Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Edirne Ziraat Odası Başkanı Yorulmaz, çiftçinin beklentilerini anlattı: Trakya tarımı öldü, ölecek Mahmut GÜRER A NKARA Edirne Ziraat Odası Başkanı Cengiz Yorulmaz, hükümetin yanlış politikaları nedeniyle, Trakya çiftçisinin kaderine terk edildiğini söyledi. Yorulmaz, ‘‘Hükümetin çiftçiye bakış açısı tamamen üvey evlat muamelesine döndü. Beklentilerimiz her gün biraz daha tükeniyor’’ diye konuştu. Türkiye’deki ayçiçeği, çeltik ve buğday üretiminin büyük bölümünün gerçekleştirildiği Edirne’de, çiftçiler yüksek maliyetlerden şikâyetçi. İlin Ziraat Odası Başkanı Cengiz Yorulmaz ile Edirne tarımını ve tarımın sorunlarını konuştuk: Edirne çiftçisinin bu yılki durumu nasıl? Bu yıl Trakya çiftçisinin hali gerçekten de çok kötü. Buğday da para yapmadı... Geçen yıl buğdayımızı 400 420 bin liraya satmıştık. Bu yıl ürünümüzü ancak 290 bin liraya satabiliyoruz. Her gün çiftçimiz daha da küçülüyor. Çiftçi tarlasını yeterince gübreleyemiyor, bakım yapamıyor. Dolayısıyla sadece çiftçi değil ülke ekonomisi de zarar ediyor. Bu durum gittikçe de kötüleşiyor. Gübreye yüzde 120’lere varan zam geldi. Akaryakıt da ona keza. Ama ne yazık ki bizim sattığımız malda yüzde 30 gibi bir fiyat gerilemesi oldu. Bizim girdilerimiz sadece gübre ve mazot değil. İlaca ve diğer her şeye de zam geldi. Hükümetin bu duruma karşı tutumu nasıl? Size destek vermiyorlar mı? Sayın Maliye Bakanımız geçtiğimiz günlerde Edirne’ye gelmişti. Biz de hazır buradayken doğrudan gelir desteklerimizin ödenmediğini belirtelim dedik. Bize, ‘‘Sizin desteklerinizi 25 Nisan’da ödeteceğim’’ diye söz verdi ama ne yazık ki üstünden kaç gün geçti hala bir hareket yok. Bunun sebebini Ankara’ya sorduğumuzda ise ‘‘StandBy paketi için IMF burada. IMF gitmeden ödeyemeyeceğiz’’ yanıtını aldık. Hükümetin çiftçiye bakışı tamamen üvey evlat mu amelesine döndü. Artık bu hükümetten beklentilerimiz gittikçe zayıflamakta. Ne yazık ki, üretim bittikten sonra ithalata bağlı kalınacak ve tüm tarım mamullerini şimdikinden kat kat pahalıya yiyeceğiz. Bu gerçeğin farkına biran önce varılması gerekiyor. Yoksa çok geç olacak. Mesela buğdayda ithalat durduruldu. Biz malımızı çok komik paraları satıyoruz. Ama ekmeğin fiyatı düşmedi. Üstelik gramı düşmesine karşın fiyatı yükseldi. Bizim sattığımız buğday ucuzladı ama halk hala pahalı ekmek yiyor. Bizim isyanımız da burada. Biz eğer ürünümüzü ucuza veriyorsak, halk da bunun mamullerini ucuz yesin. Ayçiçeğinde durum nasıl? Trakya’daki 3 il Edirne, Kırklareli ve Tekirdağ ayçiçeğinin Türkiye’de en çok yetiştirildiği iller. Bu illerde ülkedeki ayçiçeklerinin yüzde 80’i yetişiyor. Bu bağlamda da bizim belimizi büken şey ithalat. Son dönemlerde gümrük duvarları (Dış alım fiyatı) bir yükseliyor bir düşüyor. Bu nedenle bırakın bizi, bizim ürünümüzü alan Trakya birlik bile çok zor durumda. Trakya Birlik bizden aldığı malı bile satamıyor şu anda. Bizden yaklaşık 515 bin liraya mal etti. Şu anda 512 bin liraya satıyor. Tabii bu bizim 2005 yılındaki mahsulümüze yansıyacak. Burada hükümetin mutlaka devreye girmesi gerekiyor. Bazı tedbirlerin alınması şart... Ne gibi tedbirler alınmalı? Tabii ki çiftçiye olan destek artırılmalı. Üvey evlat muamelesi yapılmamalı. O zaman çiftçi kalkınır. Bunu bir örnekle yanıtlamak istiyorum, çiftçimizin hali anlaşılsın diye. En basitinden bizim sınır komşumuz olan Yunanistan’da çiftçiler 0.5 Euro’ya yani 900 bin liradan mazot kullanıyorlar. Biz ise 1 milyon 920 bin liraya mazot kullanıyoruz. O dönüm başına buğdaydan 42 Euro yani 77 milyon lira destekleme pirimi alıyor. Bu kilo başında 190 bin liraya gelir ki, ben sadece 16 bin lira alıyorum. Sanırım bu ne gibi önlemler alınması gerektiğini ortaya koyuyordur. Öyleyse, çiftçiler Avrupa’da bu ürünleri çok daha ucuza mal ediyorlar Bir de 2006’da Gümrük Birliği kapsamında tarım ürünlerinde gümrük vergisi tamamen kaldırılıyor. İşte Edirne, Kırklareli ve Tekirdağ; ülkedeki ayçiçeğinin yüzde 80’ini yetiştiriyor. bizim bundan sonra Avrupalılar ile kesinlikle rekabet etme şansımız kalmıyor. Aradaki destekleme farkı korkunç. Ancak bizimle tek şeyde rekabet edemiyorlar. O da kalite Yoksa bizim onlarla fiyat konusunda rekabet etmemizin hiçbir şekilde imkÉnı yok. Ama eşit seviyede olsak, gerçekten kaliteli olan tercih edilecek. Bizim amacımız bu. İnsanlarımız da kaliteli ürünler yesin, bunun karşılığını da çiftçimiz alabilsin. Hükümetin şunu yapması gerekiyor. Başka devletler, dışarıdan daha ucuz ürün geldiğinde gümrük oranını artırıp, çiftçisini koruyorsa, biz de aynısını beklemekte haklıyız. Devlet hem üreticisini hem de tüketicisini korumak zorundadır. Gümrük Birliği kalktıktan sonra hükümet bizim Avrupa’yla baş edemeyeceğimizi anlayacak ancak o zaman çok geç olacak. Türk tarımı yavaş yavaş yok olacak. Bu topraklar eğer bizim elimizden giderse bir daha tekrara aynı seviyeye ulaşmamız, çiftçimizi adam etmemiz çok zor olur. Doğa koşulları Edirne çiftçisini nasıl etkiledi bu yıl? Edirne’de geçen yıl çok büyük bir kuraklık yaşadık. Bizim ortalama yağışımız m2 başına 600 kg’dı, Ama geçen yıl 310 kg yağış alabildik. Yani yüzde 50 kaybımız vardı. Şu an yine bir kuraklık tehlikesi var. Yeniden sıkıntıya girmeye başladık. Edirne’de bütün köylüler yağmur duasına çıkıyor, her gün. Bu sene umarız tekrar kuraklık olmaz. Yoksa çiftçiyi bir de kuraklık vurursa tamamıyla çok kötü duruma düşeceğiz. Hükümetten şu anda desteğimiz de beklentimiz de her şeyimiz bitti artık. Kuraklığın çözümü için bir altyapı çalışması var mı? Bulgaristan ile ortak bir Suakacağı Barajı projemiz var. Sayın Maliye Bakanımız bundan da söz etti bize geldiğinde. Bu konuda söz almış. Ancak tabii bu siyaset Ne zaman nasıl yapılır bilmiyoruz. Bunun gerçekleşmesi durumunda Trakya’daki Türk tarımının seyri değişir. Buna biz Edirne’nin GAP’ı diyoruz. Bunun hayata geçmesi durumunda çiftçinin tamamen üretimi de artar, ürünler daha da kaliteli olur. Türkiye’de bir dönem hormon tartışması yapıldı. Edirne tarımı bundan etkilendi mi? Türkiye’de ağzı olan konuşuyor. Ben bu kapsamda çeltikten söz etmek istiyorum. Çeltik’ta hormon kullanıldığını iddia ediyorlar. Bu insanlar çeltiğin ne olduğunu nerede yetiştiğini ne kadar biliyorlar. Çeltik en az 50 cm suda yetişir. Üretiminde hormon kullanımı imkÉnsız olan bir şeydir. Biz il olarak çeltikte Türkiye’deki üretimin yüzde 50’sini yapıyoruz. Ben buna her şeyimle taahhüt ediyorum ki, çeltiklerde hormon kullanılmıyor. İthal mallarda örneğin Amerika’dan gelen çeltikte hormon olabilir mi? Onu bilemiyorum. Ama Türkiye’de yetişen çeltikte kesinlikle ve kesinlikle hormon bulunması söz konusu olamaz. Bunu söyleyenler hormonun ne olduğunu bile bilmiyorlar. Bu kapsamda üreticinin gıyabında konuşmak çok üzüntü verici... Bu durum bizim satışlarımızı da büyük oranda etkiliyor. Fiyat düşüşüne bile neden oluyor. Sonuçta mağdur olan çiftçiler oluyor. Tüm bu gelişmelere karşın, Edirne’de tarımın gelişimi ne durumda? Edirne çiftçisi Doğuya göre çok çok modern bir tarım yapıyor. Avrupa ile yarış edecek seviyede olmasak bile oldukça iyi durumdayız. Edirne çiftçisi yeniliklere tamamen açık, teknolojiyi yakından takip ederek üretimini artırma peşinde Tabii ki burada çiftçilik yapmak doğuya göre çok daha masraflı ama ürün kalitesi ve üretim miktarına baktığınızda Türkiye’nin doğusundan kat kat ilerideyiz. 30