13 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Prof. Dr. Muammer Erdem, balıkçılığın sorunlarını dile getirdi. Trol ve gırgır avcılığı yüzünden balıkçılık tehlike altında nomiye kazandırabilmek için yasa yönetmelik ve kurallara uyarak bu yöntemin bütün dünyada olduğu gibi balıkçılığımızda da sürdürülmesi gerekir. Bu avcılığın ilerisi için tehlikeleri nelerdir? Karadeniz’de avcılık yapan gırgır tekneleri üzerinde yapılan araştırmada teknelerin motor güçleri ve boylarını artırmanın iyi bir yatırım olmadığı, bu tür yatırımların yakın gelecekte de karşılıksız kalma olasılığının yüksek olduğu saptanmıştır. Ancak motor güçleri yüksek bu teknelerle yatay ve dikey tarama yapabilen cihazlar kullanılarak büyük sürüler oluşturan hamsi, istavrit sürüleri saptanmakta ve sürü tüketilinceye kadar avcılık yapılabilmektedir. Ayrıca bu ağların aşırı yüksekliği nedeniyle 300 metre derinliğe kadar olan sularda yüzeyden tabana kadar su kütlesindeki tüm varlıklar avlanabilmektedir. Yani dip trolü deniz tabanını alan olarak tararken, gırgır ağları yüzeyden zemine kadar tüm su sütununu deniz tabanı ile birlikte hacim olarak taramaktadır. Pazarlama ve ulaşım sorunları yaşanıyor mu? Karadeniz’de özellikle bu endüstriyel avcılık yöntemleriyle belirli periyotlarda yoğun olarak avlanan balıkların pazarlanması sırasında liman ve yollarda olmak üzere ulaşım sorunları yaşanmaktadır. Karadeniz kıyısı boyunca birçok liman ve barınak balıkçılığın gelişimini desteklemekle beraber ihtiyaca cevap verememektedir. Yakakent ve Ünye limanları dışındaki tüm limanların yanaşma, boşaltma ve yükleme faaliyetleri için yeterli olmadığı balıkçılar tarafından belirtilmekte, kamyonlara kasa veya dökme şeklinde yüklenen balıkların nakliyesi sırasında karayollarında önemli sorunlar yaşanmaktadır. Çevresel faktörlerin olumsuz etkileri oluyor mu? Su ürünleri gibi büyük çoğunluğu denizlerden ve iç sulardan avlanma ile elde edilen önemli bir ürünün bir çok canlı grubundan oluştuğu ve bunların besin zinciri çerçevesinde birbirleriyle önemli ilişkiler içerisinde oldukları bilinmektedir. Ülkemizde su ürünleri stoklarının azalmakta olduğu veya bir başka ifadeyle artış göstermediği belirtilmekte, bu duruma aşırı avcılığın yanı sıra çevresel faktörlerin de her geçen gün olumsuzlaşması neden olarak gösterilmektedir. Çevre kirlenmesinin en çok etkilendiği ortam deniz ve içsu ortamlarıdır. Bu ortamlarda yaşayan bir çok canlıyı bir zincir halinde etkilemektedir. Özellikle bir iç deniz konumunda olan ve birçok komşu ülkeyle birlikte kullandığımız Karadeniz, Türkiye su ürünleri istihsalinin en büyük miktarını sağlayan önemli bir kaynaktır. Ancak başta Tuna nehri vasıtasıyla Orta Avrupa’nın kirlilik oranı yüksek çeşitli maddelerinin Karadeniz’e dökülmesi, diğer komşu ülkeler ile beraber, ülkemizin de yeterince arıtma tesisi olmayan sanayi tesislerinin atıkları ile birlikte başta çöp olmak üzere katı atıkların denize boşaltılması, sığ alanların oldukça kısıtlı olduğu Karadeniz’de su ürünlerinin yumurtlama bölgesi olarak da bilinen alanlarının çeşitli amaçlarla doldurulması gibi faktörler Karadeniz’de su ürünleri stoklarının gelişimini, verimliliğini ve avcılıkta üretimi olumsuz yönde etkilemektedir. Stokların azalmasının etkileri? Bu etkiler ve diğer uzak bölgelerdeki deniz ve okyanuslardan gemiler vasıtasıyla taşınan yeni organizmaların Karadeniz’e yerleşmesi sonucunda Karadeniz’de su ürünleri stoklarında azalmalar olmaktadır. Biyolojik olarak bazı türlerin ortaya çıkmasına örnek olarak, Ctenophor’lardan Mineiopsis leidyi’nin besin zincirinde olumsuzluklara neden olması verilebilir. Bu canlının özellikle hamsi yumurta ve larvalarını tüketerek, diğer su ürünlerinin büyüme ve gelişmesinde olumsuz etkileri olduğu bilinmektedir. Besin zincirinin herhangi bir halkasında oluşacak olumsuzluklar, zincirin üst halkalarında yer alan diğer canlı gruplarını da etkileyeceğinden, bu stokların azalmasında önemli bir rol oynamaktadır. Ülkemizde su ürünleri stoklarının azalmasında uygulanan avcılık yöntemlerinin de etkileri olduğu bilinmektedir. Karadeniz’de artan tekne büyüklükleri, motor büyüklükleri ve av araç gereçlerinin modernizasyonu sonucunda artan aşırı avcılıkta balık stoklarının azalmasına sebep olmuştur. Alternatif av sahaları bulunamaz mı? Balıkçılıkta ileri ülkeler, gelişmiş teknolojiye sahip gemileri ile alternatif av sahalarını yaratmak için açık denizlere yönelirken; diğer taraftan çevreye duyarlı ‘ekolojik balıkçılık’ yöntemleri geliştirme yolunda önemli adımlar atmaktadırlar. Böylece, doğaya ve stoklara en az zarar verebilecek seçici ve standartlara uygun av takımları yapımına önem vererek, balıkçılıkta kota sistemi uygulamasına yönelmişlerdir. Türkiye’de istikrarlı bir balıkçılık politikası oluşturulmadığından, gelişmelerin gerisinde kalınmış, artan tekne sayısı ve balıkçılık gücüne karşın üretimde trajik düşüşler yaşanmıştır. Av araçlarında bir standartlaştırma sağlanmadığı gibi seçicilik çalışmaları da çok az sayıda ve araştırma safhasındadır. Açık deniz balıkçılığına yönelik bir politika da henüz oluşturulmadığı gibi, konuyla ilgili uluslararası her hangi bir kuruluşla irtibat sağlanamamıştır. Sonuç olarak bir öneriniz var mı? Karadeniz’de balıkçılık, en önemli uğraşlardan birisidir ve bölge ülke genelinde bu faaliyeti ile tanınmaktadır. Ancak avlanma alanının darlığı ve hidrojen sülfür tabakası nedeniyle hayat alanının az oluşu balık avlanma olanaklarını kısıtlamaktadır. Karasularımızda veya dışında yapılan yanlış ve yasal olmayan avlanmalar, beslenme zincirine bağlı olarak sorunlar oluşturmaktadır. Bu nedenle burada yapılan avcılığın çok özenli ve planlı olması gerekmektedir. Cemil CİĞERİM S AMSUN Toplam 1400 km kıyı uzunluğuna sahip olan Karadeniz Bölgesi, Su Ürünleri İstatistiklerinde Sinop’tan Artvin’e kadar olan kısım Doğu Karadeniz Bölgesi, İstanbul’un bazı ilçeleri dahil olmak üzere Kastamonu’dan Kırklareli’ye kadar olan kısım ise Batı Karadeniz Bölgesi olarak kabul edilmiştir. Balıkçılık, özellikle tarımsal olanakları doğal coğrafi koşullarla kısıtlanan bölgede kıyı yörelerinin en önemli faaliyetlerinden birisidir. Karadeniz’de yapılan balıkçılık ülke genelinde olduğu gibi kıyı balıkçılığı, az bir kısmı da sahil balıkçılığı yapısındadır. Av alanları, balığın satışa sunulduğu limana oldukça yakın olup tüm avcılık süresi gidişdönüş dahil 24 saat ile sınırlıdır. Avlanan balıklar bozulma ve hava koşullarından korunma gibi basit işlemler dışında herhangi bir işlem görmez. ‘‘Karadeniz Balıkçığı ve Sorunları’’ konusunu Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Sinop Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Muammer Erdem ile birlikte masaya yatırdık. Erdem, sorularımızı yanıtladı: Balığın bulunabilirliği ile ilgili sorunlar nelerdir? Balığın var oluşu genel olarak ele alınan denizin kimyasal ve fiziksel özellikleri, dip ve kıyı özellikleri, beslenme ortamı, beslendiği ve beslediği akarsuların büyüklüğü ve özelliği, akıntılar, boğazlarla bağlantıları gibi doğal koşullarla doğrudan veya dolaylı olarak ilişkilidir. Öncelikle bu konularda meydana gelen olumsuz değişiklikler Karadeniz’de balığın var oluşunu etkilemiştir. Ülkemizdeki su ürünleri üretiminin yüzde 76’sı deniz ürünlerine ait olup, avlanan deniz balıklarının yüzde 57’si Doğu Karadeniz, yüzde 21’i ise Batı Karadeniz kaynaklıdır. Karadeniz’in avlanan deniz balıklarında en yüksek paya sahip olmasının nedeni, Türkiye’nin diğer denizlerine oranla besin zincirinin ilk halkalarını oluşturan plankton biyokütlesi ve bu planktonlarla beslenen balık türleri açısından son derece zengin olmasıdır. Balıkçılık alanlarına ulaşma, avlanabilme ve alasal ve uluslar arası kurallar nelerdir? Orta mesafe balıkçılık Karadeniz’de Bulgaristan ve Ukrayna sularında kalkan avcılığı şeklinde görülmektedir. Bu tür avcılık yapan balıkçı tekneleri artış gösterse de genel içerisinde çok az kalmaktadır. Karadeniz’de uluslar arası sularda avlanma kuralları belirsizliğini hala sürdürmektedir. Karadeniz’e kıyısı olan ülkelerden özellikle Gürcistan gibi karasuları balık bakımından zengin ülkelerle anlaşmalar yapılmalıdır. Karadeniz’deki avlanma şekli nasıldır? Dünyada olduğu gibi ülkemizde ve Karadeniz’de en çok görülen avlanma şekli trol ve gırgır avcılığıdır. Trol avcılığının yöntem olarak, gırgır avcılığının ise kısmen trol etkisi ve büyük miktarlarda balık tutulmasından dolayı zararlı olduğu düşünülmektedir. Bugün dünyada trol balıkçılığı, diğer yoğun avcılık türlerinden olan gırgır balıkçılığı gibi, bir sanayi oluşturmakta, ancak Karadeniz’de SinopSamsun kıyılarına sıkıştırılan trol avcılığı ile bu bölgedeki özellikle mezgit ve barbunya stokları yoğun av baskısına maruz bırakılmaktadır. Ancak verimli demersal stokları ulusal eko Karadeniz balıkçılığı tehdit altında... 25
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle