20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Serge Rezvani'den Amerikanomanyaklar1 SERG£ REZVAN1 Amerikano- manyaklar Amerika- nomanyak- /arikiyok- sul ve yaşlı insanın hi- kâyesini anlatıyor. Romanın kahraman- ları Cypri- uche ile Loupiote hayat ar- kadaşı. Onlar, sokaklarda yaşayıp çöplüklerden bes- lenen, idealleri olan ve bu ideallerine bağlı iki insan. Bu sevimli ihtiyarlar çevre- leri tarafından "çöp tene- keleri" ya da "parçabohça- ları" diye çağrılır. Serge Rezvani'nin romanında toplumsal çürüme, kente Amerikan gemilerindeki asker ve subaylarla gelir. Onların ortadan kaldırılma- sıyla dünya daha temizle- nir ve çürüme olasılığına karşı bir adım âtılmış olur. iki ihtiyar, öldürdüğü as- kerlerin cüzdanlarını boşal- tıp, buldukları bütün para- ları Uluslararası Dayanışma Sandığı'na yollar. Kendile- rince uluslararası sermaye- nin paralı askerlerini öldü- rerek, dünyanın en büyük ordusuna zarar verip, or- dunun çökmesine neden olacaklardır. Roman, kırk yıl sonrasının dünyasını. yani bugünü anlatır. Rez- vani'nin kehanetlerinin bir bölümünün bugün gerçek- leştiğini görmek de roma- nın şaşırtan yanı. O RozerinDOĞAN - A merikanomanyaklar ev- l\ /\ siz, birbirine delice bağlı ; r I iki yaşlının hikâyesi. Bu i JL -».iki yaşlıdan Cypriuchc ' 1928 doğumlu, sevgilisi Loupiote ;" ise ondan üç yaş küçük. llişkileri- ; ni "hayat ortaklığı" olarak tanım- \ lar Cypriuchc. Anlatıcı, büyük - bir aşk yaşayan ikilinin karı koca olmadığını da sık sık okuyucuya hatırla- SAYFA 20 Düşlerinin peşinde iki ihtiyar tır. Onlaıınki "şey ilişki"dir. O "şey" evlilikten çok daha üstün bir ilişkidir. Daha derin, daha kopmaz, daha gö- nüldeş ve daha yoldaşça. KIRK Ylt ÖNCEDEN BUCÜNÜ CÖRMEK Romanın kahramanları yaşlı Cypri- uchc ile sevgilisi Loupiote Amerikalı- lardan ncfret eder. Yaşlı bedenlerinden beklenmeyen bir güçle önlerine çıkan Amerikalı askerleri öldürmeklc geçer hayatları. Bunu iş edindikleri de, geliş- tirdikleri bazı stratejilerden anlaşılıyor. Övünerek tuttukları defterde elli yd bo- yunca iki binin üzeriııde Amerikalı as- keri öldürdüklerini anlıyoruz. Onlar, bunu yaparken bir insan öldürmüş ol- manııı ruh haline asla girmez. Yürüt- tükleri haklı davanın rahatlığı ve hayat- larını adadıklan bir emcl uğruna savaş- mış olnianın heyecanını yaşar. Mutlu- durlar, çünkü hayatta tck bildikleri şeyi yaparlar. Askerleri öldürmek için şarap şişesi kullanırlar. Her ikisi de içkicidir, dolayısıyla şişe bulmakta da zorluk çek- mezler. Bu iki ihtiyar, öldürdükleri as- kerlerin cüzdanlarını boşaltrp, bulduk- ları bütün paraları Uluslararası Daya- nışma Sandığı'na yollar. Kendilerince uluslararası sermayenin paralı askerleri- ni öldürerek, dünyanın en büyük ordu- suna zarar verip, ordunun çökmesine neden olacaklardır. Ellerine geçen bütün paraları bağışla- dıkları için de her gün sokakta dilen- meye de devarn ederler. 'Rezil bir kent' dedikleri Cannes'daki zenginlerin vic- danlarmı rahatlatmak için onlara verdi- ği sadakalara teşekkür etme alışkanlık- ları da yoktur ikilinin. "Bu salaklardan iğreniriz" diye kendilerine para veren- lerle dalga geçerler. Kendilerine iyilik eden zengin bir kadın için "iyilik et- mekte güçlük çeken şıllık" deyinıini kullanmaktan da çekinmezler. tkili on- lara üstünlük sağlamaya çalışan herkes- ten nerretlerini açıkça belli ederler. Bu duyguları aracılığıyla aslında aptal ol- madıklarını, çoğu kez karşılarına çıkan duruma göre "gibi yaptıklan" anlıyo- ruz. lşlerinc geldiğinde kulakları iyi duymayan, söylenenleri anlamayan iki zavallı ihtiyar oluverirler. Ama gerçekte uyanık ve ne yaptıklarının farkındadır- lar. Romanın başından itibaren bu iki yaşlınm birbirlerine duydukları aşk da diğer olaylar eşliğinde yansır sayfalara. Henı öyle böyİe bir aşk değil. Gıpta ct- tirecek derecede derin, eğlenceli ve uyumlu bir aşk. Bu eskimeyen aşkla birlikte değer yargılarına da bağlıdırlar. İkisi de yaşlı olmalarma rağnıen birer eylem insanı olarak yaşamlarını sürdü- rürler. Bu yaşam biçimi, zaman zaman bir hastalık olarak romanda yer bulur. Hastalığı hikâycnin anlatıcısı Cypriuche şöyle dülendirir: "Bir çeşit kaşıntı gibi bir şey bu bizimki. Tutabilirsen tut kendini. Amerikalı -hart hart hart. Ama sadece Amerikan denizcileri haa! Tom- bul kurtçuklar gibi beyazlar içinde bm- gıl bıngıl görüverdik mi onları işte o za- man, inanılmaz ama, bize bir haller olu- yor. Bunları karanlık bir sokak köşesin- de haklamadan edemiyoruz. lçimizi bir şey öylesine kemiriyor." Romanı ilginç kılan önemli bir özellik de, geçmişte yazdmış olması ve yaşadı- ğımız günleri anlatması. Amerikano- manyaklar'm binlerce insanı toplama kamplarmda işkenceden geçirmesi 1970 yılında bir kurguydu ve o günün koşullarında geleceğin romanda anlatı- lan dünyası mübalağaydı. O gün abartı- lı olarak değerlendirilen bu öngörüler, günümüz dünyasında ne yazık gerçek oldu. Ne yazık ki biz şimdi o geleceğin tam ortasmda yaşıyoruz. Romanın iyim- ser havasmdan dolayı sonunda gördüğü kurtuluş ışığını ise, biz ne yazık ki bu- günden göremiyoruz. Ama yine de ya- şadığımız dünyanın güzelliği hatırma umut ilkesinden uzak durmayalım. Ser- ge Rezvani'nin Amerikanomanyaklar'ı distopik türün iyi bir örneği. Bu tür ki- taplarda rastlanan sıkıcı, yabancı ve an- laşılmaz özelliklerin hiçbiri bu hikâyede okura ulaşmaz. Çünkü, Rezvani'nin ya- rattığı karakterler hem sevimli hem de abartılı. Bu özelliklerin yanı sıra roma- nın kolay okunan bir dille kaleme alm- ması da bizi keyifli bir okumaya götü- rüyor. Bir önemli özclliği daha var ro- manm. Türünün diğer örneklerinden farklı olarak kötünıser değil. TOPLUMSAL ÇÜRÜME CEMİLERLE CELDİ Cypriuche'un inancına göre "kötülük soyut bir şey değil" aksine kötülüğün somut örneği Cannes sokaklarında ge- zer. Hiç kimsenin şüphesini çekmeden, elli yıl boyunca cinayetlerin sürüyor ol- ması, kötülüğün gizli kalabileceği, anla- şılmayacağı, hatta kötülüğün mutlak kötülük olmayacağmm kanıtı olarak karşımıza çıkıyor romanda. Kendince Amerikan kültürünü de anlamaya çalı- şan romanın kahramanı, Amerika'nın düşüncc suçu konusundaki felsefesini Rezvani'nin romanında toplumsal çürüme, kente Amerikan gemilerin- deki asker ve subaylarla gelir ye on- ların ortadan kaldırılmasıyla dünya daha temiz ve çürüme olasılığından arınmış olur. de eleştiriliyor. Rezvani'nin romanında toplumsal çürüme, kente Amerikan ge- ; milerindeki asker ve subaylarla gelir ve . onların ortadan kaldırılmasıyla dünya daha temiz ve çürüme olasılığından arınmış olur. Bütün bunların yanı sıra, ! Rezvani'nin kehanetlerinin bir bölümü- ; nün bugün gerçekleştiği de görülüyor. Yazar, Amerikanomanyaklar'ı kaleme aldığı yıllarda dünya Vietnam Savaşı'na ; sahne oluyor ve Amerika, dünya ege- menliği yolunda önemli adımlar atıyor- du. Rezvani'nin Soğuk Savaş yıllarında • ABD'nin egcmenliğini görmüş olması, Amerika için bir milat sayılan 11 Eylül sonrası Anıerika'sıyla benzerlik taşıyan ; bazı anlatımların romanda yer alması i da ayrıca şaşırtıcı. Amerika'nın politik \ düşmanlarını dünyanın her bir köşcsin- : den dev uçaklarla Arizona'da bir topla- ; ma kampına getirdikleri bölünıler, akla j Guantanamo kamplarmda yapılanları ! hatırlatıyor. Kampm anlatıldığı bölüm- 1 lerde "bütün organları kırılmış, gözleri oyulmuş, kaialan patlamış, ömür boyu sakat insanlarla çevrili olarak gözden yitene dek sürdürülebilir bu yüksek dü- zeyli konuşmalar, ama yeryüzûne inmek ve dosdoğru yürüyüp sağdan, soldan dikkatle bakarak, geniş ve hemcn he- • men uçsuz bucaksız bu Arizona kam- pında olup bitenleri birazcık olsun gör- mek yeğ tutulur" dcniyor. YineRezvani, ABD'nin 11 Eylül son- rasında artan şiddet ve misillemelcri de okuyucunun önüne koyup bunu bir "insanlıktan çıkarılma" süreci olarak değerlendirir ve şunları aktarır: " Gece olunca bizi kara renkli uçaklardan biri- ne koydular. Kara renkli uçaklar onla- rın yük uçakları. Yalnız geceleri uçuş yapıyor ve dünyanın her yanmdan, CIA işkence odalarmdan sağ çıkmış olanları topluyorlar. Evet, evet, böyle... inanıl- maz gelebilir ama durum tıpatıp, böyle. Sonra bu uçakları nereye mi giderler? Nereye olacak canım, buraya işte; Ari- zona'ya. Kampm özel bir havaalanı var. Bu havaalamnda traiik çok yüklüdür. Durmadan uçaklar iner, uçaklar kalkar. Evet yük uçakları arahksız, bütün dün- yadan toplanan kadınlarla erkekleri bu- raya boşaltırlar..." Amerikanomanyaklar romanıhm ya- zarı Serge Rezvani, Iranlı bir baba ile Rus bir annenin çocuğu olarak dünyaya gelir. Hayatı Fransa'da geçen ressam, şair, besteci ve yazardır Rezvani. Adalet Ağaoğlu'nun çevirisi vc A. Omer Tür- keş'in bilgilendirici ve detaylı önsözüyle okuyucuya doyurucu bir hikâye aktarı- lıyor. Düşlerini gerçekleştiren iki yaşlı- nın, düşlerinin peşinde koşanlara örnek olması için romandan şu alıntıyı aktar- madan da geçmeyelim: "Milyonlarca insan aynı şeyi düşündükleri zaman, ya da isterseniz aynı şeyi düşledikleri za- man diyelim, işte o zaman düşlenen şey mutlak gerçekleşir. Ben bunda hiç de olağanüstü biryan görmüyorum." • Amerikanomanyaklar/ Serge Rezva- ni/ Çeviren: Adalet Ağaoğlu/ Kırmızı Kedi Yaymları/106 s. C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1073
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle