20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
D eğinmeler MUSTAFA ŞERİF ONARAN Y azısını hazırlayan yazar masasın- dan Türkçe Söz- lük'le güvenilir bir ya- zım kılavuzunu eksik etmemelidir. "Bir dilin yazımı kullanıla kulla- nıla oluşur, yerleşir" dense de, aıtık tek bir yazım klavuzunda uz- laşmaya varmış olma- mız gerekir. Böyle bir uzlaşma sağlanamaz- sa, kimi yazarlar kendi bildiği gibi bir yazımı uygulamaya kalkarsa, çözümsüzlük sürer gi- der. Bir Arap sözü var: "La şecae fii lüga" der- ler. "Sözcük işinde yi- ğitlik taslamaya gel- mez" anlamına bir söz. Bir sözcüğün anlamı- na varmak için sözlü- ğe bakmaya önem vermek gerekir. Yazım kılavuzu ile sözcük arasında uyum olmalı- dır. Böyle bir uyum ol- mazsa gene yanlışlık- lara yol açar. Herhangi bir sözcüğün anlamı ile yazımı için nasıl sözcüğe bakmamız gerekirse, bir şiir alın- tısı için de belleğimize güvenmemiz doğru olmaz. Bir ozan dizesi- ni kurarken sözcükle- rin orada nasıl yer ala- cağını belirlemiştir. Herhangi bir yazar o dizeyi aklında kaldığı gibi kullanırsa, en azından, ozanın eme- ğine saygısızlık gös- termiş olur. Özellikle divan şiirinden alıntı- larda böyle yanlışlar daha çok görülür. Di- van şiirinde "mısra-ı berceste" denen öyle dizeler, anıt gibi duran öyle beyitler var ki, bir yazıyı açımlamak için onları kullanmak gere- kebilir. Ama bellekte kaldığı gibi değil, doğ- rusunu araştırarak, hangi ozanın olduğu- nu belirterek. SAYFA 26 Bellekte kaldığı gibi "TÜRK DİLİ" E. Rıdvan Çonkur insanın kişilik kazan- ması üzerine yazdığı bir deneme.de Fuzu- li'nin beyitini yanlış kuljanıyor (TÜRK DİLİ - "Insan, Dil ve Gönül Üzerine", Ağustos 2010). "Aşk imiş âlemde her ne var ise llm bir kîl ü kal imiş ancak." Beyit o kadar ünlü ki, yazar, Fuzuli'nin adı- nı anmak gereğini duymuyor. Ancak ilk dize- nin doğrusu şöyle olacak: "Aşk imiş her ne var âlemde." Belli ki yazar şiirin kaynağına bakmak ge- reğini duymamış. Anlamı açıklayan bir dize ona daha doğru gelmiş. Ama bu özensizlik Fuzuli'ye saygısızlık olmuyor mu? Beyiti tasavvuf anlayışına göre yorumla- mak gerekir. Buradaki sevi, insana duyulan "mecazi aşk" değildir. Tann'ya duyulan "lla- hi Aşk"tır. O yüce sevi yanında bilim dediko- du gibi kalır. Günümüz insanı tasavvufun gizlerine vara- madığı için "gerçek sevi" ile insanda nasıl bir kişilik oluştuğunu anlayamaz. Zaten Rıdvan Çonkur da böyle bir kişiliği aramıyor. Dil ile gönül arasındaki yakınlıktan yola çıkarak Türkçenin gücü ile gönül zen- ginliği arasında yakınlıklar kurmaya çalışıyor. Fuzuli'nin yanlış alıntılanan dizesinden yola çıkarak değinmek istediğim iki konu var. "Türk Dili" dergisinin "Yazı Kurulu"nda altı bilim insanı görev almış. Bunların hepsi de edebiyat kökenli bilim insanları. Gelen yazıla- rın denetlenmesi gerekmiyor mu? Rıdvan Çonkur, yazısı denetlenmeyecek bir yazar mı? Ama "Yazı Kurulu"nun denetiminden geçseydi böyle bir yanlışa düşülmeyebilirdi. Türk Dil Kurumu'nun yayın organı olan "Türk Dili" dergisi "ulusal hakemli dergi" niteliği taşımaktadır. Bu durum dergideki ya- zılarda Türkçe sözcüklere öncelik tanınması- na engel değildir. Rıdvan Çonkur'un yazısında Türkçe karşı- lıkları yaygınlık kazanan öyle sözcükler var ki, bunların Türkçelerini kullanmak daha doğru olurdu? Örnekse: "Şahsiyet, nazari, kelime, bah- setmek, unsur, mısra, mana, lüzumsuz, id- rak, millet, âlem, maksat" gibi sözcükler yeri- ne dilimizde yaygınlık kazanmış olan Türkçe- leri kullanılamaz mıydı? Bir yazarın biçemi eski sözcükleri kullana- rak mı kişilik kazanır? "Yazı Kurulu"nun bu konuda uyarıda bulunması Türk Dil Kuru- mu'nun ilkelerine de uygun düşmez mi? "Ulusal hakemli dergi" niteliği kazanması bu sözcüklerin Türkçelerini kullanmaya engel midir? Yukardaki sözcüklerin yerine Türkçede yaygın karşılığı olan şu sözcükler kullanıla- maz mı? "Kişilik, kuramsal, sözcük, sözünü etmek, öğe, dize, anlam, gereksiz, kavrayış, ulus, evren, amaç." "Türk Dili" dergisi yazarının "tartışılan sözcükler"i bile kullanarak genel dile alıştır- ması beklenir. Dergiyi yönetenlerin bu yoldaki çalışmaları özendirmek için ilkeli bir anlayışı benimse- meleri gerekir. Sözü yeniden Fuzuli'nin beyitine getirecek olursak, Rıdvan Çonkur aruz ölçüsünü iyi bil- seydi, birinci dizeyi yanlış kullanmamaya özen gösterirdi. "AZ EDEBİYAT" Nazilli Aydın'ın Denizli'ye de yakın olan il- çesi. Böyle iki büyük il arasında kalmasaydı onun da il olması beklenirdi. Bu çok gelişmiş ilçe il olmayı çoktan hak etmişti. "AZ Edebiyat" (A'dan Z'ye Edebiyat) Nazil- li'de üç ayda bir çıkan, Yenilikçi Islam Anla- yışı'na yakın duran bir edebiyat dergisi. Böy- le bir anlayıştan yola çıkan derginin söyleye- cek yeni bir sözü olmalı. Ne kendini yinelemeli, ne de yanlışa düş- meli. Hazır yargıları kullanmadan yeni görüş- ler getirmeye çalışmalı. Şeyh Galip'in bir beyitinden yola çıkan Fa- tih Duman, "Bu yazı kül kokar" diyerek, yanma üzerine düşünsel bir denemeye giriş- miş (AZ Edebiyat, Sayı 7, Haziran 2010). Şeyh Galip'in ünlü gazelindeki beyitinin ikinci dizesi yanlış: "Gül ateş gülbün ateş gülşen ateş cuybar ateş Semender-i tıynetan-ı bestir lalezar ateş." İkinci dizenin doğrusu şöyle: "Semender-tıynetan-ı aşka bestir lalezar ateş." Bir bileşik sözcükle yapılan bu tamlamalı beyit Halil Erdoğan Cengiz'e göre şöyle açıklanıyor: "Gül ateş, gül fidanı ateş, gül bahçesi ateş, ırmak ateş: Aşkın semender yaradılışına (se- mender gibi ateşte yaşamak ve aşk ateşi içinde bulunmak için yaratılmış âşıklara) lale bahçesi olarak yetişir." Iskender Pala'nın yorumlu çevirisine göre: "Gül ateş kesildi, gül fidanı da... Gül bah- çesi de ateş, ırmak da... Semendercesine yaşayanlar için aşk ateşinde, kâfidir kızıl lale bahçesi..." Söylencelere göre semender ateşte yaşa- yan bir yaratıktır. Ateşle beslenir demek daha doğru. Ateşten çıkınca ölür. Demek sevi ate- şinde yanan insan da o acıyla beslenir. "llahi aşk"a erenler için, yaşamak, kendini acılarla sınayarak olgunluğa ulaşma aşamasıdır. Fatih Duman'ın düşünsel denemesi böyle bir anlam derinliğine varmadan bir kül koku- sundan söz açıyor. Şükrü Erbaş boşuna söylememiş "Kül Uzun Sürer" diye. SES Aruz ölçüsünü bilmek hüner değildir. Ama aruzu bilenler dize kurarken değişik bir ses arayışına girebilirler. Ismail Karakurt o sesin özellikleri üzerinde duruyor (Pörçük Poeti- ka: Şiirin Kumaşını Çürütmeyen Iksin Ses). Her ozan kendince bir yitik sesin izini sür- meli. Ne diyordu Yahya Kemal Beyatlı: "Belki hâlâ o besteler çalınır Gemiler geçmeyen bir ummanda." Şeyh Galip'e göre o sesi bulmak için "ke- lama can vermek" gerekir. Önemli olan şiirde kendine özgü sesi bul- maktır. Ozanın kişiliği bu sese bağlıdır. Belki de ses, biçim dediğimiz bütünün temelidir. Belki de sestir "imge"yi belirgin kılan. Ismail Karakurt "Ziya'ya Mektuplar"da Cahit Sıtkı Tarancı'nın Ziya Osman Sa- ba'ya söylediklerini anımsatıyor: "Şairin mesuliyeti ve şerefi sesle başlar, sesle biter. Yoksa kelimenin tek başına ma- nasından beklenen güzellik, nesir hudutları içine girer. Var mı yok mu ses! Şiir madeni, güzellik hazinesi, şairin Pantheon'u 'ses'tir." ARTIK TAŞRA YOK Yenilikçi islam Anlayışı'nın önünü açan, 196O'lı yılların sonunda yayımladığı "Edebi- yat" dergisiyle Nuri Pakdil oldu. Türkçenin benliğini bulmasına gösterdiği özenle çok önceden Nurullah Ataç'ın da ilgisin çeken Nuri Pakdil, edebiyatta iz bırakan Rasim Öz- denören, Erdem Bayazıt, Cahit Zarifoğlu, Arif Ay, Kâmil Aydoğan gibi adların öne çık- masında etkili oldu. Önce sözcüklerin gücüne inanmak gerekir. Edebiyatın dili işleme hüneri olduğu unutul- mamalıdır. "AZ Edebiyaf'ta kimi yazılarda yazım ku- ralları ile noktalama imlerine özen gösterilmi- yor. Kimi yazılarda gündemden düşmüş, eski sözcüklere yer veriliyor. Kuşkusuz "Türk Dili" dergisinde aranan dil özeni "AZ Edebiyat"ta olmayabilir. "AZ Edebiyat" bizi "gündelik bir dilin ötesinde başka bir iklime çağırsa bile", yeni bir ortam yaratmak da dil işidir. Kurum dergileri ile kurumsallaşan dergiler dışında, özengen çalışmalaıia çıkan dergiler yeterince etkili olamıyor. Dergicilik gönül işi- dir. Cemal Süreya gibi edebiyat insanları, özenci bir çalışmanın içinde bile olsalar, bu işin ustasıydılar. Artık ulaşım, iletişim, bilişim araçlarının ge- lişmesiyle uzaklar yakınlaştı, taşra anlayışı da değişti. Aydın'ın başka ilçelerinde, örneğin, Söke'de Beşparmak, Didim'in bir köyünde Akköy Edebiyat Dergjsi, Akbük Şiir Gezi Çeviri Dergisi, Söke Öykü Roman Dergisi yayımlanabiliyor. Ama bir derginin edebiyatta işlevi olması ne demektir? Dergilerin taranmasıyla edebi- yat tarihi yazılacaksa, bir dergi, nice yenilikle- rin yolunu açmalıdır. Bildiğimizi sandığımız bir konuya değişik açılardan bakmalıdır. Avanos gibi bir ilçede "Şiiri Özlüyorum" adında bir dergi çıkabiliyor, şiire değişik bir yorum getirebiliyor. Bütün bu girişimler edebiyatımızın geliş- mesini sağlayan oluşumlardır. Ama bu çalış- maların süreklilik kazanması belli kişilerin desteğine bağlı olmamalıdır. Özellikle yerel yönetimler kültüre destek olmayı görev edin- melidir. Kendini yenilemek isteyen bir yazar yalnız belleğine güvenmemeli, ele aldığı bir yazının kaynağını araştırmalıdır. Edebiyata, şiire yeni bir yorum getirmesini bilmelidir. Kuşkusuz bir derginin görünen, görünme- yen nice gideri vardır. Gelir olanaklarıysa sı- nırlıdır. Bu yüzden pek çok dergide bir yaza- rın içini acıtan şöyle bir söz görebilirsiniz: "Dergide yayımlanan eserler için telif ücreti ödenmez." Bu konuda AKATALPA özel bir incelik gösteriyor: "Şair ve yazarların bağışladıklan teliflerle yayımlanmaktadır." " Ben kendi köşemde dergilere aynca önem veriyorum. Kâğıt giderleriyle baskı giderleri- nin ötesinde bir derginin oluşmasında nice emek var. Ozanlarla yazarların yetişmesinde bu emekler göz ardı edilmemelidir. Cumhuriyet kültür temelleri üzerinde yük- selecekse, yerel yönetimlerin buna katkısı ol- malıdır. Kültür, siyaset aracı haline getirilme- melidir. Bu nedenle yurdumuzda çıkan süreli yayınların korunması ayrı bir önem kazanı- yor. • Su sayfayla iletişim kurabilmek için dergileıinizi ve kitaplannızı aşağıdaki adrese göndehniz: Mustafa Şerif Onaran Hekimköy Sitesi 20. Sok. No: 8 06800 Ümiiköy-Ank. Tel.: (0312) 235 9111-236 23 46 C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1 0 7 3
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle