21 Eylül 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Gıda İşleri Genel Müdürlüğü işlevsel hale getirilmeli Doç. Dr. Zerrin ERGİNKAYA (TMMOB Gıda Mühendisleri Odası Adana Temsilcisi) ağlık riskleri taşımayan gıdalara ‘‘güvenli gıda’’ ve buna yönelik yapılan uygulamalara da ‘‘gıda güvenliği ‘’ denilmektedir. Söz konusu uygulamalar ise; Gıdalarda rastlanan olası fiziksel, kimyasal, biyolojik tehlikelerin engellenmesi için alınan tedbirlerdir. Gıda güvenliği, gıda üretiminde kullanılan hammaddeden başlayarak hazırlama, işleme, üretim, ambalajlama, depolama, taşıma dağıtım ve tüketime kadar olan aşamalarda insan sağlığını tehdit eden tüm unsurları engellemeyi hedefler. Ülkemizde de son dönemlerde basında ‘‘gıda terörü’’ adı altında, gündeme gelen sağlıksız gıda üretimi ile onların neden olabileceği sorunlar ‘‘gıda güvenliği’’ konusunda yoğun acil tedbirlerin alınması ve denetim çalışmalarının yapılması gerekliliğini ortaya koymaktadır. Hazır gıda tüketiminin artmasına paralel olarak gıda ürünlerinde ve teknolojilerinde çıkan birçok yenilik arasında gıda güvenliğini sağlamada kullanılan tüm ve gıda işletmelerinde yasal zorunluluk haline getirilen HACCP (Kritik kontrol noktaları ve tehlike analizleri) sisteminin kurulması ve izlenebilirliği mühendislik çalışmalarının önemini artırmıştır. Gıdalarda ve gıda işlemede kullanılan katkı maddeleri ile bu maddelerin üretimi, işlenmesi ve dağıtımı aşamalarında olası risklerin ortaya çıkmasını önlemek için izlenebilirlik ve denetim büyük önem taşımaktadır. Söz konusu denetim ve izlenebilirlik işlemleri hem işletmenin kendisi hem de bu konuda yetkilendirilmiş resmi otoritelerce yapılması gerekmektedir. İzleme işlemi ile o gıdaya ait tüm bilgileri içeren kayıtlara ulaşılması mümkün olacaktır. Örneğin, yediğimiz bir peynirde herhangi bir sağlık riski ile karşılaşılması durumunda o peynirin üretiminde kullanılan sütün elde edildiği ineğe kadar ulaşılması söz konusu olabilecektir. Ancak ülkemizdeki gıda işletmelerinin büyük bir çoğunluğunun merdiven altı olarak bilinen küçük imalathaneler şeklinde olması nedeni ile uygulamaya yönelik zorluklar söz konusu olacaktır. Halk sağlığının korunması ve gıda denetiminin etkili bir biçimde yapılabilmesi için, gıda ile ilgili yetkilerin merkezi idarede kalması gerekmektedir. Ancak, gıda denetimlerinin yerel yönetimlere devri ile ilgili planlar, gıda denetçilerinin bu konuda eğitimli ve öngörülü olmayışı ve kurumlar arası koordinasyon eksikliği gıda güvenliği alanındaki denetimi etkin kılamamaktadır. Yeni yasal düzenlemelerle kontrol, sertifikasyon hizmetleri ve risk analizlerinin özel kuruluşlarca da yapılabilmesine yönelik adımlar atılmaktadır. Gıda kontrolü ve bu konuda yapılacak risk analizleri özel kuruluşlara devredilmemeli, yönetmelikler oluşturulurken bu konuda hassas davranılmalıdır. Gıda denetiminin sağlıklı bir şekilde yapılması amacıyla, alt yapının sağlanması, bütçeden daha fazla pay ayrılması, konunun uzmanı olan kişilerin yeterli sayıda istihdam edilmesi ve akredite gıda laboratuvarı sayısının arttırılması gerekmektedir. Aksi takdirde gıda denetim hizmetleri iflas edecek ve halk sağlığının tehlikeye girmesi kaçınılmaz olacaktır. Gıda güvenliği konusunda tüketicilerin rolü çok önemlidir. Bilinçli tüketici, mal ve hizmet satın alırken temel ihtiyaçlarını ön plÉnda tutan, satın alacağı mal ve hizmetlerin kaliteli, güvenli, ucuz ve sağlam olmasını isteyen, haklarını bilen ve savunan, medyanın ve reklâmların etkisinde kalarak yanlış davranış göstermeyen, her çeşit savurganlık ve israfın karşısında olan kişidir. S Bugün birçok insan gelişen rekabet koşullarında, çoğalan alternatif ve markalar arasında güvendiği satıcıdan güvendiği ürünü alabilmektedir. Bilinçli tüketici, gıda güvenliğini ön planda tutarak tercih yaptığı takdirde, üretici firma ve satıcılar tüketicinin güvenini kazanmak için çaba sarf edecektir. Gıda güvenliğinde izlenebilirlik süreci doğru çalıştığı takdirde, bilinçli bir tüketicinin şikÉyeti üzerine ürünün ham maddesine kadar ulaşılarak sorun çözülebilecektir. Tüketicilerin bilinçlendirilmesinde eğitimin payı oldukça önemlidir. Tarım Bakanlığı başta olmak üzere meslek odaları, sivil toplum örgütleri ve medya, halkın kültürel geleneklerini de göz önüne alarak, tüketicinin mal ve hizmet seçimini bilinçli bir şekilde yapabilmesi için eğitim programları düzenlemelidirler. Bu eğitim programlarına, gerek kırsal, gerekse kentsel kesimdeki düşük gelirli tüketiciler davet edilmeli, programların ilk ve orta öğretim kurumlarında yürütülmesine özel önem verilmelidir. Programlar, sağlık, beslenme, gıda kökenli hastalıklar ve gıda katkı maddeleri, riskli ürünler ve tehlikeleri, etiket bilgileri, konu ile ilgili yasal düzenlemeler, tüketici hakları, çevre kirliliği gibi konuları kapsamalıdır. Sonuç olarak, ülkemizde gıda güvenliğinin sağlanması, öncelikle hedef alınan 5179 sayılı yasanın işleyebilmesi için en önemli nokta etkin piyasa denetimidir. Bu da, gıda ile ilgili konularda eğitim almış meslek gruplarına ağırlık verilerek ilgili personelin istihdamının yanı sıra, denetimin tek elden ve meslek içi eğitim alan kişilerce yapılması ile sağlanabilir. AB ülkelerindeki uygulamalarda, üretim vb. izinlerden çok, etkin ve sistematik piyasa denetimlerine önem verilmektedir. Eldeki mevcut durum değerlendirildiğinde, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın mevcut organizasyonun gıda denetiminde yeterli olamadığı görülmektedir. Bu gerçek dikkate alındığında, denetimin etkin şekilde yapılabilmesi amacıyla Bakanlık bünyesinde kurulan ‘Gıda İşleri Genel Müdürlüğü’nün mutlaka işlevsel hale getirilmesi gerekmektedir. Gıda İşleri Genel Müdürlüğü, gıda hizmetleri ve denetimlerin yanı sıra çeşitli eğitim programlarıyla halkı gıda güvenliği konusunda bilinçlendirmelidir. ITAFE’05 Ekim’de Adana’da ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Uluslararası Tarım, Gıda ve Çevre Bilimlerinde Bilişim Kongresi (ITAFE’05) 1214 Ekim 2005 tarihleri arasında Çukurova Üniversitesi’nde gerçekleştirilecek. Tarım, Gıda ve Çevre’de Bilişim Teknolojileri Kongresi (ITAFE) birbirleriyle ilişki içinde olan tarım, gıda ve çevre açısından üretim, koruma ve yönetim açısından bilişim teknolojilerinin rolünü ortaya koyması, ürün ve çözümleri sergilemesi, görüşlerin paylaşılması ve tartışılması açısından yalnız ulusal değil, uluslararası düzeyde bir ortam yaratmak üzere düzenlenen bir kongreler dizisi. ITAFE05, başta Avrupa Birliği olmak üzere Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri, Kafkaslar ve Orta Asya Türk cumhuriyetleri, Balkan ülkeleri, Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkeleri, Uzakdoğu ülkeleri, ABD ve Kanada gibi dünyanın hemen her coğrafyasından bilim insanları, uzmanlar, özel sektör temsilcileri, araştırıcılar, uygulayıcılar, çiftçiler ve öğrencilerin buluştukları, çalışma ve ürünlerini sergiledikleri, tartıştıkları ve tanıştıkları bir etkinlik olma özelliğini taşıyor. İlki, Ekim 2003’te İzmir’de Ege Üniversitesi’nce düzenlenen kongreye 40 değişik ülkeden 120’in üzerinde yabancı katılım ile çeşitli üniversiteler, firmalar ve devlet kurumlarından 150’ye yakın yerli katılım gerçekleşti. Bu yıl ikincisi, 1214 Ekim 2005 tarihlerinde Çukurova Üniversitesi ev sahipliğinde Adana’da yapılacak olan kongreye 200250 dolayında yabancı ve 300 dolayında da yerli katılımcının gelmesi bekleniyor. Kongrede tarım, gıda ve çevrede BİT tabanlı mal, hizmet ve çözüm üretim, tasarım, araştırma geliştirme, yönetim ve uygulaması ile ilgili akademik çalışmaların yanı sıra ticari ve kamusal uygulama ve çözümleri sergileme ve sunma olanağı da bulunacak. Kongreye ilişkin ayrıntı bilgilere http://itafe05.cukurova.edu.tr web sitesinden ulaşılabiliyor ve kayıt yaptırılabiliyor. 8
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle