20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
CMYB C M Y B 9 EYLÜL 2010 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 Kelimelerin sessiz oyunu içindeyim... Yaramaz bir çocuk gibi yüreğim... Bir kentin uyanışını seyrediyorum... Denizin üzerinden sis kalkıyor ağır ağır. Mavi bir gökyüzü, martılar... Pasaport İskelesi’ne yanaşan ilk vapur, beni gençlik yıllarıma doğru bir yolculuğa çıkarıyor. Çayımı yudumlarken yıllar öncesine gitmek, içimdeki anlatılması güç duyguları çoğaltıyor nedense... Ege’nin ufka doğru mora çalan mavisi, insanların gözlerindeki yaşam sevinci, acaba özgürlük günlerinin habercisi mi? Ne zaman İzmir’e gelsem, Pasaport İskelesi’nde çayımı yudumlarken kendi hayallerimi çoğaltırım. Yaşam ve ölüm arasında o ince çizgi... Sevginin, umudun, aşkın yüceliği... Dalgın uyuyan bir kenti düşünürüm... Gecenin yıldızlarını, şafağın söküşünü... Kentin erken saatlerde ayaklanışını... Emekçilerin otobüs duraklarında bekleyişini... Buca’dan kalkan ilk trenin Alsancak Garı’na gelişini... Tütün işçilerini... 9 Eylül, tarihimizin en önemli günlerinden... Ve benim aklıma Ataol Behramoğlu’nun dizeleri geliyor Pasaport İskelesi’nde: “Bir hatıradır şimdi dalgın uyuyan şehir/ Solarken albümlerde çocuklar ve askerler/ Yüzün bir kır çiçeği gibi usulca söner/ Uyku ve unutkanlık gittikçe derinleşir.” 9 Eylül 1922 salt İzmir’in kurtuluşu değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna doğru atılmış önemli bir adımdır. 15 Eylül 1919’da Konak Alanı’nda ilk kurşunu atan sosyalist gazeteci Hasan Tahsin’di Yunan askerlerine... Üç yıl sonra, 9 Eylül 1922’de emperyalist güçler yaşadığımız coğrafyadan geri çekilmek zorunda kalmıştı. Emperyalizme karşı bağımsızlık savaşı... Aydınlanma Devrimi... Ne yazık ki bunun anlamını kavrayanlar günümüz Türkiye’sinde giderek azalırken, ülkemiz dinci, tarikatçı bir kuşatma altında. Pasaport İskelesi’nde kelimelerin sessiz oyununu bir kez daha kafamda canlandırırken Haluk Işık’ın dizelerini okuyorum: “Sen ‘9 Eylül’ dersin iki kelime Ben değişen yazgı anlarım Özgürlük anlarım, bağımsızlık, Sen ‘İzmir’ dersin iki heceyle Ben sevinçten ağlarım ........ Sen ‘9 Eylül’ dersin iki kelime Ben onurlu halk anlarım Rüzgârın çevirdiği sayfa anlarım Sen ‘İzmir’ dersin iki hece Ben saygıyla ayağa kalkarım...” İzmir, Atatürk’ün kalpaklı resimleriyle donatılmış, ayyıldızlı bayraklarımız dalgalanıyor. Emperyalizme başkaldıran bir kent, mavinin atlası içinde mor çiçeklerle yaşamı, aşkı, sevgiyi içine çekiyor. AKP iktidarına teslim olmuş bir medya, sesini çıkarmaktan korkan TÜSİAD ve Türkiye’yi kuşatan gerici, tarikatçı yapılanma... Aslında yakın tarihimizi, Türkiye’nin kurtuluşunu ve kuruluşunu yazmak değil amacım. Sorum şu: “Türkiye nereye gidiyor?” Belki en güzeli, Nâzım Hikmet’in dizelerini okumak bir 9 Eylül sabahında... Emperyalizmin, vahşi kapitalizmin gerçek yüzünü gösterip, sermaye-emek çelişkisini yazmak, temel hak ve özgürlüklerden söz etmek. İçimdeki o yaramaz çocuğu ortaya çıkarıp, onun haylazlığını yaşamın sayfalarına aktarmak. Ve haykırmak Nâzım’ın dizelerini, Pasaport İskelesi’nden martıların çığlıkları gibi: “Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın, yok edin insanın insana kulluğunu, Bu davet bizim! Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür Ve bir orman gibi kardeşçesine” Kelimelerin sessiz oyunu içindeyim... Güneşli gökyüzü... Yaşam... Aşk... Sevgi... Sonra? “Sonra, 9 Eylül’de İzmir’e girdik yanan şehrin kızıltısı içinden gelip öfkeden, sevinçten, ümitten ağlıya ağlıya, Güneyden Kuzeye, Doğudan Batıya, Türk halkıyla beraber seyretti İzmir rıhtımından Akdeniz’i. ” “Bu memleket bizim” Nâzım’ın dediği gibi... Ara rejim dönemlerini andıran medyaya karşın... Suskun sanayicilere ve işadamlarına karşın. Kurtuluş Savaşı Destanı’nın yazıldığı bir ülkenin bu durumlara düşeceğini, din baronlarının egemenliğini düşündükçe inanın içim acıyor. Yargı AKP’nin “arka bahçesi” olacakmış, medyanın umrunda mı? YÖK yerli yerinde kalacak, bilim insanları susacakmış, sussun! HAYIR diyenler darbeciymiş; ne olur “EVET” deyin!.. Benim oyum demokrasi, özgürlükler için HAYIR!.. İçimdeki hınzır, yaramaz, haylaz çocuk uslu uslu oturmuyor... Pasaport İskelesi’ndeyim... Yine bir vapur yanaşıyor... Pırıltılı, çiçekli bir İyonya sabahı. Kendi hayallerimle baş başayım. POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA 9 Eylül’de İzmir... [email protected] Faks numaramız: 0212 343 72 69 BDP ŞIRNAK MİLLETVEKİLİ HASİP KAPLAN Erdoğan, referandumda ‘hayõr’ oyu kullanacak yurttaşlar için ağõr ifadeler kullandõ Darbeci suçlaması İstanbul Haber Servisi - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, referandumda “hayır” oyu kullanacak yurttaşlarõ “darbeci” olarak nite- lendirerek “Referandumda ‘hayõr’ diyenler bana göre darbe anayasasını savunduklarına göre darbecidir” dedi. Erdoğan önceki akşam NTV’nin canlõ yayõnõnda programa katõlan gazetecilerin gündeme ilişkin sorularõnõ yanõtladõ. Refe- randumda “hayır” oyu kullanacak yurt- taşlar için de ağõr ifadeler kullanan Er- doğan, bir gazetecinin, Erdoğan’õn da- ha önceki açõklamalarõnõ anõmsatarak “Sizce hayır diyenler darbeci mi olacak?” sorusu üzerine “Bana gö- re darbe anayasasını savundukla- rına göre darbecidir” diye konuştu. Erdoğan, “O zaman diyelim ki si- zin anketlerinize göre, en son yap- tığınız açıklamada, yüzde 55-45. Yüzde 45’inin darbeci olduğu bir ülkede yaşamak nasıl bir duygu?” sorusuna ise şu karşõlõğõ verdi: “Bakın ben ne diyorum? Bu dar- beci zihniyeti desteklediklerini sa- vunuyorum. Şimdi, normal za- manda ne söyleniyordu? ‘Biz darbe zihniyetine karşõyõz. Dolayõsõyla bu darbe anayasasõnõn değişmesi gerekir’ di- yorlardı. Şimdi bunu söyleyenler, nasıl oluyor da kalkıp da darbe zihniyetinin or- taya koyduğu böyle bir anayasayı destek- liyorlar? 92’ye 8 çıkan bir neticeydi değil mi, 12 Eylül? Nasıl oldu bu? Baskılarla olan bir şey değil miydi? Şimdi bunu benim milletim aynı şekilde geri çeviremez mi? O zaman 92’yi verenin içerisinde her zihni- yetten partili yok muydu? Sağından da vardı, solundan da vardı. Halbuki kimin ne oy verdiğini kimsenin bildiği de yoktu. Ama öyle bir korku toplumu oluştu- rulmuştu ki buna yüzde 92’si o zaman ‘evet’ dedi. Şu anda diyorum ki ben, bu tam tersine çevrilebilir. Çünkü bu- nu, aynı zamanda dikkat ederse- niz, şu ifadeyi de kullanıyorum, 12 Eylül ile bir yüzleşmedir bu di- yorum.” Erdoğan, Bahçelievler’de CHP’li kadõnlara saldõran kişinin tespit edildiğini ve ifadesinde AKP’li olmadõğõnõ söylediğini bildirdi. Günay’ın kâbusu ‘Hayır’ Kültür ve Turizm Bakanõ Er- tuğrul Günay da aynõ televizyon kanalõna dün yaptõğõ açõklamada, re- ferandumda “hayır” demenin darbe- ci zihniyetle işbirliği demek olacağõnõ belirterek “Hayır çıkmasını çok ür- kütücü buluyorum, kâbus gibi. Rü- yada bile böyle bir şey görmek iste- mem” dedi. Günay, “Yetmez ama evet” diyenleri çok anlayışlı karşılıyorum. Kişisel tavrım ‘yetmez ama evet’e da- ha yakındır” diye konuştu. Referandum kampanyasõnõn başõndan beri ‘Evet’ ya da ‘Hayõr’ sonucunun çõkmasõnõn yurttaşõn tercihi olacağõnõ ve buna saygõ duyulmasõ gerektiğini söyleyen Erdoğan, oylamaya günler kala ‘Hayõr’ diyecek herkesi darbecilikle suçladõ. 12 Eylül anayasasõnõn baskõyla kabul gördüğünü belirten Erdoğan, AKP dayatmasõnõn ürünü olan anayasa değişikliği paketinin ise “12 Eylül ile bir yüzleşme’’ olduğunu ileri sürdü. DİYARBAKIR (Cumhuri- yet Bürosu) - 12 Eylül 1980 darbesinin ardõndan 18 Ekim 1982’de kabul edilen anayasa- ya yüzde 90 oy oranõyla en yüksek “hayır” diyen Bingöl’de konuşan BDP Genel Başkanõ Selahattin Demirtaş, Erdo- ğan’õn Diyarbakõr mitingine es- ki futbolcu Hakan Şükür’ü getirmesine tepki gösterdi. De- mirtaş şöyle konuştu: “Başba- kan yanına golcüleri almış, futbolcuları almış meydan meydan dolaştırıyor. Bura- dan söylüyorum; sen yanında Hakan Şükür’ü değil, Ronal- do’yu da getirsen Diyarbakır kalesine gol atamazsın artık. Sana bir tavsiyemiz var, sen yanında golcü değil, kaleci ta- şı, çünkü gol yemeye hazırla- nıyorsun, gol yemeye.” Yeni anayasayõ en çok kendilerinin is- tediğini ifade eden Demirtaş, Er- doğan’õn halkõn taleplerine ku- laklarõnõ tõkadõğõnõ söyledi. Demirtaş, “Tek dertleri hal- kı satın almaya çalışmak. Bü- tün amaçları yoksul, işsiz bı- rakıp kendine teslim etmek. Halkı ikna edemedikleri için teslim almaya çalışıyorlar. Ama biz dedik ki, bizi tanı- mayanları, bu halkın değer- lerini bilmeyenleri biz asla tanımayacağız, hesap soraca- ğız. Boş sandıklar AKP’nin yaptıklarının hesabının soru- lacağı gündür” diye konuştu. ‘AKP yaşamadığı acıları kullanıyor’ TÜREY KÖSE ANKARA - BDP Şõrnak Millet- vekili Hasip Kaplan, 12 Eylül mağ- durlarõndan. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu olan Kap- lan, birçok sol örgütün avukatõ ola- rak 12 Eylül işkencelerine, Diyarba- kõr Cezaevi’nde yaşananlara yakõn- dan tanõk olmuş. Kap- lan, referandum sü- recindeki tartõşma- larla ilgili olarak şu görüşleri dile getirdi: Acılar üzerinden rant: İktidar etik sõ- nõrlarõ aşarak yaşama- dõğõ acõlar üzerinden siyasi rant sağlamaya çalõşõyor. AKP -12 Eylül’den sonra mağ- dur olmuş 5-6 millet- vekili dõşõnda- Başba- kan da dahil olmak üzere 12 Eylül’ün ko- ruyup kolladõğõ bir çevre. Darbe sonrasõnda palazlandõ- lar. Şimdi hiç yaşamadõklarõ acõlarõ kullanõyorlar. 12 Eylül’ün bakanlarõ, valileri şu anda hangi partide? Siya- sallaşmamõş, önyargõlõ, bağõmsõz ol- mayan yargõ karşõsõnda vatandaşõn başvurabileceği bir tek AİHM vardõ. Şimdi bu yolu da kapatõyorlar. AKP’nin tek istediği Anayasa Mah- kemesi’ni, HSYK’yi kendine ba- ğõmlõ hale getirmek. Kenan Evren yargılanamaz: TBMM’deki görüşmeler sõrasõnda biz zaman aşõmõ uygulanmasõn, diye önerge verdik. Samimi olsalardõ bu- nu kabul ederlerdi. Anayasanõn geçici 2. maddesinde darbecilere milletve- killerinin sahip olduğu dokunul- mazlõk hakkõ getirili- yor. O maddeyi kal- dõrmõyorlar. O zaman Kenan Evren nasõl yargõlanacak? Zaman aşõmõna da uğradõkla- rõ için yargõlanamaz. Boykotu yaygın- laştıralım: 12 Ey- lül’ün ömrünü 30 yõl daha uzatacak bir ana- yasaya “Yetmez ama evet” diyen bir anla- yõşõ zul kabul ediyo- rum. “Hayır” diyen- ler de statükoyu koru- mak istiyor. Halk, evetle hayõr arasõna sõkõştõrõlmak is- teniyor. Sol 12 Eylül mağduru, bu in- sanlarõn MHP’nin yanõnda durarak “hayır” dememesi gerekir. Gelsinler 2010 anayasasõnõ yapmak için boy- kotu yaygõnlaştõralõm. Başbakan ken- dini süperman zannediyor, her şeyi yapabileceğini zannediyor. Kazansa bile Pirus zaferi olacak. DEMİRTAŞ: ERDOĞAN HALKI TESLİM ALMAYA ÇALIŞIYOR EDP: ALEVİLERDEN ÖZÜR DİLE AKP’nin 12 Eylül’ün ürünü olduğunun altõnõ çizen Kaplan, ‘Yetmez ama evet’ diyenlerin ise 12 Eylül Anayasasõ’nõn ömrünü bir 30 yõl daha uzatmaya evet dediklerini savundu. Haber Merkezi - Referan- dum mitinglerinde Alevileri hedef alan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a “Ya ol- duğun gibi görün ya da gö- ründüğün gibi ol” diye sesle- nen Eşitlik ve Demokrasi Par- tisi (EDP) Genel Başkanõ Ziya Halis, Başbakan’õ Aleviler- den özür dilemeye çağõrdõ. Halis yaptõğõ açõklamada, Ale- vilerin demokratikleşmenin ön- cüsü olarak görülmesi gerekti- ğini belirterek “Ne yazık ki Başbakan Erdoğan gibi Ale- vilere ‘şaşõ bakan bir zihni- yet’in varlığının devam ettiğini görmekteyiz. Erdoğan’ın Ale- vi karşıtlığı içeren sözlerini şiddetle kınıyoruz” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle