21 Eylül 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ÖZEL DOSYA Türk Tütüncülüğü ve TEKEL’in rolü Türk tütüncülüğü üstünde oyun oynanıyor TÜTÜN EKSPERLERİ DERNEĞİ abancılarca şark tipi tütün diye adlandırılan Türk tütünü, sigara harmanlarında tatlılık, yumuşaklık gibi özelliklerinden ötürü ıslah edici bir unsur olarak geçmişten beri yer bulmaktadır. Öyle ki çok uluslu sigara şirketleri kendi ülkelerinde veya sömürgelerinde ürettikleri tütünler sert nitelikli olduğundan şark tipi tütüne Amerikan blend tipi sigara harmanlarında bile yüzde 715 arasında yer vermek zorunda kalmaktadırlar. Dünyada içim zevki olarak en fazla içici kitlesine yayılmış bulunan Amerikan blend tipi sigaraların yukarıdaki oranlarda gereksinim duyduğu şark tipi tütünün (oriental tütün) dünyadaki en büyük üreticisi 2003 yılı ürünü itibariyle 148 bin 207 ton ile Türkiye’dir. Ülkemizde 38 değişik tütün menşei bulunmakta olup şark tipi olarak adlandırılan tütünler ağırlıklı olarak Ege bölgesi tütünleridir. Şark tipi tütün üreten diğer ülkeler ise Yunanistan, Bulgaristan ve Yugoslavya’dır. Son yıllarda Çin, Hindistan gibi uzak doğu ülkelerinde kalite yönünde düşük benzer nitelikte tütün üretimi yapılmaktadır. Son zamanlarda ülkemize kaçak yollarla giren sahte TEKEL markalı sigaraların çoğunluğunun uzak doğu ülkelerinden gelmesi bunun belirtisidir. Y Ülkemiz tütününün geçmişi Türkiye’nin tütünle tanışmasından sonra tütün sektörü, 1800’lü yıllar da İnhisar, 1800’lü yılların sonunda ekonomik buhrana giren Osmanlı devletine dönemin IMF’si olan Galata bankerlerinin bugün olduğu gibi diretmeleri sonucu kurulan Reji şirketiyle Cumhuriyet dönemine kadar yönlendirilmiştir. Türkiye’de tütünün durumuna bulunduğumuz noktadan cumhuriyet tarihimize doğru baktığımızda ülkemizde tütünün üretimi ve tüketimi açısından üç ana kırılma noktasının bulunduğu görülmektedir. 19231986 dönemi 1926 tarih ve 907 sayılı kanunla ; yaprak tütün, kıyılmış tütün, sigara, enfiye, puro ve benzeri ürünlerin ithal edilmesi ve ülke içinde sattırılması devlet inhisarına geçmiştir. Bu tarihten sonra 1938’de 3437 sayılı, 1969’da çıkarılan 1177 sayılı kanunlarla tütün üretim ve tüketiminde tek yetkili TEKEL olmuştur. TEKEL hem istihdam hem de ekonomik bir değer olarak ülke gündemindeki yerini korumuştur. 1970’li yıllardan başlayarak tütün zirai ürün olmaktan ziyade siyasi ürün olmuştur. Seçimlerin sıklaşması, tütün başfiyatlarının seçime endeksli olarak saptanması nedenleriyle tütünde üretim planlaması veya gerçek maliyete göre değerlendirme gibi yöntemler uygulanamamıştır. TEKEL bu dönemde ülkemizde üretilen tütünleri alıp sigara olarak değerlendirirken pazar genişletme gibi bir amaç gütmemiş, var olan tüketicilerin gereksinimlerini karşılamakla yetinmiştir. Bu gereksinimi karşılarken üreticiden satın aldığı tütünleri değerlendirme ikinci önemli amacı olmuş ve bu nedenle tütün ithal etme yoluna gitmemiştir. Oysa çok uluslu şirketler Amerikan blend tipi sigara üretirken sigaralarını ‘‘sos’’ olarak nitelenen kimyasal preparatlarla terbiye etmişlerdir. Olaya ticari gözle baktıkları için sürekli yeni içiciler kazanmayı hedeflemişlerdir Bu durumla ürettiği sigaraları tüketiciler için daha cazip hale getirirken insan sağlığına verdiği zararı görmezden gelmişlerdir. Ülkemize kaçak olarak giren az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde hızla yayılmaya çalışılan yabancı menşe ve harmanlı sigaralar, soslu yapılarıyla tüketiciye cazip gelmiş ve tüketimi artmaya başlamıştır. Kaçakçılığın cebri yöntemlerle önlenemeyeceği gerekçesiyle tarihsel bir yanılgı sonucu Türk tütünü ve tütüncülüğüne gece yarısı kararları ile büyük bir darbe vurulmuştur. Bu darbe neticesinde 15 Ekim 1986 tarihinde verilen izinle yurt içinde TEKEL dışında çok uluslu şirketlerin sigara üretmesine izin verilmiştir.Bu izinle sigara kaçakçılığının önlenmesi tasarlanırken Amerikan blend tipi sigaraların yurt içinde legal olarak yayılmasının neden olunmuştur. 19862001 arası dönem Bu dönemde Amerikan blend sigara üreten çok uluslu şirketler pazarı genişletmek için yoğun reklam kampanyalarına girmişlerdir. Bu da Ülkemizde içici sayısının artmasına ve içici yaşının düşmesine sebep olmuştur. Tek amacı yeni pazarlar elde etmek ve yüksek karlılık olan çok uluslu şirketlerle baş etmek istenirken yine yangına körükle gidilmiştir. Yayılan Amerikan blend tipi içim zevki ile değil Amerikan blend tipi üretimiyle rekabet etme adına fabrikalarımızda Amerikan blend tipinde yaklaşık yüzde 85 yabancı menşeli tütünlerden oluşan yerli sigaralar üretilmeye başlanmıştır. Bu yapılırken, TEKEL ’in pazar payı korunmuş, yani salt tüketiciyi tatmin etme kaygısı güdülürken harmanlardaki yerli tütün kullanımın düşeceği gerçeği ihmal edilmiştir. Gerekli üretim planlamasına gidilmediği için her dönem eleştirilen tütün yakma zorunluluğu ve gereksiz stoklara neden olunmuştur. Bir takım politikacıların ülke gereksinimleri ve gerçeklerinden uzak seçim vaatleri, tütüncülüğün bu dönemini trajikomik bir şekilde sabote etmiştir. Çünkü ‘‘Ne verirse 5 bin fazla veririm’’ anlayışının ne maliyetle, ne üretimle ne mantıkla ne de ekonomi ile hiçbir ilgisi bulunmamakta tamamen seçim rüşveti amacıyla verilmiş, seçim kazanmak adına Türk tütüncülüğünün kurban edildiği bir davranış olmuştur. Ki bu davranış bir önceki yıl fiyatından 2 kat daha fazla verilen fiyat nedeniyle üretimde patlamalara neden olmuş, bu durum tütün ekicilerince hoşa giden bir uygulama gibi anlaşılsa bile üretimin dengesiz patlama yapması ve stok maliyetlerini artırması sonucu zararları ileride kendisini fazlasıyla hissettirmiştir. Türkiye tütün üretimi 1993 yılında 338 bin 800 ton iken 1994 yılında konan üretim kontenjanı uygulamasıyla 187 bin 733 tona çekilmiştir. Bu bağlamda yapılan girişim akıllıca düşünülerek eksiklikleri de olsa sektördeki sağduyu sahiplerince isabetli bulunan bir uygulama olarak tarihe geçmiştir. Çalkantılı politik değişimler, 1995 seçimlerinde üretim kontenjanı uygulamasından verilen derin ödünler sonucunda 1997 yılında tütün üretimi tekrar 302 bin 471 tona çıkmıştır. Bu plansız uygulama ülkemiz tütününde çözümü girdaba iten önemli bir olumsuzluk olarak tarihteki yerini almıştır. Türk tütüncülüğünü oluşan konjonktürün olumsuz etkilerinden ve girdiği girdaptan kurtarma adına gerçekleştirilen son akıllıca hamle olan üretim kontenjanı uygulamasının geçiştirilmesinin olumsuz sonuçları, bu dönemde ülkemiz ekonomik durumu üzerinde daha fazla söz sahibi olmaya başlayan IMF üzerinden çok uluslu şirketlerin ülkemiz tütüncülüğü hakkındaki istemlerini daha fazla yönlendirmeye başlamalarına neden olmuştur. Bunun sonucu tütüncülüğümüz üzerinde dış baskılarla yoğun bir etkinlik başlatılmıştır. Küreselleşen dünyada çok uluslu şirketlerin ülkemizden yeni pazar istemleri, bozulan mali yapımız ve artan iç ve dış borç stoklarımızın bize dayattığı istikrar programları çerçevesinde kolaycı bir yaklaşım ile tütünün ülke ekonomisi ve Türk çiftçisine katkıları görmezden gelerek adeta ‘‘tütün ülke ekonomisine yüktür’’ anlayışı içinde sadece kapitalist mantığa oturtulmuş Türk tütüncülüğünün ve Türk tütün üreticisinin yarar ve geleceği kaygısını taşımayan 4733 sayılı Tütün Yasası hazırlanmıştır. Sektörü düzenleyen 1177 sayılı Tütün ve Tütün Tekeli Kanunu kaldırılarak, yapısı nedeniyle düzenleyicilik niteliği düşük 4733 sayılı yasa düzenlenmiştir. Bütün bunların en önemli sonucu olarak da TEKEL ’in özelleştirilmesi amacıyla özelleştirme kapsamına 4
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle