20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
f% ,^rf iir Atlası CEVATÇAPAN Charies SİMİC/ Şiirler/ Çeviren: Sinan FİŞEK Vüşdefterimin ilk sayfasında îşgalaltında bir ülkede Eî //p asıllı Amerikan şairi. 1938'de Belgrad'da doğmuş. 'Savaşın yersizyurtsuz bıraktığı sayısız insanlardan bi- ri. 1954 'te annesi ve kardeşiyle Amerika 'ya göç et- miş. Chicago ve çevresinde yaşadıktan sonra yüksek öğre- nimini New York Üniversitesi'nde tamamlamış. Çok sayıda şiir ve deneme kitaplan olan Simic birsüre Paris Review'nun şiireditöriüğünüyapmış. 1990'da Pulitzer, 2007'de Wallace Stevens ödüllerini alan şair 1973'ten beri ders verdiği New Hampshim Üniversitesi'nin Emeritus profesöıierindendir. KOMŞULARIM HİTİTLER KONUSUNDA Yücedir Hititler. Kulakları farelidir, fareleri delikli. Köpekleri gömer kendi kendilerini, kemikleri Kalır eve göz kulak olmaya. Örümcek ağları göğü Sarana dek tek bir ot gizler tüm fırtınalannı. Irmakları ve gölleri boğulan insan arayan Yılancıklarla doludur. Deve hendeği atlamazsa Yedi dükkân bağlarlar kuyruğuna. Yücedir Hititler. Babaları beşikte sallanırken, bebeleri cenk eder. Kurşun yüzer onlarda, yaprak batar. Tanrılan Bir hardal tanesi kadardır, yutuluverilsin diye. Rüzgâra karşı işerler, Delik kovaya su koyarlar. Iki gözyaşını çarpıp ateş yakarlar, Ve dillerinin kemiği vardır: Kuzuların kemirdiği bir kurt kemiğidir. Höyük yapan da derler onlara Ren suyu içmiş Asya tayları da, Ninemin Döktüğü remil derler, Kefenin Cebi yok derler. * Sol kulağındaki o çınlamadır, Ta derinden gelen iç çekmedir, Durmadan boşluğa uçtuğun o düştür, Biri adını haykırmışcasına Yatağında dikiliverdiğin saattir. Kimse bilmez, niçin vardır Hititler, Gene de ikisi fısıldaşırsa, Biri dinler. Tuttular mı düşen bıçağı? Kapalı ağızla sinek avlar gibi. Dengelediler mi son yumurtayı? Kemiklerle dövdüler yumurtayı bağırmasın diye. Beklediler mi ölünün pabuçlannı? Pabuçlar bir kulaklarından girdi öbüründen çıktı. Sildiler mi kanı fare kapanlarından? Kanı yaktılar ısınmak için. Kefenlerinin cebi yoksa üşürler mi? Gök çökerse eğer, akşama bulutları yerler. Neleri var bize verecek, Kulağımıza küpe edecek? Bir çift öküzü çeken Örgüleri var bir güzelin Ve gökte izini ararken Körle yatıp şaşı kalkan Adamın sureti var. Ve giderek azalıyorlar böylece. Kim yazdı kâğıda adlarını Sonra yaktı kâğıdı? Kim yılan kemikleri Doldurdu yastıklanna? Kim tımak kırpıntıları Attı çorbalanna? Kim zorladı onları merdiven Altından yürümeye? Kim iğneler batırdı Fotoğraflanna? Siğillerin siğili ve ağabeyi nazar. Haylaz tembel ve ablası muska. Şaşı bak ve babası it dölü. Tahtaya vur ve anası cehennem ateşi. Çünkü kuyruk ineğini sallayamaz. Çünkü orman kumruya uçamaz. Çünkü taşların daha diyecekleri var. Çünkü bok yığınlan büyür çünkü imparatorluklar batar. Doğuştan kısmetlerini C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1073 Besledikleri için gözünü Oydukları kargayı, Batmakta olan gemiden Kaçan iki sıçanı, Kırk yarılmış çeşitli kılları, Çevirmekte çok geç kaldıkları yeni sayfayı Hep geride bıraktılar. Omuz üstünden atılan tuzlar Göçer eyeri altında gezen kanlı etler... Işte kurt postuna bürünmüş koru geliyor, Tavuğun bilgesi bükemediği şemsiyeyi öpüyor. Göğünü kan bürümüş akşamla gözünü kan bürümüş gece tanışır, Kan bürümüş masallar anlatıriar birbirlerine. Bindikleri dal bin sözcüğe bedeldir. Bilene bilene tükenmiştir ay. Altını çiziyorum: kara gün yalnız gelmez, Güneşin çeşit çeşit doğuşu var. Gece her horozun çöplüğüdür. Çöplük torba değil ki ağzını büzesin. Bu komşuda pişen o komşuya düşer, Damlaya damlaya bu ayak, bu yorgana göre uzatılır. Tüm yollar Ipek dondan başlasm Elde ne varsa Ona varsın. HER NEYSE TECAVÜZ EDEN, ONA KARŞI En iyisi aylaklık, Hele perşembeleri, Ve şarap yudumlamak, günışığını inceleyerek: Nasıl eskiyor, sararıyor, kül gibi oluyor Ve sonsuza dek duraksıyor, İlk don olayını getirmesi Olası gecenin eşiğinde. Bir kadın olsa tam o sırada iyi olur, Hatta iki kadın daha da iyi. Fısıldasınlar aralarında, Kıkırdasınlar, çaktırmadan bakıp sana. Kollarını sıvasınlar, düğmelerini açsınlar azıcık - Akşamın bu hoş loşluğu buna layık - Ve okuldan dönen oğlanı Karşılayan oda alacakaranlık Ve gözleri kocaman açık, Kendisine kadeh kaldıran büyüklere bakıyor, Kafası dumanlı, kızıl saçlı kadın Sımsıkı yummuş gözlerini, Her an ağlayacak sanki, ya da bir şarkı patlatacak. KARPUZ Bahçeden taze kopmuş bir karpuz vardı, Öyle güzeldi kl bıçağın ağzının suyu aktı Altı parçaya bölerken. Yakında çocukların okulu açılacaktı. Kâğıttan tabaklan dağıtan analan Sonbahan çıkaramayacaktı. Bir de eşekarısı anımsıyorum, Açık pencereden uçup giren, Tatlı meyveyi tadacağım diye gözü dönmüş. Sakındık kendimizi çığlık çığlığa, Yüzümüzü başımızı örttük, Gittikten sonra da oturup güldük. BULUTLARTOPLANIYOR Istediğimiz hayat buydu sanki. Kremalı yaban çileği kahvaltıda. Bütün odalar güneş alıyor. Çıplak yürüyoruz deniz kıyısında. Ama bazı akşamlar kararsızız Sonrası konusunda. Yanan bir tiyatronun trajik aktörleri gibi Kuşlar uçuşuyor tepemizde, Tuhaf bir durgunluk karanlık çamlarda, Batan güneş kana buluyor her bastığımız taşı. Terasımıza dönmüştük, şarap yudumluyorduk. Neden hep, bu sonumuzun mutsuz olacağı duygusu? Insanımsı bulutlar Toplanıyor ufukta ama gerisi çok güzel, Hava yumuşacık, deniz sakin. Gece oluveriyor birden, yıldızsız bir gece. Bir mum yakıyorsun, götürüyorsun onu çırılçıplak Yatak odamıza ve söndürüyorsun hemen. Tuhaf bir durgunluk karanlık çamlarda, çimlerde. DÜSLER ALEMİ Düşdefterimin ilk sayfasında Işgal altında bir ülkede Akşam vaktidir hep. Bir saat var sokağa çıkma yasağına. Bütün evler karanlık. Dükkânlar harap. Bulunmamam gereken Bir sokak köşesindeyim. Ceketim yok, yalnızım, Islığıma gelen kara bir köpeği Aramaya çıkmışım. Bir maskem var, Cadılar Bayramına yaraşır, Ama takmaya korkuyorum. DUVAR HALISI Gökten yere sarkar. Ağaçları vardır, kentleri, ırmakları, domuzcukları, mehtapları. Bir köşesinde, hücum eden süvari alayına kar yağar, bir başkasında kadınlar pirinç eker. Şunlar da görülebilir: bir tavuk, tilkinin biri kapıp götürmüş; bir çift, çıplak, zifaf gecelerinde; bir duman, yükselen; bir kadın, kem gözlü, bir kova sütün içine tüküren. Arkasında ne var? - Boşluk, bol bol boşluk. Şimdi konuşan kim? - Şapkasının altında uyuyakalan adam. Uyanınca ne olacak? - Berbere gidecek. Sakalını, burnunu, kulaklarını, saçını tıraş edecekler. O da herkese benzeyecek. KISMİ AÇIKLAMA Sanki çok oldu Garson siparişimi alalı. Salaş bir aşevi. Dışanda kar. Sanki daha da karardı ortalık Arkamda mutfak kapısının sesini Son işittiğimden beri, Sokaktan birisinin geçtiğini Gördüğümden beri. Buz gibi bir bardak su Eşlik ediyor bana Girdiğimde kendi seçtiğim Bu masada. Ve içimde bir özlem Dayanılmaz bir özlem Aşçıların Sohbetlerini Gizlice dinlemek için. • •l* SAYFA 27
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle