20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
PERİHAN ERGUN 12.06.2010 günlü köşeyazımda “Ramazan Hoş Gelsin mi?” başlığını, şüphelerimin gerçekleşecegini bilerek koymuştum. 11 ayın sultanı dediğimiz ramazan boyunca AKP’nin tüm iktidar güçlerini kullanarak kendi sultanlıklarını iyice yerleştirmek için her yola başvurduğunu, miting meydanlarında, yandaş medya ve ekranlarında izleyedurduk. Devletin üç erki olan yasama, yürütme ve yargıdan ilk ikisini, çoğunluk iktidarı olmasının gücüyle bütünüyle kullanmasına karşın yargının bir kısmını ele geçirmesiyle yetinmeyip bütünüyle sahip çıkabilmek için tüm dünyada toplumların sosyal ve hukuksal güvence senedi olan Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nı da “Banayasa” biçimine sokarak referandumla, Seçim Kurulu’nun ölçü kararıyla 12 Eylül 2010 Pazar günü yani 3 gün sonra evet çoğunluğunu bekleyerek oylamaya götürdü. Ramazan boyunca Sayın Başbakan tüm iktidar güçlerini kullanarak il ve ilçelerimizde oluşturduğu referandum mitinglerini seçim mitinglerine çevirdi. Başta CHP olmak üzere tüm muhalefet partileriyle sivil toplum kuruluşları, HSYK, Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi’ne getireceği değişikliklerle iktidarın totaliter ve faşizan planlamalarını meydanlarda, salonlarda var güçleriyle anlatmaya çalıştılar. Bu çatışmaların halkı Hayır’a az farkla da olsa yönlendirdiğinin anketlere yansıması, Başbakan’ı akıl almaz biçimde saldırganlaştırdı. Tarihi gerçekleri yok saydığı, olayları tersine çevirdiği yetmedi, işi adeta meydan kavgalarına çevirdi. Bu iftira ve yalanları yadsıma savaşına girişen karşıt parti ve toplum kuruluşları da haklı sayılmalarına karşın onunla kayık muhabbetine soyundular, ortalık toz duman oldu. AKP’nin referandumla amaçladıklarını en açık ve net olarak Kazlıçeşme mitinginde asılan pankart kanıtladı. Pankartta RTE Fatih Sultan Mehmet çizgileriyle resmedilmiş muhalefet de Bizans canavarına benzetilmiş. Referandumun halkımıza eşitlik, adalet ve ekonomik refah getireceği iddiasıyla 16 kez müdahale edilerek, 85 maddesi değiştirilmiş olan Kenan Evren anayasasını geride bırakan bir anayasa paketi hazırladığı, Kazlıçeşme’de asılan afişle de ispatlanmıyor mu? Bir iftar toplantısında, paketin haklılığını kanıtlamak için verdiği örnekte “Yargı engellemeleri nedeniyle ayaklarımıza geçirilmiş prangalardan kurtulup ülkenin gereksinmelerini oluşturabilmek için başlangıç olan Evet’e çoğunluğu alırsak, bu bağlardan kurtularak daha genişletilmiş bir anayasa oluşturacağız” diyor! Yasama, yürütme ve yargıyı tümüyle tekeline almayı başarabilirse, bu ve bunun gibi bir yaptırımlarla, kuvvetler birliğini ele geçirirse Türkiye ABD’nin amacı olan Ortadoğu’nun ve başta bizim tüm yaşam unsurlarımız sömürgeleşecek, stratejik ortaklıkta üniterlikten federe olmaya mahkûm edilmiş olacağız. Sandık başına gittiğimizde bu gerçekleri dikkate almadan yanılgıya düşüp “Hayır” demezsek sonucun getireceği tüm mahvoluşlara boyun eğeceğimizi peşinen kabul etmişiz demektir. Şaşırdığım bir konu da TYS Edebiyatçılar Derneği ve Pen yazarlarının bu konuda sessiz kalarak durumu kabul etmiş görünmeleridir. Bunları görüp duyan AKP’liler bazı sözde aydınlarla sanatçıların da yandaşlık söylemlerinden güç alarak, eylemleriyle saldırganlıkta genel başkanlarını aşıyorlar. Öyle ki; 5 Eylül günü sabah saatlerinde Antalya’nın Serik ilçesinin Belek bölgesinde bir grup İP’li hayır bildirilerini dağıttıkları sırada, bu etkinliği öğrenen 30-40 AKP’linin demir çubuk ve sopalarının saldırısına uğruyor. İP İlçe Başkanı Bilal Şimşir’in de aralarında bulunduğu 10 kişiyi hastanelik ediyorlar. Ortalığı baştan sona bilbortlarda ve direklerde evet yazıları sarmışken il ve ilçe merkezlerine hayır pankartları asan partiler, emniyet güçlerince suçlanarak, yazıların indirilmesi isteniyor. Dağıtım standları açmaları saldırılarla engellenmeye çalışılıyor. Birçok il ve ilçede genişliği ve kalabalıkları şaşırtıcı yoğunlukta iftar sofraları açılıyor ve dini inançlar sömürülüyor. Bu örneklemelere, yazımın boyutunu aşacağı için daha fazla yer veremiyorum. Gene de her şeye karşın halkımızın sağduyusuna güvenerek hayır diyeceklerine inanarak bu anayasa taslağını onaylamayacaklarını düşünüyorum. Aksi halde istihbarattan gelen emniyet müdürü Hanefi Avcı’nın “dün devlet, bugün cemaat” örnekleriyle kitaplaştırdığı, “Haliç’te Yaşayan Simonlar” adlı yapıtında yüreklice belirttikleriyle laik, sosyal, demokratik cumhuriyetimiz yok edilip, İslam devletine dönüştürüleceğimizi kabullenmiş olabiliriz!.. CMYB C M Y B DÜZ ÇİZGİ ÜMİT ZİLELİ Bin Kere Hayır!.. Neredeyse iki ay oldu… 12 Eylül’deki halkoylamasının hangi amaçla tasarlandığını, “evet” çıkması durumunda nasıl bir karanlığa mahkûm olacağımızı, bu anayasa değişikliğinin Türk ulusunu nasıl bir faşizme, ne tür bir kölelik düzenine mahkûm edeceğini anlatmak için ülkemin dört bir yanında 27 ayrı il ve ilçede bu ülkenin şerefli hukukçuları ve aydınlarıyla birlikte panellere, konferanslara katıldım... Birçok televizyon programında maddelerin nasıl aldatmacalar içerdiğini belgeleriyle, örnekleriyle anlattım.. Yazılarımda, iktidar ve tetikçilerinin, liberal sıfatlı yanaşmaların aslında hangi büyük fotoğrafın parçası olduklarını, 26 maddelik anayasa değişikliğinin yalnızca yüksek yargıyı halletmek üzerine kurgulandığını, böylelikle demokrasinin olmazsa olmaz “kuvvetler ayrılığı” ilkesinin tamamıyla ortadan kalkacağını ve ABD’nin daha 1990’ların ilk yarısında açıkça ifade ettiği “ılımlı İslam” rejiminin önünde hiçbir engel kalmayacağını, kısacası “Büyük Ortadoğu Projesi” haritasında bize biçilen parçalanma ve kullanılma senaryosunun tüm ağırlığıyla hayata geçirileceğini de olanca açıklığıyla belirttim… - Artık sözün bittiği yerdeyiz!.. Bu, halkoylaması öncesi son yazım… Bir gazeteci olarak yüklendiğim sorumluluğun gereğini, üzerime düşen görevi layıkıyla yerine getirebildim mi bilemiyorum; bunun kararını ancak okur ve izleyici verebilir... Ancak bir Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olarak elimden geleni yaptığıma inanıyorum… İlk bakışta biraz bencilce gelebilir belki ama yaptıklarımın tümünü, 9 yaşındaki kızımın özgür, bağımsız, haysiyetli bir ülkede yaşayabilmesi için yaptım… Biliyorum ki, kızımın özgür olduğu bir ülkede tüm çocuklar aynı havayı soluyacak, aynı mutluluğu paylaşacak... Büyük bir hayranlık ve gururla söylüyorum; en alçakça tehdit ve şantajlara, en aşağılık rüşvet ve baskılara, en haysiyet yoksunu zorbalıklara karşın bu ülkenin yiğit insanları boyun eğmedi, boyun eğmeyecek… En taraflı anketler bile bunu gösteriyor… İşte bunu gördükleri için panikteler. Sırf bunun için dağlara taşlara varıncaya kadar “evet” afişleri döşüyorlar... Bu nedenle sahte broşürler, sahte afişler üretip, asla “evet” demeyecek aydınların fotoğraflarını işbirlikçilerle yan yana basıyor, olmayan “grev hakkını” varmış gibi gösteriyorlar… Korkuyorlar!.. Tüm devlet imkânları ellerinde olduğu halde, trilyonları savurdukları halde olmadığını, yetmediğini görüyor ve çıldırıyorlar… Okyanus ötesindeki hoca, işte bu korkuyla bugüne dek üstlenmediği riskin altına girip, “Keşke ölüler mezarından kalkıp evet diyebilse” zavallılığına soyunabiliyor… Bu ülkenin Başbakanı, “Yargıda benimle ilgili mahkûmiyet onayını veren farklı mezhebe mensup kişilerin bulunduğu bir daireydi” diyerek açıkça ve tüyler ürpertici şekilde mezhep düşmanlığı yapabiliyor... Pazar günü sıra artık bu ülkenin aydınlık, yurtsever insanlarında... On milyonlarca yurttaş o gün, artık çok uzakta olmayan genel seçimlerin provasını yapacak… Sözüm, tüm yurtseverlere: Adreslerinizi mutlaka son bir kez daha kontrol edin, evinizde mezardan kalkmış ölüler olmasın!.. Yalnızca oy atmakla yetinmeyin… Sandığınıza sonuna dek, mühürlü tutanak İlçe Seçim Kurulu’na teslim edilene kadar sahip çıkın, bu sizin yasal hakkınız… Çok iyi biliyorum ki; - Güneşli, özgür yarınlar, sizin cesur ve yiğit duruşunuz üzerinde yükselecek… Bir Yurtsevere Mektup (78) Sevgili kardeşim Balbay, Cumhuriyet tarihinin en kritik dönüm noktalarından birini daha yaşıyoruz. Akıl almaz bir baskı ve zorbalığın hüküm sürdüğü referandum sürecini geride bıraktık. Pazar günü halk sandığa gidecek. 13 Eylül sabahı ile birlikte nasıl bir Türkiye’ye uyanacağımızı sandıktan çıkan sonuç belirleyecek... Sonuç ne olursa olsun, bizlerin Türkiye’nin bağımsızlığı, özgürlüğü, Türk halkının esenliği, çocuklarımızın geleceği için sürdürdüğümüz savaşım yükselerek devam edecek… Bu ülkenin halkı, soylu duruşu ve direniş ruhuyla bunu hak ediyor… Sevgili Tuncay’a söyle; ne o, ne de bu ülkenin aydınlık insanları o “deli gömleğini” asla giymeyecek, giydiremeyecekler... Seni ve tüm yurtseverleri, güneşli günlerin hasretiyle kucaklıyorum kardeşim… Bayramınız ‘Hayır’lı Olsun KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI [email protected] HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN [email protected] SAYFA CUMHURİYET 9 EYLÜL 2010 PERŞEMBE 14 AKP’liler, CHP’li kadınları dövüyor. Üç gün sonra da erkekleri dövecekler. Hayırlarla Zekai Buluç: “Hayırlı günler, Hayırlı sabahlar, Hayırlı akşamlar, Hayırlı Bayramlar diyerek zülfü yâre dokunmayın!” İşgal Hilmi Kayıhan: “Yargıyı ele geçirmek, savaşta önemli bir tepenin düşmesi değil işgal güçlerinin Çanakkale’yi geçip İstanbul’u işgal etmesidir.” YağmurDeniz Benim kanserimde benim zarlarım 2009 yılının Mayıs sonunda tanışmıştım sol akciğerimin sağ üstüne yerleşen kanser hücresiyle. Doktorlar “küçük hücreli” dediği için biraz da küçümsedim, “mikrop ise ben daha büyük mikrobum” demiştim. Bilimin ışığında önce kemoterapi, sonra radyoterapi gördüm. İlaçla ve ışınla tedavi kürleri bittiğinde bir de genel kontrolden geçtim. Mikrobu yenmişim. Sizlerden izin isterken mikrobu ringe serdiğimi fakat tek yumrukta nakavt yapamadığımı yazdım. Sırada ikinci raunda hazırlanmak olduğunu söyledim. Fakat ikinci raunt, herkesin tahminlerinin ötesinde çok ağır geçti. Bunları ilk kez yazıyorum. 25 kilo verdim. Ringden düşeceğim, maçı bırakacağım anlar oldu ama 12 seans kemoterapiyi, 30 seans radyoterapiyi, maçtan ihraç edilmeden bitirdim. Bunun sonucuna da “iyi” dediler fakat son üç aydır göğsümde süregelen ağrıya çare bulunamadı. Son tahlilde akciğerin dış zarı ile kaburganın dış zarı arasında sıvı birikebileceğini düşündüler ve buldular. Gördüm; su gibi, kahverengi. Maceranın bundan sonraki bölümüne katılabilmek için izninizi istiyorum. Kısa bir izin. Süreyi doktorlar da bilmiyor. Önce “hayır” oyumu kullanayım, gerisi kolay! Nazi Almanyası’nda papaz Martin Niemöller’in günlüğünden: “Önce sosyalistleri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü ben sosyalist değildim. Sonra sendikacıları topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü sendikacı değildim. Sonra Yahudileri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü Yahudi değildim. Sonra beni almaya geldiler; benim için sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.” ŞEKER Bayramı’nın ilk gününü bugün idrak etmenin huzuru içindeyiz, yarın ikinci gününü kutlayacağımız Ramazan Bayramınız da şimdiden hayırlı olsun. Mutlu ve huzurlu olmayı hak eden herkese nice bayramlar diliyoruz. Huzur ve mutluluğu epey bir süre Silivri Toplama Kampı’nda gasp edildikten sonra tahliye edilen Gürbüz Çapan’ın kardeşi Günay Çapan’dan elektronik posta ile bayram arifesinde bir şiir geldi. Günay Çapan’ın gönderdiği şiiri bayram günü paylaşalım istedik. “Evet Duası” başlıklı şiirin şairi Günay Çapan mı, yoksa başka bir isim mi, belli değil. Şimdi buyurun duaya: “Ya Rabbim... Bu referandum vesilesi ile geldik kapına... ‘Evet’leri çok eyle... ‘Hayır’ları yok eyle... Laik- Kemalistleri şok eyle ya Rabbim... Ya Rabbim... Televizyona çıkan ‘hayır’cıları lal eyle... Bülent Arınç Bey’in her bir lafını bal eyle... Muhalefetin miting meydanlarını dar eyle... Devlet Bahçeli Beyefendi’yi bir miktar zapt eyle... Kılıçdaroğlu ne derse gaf eyle... Yine de ‘hayır’ diyen olursa, bertaraf eyle ya Rabbim... Ya Rabbim... 12 Eylül günü bizi iktidara tamamen rapt eyle... Geldik kapına, bu referandumu milletimize hap eyle ya Rabbim... Ya Rabbim... Bilhassa... Genel başkanımızın her bir dediğini mühim laf eyle... Villa, gemicik, mücevherat, evrakta sahtecilik, yatak odası dinleme, cezaya dönüşmüş sorgulama vs. gibi günahlarımızı affeyle... Ya Rabbim... Medyayı bize milis eyle... Seçim gecesi bilgisayarlara virüs eyle... ‘Evet’leri halis eyle... Netice itibarıyla Cüppeli Ahmet Hoca’yı Anayasa Mahkemesi’ne reis eyle... Gerisini beis eyle ya Rabbim... Ya Rabbim... Geldik kapına, bu referandum vesilesiyle bizi kabul eyle... Darbukamızı davul eyle, yoncamızı marul eyle... Atatürkçü olmayı zül, vatandaşı kul, laik cumhuriyeti kül eyle ya Rabbim!” Evet Duası HARBİ SEMİH POROY HAYVANLAR İSMAİL GÜLGEÇ e-posta: [email protected] BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Yeniçeri ocağõ- nõn kurulmasõndan önce Osmanlõ or- dusunda atlõ asker. 2/ Özsu... Değişe- bilen, geçici nite- lik. 3/ Ağõrbaşlõlõk. 4/ Şen, rahat... Ka- re ya da silindir bi- çiminde yüksek ya- põ. 5/ Kan... Tantal elementinin simge- si... Avrupa Birli- ği’nin kõsa yazõlõşõ. 6/ Vi- layet... İtalyan kökenli bir talih oyunu. 7/ “Agrap” da denilen bir fõndõk cinsi... Soğurma, emme. 8/ Sür- yanilerde azizlere verilen unvan... Vücudu sõkõca sa- ran ve içe giyilen bir giy- si. 9/ Çinakoptan biraz büyük lüfer balõğõ. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Osmanlõ padişahlarõnõn sohbet arkadaşõ. 2/ Bir görevin yürütülebilmesi için merkez olarak seçilen yer... Nohut, fasulye ya da yarma ile yoğurttan yapõlan bir tür çor- ba. 3/ Pamuk ipliğinden yapõlan kalõnca kilim... Bir tür ta- ze ve tuzsuz beyaz peynir. 4/ Erden çavuşa kadar olan as- kerlere verilen ad... Bahçe ya da açõk ağõl çevresine çalõ çõr- põ ve harçsõz duvarla yapõlan çit. 5/ Arnavutluk’un para bi- rimi... İnce ve keskin ses. 6/ Kiraya verilerek gelir getiren mülk... Baryum elementinin simgesi. 7/ Ham keten rengi... Kutsal inanç. 8/ Bir nota... “Efelek” de denilen ve yapraklarõ sebze olarak kullanõlan bir bitki. 9/ Bir halkõn, bağlanmak istediği devleti seçmesine yarayan halkoylamasõ. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 P L O N J O N P R O D A Y A B A O M D U A Y E N S E R A K İ S T T A S U R T E A Ş K L A G E R T E K L E M E K M A İ L Z A M H A S R E T R E 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 Kefen Muhsin Salman: “Kömür, makarna, beyaz eşya ve de battaniye dağıtanların ‘gelene ağam gidene paşam’ der gibi her dediklerine evet dersek 12 Eylül’den sonra kefen dağıtacakları muhakkak!”
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle