20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
ürkçe Günlükleri f FEYZAHEPÇİLİNGİRLER 23AĞUSTOSPAZARTESİ Cazim Gürbüz'ün "Cennet'in Kütüp- hanesi"ni geçen kış uzun bir süre elimden bırakamamıştım. Kim bilir, belki de bu yüzden adını yeni okudu- ğum kitaplar arasında saymayı unut- tum. "Aforizma" dedikleri türden söz- lerden oluşuyor kitap. Özlü söz, özde- yiş vb. demeyip aforizma deyince, Ca- zim Gürbüz'ün "Gâvurca âşığı o yaza- ra" söyledikleri geldi aklıma: "Gâvurca sözcükleri 'dilde ırkçılık olmaz' diyerek sıkça kullanıp Öztürkçe sözcüklere 'uydurukça' bahanesi uyduran o yazar, emperyalist dile isyan eyledi. Karamanoğlu'nun emrine nisyan eyledi. Nedence, kanıt ve kavrama arslan kesilip argümana güman, konsepte iman eyledi." Cazim Bey "o yazar" demiş; ama bütün Batı kökenli sözcüklere âşık olup onlarla bilgiçlik taslayan, Türkçeyi hor gören "o yazar" değil, "o yazarlar" var. Harflerin biçimiyle, başında bulundukları sözcüklerin anlamla- rını eşleştiren şu sözü ne güzel: "Savaşla banşın farkı: S ile B. Savaşın S'si yılan, iki gözümdür banşın B'si." Bu da bürokrasi eleştirisi: "Klasörlere saklan bu ülkede, seni kimse bulamaz." "Öyküde şiir - şiirde öykü" hakkında düşündüklerini de şöyle özetlemiş: "öyküde şiir baharat ve tat; şiirde öykü, kolaycılığa fırsat." Bir de dua alalım Cazim Gürbüz'den: "llimizi, dilimizi, dölümüzü, ölümüzü ve malımızı koru Tannm!" 24 AĞUSTOS SALI Konuşulanlan anlamaya başladığım zamandan beri karşıda- ki adanın Midilli olduğunu; anneannemle dedemin oradan Mübadele adı verilen büyük nüfus değişimi programıyla geldi- ğini bilirim; ama o adaya gitmeyi bir türlü başaramadım. Bir- kaç kez niyet ettim; ama her seferinde Yunan vizesi almanın zorluğu, caydıncı etkisini gösterdi ve ben daha başlamadan vazgeçtim uğraşmaktan. Yeşil pasaporta vizesiz geçiş olanağı sağlandığını duyunca eski bir öğrencim (artık arkadaşım) Ca- nan'la soluğu burada aldım. Midilli'deyim. Bu yaşa kadar gel- memiş olmanın pişmanlığı içinde... Bugün Midilli'den (Kent olanından, Mitilini'den) araba kiralayıp kuzeye, Molivos'a (öte- ki adı: Mithimna) yola çıkacağız. Yarından sonra da annean- nemle dedemin doğup büyüdükleri, hayatlannın bahannda ayrılmak zorunda kaldıkları, o zamanki adıyla Çömlekköy, bu- günkü adıyla Skalohori'yi görmek için yollara düşeriz. Yıllar- dan beri bu adaya gelmek istememin asıl nedeni de galiba bu. Bugün kenti gezdik biraz, çarşıyı dolaştık. Tabelalara bakma- sam olmazdı. Baktım tabii. llk izlenim: Adanın (hatta Yunanis- tan'ın demek de yanlış olmaz herhalde) asıl geçim kaynağı tu- rizm olmasına ve alfabeleri Yunanca bilmeyenin hiç tanımaya- cağı harflerden oluşmasına karşın Ingilizceye bizim kadar tes- lim olmamışlar. Yabancı mağaza zincirlerinde, turistik yerler- de, otellerde, lokantalarda Ingilizce var elbette; ama adım ba- şında, Amerikan özentisi bir Ingilizce yok. Buraya gelenlerin Yunan kültürünü, Yunan yaşama tarzını görme amacı taşıdığı- nın bilincinde olarak kendi kültürlerini göstermek, tanıtmak is- temişler yabancılara. Adayı gezecekiere kolaylık sağlamak üzere köylerin, kentlerin Yunan harfleriyle yazılmış adlarının al- tına / yanına Latin harfli karşılıkları eklenmiş; ama işte bu ka- dar! 25 AĞUSTOS ÇARŞAMBA Ben daha bir önceki kitabını okuyamamışken Mehmet Za- man Saçlıoğlu'nun yeni öykü kitabı çıktı. öykü kitaplan için özel zamanlar ayırmaya çalışıyorum; ondan oluyor bu gecik- meler. Hepsini okuyamayacagım; biliyorum; ama altı tane öykü kitabı aldım yanıma: Ayşe Güren'den "Süreduran" (Çınar Yayınları), Kevser Ruhi'den "Saçları Deli Çoruh" (Gürer Yayın- ları), Murat Yalçın'dan "Aşkımumya - Ima Kılavuzu" (Yapı Kre- di Yayınları), Senem Dere'den "Hülya Saat" (Özgür Yayınlan) ve Zeynep Sönmez'den "Kalbin Evi" (Kanguru Yayınlan). Mehmet Zaman'ın kitabına Ayvalık'tan yalnızca bir buçuk saat süren deniz yolculuğu sırasında başlamıştım; dün gece otelde uykuyu beklerken bitirdim. Biri (ilki), kitaba adını veren "Sur ve Gölge" olmak üzere üç uzun öyküden oluşuyor kitap (Türkiye Iş Bankası yayını). öykülerin üçü de farklı bir tat sunuyor. Uçüncü öykü (Yüzün Tamamlayıcısı) roman olmaya doğru gi- diyormuş, Saçlıoğlu istememiş roman olmasını, öykü kalması- nı sağlamış. llk öykü Kumkapı'da geçen heyecan dolu bir sev- da öyküsü, soluk soluğa okunan ikincisinde Moda'da bir çay bahçesindeki yazarda Mehmet Zaman'ı görüyoruz sanki. 26 AĞUSTOS PERŞEMBE Ciderken heyecanlı mıydım? Hem de çok. Duvarının bir kö- şesinde kocaman bir taş, bir kaya olan bir ev arayacaktık. Köyde çok ev olmadığını, ailemin iki kuşak önceki evinin hâlâ ayakta ve tanınabilecek durumda olduğunu ummaya çalıştım; ama köy, sandığım kadar küçük değildi. Köşesinde taş olan evi yanm saatte buluruz, bulamazsak da döneriz diye tahmin ediyordum; yaklaşık beş saat geçirdik köyde. Köy kahvesine gidip ne aradığımızı söyleyince kahvedekiler seferber oldu. Camiye yakın mıydı aradığımız ev? Köşesinde büyük bir taş olduğundan başka bir şey bilmiyordum ki! Gidip camiyi bul- duk. Cami değil, yarım bir minare vardı orada ve çevresinde aradığımız gibi bir ev yoktu. Bu arada Ayvalık'ı telefonla arayıp biraz daha bilgi edinebilmeyi denedim; ama teyzem benim bil- diğimden fazla bir şey bilmiyordu. Bir çayın adını verdi. Onun kıyısında çiftlikleri varmış dedemlerin. O çayı sorduk. "Uzak." dediler. Arabayla gidilemezmiş. Bu arada köyün dingin yaşa- mına olağanüstü bir canlılık getirdiğimizin de farkındaydık. Nereden geldiğimizi soran yaşlı köylüler bizi bir kahve içme- den bırakmak istemiyorlardı. Kiminin gözleri doluyordu Türki- ye, Ayvalık sözcüklerini duyunca, kimi bizi kapıp kendi dükkâ- nına götürüyordu. Köyün tarihçesini yazmış, emlak komisyon- cusu, 86 yaşındaki Mihalis, eski kayıtları buldu, çıkardı. Ama o zaman soyadı yok, bir şey yok; Sansakal Mehmet Çavuş nasıl bulunacak? Üstelik 1924'ten önce, köyün iki bölümden oluş- tuğunu, Türklerin yaşadığı bölümle Rumların yaşadığı bölü- mün birbirinden epeyce uzak olduğunu, anlatılanlardan ben biliyorum. Köyün yaşlılan doğruladı bu bilgiyi. Demek ki Rum- ların kayıtlarından bizimkilere ulaşmak pek olanaklı değildi. Bulmaktan umudu kesince dönmeden karnımızı doyuralım bari diye köyün kahvesine oturduk. Kahvede de ilgiden yok- sun kalmadık. Öne Manolis geldi, ardından bizi Manolis'in ilgi- sinden kurtarmaya çalışan Yannis. Yannis meğer Türklerin adadan gidişleriyle ilgili araştırma yapıyormuş. Rumların gi- denleri sevgiyle uğurladıklarını, arkalarından çok gözyaşı dök- tüklerini öğrenmiş. Ben de böyle mi biliyordum? Gidenlere herhangi bir kötü davranışta bulunulduğunu duymuşluğum var mıydı? Bunları öğrenmek istedi. Benim duyduklanm Yan- nis'i doğrulamıyordu ne yazık ki! Mübadeleden önceki yıllarda çete savaşlan çıktığını, Rumlann Türk köylerini bastığını, Türk- lerin de elbette buna karşılık verdiğini; yani öyle sevgi dolu ay- rılık sahnelerinin pek yaşanmadığını söyledim. Midilli'den ayrı- lışla ilgili gerçek bir olayı anlattığım öykünün "Göç öyküleri" adlı kitabımda yer aldığını da ekledim. Yannis'le uzun sürecek gibi görünen bir dostluğun başlangıcı oldu belki de bu karşı- laşma... Cumaakşamı Midilli'deki birtoplantıya davet etti bizi Yannis. Öncesinde kahve içerdik, sonra Türk öğrencilere Yu- nanca, Yunanlara Türkçe öğretilen biryaz okulunun toplantısı- na katılırdık. Olur muydu? Olurdu elbet. Dil ve diller konusun- da her şey ilgimi çeker. • www.feyzahepcilingirler.com / [email protected] Yıldız Teknik Üniversitesi, Türk Dili Bölümü Çukursaray Binası Kat: 2, Barbaros Bulvarı-34349 Yıldız/lst. B U L M A C A önce aşağıda tanımları verilen söz- cükleri bulmaya çalışın ve her bir harfi bir yatay çizgi üzerine gelecek biçimde yazın. Sonra çizgilerin altlanndaki sayıla- ra göre bu harfleri bulmacadaki aynı sa- yılı karelere aktarın. (Kara kareler iki söz- cük arasını gösterir. Bir satırın sonunda kara kare yoksa bu, sözcüğün alttaki satırın başına sarktığını gösterir.) Bulmaca tamamlanınca, sorulan ta- nımların karşılığı olan sözcüklerin ilk harfleri yukarıdan aşağıya doğru Levent Karataş'ın şiir kitabı Masal'ın çıktığı ya- yınevinin adını oluşturacak; bulmaca ka- relerindeyse, aynı şiir kitabından dizeler ortaya çıkacaktır. Tanımlar ve sözcükleriniz: A. Puşkin'in bir romanı 20 28 8 54 47 29 10 1 23 59 44 25 78 21 B. Lev Tolstoy'un bir romanı. 52 2 70 77 51 45 31 43 61 1 15 62 19 130 41 50 60 71 1H 1c D H C E 110 20 31 1 161 72 1A A B 1 1B D 111 21 32 42 51 62 73 1A A D 1 B B 1 1 122 33 43 52 63 74 1 1E D B B G G 1 12 23 34 153 64 75 B D A G 1I H F 2 13 24 144 54 65 76 B D C 1A A C F 3 14 25 35 45 55 66 77 E A H B C G B 4 15 26 36 46 56 67 78 I B C G G J D A 5 16 137 157 68 1 F D 1F 1I c 1 6 17 27 38 47 58 69 1 F G G C A J G 1 7 18 28 39 48 59 70 1 F H A C E A B 1 8 19 29 40 49 1 1 1 A D A F E 1 1 1C. "Her Gece Bodrum" adlı romanı da yaratan yazar. 68 30 38 71 65 55 24 39 26 60 D. En ünlü mizah yazanmız. 16 67 12 19 72 41 32 33 13 E. Kadınlann oynadığı hareketli bir Fran- sız dansı. 48 49 34 22 14 46 F. "Nilgün ..." ("Çocukluğun kendini saf bir biçimde akışa bırakması ne güzeldi. Hazırlayan: İLKER MUMCUOĞLU j Yiten bu işte!" diyen, müstebir şair). 76 5 37 6 75 46 6 G. "... Yeter" (Kıraç'ın bir şarkısı). 36 74 27 66 17 69 63 H. "Izzet..." ("babamızdır kuşu vardır/ sormadan girer"). 35 64 9 18 30 I. Eski kültür üye sanat anıtlannı yakıp yıkan, bunlann değerini bilmeyen kimse ya da topluluk. 42 3 4 57 73 53 J. Genişlik. 58 56 1072. sayının çözümü: A. DVRS, B. İNÖNÜ, C. GÜLTEN AKIN, D. RESNE- Ll NİYAZİ BEY, E. AHÇI, F. FRİBORD, G. YEZİDİ, H. ADASI, I. YÖRESEL, J. IMMANUEL KANT, K. NİKOS. Metin: "Insanlar son kertede bir sınıfın, bir söylemin üyesi olarak gündelik haya- tın içinde - Yavuz özdem" C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1073 SAYFA 35
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle