13 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

bahsetmiyorum. Türkiye destekliyor, yapıyor diyorum. Yapıyor ama bunun sonucunda da Türkiye’deki yapısal sorunlar nedeniyle arzu ettiğimiz rekabetçi gücü kazanamıyoruz. Türkiye’nin tarıma ayırdığı destekler yeterli diye söylemiyorum. Biraz anlaşılsın diye söylüyorum. İmkanlar müsait olsaydı ne kadar desteklenmeliydi? Güçlü: Onunla ilgili bir şey söyleyemeyiz. “ Toplum bireyselleşti ve bencilleşti... ‘Yatırıma kaynak ayrılmalıdır’ Biz IMF programını yürütüyoruz. Bizden bir faiz dışı fazla vermemizi istiyorlar ki borcumuzu ödeyelim. Bunu yapmak zorunda kaldığımız için de kaynağımızı oraya ayırıyoruz, içeride başka yerde kullanabileceğimiz yerde bunu kullanamıyoruz. Güçlü: Biz bu ülkeyi iyi yönettik de IMF gelip zorla mı programı bize dikte ettirdi. Biz 2001 krizlerine girmedik de IMF gelip ‘İlla bunu uygulayın’ mı dedi? Biz gidip ‘Bize destek olun, biz kaynak ihtiyacı içerisindeyiz, bize bir program önerin’ dedik... Aslında pratikte onlar bize geldiler, ‘Biz size bir program önerelim, yoksa bizim borcumuzu geri ödeyemeyeceksiniz’ dediler, biz sonra biz sanki istiyormuşuz gibi yaptık... Ama bu bir tarafa, Brezilya örneğini ele alalım. Durumları bizden çok daha kötüydü, yine de faiz dışı fazlanın yüzde 3.5 olmasını kabul ettirdiler. Şimdi bizde de 6.5 değil de 5.5, 4.5 olsaydı. Buradan gelen bir kısmı tarıma kullansak... Güçlü: Türkiye kesinlikle, özellikle içinde bulunduğu zamanda, kamu maliyesindeki sorunları hızla çözerek, borçların GSMH’ye oranını kesinlikle biraz daha düşürürerek, yatırıma kaynak ayırmalıdır. Özellikle kamunun yapması gereken, temel alt yapı yatırımlarına, sulama dahil tarımda, kaynak ayırmak suretiyle 2015’te AB’ye üye olacağı zaman bu alt yapısını hayata geçirecek bir gelişme göstermektir. ‘Türkiye sağlığını kazanmadı’ Ne zaman bu kaynakları ayırabileceğiz? Güçlü: Bizim çok vaktimiz yok. Gerek tarım, gerek sosyal alt yapı ile ilgili kırsal kesimde bölgeler itibarıyla gelişmişlik bakımından, buna çok ihtiyacımız var. Ama Türkiye girdiği iki büyük krizden sonra şu anda sağlığına giderek kavuşan bir ülke konumunda. Ama tam anlamıyla kazandı mı? Güçlü: Hayır. Hala cari açığın bir sorun çıkarabileceğinden, tedirginliklerden, reel faizlerin hala yüksekliğinden bahsediyoruz. Çok iyi gelişmeler var. Ama bir kısım konularda hala bir olumsuzluk yaşamamak için verilen çaba var. Dolayısıyla ona da önem verildiği için tüm ekonomi çevrelerince kabul edilen bir program yürütüyoruz. Ama Türkiye’nin hızla kendi politikalarını kayda geçirmeye ihtiyacı var. ‘AB tarımı daha fazla destekliyor’ deniyor. Adamın geliri fazla, destek vereceği kişi sayısı az, tabii desteği çok olur. ‘Kapkaçın tarımla ilgisi var’ Tarımı irrasyonel şekilde desteklemek yanlış diyorsunuz. İnsanlar tarım az desteklendiği için kırsal kesimde yaşayamıyor ve şehirlere göç ediyor ve şehirlerde gelir dağılımı adaletsizliğini, liberal politikaların getirdiği bireyselleşme ve medyanın da etkisiyle, eskisine oranla çok daha fazla hissediyorlar. Bunun sonucunda, son dönemde şehirlerde iç güvenlik sorunları, kapkaççılık, hırsızlık son derece arttı. Şöyle düşünülemez mi? Biz tarıma senede fazladan 4 katrilyon lira destek versek, onun karşılığında maddi olarak ölçemeyeceğimiz bir iç güvenlik kazancı elde etmez miyiz? Bunun bilinçli olarak değerlendirilmesi gerekmez mi? Güçlü: Doğru. Burada kırsal kesimdeki nüfusun şehirlere kayması, onların şehire intibaksızlıkları, bunalımları, gelir dağılımının çok olumsuz diyebileceğimiz ülkeler arasında Türkiye’nin varlığı bir sonuç olarak mesela sosyal hayata yansıyor. İç güvenlik meseleleri, işsizlik olarak, insanların başka ülkelere göçü olarak yansıyor. Görüşünüze katılıyorum. Temel sebep bu mu? Güçlü: Ona net bir cevap veremem. Bunun çok dikkatli bir şekilde araştırılması lazım. Bana göre en temel sebep toplumun dünkü yaklaşım tarzı, hayata bakış tarzı yerine ferdiyetçiliğin bu kadar çok ileri geçtiği bir toplum haline gelmesi. İnsanlar artık geçmişte kendilerini bağlayan bir kısım toplumsal ahlaki değerler yerine çok bencil, faydacı ve pragmatist yaklaşımları tercih ediyorlar. Ama burada tarımın daha fazla desteklenmesiyle de bağı vardır. Ama etki derecesini bilemem. Sonuçta gelir düzeyi düşmüş oluyor, orada yaşayamayınca buraya geliyor. Eğer olduğu yerde mutlu bir şekilde olsa böyle olmayabilirdi... Güçlü: Tabii bu çok yönlü bir olay. Tek bir sebebe bağlanamaz. Ama şunu kabul etmek lazım. Türkiye’de kırsal kesimdeki fert başına düşen gelir seviyesi Türkiye şehirlerine nisbetle üçte birdir ve ortalamayı da aşağı çeken bir faktördür. Bunun buradaki insanları şehre itiş faktörü var. Bu konuyu araştırmayı düşündünüz mü? Güçlü: O konu biraz benim yetki alanımı aşar gibi geliyor bana. ‘Tarım dışı istihdam’ Bizde de uzun vadede nüfusun yüzde 35’i mi kırsal kesimde kalacak? Yoksa bu oran daha mı yüksek olacak? Güçlü: Daha yüksek olacak. Bir kere kırsal kesimde yaşayan nüfus ile tarımda çalışan nüfusta farklılaşma olacak. İnsanlar kırsal kesimde yaşacayaklar, ama tarım dışı istihdama yönelecekler. Zaten kırsal kalkınma kavramı dünyada çok popüler hale geldi. Nitekim AB’nin bize yapacağı üyelik öncesi desteklerin en önemli kısmı kırsal kalkınma destekleridir. Tarıma kırsal kalkınma destekleri verecekler. “ 21
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle