere bassın. Biz ayrılamayız. Etle tırnak gibi iç içe geçmi- şiz. Bölücülük değil, birlik, beraberlik yö- nünde hareket etmeleri gerekir...” Sendikalar ayakta kalamayacak Cezaevindeki Türk Metal Sendikasõ Başkanõ Özbek’ten referandum uyarõsõ: İstanbul Haber Servisi - Devrimci İşçi Sen- dikaları Konfederasyonu (DİSK) ile Türkiye Motorlu Taşıt İşçileri Sendikası (TÜMTİS) yetkilileri, taşeron işçi olarak çalışırken sendi- kal faaliyetlerde bulunduğu gerekçesiyle Bey- koz Paşabahçe Devlet Hastanesi’nce işten çı- karılan Türkan Albayrak’a önceki gün destek ziyaretinde bulundu. 60 gündür direndiği Pa- şabahçe Devlet Hastanesi’nin bahçesinden de yaşadıklarını anlatan Albayrak, “En çok gü- cüme giden, çadırımdaki suyu bahçeye döküp ‘sana burada su-ekmek bile yok’ demeye getir- meleri oldu. Ancak eşim ve çocuklarım bana sonuna kadar destek veriyor” dedi. DİSK Ge- nel Sekreteri Tayfun Görgün ise binlerce işçi- nin Albayrak’la aynı durumda olduğunu be- lirterek hükümetin, Sağlık Bakanlığı’nın bu durumu görmezden geldiğini kaydetti. Ziyare- te katılan işçiler “Direne direne kazanacağız”, “Susma haykır sendika haktır”, “Birleşen iş- çiler asla yenilmez” sloganlarıyla Albayrak’a destek verdiler. (Fotoğraf: EMİNE AKTAŞ) İşten atılan Türkan Albayrak’a destek ziyareti Eminağaoğlu itiraz etti ANKARA (AA) - Eski Yargõçlar ve Savcõ- lar Birliği (YARSAV) Başkanõ Ömer Faruk Eminağaoğlu, Ankara Cumhuriyet Başsavcõlõ- ğõ’nõn, Yargõtay ve Danõştay’õn telefonlarõnõn dinlendiği iddiasõyla yürüttüğü soruşturmada verdiği takipsizlik kararõna itirazda bulundu. Eminağaoğlu, itiraz dilekçesini, Sincan Nöbetçi Ağõr Ceza Mahkemesi’ne sunulmak üzere An- kara Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’na verdi. Emina- ğaoğlu, dilekçesinde, “hakkõnda, adalet müfet- tişliği yoluyla da talep edilerek alõnan iletişimi- nin tespit, dinleme ve kayda alõnmasõ yolundaki kararlarõn, Telekomünikasyon İletişim Başkan- lõğõ (TİB) tarafõndan infaz edildiğini” savundu. BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ’NDE DE TELEKULAK ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başkent Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal’õn avukatõ Serdar Özersin, üni- versitenin iki genel santralõnõn izinsiz olarak dinlendiğini ve bu kayõt- larõn Ergenekon iddianamesinde yer aldõğõnõ ileri sürdü. Özersin, İs- tanbul 13. Ağõr Ceza Mahkemesi’nde görevli hâkimler Hasan Hüse- yin Özese, Sedat Sami Haşıloğlu, Hüsnü Çalmık ve TİB hakkõnda da suç duyurusunda bulunduklarõnõ söyledi. Özersin, düzenlediği ba- sõn toplantõsõnda, izinsiz dinlemelerin iddianameye de girdiğini belir- terek “İzinsiz yapılmış dinlemeler, iddianamede sanki bir suç ni- teliği taşımış gibi gösterilmektedir. Asıl üzüntü verici olan, iddia- namede yer alan konuşmaların hiçbiri Prof. Dr. Haberal tarafın- dan yapılmamıştır. İddianamede, Haberal’ın konuşmuş olduğu gösterilen kişiler, Prof. Dr. Haberal ile görüşmemiştir” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle