20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
PaulMasondan ÇalışarakYaşamakyadaSavaşarakölmek' Şafağa uyananlann yolculuğu Paul Mason'un uzun araştırmalardan sonra kaleme aldığı buğusu üstünde kitabı Çalışarak Yaşamak ya 6a Savaşa- rak ölmek, geçmişten geleceğe işçi hareketine ışık tutarken yürünecek yolun uzunluğunu zor- luklarını işaret etmesi gelecekten umutlanmalı mı, kaygılanmalı mı so- rusunu da beraberinde getiriyor. • MelihaAKAY 1 960 yılında Manchester'da doğan Paul Mason, tekelci- liğe karşı başlatılan hareke- tin ilk yüzyılını anlatırken önemli olaylara değinmenin yanı sıra tarilıc tanıklık edenlere birin- :.. ci ağızdan yer veriyor kitabmda. i Ne de olsa iki savaş arası süreçte yaşanan karmaşa ve kriz içinden geçtiğimiz yirminci yüzyıla ait ve tanık- ların anıları taptaze. GENÇ, GÖÇMEN VE SİCORTASIZ Avrupa, Amerika ve Uzakdoğu'daki beyaz erkek işçi ve erkeklerin oluşturdu- ğu sendikaların hikâyeleri sanayi kapita- lizminin ilk yüz elli yılını kapsıyor. Anı- ların, başvurduğu akademik kaynakların ve sözlü tarihin birbirine eklemlendiği Çalışarak Yaşamak ya da Savaşarak ÖI- mek'te yazar, konu edilen ülkelerin poli- tik ortamını gözler önüne serer. Bunu yaparken bugün dedelerinin çahştığı iş- yerlerinde çalışan, onlann gittiği barlar- da içen işgücünün yerinc yaratılan küre- sel işçi sınıfına göndermeler yaparak ne- denleri irdeler. Iki yüzyılda kazanılan haklar, var edilen kültür, yirmi yılda "küreselleşme" aiyonuyla birlikte pa- ramparça oldu. Yazarın yaptığı araştır- malarda ortaya çıkan ironik durum da, yeni işçi sınıfının geçmişin hikâyclerin- den haberdar olmadığı. Onları bugünle- re taşıyan, sendika kültürüyle tamştıran oluşumun bilinmediği. Çünkü 1945 son- rasında canlanan uluslararası işçi hare- keti artık başka bir varlık ve başka bir kimlik taşır. Kitabm ilk bölünıü, Çin'in Şenzen ka- sabasındaki cndüstriyel bir kenar mahal- lesi olan Longgang'ta yaşayan işçinin kı- sa anısıyla başlar. "Arkadan birisi döşe- me makinesinin çahştırma düğmesine bastığında, ben makinenin önünde pa- muk dokumaktaydım. Yalnızca on iki usta işçi vardı, geri kalanların hepsi de- neyimsizdi. Bazıları işle ilgili hiçbir şey bilmiyordu" diyerek kesik kolunu göste- rir. Bu anıların en nıasümu olarak kalır kitapta yer alan anıların tümü okundu- ğunda. Hepsi genç, hepsi göçmen, hepsi bi- tap, dahası sigortasızdır vc onlar, dünya- yı değiştirecek kadar, ticari yatırım coğ- rafyasını değiştirecek kadar hızlı ve ucuz SAYFA 24 bir uygulamayla bir araya ge- tirilen Çinli emekçilerin birer parçasıdır. Oysa dünya onla- nn varlığmdan bile haberdar değildir, çünkü hak ve özgür- lükleri çağın ötesinde bir yer- dedir! Çinli bir işçinin anısı ül- kemdeki bazı sendikaların da geldiği noktayı gösteriyor: "Çinli işçi scndikaları birer birlik gibi değil, devletin birer organı gibi hareket ediyor. Birliğin parasının bir kısmı devletten, bir kısmı işveren- lerden geliyor. Bununla bera- ber, bir sendika temsilcisi şir- ketin çalışanı olmaya devam ediyor ve eğer yanlış bir şey yaparsa iş- ten atüıyor." Fransa'da 1848'de gerçekleşen cum- huriyet sonrası devrimler bütün Avru- pa'ya yayılır. O güne değin kapitalist dünyanm uykulannı kaçıran tek güç işçi sınıfıydı. Siyasal devrim tehdidi demek örgütlü işçi sınıü demekti. Günümüzün tutunamayanları olarak tanımlanacak kesimden; sosyal dışlanma kavramı, alt smıf kavramı ve marjinallikle birlikte anılacak yoksullardan oldukça farklıydı. Fransa'da Lyon'un ipek dokumacılı- ğında kol gücüyle çalışan insanlar (sayı- ları yaklaşık 40 bin), aşağılayıcı bir an- lam taşıyan "canut" kavramıyla konum- landırılırdı. Canutlar, üreticilere göre mistisizme ve isyan çıkarmaya meyilli hayalperestlerdi. İlk kez canutların baş- kaldmsında, küresel işçi hareketinin oluşumunu yönlendiren üç büyük talep göze çarpar: Yaşam koşullarını iyileştir- me, işyeri özerkliği ve demokratik hak- lar. Sosyalizm ve anarşizmin kuramcıla- n, eserlerini kaleme almadan çok önce işçiler bu üç amacı kapsayan ve kendile- rince işçi sınıfı cumhuriyetçiliği olan bir ideoloji yaratmışlardı. 1819'da Manchester'da işverenler yeni sanayi işgücünden korkuyordu. 16 Ağustos'ta yapılacak ve son derece di- siplinli olan gösteri işgücünün tarihinde- ki en belirleyici günü olacaktır. Anılannı anlat arak kitaba dahil olan işçilerin öz- gürlük tutkusu ve direnci okurun gözle- rini yaşartacak kadar coşkulu demek sa- Paul Mason, si- yasi, sosyolojik ve ideolojlk kavram üçge- ninde kotardığı kitabmda ku- ramsal kitapla- rın boğuculu- ğundan uzak, anılarla destek- lediği konuları edebiyatçı este- tiğiyle ele alma- yı başarmış an- cak buna kita- bın çevirmenleri cözde orhan ve Meh- met Ertan'ın payını da eklemek gerek. nırım abartı olmaz. Orada da, bütün ayaklanmalarda ve devrimlerde olduğu gibi, yine gösteriyi bastırmak için gelen bir sivil birlik vardır! Makinelerde uzuv- larını kaybeden işçilerin yanı sıra son derece kötü koşullarda yaşayan öteki iş- çilerin çoğu potansiyel hastadır. Rus- ya'da Lenin el yapımı ipeği pazarlayarak dokuma sanatını sürdürmek istese de, bunun için önündeki tek engel vardır: Hindistan hükümeti tarafından uygula- nan serbest ticaret anlaşmalarının yürür- lüktcn kaldırılma gerekliliği. Oysa Hin- distan'da tarımdan sonra ülkenin en bü- yük sektörü dokumacılıktır: Ingiltere Manchester, Fransa Lyon ve Hindis- tan'da yaşanan işçi gösterileri ekono- mistleri ile hükümetleri yeni arayışlara yöneltir. Fransa'da 1833 yılı ipek üreti- minde rekor yılı olurken buna paralel olarak işçi örgütlenmeleri de canlanır. Çalışanlann Sesi admda yeni bir işçi ga- zetesi yayımlanmaya başlar. Bu sürecin sonunda "vasıflı işçiler sosyalizmi" diye bir kavrani ortaya çıkar. Canut'larm de- mokratik hakların ve ahlaki mücadcle- nin ücretlcrden önce geldiğini anlatan bir yöntcmdir bu. Çünkü Belçika'da, Kuzey Fransa'da, Silezya'da, Ren'de, ve yeni fngiltere'de rastlanan Manchester benzeri gösterilerde olduğu gibi doku- macılar, kunduracılar ve tesviyeciler 1848'deki büyük ayaklanmada işçi ör- gütlerine liderlik eden dünyanm vasıflı işçileridir. ERKEKLER VE KADINLAR Dilimizden düşmeyen tüketim çılgınh- ğı ya da hızlı tüketim gibi kavramların hayatımıza ta 1867'lerde girdiğini göste- ren paragrafın içinde saklı olan soru bu- • gün bile yanıtlanmış sayılmaz. Üretime I birinci dereceden katkıda bulunan sını- fın tüketimdeki sıralaması hak ettiği yerde midir? Tüketimden öte insanca yaşam koşul- lan ve olanakları demek sanırım daha doğru ola- cak: Sanayinin gelişimi, hcrkesin hayat standardı- nın yükselmesiyle sonuç- lanmalıdır. Üretim, maki- ne kullanımınm artışma bağlı olarak her geçen gün artıyor. Yalnızca zen- ginlerin tükctmesi yeterli değildir. işçiler de tüketi- ci olmak zorundadır ve bunun için de işçilerin harcayacak kadar paraya ve satın aldıklarının ni- metlerinden yararlanacak kadar zamana ihtiyacı vardır. Paul Mason, siyasi, sosyolojik ve ideo- lojik kavram üçgeninde kotardığı kita- bmda kuramsal kitapların boğuculuğun- dan uzak, anılarla desteklediği konuları edebiyatçı estetiğiyle ele almayı başar- mış ancak buna kitabm çevirmenleri Gözde Orhan ve Mehmet Ertan'ın payı- nı da eklemek gerek. Gerek kış boyunca başkenti mesken tutan işçilerin eylemi- ni, gerekse Karl Marks'ın devrimci raki- bi Proudhon'un destekçilerinin kadınla- nn fabrikalarda çalışmasına karşı çıkma- sını okurken günümüz kadmlarmın ya- şadığı güçlükleri düşündüğümde durup şunu sormak kaçınılmaz oluyor: Bir asır- dan fazla bir zaman geçmesine karşın değişen ne? Yalnızca giyim biçimleri ve mekânlar mı?! Proudhon'a göre eylemin gücünü öncelikli olarak erkekler oluştu- rur, kadınlarsa cazibenin gücüdür! Ka- dınlara cinsel özgürlük tanınması sosyal çöküntüye neden olacaktır, fahişelik en büyük toplumsal ahlaksızlıktır. Bütün bunlar 1860'larda sendikalı erkekler ta- rafından da kabul görür ve enternasyo- nalin politikası olarak benimscnir. Buna bir süreç olarak bakılabilir belki de, an- cak Almanya'daki gelişme yanılgının ve yanlışlığın kanıtıdır. Alman Sosyalist Partisi evrensel işçi hareketinin öncü gü- cü olmuştur. Bu başarı öteki ülkelerde de benzer partilerin kurulmasmı sağlar. Bu model gelecek yüz yılı şekillendirir. Aynı model, işçi sınıfının özgür sendika- lardan ve kütüphanelerden yararlana- madığı Rusya'da da benimsenir ve so- nuçları da çok sarsıcıdır. Ancak Alman- ya'da işçi hareketi bölünür, erkek kültü- rü ve Marksist kesinlik, yazarın deyimiy- le parti askerlerinin hayatına hakim ol- maya başlayınca yıkıcı bir güç olarak kimlik kazanır ve dünyanm en güçlü işçi hareketi, işçi sınıfının en ağır yenilgisine maruz kalır. Bu öngörüye sahip erkekler sözcüsü ortaya çıkıp kadınları, erkeklerin yer al- dıkları platformdan uzaklaştırmaya çalı- şan ve dışlayan kesime karşı çıkabilseydi böyle bir yıkım yine de yaşanır mıydı? Yanıtı vermek hiç de zor olmasa gerek!" Çalışarak Yaşamak ya da Savaşarak Ölmek/ Paul Mason/ Çeviren: Gözde Orhan, Mehmet Ertan/ Yordam Kitap/ 352 s. C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1 0 7 3
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle