13 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Çelişkili limit uygulamaları ihracatçının başını ağrıtıyor Gürsu KUNT A NTALYA Türkiye’de üretilen ürünün ancak yüzde 4 gibi çok az bir bölümünü ihraç edebilen firmalar için sorun bitmiyor. Türk ihracatçısının AB pazarında rekabet gücünü azaltan ve imajını zedeleyen en ciddi konuların başını ise hala gıda güvenliği çekiyor. Ancak AB üyesi ülkelerin, gıda güvenliğine ilişkin ilaç limiti konusunda kendi içlerinde çelişen farklı uygulamaları, üründe limit düşük olsa bile Türk ihracatçının başını ağrıtmaya devam ediyor. Antalya Yaş Sebze ve Meyve İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Ercan Boztepe de, AB üyesi ülkeler arasında değişen farklı limit uygulamalarına dikkat çekerek, Türkiye’nin bir an önce özel limit alması gerekliliğini vurguladı. Boztepe, konuyu şöyle açıkladı: ‘‘Kullanılan ilaç miktarı ve türü, üretici ülkelerin iklim ve coğrafi yapısına göre şekilleniyor ve her ülkede farklı limitler uygulanıyor. Bir ülkede, herhangi bir ilaç için geçerli olan limit, bir başka ülkede bunun üstüne çıkıyor ya da altına inebiliyor. Örneğin Almanya’da böcek ilacı kullanımı, bizim de içinde bulunduğumuz Akdeniz’e kıyısı olan ülkelerdeki kadar fazla değil. Çünkü o ülkenin, coğrafi ve iklim yapısı, böcek ilacı kullanmayı gerektirmiyor. Onlar mantara karşı ilaçları kullanıyorlar. Kullanmadıkları, kendi gündemlerinde olmayan bu ilacı da diğer ilaçlar kategorisine atıyor ve Akdeniz ülkeleri için kullanılması gerekli böcek ilacı, bir anda zehir kategorisinde değerlendiriliyor. Üründe bulunması gereken limiti de bu yüzden 0,01 gibi en alt düzeye çekiyorlar.’’ Sorunun Türkiye dışında, AB üyesi Akdeniz’e kıyısı olan diğer ülkeleri de etkilediğini belirten Boztepe, söz konusu ülkelerin çözümü özel limit uygulamasında bulduğunu belirtti. İspanya, Yunanistan gibi ülkelerin Almanya’dan özel limit aldığını ve üründe bulunan limit miktarını yükselttiğini ifade eden Boztepe, ‘‘Türkiye bu limiti almadığı için, Almanya’ya ihraç ettiği üründe, bazı ilaçların kalıntı miktarı en alt düzeyde aranıyor. Oysa Yunanistan ya da İspanya, bizden çok fazla ilaç limitleriyle ürününü satabilirken, bizimki bu durumda imha ediliyor’’ diye konuştu. Boztepe, Türk hükümetinin de bir an önce konuya ilişkin girişimler başlatması gerektiğini vurguladı. Türkiye’nin ihracatta en önemli pazarlarından biri olan Almanya’daki limit uygulamaları dikkate alındığında, üreticiye önerebilecekleri hiçbir ilaç kalmadığına dikkat çeken Boztepe, konuya ilişkin şu örnekleri verdi: ‘‘Biberde böcek ilacı olarak kullanılan spinosad, 3 günde ürün üzerinden ayrışan bir ürün. Ancak Almanya bu ilacı kullanmaya ihtiyacı duymadığı için, hemen zehirli ilaçların da yer aldığı, diğerleri kategorisine atıyor ve bulunması gereken limit de 0,01’e düşüyor. İspanya bu konuda özel limit aldığı için, yüde birdeki oran, 1’e yükseliyor. Türkiye böyle bir özel limit çıkartamadığı için de benzer limit, hiç düşünülmeden zehir olarak değerlendiriliyor ve imha ediliyor. Aynı şekilde indoxacarb isimli bir başka ilaç için Yunanistan’ın çıkardığı özel limit 0,3, Türkiye için ise bu oran 0,02’’ Özel limit uygulamasına 2002’de başlandığını ve giderek bu uygulamanın arttığına dikkat çeken Boztepe, uygulama dışında kalan Türkiye’nin hem imaj kaybına uğradığını, hem de rekabet gücünü yitirdiğini vurguladı. Boztepe, Türk ihracatçısının bulanık suda yolunu bulmaya çalıştığını vurguladı. İhracatçıları şimdilik rahatlatan tek konusu ise 2006’da, tüm Avrupa ülkeleri için standart limit uygulamalarının getirileceğinin ifade edilmesi. Bu arada ihracatçılar, gıda güvenliği konusunun ülke genelinde çözülmesi için aktif girişimler içine de girdi. Mersin, Antalya, Ege, Bursa ihracatçı birlik başkanları biraraya gelerek, zirai ilaç kalıntısını AB nezdinde çözmeye yönelik bir komite oluşturdu. İhraç edilen ürünün, süpermarketler tarafından alındığını ve tüketiciyle birebir muhatap olan süpermarketlerin, sorumluluk altına girmemek için ihracatçıya yüklendiğini belirten Boztepe, ‘‘Marketler ihracatçı üze Mersin, Antalya, Ege, Bursa ihracatçı birlik başkanları biraraya gelerek, zirai ilaç kalıntısını AB nezdinde çözmeye yönelik bir komite oluşturdu. rinde denetimci oldu. Olay ciddiyet kazandı. Uluslararası gıda standartı sertifikası, eurepgap sertifikası istemeye başlandı. Bütün bu konular ülke olarak hiç gündemimizde değildi. Gündemimize girince de tarım teşkilatı olarak kendimizi biraz da hazırlıksız işin içinde bulduk. İhracatçı belli oranda denetleniyor. Dış piyasada herkes bu işin peşinde ve denetçisi. Green Peace’den, sektör dergilerine kadar herkes gıda güvenliği konusunda hassas’’ diye konuştu. Ülke içinde denetimlerin olmadığını ve sorunun iç pazarda devam ettiğini belirten Boztepe, ‘‘Tarım Bakanlığı, yasa, kararname çıkarma konusunda hızlı. Yasaların düzenlenmesi anlamında da aktif. Ancak denetimler yeterli değil ve sorun içeride devam ediyor’’ dedi. Tüm ihraç ürünlerinde aynı hassasiyetin gösterilmediğine dikkat çeken Boztepe, en büyük riski Avrupa hattına ihracat yapan firmaların yaşadığını vurguladı. Boztepe, ‘‘Rusya, Romanya, Arabistan, Ukrayna hatlarına ihraç yapan firmalar, o ülkelerde hassasisyet henüz çok keskin olmadığı için daha rahat hareket ediyor. Denetim fazla olmadığı ülkelere yapılan ihracatlar fazla denetlenmiyor. Ama Avrupa ülkeleriyle çalışanlar sürekli risk altında’’ ifadesini kullandı. Boztepe, ihracata yönelik üretim yapanların yavaş yavaş anlaşmalı üretime yöneldiğini de vurguladı. Boztepe, kendisinin de firma olarak 350 dönümlük bir alanda, anlaşmalı üretim yaptığını ve 3 ziraat mühendisinin de burada denetimde bulunduğunu vurguladı. Avrupalı içki üreticileri, vergiden şikayetçi 6 ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Avrupa İçki Üreticileri Birliği (CEPS) Türkiye’de alkollü içkilerden alınan vergilerin Avrupa Birliği ve Dünya Ticaret Örgütü kurallarına aykırı olduğunu belirtti. CEPS, Türk hükümetinden uluslararası yükümlülüklerini yerine getirmesi ve alkollü içkilere uygulanan vergi sisteminin değiştirilmesi yönünde acil önlem alınması için çağrıda bulundu. CEPS’in Türkiye raportörü Nick Soper, Türkiye’nin uluslararası anlaşmalardan kaynaklanan taahhütlerini yerine getirmesi gerektiği ni kaydetti. Daha fazla gecikmeden makul vergi oranları uygulanması gerektiğini belirten Soper, şunları dile getirdi: ‘‘Türkiye’deki alkollü içki vergi oranları Avrupa ülkeleri ile karşılaştırıldığında çok yüksektir. Yüksek vergi oranlarının tüketici, hükümet ve sektörün çıkarlarına aykırı olduğu aşikardır. Türkiye uluslararası kurallara uygun olarak vergi sistemini ne kadar hızlı olarak değiştirirse, herkesin menfaatine uygun bir pazar yapısı da o kadar hızlı olarak ortaya çıkacaktır.’’
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle