22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Tarım Bakanı Sami Güçlü: Tarımı destekliyoruz, ama yeterli değil Murat KIŞLALI NKARA Tarım Bakanı Sami Güçlü, bir ekonomi profesörü. Doktora tezi ‘‘tarımsal girdiler’’. Sorulduğunda o dönemde taşıdığı ‘‘kendi kendine yeten tarımsal ekonomi’’ görüşünün piyasa şartlarının etkisiyle bu dönemde değiştiğini söylüyor. Güçlü’ye göre tarım destekleniyor, ama daha fazla desteklenmeli. Tarım Bakanı özellikle ‘‘krizler nedeniyle ertelenen tarımsal altyapı yatırımlarının bir an önce yapılmasını’’ istiyor ancak bunun, IMF politikaları kapsamında nasıl gerçekleşeceğine ilişkin sorulara pek girmiyor. Bakan Güçlü son dönemde şehirlerde yaşanan güvenlik sorunlarının, kapkaçın, hırsızlığın nedenlerini ‘‘toplumun bireyselleşmesi ve bencilleşmesine’’ bağlıyor, ancak bu görüşüyle, toplumun bu hale gelmesinde serbest rekabeti kuralsız rekabet olarak algılayan yeni liberal politikaların arasındaki ilişkiyi kurmuyor. Güçlü’ye göre kırsal kesimin yeterince desteklenmemesi ve kentlere göre gelir düzeyinin üçte bir seviyesinde kalması iç güvenlik sorunlarının artmasında bir etken, ancak bu konuya çare bulunması Tarım Bakanlığı’nın ve kendi görev alanının dışında kalıyor. Tarım Bakanı Sami Güçlü, kapatılan Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün Ankara Eskişehir yolundaki tesislerinde Cumhuriyet’in sorularını yanıtladı. Ekonomi profesörüsünüz. Doktora teziniz neydi? Güçlü: Tarımsal girdiler. Tarım ile ilgisi vardı ama sonradan orada hayat sahası olarak arayacağım bir alan olarak yapmamıştım. Belki tarım bakanlığına seçilmenizde etkisi olmuştur. Güçlü: Çok da belirli olmadı. Benim hep savunduğum, ‘verilen emeğin kaybı olmaz’ felsefemin ıspatı oldu. Bakanlığınızda kullandınız mı? Güçlü: Genel kültür olarak katkısı oldu. O zaman savunduğunuz düşüncelerinizi şimdi nasıl buluyorsunuz? Güçlü: O gün kendi kendine yeterlilik çok öncelikli bir şeydi. Politik olarak ithal ikamesi ve sabit döviz kuru, ülke içerisinde üretimin olması gibi politikalar hakimdi. Tabii dünyadaki gelişme o politikaları aktüel olmaktan çıkardı. Şimdi ister istemez daha rekabetçi, dışa açılmayı, verimliliği maliyeti pazarı öne alan bir an A layış içindeyiz. Ama Türkiye’de hepimiz değişikliğe uğradık. Belki siz bu değişikliği yaşamadınız. Önceki dönemi hatırlamazsınız... Aslında biz 1970’lerde yerli malı haftalarıyla büyüdük. İçim burkuluyor açıkçası artık kendi kendimize yeter bir ülke olmadığımız için. Güçlü: Ama bu çok rasyonel değil. Burada kendimizi eleştirmeliyiz. Ferdi olarak bu yakınmaları duyuyoruz, ama bunu telafi edecek bir gayrete de katkı sağlamıyoruz. Çok güzel, yerli malını koruyalım, peki bu yönde tüketici olarak, üretici olarak ne yapıyorsunuz dediğinizde... Şu anda Türk toplumu tüketim bilincine sahip değil, bu her kesim için geçerli. Adamın geliri fazla, destekleyeceği kişi sayısı az, tabii desteği çok olur. Tarımı ne kadar destekliyoruz? Güçlü: Bütçeden 3 katrilyon lira ayırmış. Dolaylı olarak da ithal yasağı getiriliyor. Türkiye’de 250 dolara üreticiye bedel ödüyoruz alıyoruz, 140 dolara dünyada satılıyor. Üreticiyi tüketicilerden finanse etmiyor muyuz? Ediyoruz. Üreticiye yönelik desteklerin toplamı bizde toplam üretim değerlerinin yüzde 26’sına çıkıyor. Avrupa’da yüzde 37. Türkiye daha başka ne yapabilir ki? ‘...ama yeterli değil’ Yurtdışında fiyat 140 dolar, ama en gelişmiş ülkeler bunu destekliyor, onun için bu kadar ucuz. Biz güçsüzüz diye destekleyemiyoruz. Onun için bizdeki fiyat daha yüksek gözüküyor. Ama sonuçta onların daha avantajına olan bir sistemi kabul etmiş olmuyor muyuz? Güçlü: Yüzde 26 biz, yüzde 37 onlar destekliyor. Bu çok kabul edilebilir bir şey olarak geliyor. Biz 1 destekliyoruz onlar 10 destekliyor değil. Yeterli buluyor musunuz? Güçlü: Hayır, bunun böyle yeterli bulunmasından ‘Tarımı destekliyoruz’ Biraz da buna uygun politikalar uygulasak. ‘Biz artık tarımı desteklemeyelim, bu rasyonel değildir’ deyince tabii ki yabancı ülkelerin desteğindeki tarım ürünleri burada daha ucuz kalıyor... Güçlü: Hayır desteklemeyelim değil. Bu biraz yanlış anlaşılan bir şey. Türkiye’de kimse desteklemeyelim demiyor. Zaten destekleniyor. Türkiye’nin bütçesinden ayırdığı paraya bakılıyor, 3 katrilyon. ‘GSMH’ye, bütçeye oranı düşük, AB daha fazla destekliyor’ deniyor. 20 “ Türk toplumu tüketme bilincine sahip değil... Fotoğraflar: Koray AVCI “
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle