13 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Eskişehir’de tarım can çekişiyor Şekerpancarı alanında yüzde 46, üretimde yüzde 35 gerileme oldu Feyyaz UYSAL (Eskişehir Ziraat Mühendisleri Odası eski İl Temsilcisi) OKUYUCU MEKTUBU Cumhuriyet Tarım Hayvancılık Eki Atatürk Bulvarı 125/4 06640 ANKARA email tarimhayvancilik@cumhuriyet.com.tr skişehir’in yüzölçümünün yüzde 43’ü olan 582 bin 505 hektarı tarım alanıdır. 1927 yılından bu yana kırsal nüfus yüzde 73’den, yüzde 21’e düşmüştür. Merkez ilçe dahil 13 ilçe, 3 bucak ve 403 köyü bulunmaktadır. Tüm Türkiye’de olduğu gibi Eskişehir’de de işletmeler küçük (yüzde 46’sı 100 dekar altında), araziler çok parçalı ve veraset ve intikal nedeniyle muhatap alınacak işletme yöneticisi belirsizdir. Göçler nedeniyle köylerde genç nüfus kalmazken bu durum emek yoğun üretimlerin (hayvancılıkbağbahçe) gerilemesine neden olmaktadır. Kırsal kesimde gerçekte yılın önemli bölümünü kentte geçirip; sadece yazın, hatta sadece iş takvimi gereğince zaman zaman köyde ikamet eden pek çok insan vardır. İlimizde ve ülkemizde tarımsal istatistikler çok önemli yanlışlıklar içermekte ve sistematik eksiklikler nedeniyle yıllar itibariyle karşılaştırması oldukça güç olmaktadır. ‘‘Arazi Kullanım Planlamasının olmaması’’ nedeniyle belediyeler ve imar izninden sorumlu tüm kamu kuruluşları ‘‘tarımsal üretim tesislerine’’ rasgele izin vermekte; hatta bazen kaynak kullanımını teşvik kapsamında parasal destek vermekte; daha sonra da kentleşme nedeniyle ‘‘gayri sıhhi kuruluş’’ sayarak üreticinin bu alanları terk etmesini istemektedir. Geçmişte il merkezinde Fevzi Çakmak mahallesindeki hayvancılık tesisleri önce teşvik edilmiş sonra kapatılmıştı. Şimdi aynı akıbeti bugünkü değerle trilyonluk teşvikli tavukçuluk işletmeleri Sazova Mahallesi’nde yaşayacaktır. Tarımın olmazsa olmazı olan tarım toprakları Türkiye genelinde olduğu gibi ilimizde de korunamamış sadece Eskişehir il merkezinde 1958’den 1994’e 15 bin 085 hektar alan betonlaşmıştır. Bunun yüzde 60’ı 12 sınıf gibi en nitelikli tarım alanları olup; daha da acısı yüzde 48’i devlet yatırımı ile sulanan alandır. İlimizde teknik ve ekonomik olarak mevcut su potansiyeli ile 202 bin 609 hektar alan sulanabilir. 2004 yılında bunun 130.340 hektarı sulandığına göre yüzde 64’ü sulanabilmektedir. Sulamada ikinci bir sorun sulama randımanlarının ilimizde en yüksek yüzde 60’ı bulabilmesidir. Tarımsal üretim planlamasının olmaması ülkemizde olduğu gibi ilimizde önemli sancılara ve kaynak israfına yol açmaktadır. Örneğin ilimizde kimyon, nohut, karpuz, soğan vb. ürünler muhtelif yıllarda üreticinin elinde kalmaktadır. İlimizde ve ülkemizde toprak tahliline dayalı gübre kullanımı hemen hemen yok gibidir. Bu gerek ekonomi ve gerekse çevre açısından önemli sorunlar yaratmaktadır. İlimizde Toprak Mahsulleri Ofisi’nin alım oranı 1990’larda buğdayda yüzde 37’lerde iken, 2004 yılında yüzde 6’lara düşmüştür. Arpa için 1990’larda yüzde 20 olan oran, 2004’de yüzde 0 olmuştur. E Pancar üreticisi dışardan ithal edilen transgenik mısırla üretilen tatlandırıcı karşısında adeta cezalandırılmıştır. İlimizde 1996’dan 2004 yılına şekerpancarı alanında yüzde 46 ve üretimde yüzde 35 gerileme olmuştur. Bu hem şeker sanayini baltalamakta ve hem de ‘‘Genetiği Değiştirilmiş Ürün’’ kullanımı nedeniyle halk sağlığını belirsiz bir yöne sürüklemektedir. İstikrarlı hayvancılık destekleri sağlanamaması nedeniyle 1992’li yıllarda ilin tüm tarımsal üretim değerinin yüzde 41’ini hayvansal üretim oluşturmakta iken; 2004 yılında yüzde 18’lere gerilemiştir. Sütün üreticiden tüketiciye ulaştırılmasında sağlıklı mekanizmalar yoktur. Ya büyük firmalar eliyle toplanan süt üreticiden alınan fiyatın 34 katına tüketiciye ulaşmakta veya ‘‘firmalara satış fiyatının’’ yaklaşık 1.5 katına ‘‘aracılarla’’ yoksul tüketiciye ulaşmaktadır. Ancak bu yazkış soğutmasız açıkta ve sağlıksız sistemlerle olabilmektedir. Eskişehir ili yem bitkileri ekim alanı (Ekilişin yüzde 1,5’i) kaba yem ihtiyacını karşılamaktan çok uzaktır. Genellikle tüketicinin ödediği bedelin çok küçük bir bölümü (yüzde 1050) üreticinin eline geçebilmektedir. Özellikle sebze meyve ve hayvansal üretimde bu sorun bazen üretimi bitirme noktasına gelebilmektedir. Özellikle pazarlama işlevi de yapabilen kooperatiflerle bu sorunun çözülmesi gerekmektedir. Ürün fiyatları reel olarak düşerken, girdi fiyatlarının artması ilimizde örneğin gübrede 1998’den 2004’e yaklaşık yüzde 10 düşük kullanım sonucunu yaratmıştır. Yine 1996’da 69 Ton buğday satarak bir MF240 Traktör alan üreticinin, 2004’de 81,7 Ton (yüzde 18 fazla) buğday satarak aynı traktörü alabilmesi tarımın yetersiz desteklendiğinin açık kanıtıdır. Tüm destekler kaldırılarak her derde deva imiş gibi lanse edilen ‘‘Doğrudan Gelir Desteği’’ çiftçiyi hayal kırıklığına uğratmıştır: Tüm üreticiyi kapsamına alamamıştır. Örneğin Eskişehir’de 2004 yılında ancak yüzde 63.5’lik bir alanı kapsamaktadır. İlimizde örgütlenmiş ‘‘pancarsulamakalkınma su ürünleri kooperatifleri’’ için Türkiye’de işletmelerin yüzde 69’u örgütlenmiş görülmekte iken; ilimizde bu oran yüzde 91’dir. İlimiz yüzde 32 ortalamanın üzerinde bir örgütlenme düzeyinde olmasına karşın yine de yetersizdir. Geçmişte 5254 sayılı kanunla bir nebze olsun tabii afetten zarar gören çiftçilere destek olan devlet; bu kanunun kalkması ile sigortasız üreticinin batağa sürüklenmesi yolunu açmıştır. Yoksul üreticiye ücretsiz yayım götüren kamu teşkilatının dağıtılarak, ‘‘yayımın özelleştirilmesi’’ süreci gerek ilimizde ve gerekse ülkemizde tehlikeli bir geleceğe gebedir. Şöyle ki çiftçiyi müşteri olarak görmek; parası olana yayım hizmetinin gelmesi, olmayanın bu hizmetlerden yararlanamaması sonucunu getirecektir. İlimizde iki tarımsal araştırma enstitüsünün olması, gerek yayım kuruluşu ve gerekse çiftçimiz için büyük bir şanstır. Ancak bu kuruluşlar; tüm Türkiye’de siyaset yerine, bilim ve liyakatın ön planda olduğu kuruluşlar haline getirilmelidir. umhuriyet Tarım Hayvancılık dergimizin 7. sayısının 16. sayfasındaki ‘‘Elta Tarım İşletmesi, Gökçeada’da da organik tarım yapacak’’ başlığı bizler gibi kırsal bölge yerel yöneticilerinin yüreklerini hoplatacak bir başlık. Sayın Hıdır Oktay beyle yapılmış sorucevap diyaloğunun içeriği gerçekten kırsalın yoksulluk kaderinin aşılabileceği umudunun bizlerde daha da yükselmesine neden oldu.Gerçekte baktığımız zaman, toprakla haşırneşir olan halkımız (çiftçilerimiz) çalışkandırlar. üstelik bilimsel olguları eğitim olarak kendilerine sunduğunuz zaman bunları alıp uygulamaya hazırdırlar. Konumuz organik tarım (başka deyişle, biyolojik üretim) olduğuna göre; bu işin özü basit. Bazı hastalıklara karşı bitkilerin direncini giderek azalttığı için azotlu ve mineral gübrelerin birçoğu ve sentetik ilaçlar kullanılmamalıdır. Bunda algılanmayacak birşey yok. Üstelik bu yöntemle elde edilmiş ürünler daha ucuza mal edilirken rayiç fiyatın üstünde fiyatlarla satılacaklar. Bu yöntemin üretim kaybı böylece karşılanmış olacak. Sorun şurada; ‘‘Biz bunu yapalım, bu yöntemle üretelim, ancak kime nasıl satacağız?..’’ Üreticinin üretimin ayrıntıları konusundaki eksiğinin yanında asıl ‘‘elden çıkarma’’ veya ‘‘pazarlama’’ sorunu vardır. Sayın Hıdır Oktay beyle yapılan söyleşiden anladık ki, Gökçeada’da da 30 yıllığına 3 bin 74 dekarlık alan kiralamışlar. Bunun ada için ve de kendileri için değeri tartışılmaz. Hıdır Oktay beye ve bu düşüncedeki başka girişimcilere sesleniyoruz; lütfen gelsinler Yerkesik (Muğla) coğrafyasına, bu coğrafyayı ve bu coğrafyanın insanlarını tanısınlar. Kısa sürede verilecek eğitimlerle ve destekle üretim (organik) yapılsın ama tabii ki ‘‘malın alınması’’ konusunda olması gerekeni yapsınlar, yani pazarlama garantisi olsun.Bu yöntemde arazi kiralamak olmadığı gibi çalışacak insan sorunu da yok. Sözünü ettiğim Yerkesik coğrafyası; Kuzeyinde Yatağan, Bayır ve Muğla merkez ile güneyindeki Marmaris, Gökova, Akyaka, Ören, (biraz da Bodrum) arasında 950600 metre kotunda bakir denilebilecek geniş bir coğrafyadır. Ekoturizme elverişli geniş bir yaylalıktır. Saydıklarımdan kuzeydekiler; sanayi ve kültür+üniversite olgusunun hakim olduğu yerleşimlerdir. Güneydekiler ise; tarımın çok gerilerde olduğu, turizm olgusunun kendisini kanıtladığı yerleşim birimleridir. Gelsinler biz bölgemizi tanıtalım, herkesin bu coğrafyayı tanımasını arzuluyoruz. İlgileneceklere şimdiden teşekkürlerimizi sunuyoruz. Mustafa Karadağ Yerkesik (Muğla) Belediye Başkanı C 27
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle