20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
9 EYLÜL 2010 PERŞEMBE CUMHUR YET SAYFA KÜLTÜR [email protected] CMYB C M Y B ESİNTİLER ZEYNEP ORAL Teneffüs Zili Neden Erken Çaldı? Ya da Temel Nerede? Sevgili Okurlar, Geçen pazar günkü “Haaaaaayır” başlıklı yazıma düşünemeyeceğim denli çok tepki geldi. Yazanların ezici bir çoğunluğu kendi “hayır” gerekçelerini sıralıyordu. Bu arada öfkeli, kızgın, küfürlü mektuplar da vardı. Hele içlerinden biri beni çok güldürdü. “Hadi oradan Nene, sen git de artık torunlarına bak” diyordu... Doğrusu “Nene” sözcüğünü en büyük iltifat olarak kabul edip hem yazımı yazarım, hem torunlarıma da bakarım diyerek yoluma devam ediyorum... Birçok okurun “hayır” gerekçeleri arasında özellikle şu noktalar tekrarlanıyordu: - Kamuoyunu etkilemek için kullanılan yöntemlerin utanç verici olması... - Referandumda hükümet denetimindeki basın ve yayın kuruluşlarının, özellikle TRT’nin fırsat eşitliğini yok sayması. - Yeni tasarı emekçinin hiçbir hakkını korumuyor, oysa ben emekçiyim diyenler... - Yargıyı ele geçirme çabası... - İktidara yaranmak için TÜSİAD’a yönelik “Konsomatris” sözünün çektiği tepki! - “Ben iktidarın valisiyim”e tepkiler... - İnsaf yani bunlar U2’yu, Bono’yu bile kullanmaya çalıştılar tepkileri... - Bir okurumun deyişiyle: “Sürekli demokrasiyi dilinden düşürmeyenlerin şu anki referandumdan daha demokratik önerileri yok saydıklari için hayır...” - Bir öğretim üyesinin vurguladığı, AKM’yi iki senedir çeşitli bahanelerle kapalı tutan, sanatçıya, Fazıl Say’a saygısı olmayan, evrensel değerlerden yoksun bir Başbakan’ın sözüm ona “Avrupa standartlarında bir anayasa” iddialarına hayır... - Genç bir okurun deyişiyle “Evet diyenlere her şey, hatta yasadışılık sebest, ‘hayır’ diyenlere her şey yasak” algısının yaygınlığı... Ancak her mektupta özellikle altı çizilen, bütün bu süreçte diyalog ve uzlaşma yollarının aranmamasıydı. Asıl büyük “hayır” bu dayatmacılığa karşıydı! Arkadaşım, meslektaşım, usta yazar Mine Kırıkkanat’ın Vatan gazetesinde, işine son verilmesi... Yazdığı yazılar nedeniyle önce sansürlenip sonra işinden çıkarılması... Bu bile iktidarın oluşturduğu baskıya, dayatmaya örnek değil mi? Hele hele beyinleri ele geçiren otosansürü, yasakçı zihniyeti, içine saplandığımız korku imparatorluğunu, açık seçik gözler önüne seren bir örnek değil mi??? Çoksesliliğe tahammülsüzlüğün, eleştiriye geçit vermemenin örneği değil mi? Alın işte “hayır” demek için bir neden daha! Biraz da neşeyle karışık söyleyelim. İşte son günlerde ağızlardan düşmeyen fıkra: Başbakan, Karadeniz gezisinde üniversiteye gitmiş. Öğrencilere nutuk atmış. Bitirince de “Sorusu olan var mı” diye sormuş. Temel, elini kaldırıp, “Size 3 sorum var” diyerek sorularını sıralamış: 1- Nasıl oldu da, iktidarda bunca yıprandığınız halde son seçimde oylarınız arttı? 2- Özelleştirme adı altında bütün önemli kurumları yabancılara sattınız, bunlardan ne kadar para kazanıldı? 3- Bu paralar nerde? Tam bu sırada zil çalmış. Başbakan, “2. derste devam ederiz” deyip çıkmış. Derse yeniden girince “Nerde kalmıştık” diye sormuş. Bu kez Dursun ayağa fırlamış: “Bizim sorularımızı cevaplayacaktınız... Size 5 sorum olacak” deyip sorularını sıralamış:: 1- İktidarda yıpranmış olmanıza rağmen oylarınızı nasıl arttırdınız? 2- Bütün önemli kurumlarımızı sattınız, ne kadar para kazanıldı? 3- Bu paralar nerde? 4- Teneffüs zili neden yarım saat erken çaldı? 5- Temel nerede? Sevgili Okurlar, Bodrum yarımadasında Gündoğan’da Kitap Fuarı dolu dizgin sürüyor. Bu akşam 19.30’dan başlayarak Ümit Zileli ve ben okurlarla sohbet edeceğiz, kitap imzalayacağız. Yolu düşenleri bekleriz... [email protected] faks:0212.257 16 50 D eğişik nedenlerle iktidara yakõnlõk duyan az sayõdaki yazarõn ve birkaç sanatçõnõn dõ- şõnda, aralarõnda kültür ve sanat dünyamõ- zõn ünlü isimlerinin de bulun- duğu büyük çoğunluk anaya- sa değişikliğine “hayır” di- yeceklerini açõkladõ… Bu “tepki”lerin nedenini Başbakan’õn 1 Eylül’deki ko- nuşmasõnda görmek müm- kün. “Kral FM”e konuk olan Erdoğan, anayasa değişikli- ğine “hayır diyeceklerini” açõklayan yazar ve sanatçõla- ra çatarak dedi ki: “Okumu- yorlar, önyargılılar, böyle sanatçı kafası olur mu?” Oysa aynõ yazar ve sanatçõ- lar, anayasa değişikliğine “okudukları” için karşõ çõ- karlarken, 12 Eylül’de “okumadan evet” oyu vere- bilecek milyonlara “teşekkür” eden Erdoğan’a 18 Ağustos’taki İstanbul bildirilerinde şu mesajõ veri- yorlardõ: “Bir toplumsal sözleşme olan anayasadaki değişikliklerin sadece iktidar partisi tarafından ha- zırlanması; değişiklik ve uzlaşma tekliflerinin değerlendirilmemesi; çağdaş Türkiye Cumhuri- yeti’nin hukuki geleceği konusunda endişeler uyandırması; biz sanatçıları son derece rahatsız etmiştir. Kampanya sürecindeki kamplaşmalar da rahatsızlığımızı arttırmaktadır. Bu nedenlerle, bir toplumsal uzlaşma sağlanmadan, oldubittiye ge- tirilerek yapılmak istenen bu anayasa değişikliğine, biz sanatçılar ‘Hayõr!’ diyoruz.” Altõnda Tarık Akan, Edip Akbayram, Tomur Atagök, Bedri Baykam, İlhan İrem, Levent Kır- ca, Hüsamettin Koçan, Zeynep Oral, Nedim Sa- ban, Ferhan Şensoy, Yusuf Taktak, Nejat Yava- şoğulları, Mehmet Aksoy gibi Türkiye’nin yetiştir- diği çok sayõda çağdaş ve “cumhuriyet değerlerine bağlı” ünlü kültür ve sanat insanlarõmõzõn imzalarõ bu- lunan bu bildiri, demokrasi tarihimize “çağdaş dü- şünce dünyamızın manifestosu” olarak geçerken; Er- doğan’õn şu sözleri kim bilir nasõl anõlacak: “İçerikle ilgili çok bilgileri yok. Kusura bak- masınlar, önyargıları olan isimler… Niçin hayır diyeceklerini sorunca açıklamaları mümkün de- ğil, çünkü okumuyorlar!” ‘EVET’Ç LER OKUDULAR MI? Anayasa değişikliğine 12 Eylül’de “evet” diye- ceklerini açõklayarak Başbakan’dan övgüler alan sanatçõlar arasõnda ise Sezen Aksu, Adalet Ağaoğ- lu, Ediz Hun, Orhan Pamuk, Metin Şentürk, Teo- man, Sinan Çetin, Lale Mansur gibi isimler var... Öyle görünüyor ki asõl bu isimler pakette yazõlanla- rõ okumamõşlar ya da okumaya bile gerek duymadan iktidarõn yeni anayasa hedeflerini desteklemeyi yeğ- liyorlar. Örneğin Sezen Aksu... Elbette sanatõna asla söz edi- lemez ama şu kadarõnõ sorgulayabilmeliydi: Diyelim ki “karşı yakadaki dostlarına kadeh kaldırdığı” o güzel şarkõsõ, malum kafadaki bir belediye başkanõ ta- rafõndan “içkiyi özendirdi”ği için ya da “Yunan pro- pagandası yaptı”ğõ için yasaklandõ... Sezen hemen “bağımsız” yüksek yargõya başvu- rarak sanatçõ hakkõnõ aradõğõnda, aynõ yargõ, malum kafadaki iktidarõn atadõğõ üyelerden oluşmuşsa sonuç ne olur düşünebiliyor mu? Ya Adalet Ağaoğlu?.. Diyelim ki şu beğenmediği sosyal ve siyasal düzeni biraz daha radikal eleştirdi- ği yeni bir romanõyla ününe ün kattõ... İktidar bundan rahatsõz olursa ve kitabõ için de “halkın seç- tiği hükümete hakaret” suçundan dava açõ- lõrsa, destek verdiği “bağımlı” yüksek yar- gõ ortamõnda başõna gelecekleri hiç mi tah- min edemiyor? Ediz Hun ise zaten ANAP’lõ Çevre Bakanõ Müsteşarõ olduğu yõllarda da hükümetin çevre aleyhine tüm girişimlerine sessiz ve ka- yõtsõz kalma rekoru kõrmõştõ. Bu nedenle do- ğayõ ve kültürü yargõ denetimiyle koruma- ya son vermeyi hedefleyen bu anayasa de- ğişikliğine de “hayır” demesini, herhalde kimse beklemiyor... Orhan Pamuk, önce “evet” diye- ceğini açõklayarak kamuoyunu hiç de şaşõrtmayan fikrini belirtmiş olsa bi- le kimi serzenişler üzerine “Zaten o gün gelmeyeceğim ve belki de oy kullanmayacağım” diyerek yine kimsenin şaşõrmadõğõ tavrõnõ sürdür- dü…Hele Lale Mansur? “Evet”inin gerekçesi özetle şu: “Eksikleri olsa da demokrasi için bir adım.” An- laşõlan sanatçõmõza kimse şunu söy- lememiş: “Asıl eksiklik demokra- sinin kendisi; çünkü sadece iktidar partisinin istediği şekilde düzenlenen ve demokrasi için asıl önemli olan konulara asla dokunmayan bir anayasa!” Sinan Çetin’in de “evetçi”ler arasõnda yer almasõ, iktidarla süregelen “flört”ünün doğal sonucu. Benzer durum, benzer konumdaki diğer isimler için de geçerli.. Bu gibi isimlerin böylesi garip ve zor tanõmlana- bilir tavõrlarõna karşõ Müjdat Gezen’in şu sözü, “her satırını okumuş”(!) ve “içeriğini derinlemesine kav- ramış”(!) milyonlarõn oyuna sunulacak anayasa de- ğişikliği için belki de en gerçekçi değerlendirmeyi oluşturuyor: “Bu bir yutturmaca; nasıl evet diyebilirim?” Ve ‘Çarşı’nın çağrısı Bu yazõyõ günümüz STK hareketinde “açıksöz- lü”lüğüyle özel bir yer edinen “Beşiktaş Çarşı”nõn “referandum şiiri”yle noktalamak istiyorum; “12 Ey- lül cunta anayasasının perçinlenmesini sağlayacak referandum sürecinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin değişmez ilkelerini değiştirip emperyalizme su- nanlara da bir çift sözümüz var” diyen Çarşõ gru- bunun dizeleri şöyle: “size de; hayır ulan! belagat yok! feragat yok! çarşı var! ama hayır demek yetmez! nayır ulan nayır!” Şeker Bayramõnõzõ kutluyor, tüm ulusumuz için “ha- yır”lõ olmasõnõ diliyorum... Kültür ve sanat insanlarõmõzõn anayasa paketine çekinceleri ‘varlõk’ nedenleridir Anayasa paketi ve sanatçõlarõmõz İktidar partisinin sadece kendi egemenlik beklentilerini içeren anayasa değişikliğine sanatçılarla birlikte “Beşiktaş Çarşı” da karşı olduğunu açıkladı... MİYASE İLKNUR U luslararasõ Datça Sinema ve Kül- tür Festivali, 5. yõlõna girdi. 3-9 Eylül tarihleri arasõnda düzenle- nen etkinlikler kapsamõnda ilk dört gün si- nemanõn ustalarõna ayrõldõ. “5. Sinema Us- talarına Saygı Günleri”nde Türkan Şo- ray, Yılmaz Güney, Ömer Lütfi Akad ve Memduh Ün’e saygõ geceleri düzenlendi. Datça halkõnõn büyük ilgi gösterdiği Uluslararasõ Sinema ve Kültür Festivali, yakõn gelecekte Antalya ve Adana Film festivallerine rakip olacak olgunluğa ulaşa- cağa benziyor. Sõnõrlõ bütçesine ve kõsõtlõ olanaklarõna rağmen Datça Belediyesi ve ilçe halkõnõn özverisiyle altõ gün süren fes- tival hiçbir aksaklõk olmadan başarõyla ger- çekleştirildi. İlçedeki oteller ve restoranla- rõn sponsor olduğu, üniversiteli öğrencile- rin gönüllü mihmandarlõk yaptõğõ festival- de Açõkhava Tiyatrosu “Ustalara Saygı Günleri”nde doldu taştõ. Festivalin ilk günü Datça Belediye Baş- kanõ Şener Tokcan’õn verdiği kokteylle başladõ. Kokteylin ardõndan “Gala Gece- si”nin yapõlacağõ Açõkhava Tiyatrosu’na geçildi. Festivalin gala gecesinin onur ko- nuğu Türkan Şoray’dõ. Sinemanõn Sultanõ Türkan Şoray’õ görmek için Açõkhava Ti- yatrosu’nu dolduran kalabalõk kadar da ti- yatro dõşõnda kalabalõk birikince kapõlar er- kenden kapatõldõ. Belediye Başkanõ Şener Tokcan’õn açõş konuşmasõnõn ardõndan gelen telgraf ve mesajlar okunurken Datçalõlarõn gösterdi- ği tepki başkana sõkõntõlõ anlar yaşattõ. CHP’li olan Şener Tokcan’a sevgi gösteri- lerinde bulunan Datçalõlar CHP Genel Başkanõ Kemal Kılıçdaroğlu’ndan gelen mesaj okunduğunda adeta çõldõrdõlar. Büyük tezahüratlarla Kõlõçdaroğlu’nu ayakta alkõşlayan Datça halkõ Kültür Ba- kanõ Ertuğrul Günay’õ ise yuhalayõnca Başkan Tokcan, zor durumda kaldõ. Zira festivali Kültür Bakanlõğõ da desteklemiş- ti. O nedenle Belediye Başkanõ Tokcan, Türkan Şoray’a ödülünü vermek için sah- neye ikinci kez çõktõğõnda Kültür Bakanlõ- ğõ’na iki kez teşekkür ederek durumu kur- tarmaya çalõştõ. Kõsa Film gösterimi ile başlayan Gala gece- sinde Nükhet Duru da bir konser verdi. Duru, konserinde Türkan Şo- ray için bestelenen şar- kõyõ okumasõnõn ardõn- dan sahneye çağrõlan Türkan Şoray’õn dostla- rõ Safa Önal, Gülsen Tuncer, Engin Ayça, Hülya Uçansu “Sul- tan”õ anlattõlar. Dostla- rõnõn konuşmasõnõn ar- dõndan Datçalõlarõn karşõsõna çõkan Tür- kan Şoray, sevgi gösterileri karşõsõnda gözyaşlarõnõ tutamadõ. İlk gece Türkan Şoray’õn unutulmaz filmlerinden “Selvi Boylum Al Yazmalım” filminin gösteri- miyle tamamlandõ. Festivalin ikinci günü ise sinemanõn bü- yük ustasõ “Yılmaz Güney”i anmaya ay- rõlmõştõ. Melike Demirağ’õn konseriyle başlayan “Yılmaz Güney’e Saygı Gecesi”nde Tarık Akan, Yılmaz Atadeniz, Şerif Sezer, Erol Günaydın ve Engin Ayça büyük ustayõ anlattõlar. Bu sõrada arkadaki dev ekranda Yõlmaz Güney her belirdiğinde bütün ti- yatro alkõşlarla ustaya say- gõlarõnõ sundu. 26. ölüm yõldönümünde Yõlmaz Güney’i anlatmak için sahneye çağrõlan Tarõk Akan, “Yılmaz Abi” de- diği ustayõ anlatõrken Yõl- maz Güney’e tahammül gösteremeyen zihniyetin günümüzde de Fazıl Say’a aynõ linçi uyguladõ- ğõnõ anõmsatarak referan- dumda bu zihniyeti temsil eden hükümete ders verilmesi çağrõsõnda bulunmayõ da ih- mal etmedi. Yõlmaz Güney’i anlatan ko- nuşmalarõn ardõndan “Sürü” filminin gös- terimine geçildi. U L U S L A R A R A S I D A T Ç A S N E M A V E K Ü L T Ü R F E S T V A L 5 . Y I L I N D A Godard Akademi’den ödülünü almayacak Kültür Servisi - 27 Şubat 2011’de yapõlacak Oscar Ödül Töreni’nde, onur ödüllerinden birinin, ünlü Fransõz yönetmen Jean-Luc Goddard’a verileceği açõklanmõştõ, fakat açõklamadan sonra usta yönetmen tarafõndan akademiye herhangi bir cevapta bulunulmadõ. Buna göre, Goddard’õn, Cannes Film Festivali’nde olduğu gibi töreni protesto ederek, ödülünü almaya gitmeyeceği belirtiliyor. Jean-Luc Goddard, 1960’lõ yõllarõn Fransõz sinemasõnda “yeni dalga” olarak adlandõrõlan dönemde önemli eserler vermişti. Lennon’ın katilinin şartlı tahliye talebi reddedildi Kültür Servisi - John Lennon’un katilinin şartlõ tahliye talebi altõncõ kez reddedildi. Cezaevinde yirmi yõlõ dolduran 55 yaşõndaki banka memuru Mark David Chapman, 8 Aralõk 1980’de, Lennon’u, New York’ta kaldõğõ apartmanõn önünde dört kurşunla öldürmüştü. 20 yõl hapis yattõktan sonra iyi halden salõverilme ihtimali gündeme gelen Chapman’õn taleplerinin Lennon’u İngiltere’den New York’a taşõyan Japon eşi Yoko Ono’nun girişimleri sonucu geri çevrildiği biliniyor. Türkan Şoray ödülünü Datça Belediye Başkanı Şener Tokcan’dan aldı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle