21 Eylül 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Güvenli gıda mı, müdahalesiz gıda mı tartışması sürüyor Gıda denetimi, merkezi otoritede kalmalı isiyle gıda sektörüne ait ihracat ister istemez geriliyor. Eğer rakamlar yanlış değilse GSYİH içindeki payı yüzde 4.8 Çetin YİĞENOĞLU olan gıda sanayinin genel ihracat içindeki payı 1996’da yüzde 20 iken 2004 yılbaşı itibariyle yüzde 10’lara gerileDANA Bir zamanlar miş bulunuyor. İncirlik’e atanan bir Gelişmelere şöyle bir bakıldığında, Amerikalı subayın eşini uygulanan politikaların sonucunda, Adanalı komşuları kısır kamu sektörünün devre dışı bırakıldığı partisine çağırmış. gıda sektöründeki her şeyin özel sekKendini kısırın lezzetine kaptıran töre sunulduğu, ancak yine de üretimin Amerikalı hanım uyarılara artmadığı ve birçok tesisin kapanmak aldırmayınca ne yazık ki gözünü zorunda bırakıldığı görülür. SEK, hastanede açmış. ÇAYKUR, TEKEL, Et Balık Kurumu İncirlik’e atanan her ve Türkiye Şeker Fabrikaları AŞ özel Amerikalının yöresel yiyecek içesektöre birer ulufe gibi verildi, ama ceklerimiz konusunda özel bir sonuç hiç de savunulduğu gibi olmadı. kurstan geçirildiğini duyduğumda Birçok tesiste üretim durdu, genel bir anlam veremeyince gıda güvenolarak üretim ve ihracat geriledi. Gıda denetiminin yerel yönetimlere ve özel kuruluşlara devredilmemesi gerekiyor. liğinin önemine dikkatimi çekmek Böylece Türk üreticisi canının derdine isteyen bir yetkili yukarıdaki düşünce, Batı’nın istediği standartta getirmek için kendi ülkesinde modern tarım öyküyü anlatmış ve gıda zehirlenmesinden yola çıkarak ürün üretip, ambalajlayıp ihraç edecek mekanizmalar tekniklerinin yol açtığı tehlikeleri ortadan kaldıran yeni güvenli gıda, gıda güvenliği gibi kavramlarla ilgili bir da Türkiye’de oluşturulamadı. Gıda denetim sistemi teknikler geliştiriyordu. dolu şey söylemişti O zaman, yine de Amerikalıların bu karmaşa içinde boğulmaktan kurtulamadı. Bu tekniklere ilişkin yeni kavramlarla birlikte yeni işi biraz abarttığını düşünmüştük. Eskiden çok başlılık söz konusuydu. Daha önce kurumlar da kurdu. Çünkü, bu kavramlar bizim pek umurumuzda yedi farklı bakanlık ve kuruluşun yetkili olduğu gıda AB’ye uyum sürecinde bir dizi ‘teftiş’ten geçirdiği değildi. Kebabımızı, kokoreçimizi mangalın, maltızın denetimi konusunda yetki geçen yıl Tarım ve Köyişleri Türkiye’yi doğal olarak bu konuda da sınıfta bıraktı. başında dumana boğula boğula da olsa doğal ortamda Bakanlığı’nda toplandı. Ancak, halen ne eşgüdüm ne ‘‘Terör’’ kavramıyla uykuları kaçan Batı, gıda güvenyiyor, ayranımızı şalgamımızı maşrapayla içiyorduk... iletişim tam olarak sağlanabildi. Bunda da hükümetin liği, güvenli gıda, sağlığa aykırı gıda üretimi derken Yediği kısırla hastanelik olan zavallı Amerikalı kadına özelleştirme ve yerel yönetimlere yetki devri konusun‘‘gıda terörü’’nü sentezleyerek bizi bu konuda potaniçten içe gülüyor, bağışıklık sistemimizin gücüyle daki ısrarı büyük rol oynadı. siyel tehlike olarak görmeye başladı. övünüyorduk... Bize göre doğal yaşıyor, doğal ölüyorBugün, gıda üzerine çalışan 30 bin dolayındaki Tarıma dayalı ihraç ürünlerimizin zaman zaman duk. işletmeden sadece 106’sı HACCP (Tehlike Analizleri ve iade edilmesinde işte bu olgu rol oynuyor. Ne de olsa Şimdilerde, gıda güvenliği konusunda dile pelesenk Kritik Kontrol Noktası) belgeli. Türkiye henüz GAP Türkiye, şu anda kendileri tarafından benimsenip edilen ‘‘ahırdan ya da tarladan sofraya’’ sloganından (İyi Tarım Uygulayıcıları), RA (Risk Analizi) ve İS geliştirilmiş standartların uzağında bulunuyor. Üretim çok önce biz zaten meyveyi, sebzeyi ya tarlada dalından (İzleme Sistemi) gibi gıda güvenliğinde Batı’nın yararve kalite düzeyi açısından gıda sanayini çağdaş standarkoparıyor ya da etimizi, sütümüzü ahırdan alıp yiyorlandığı, kullandığı sistem ve kuruluşlardan da yoksun da getirecek yasal düzenlemeleri tamamlayamamış, duk... Ne zaman bu küreselleşme modası çıktı, bulunuyor. Bu durum ister istemez gıda üretimini, çevre ve tüketici duyarlılığı, tarım politikası, küredomatesin de, salatalığın da tadı kaçtı Açlık, susuzluk, ihracını olumsuz yönde etkiliyor. selleşme ve uluslararası anlaşmalar konusunda da yaya işsizlik, terör, savaş ve nükleer tehdit gibi tehlikeler yetkalmış durumda... miyormuş gibi bir de gıda kaynaklı tehlike çıkarıldı ÖNERİLER Sözün özeti, belirli bir tarım politikasının olmaması, başımıza... günübirlik uygulamaların getirdiği belirsizlik ve Nasıl ve nereden kaynaklanıyordu bu tehlike? Konunun uzmanları, ahırdan ya da tarladan gıda özelleştirme politikası yatırımların azalmasına, dahası Uzmanlara bakılırsa modern tarım uygulamalarının güvenliğini ele alırken insan sağlığının yanı sıra hayyanlış yatırımlara ve dışa bağımlılığa yol açmış... faturasıydı bu, ve Batı tarafından başımıza sarılmıştı. van sağlığının da gözetilmesi gerektiğini belirtiyor ve Bunda tarım politikasından yoksunluk kadar IMF, Çünkü, tarımsal mücadele için gerekli, denilerek zirai Türkiye için şu önerilerde bulunuyor: DTÖ ve DB politikalarının kıskacında tarımsal üreilaç, daha çok verim için sentetik gübre, hormon, Gıda denetimi merkezi otoritede olmalı ve kesintimin kösteklenmesinin de payı büyük, kuşkusuz... Türk geniyle oynanmış patentli, hibrit tohum satmışlardı. likle yerel yönetimlere ve özel kuruluşlara çiftçisi Batı’nın istediği standartları yakalama ve pazarBöyle bir üretim süreci sonrasında da hormon, hayvan devredilmemeli. da ise serbest pazar koşullarında kendine yer ilacı, metal ve pestisit kalıntıları, dioksinler ve trans Yasal noksanlar bir an önce tamamlanmalı ve AB edinebilme şansını ne yazık ki daha işin başında teşvik genik gıdalar insanı tehdit etmeye başlamıştı. Aslında, mevzuatına uyumlu hale getirilmeli. koşullarındaki adaletsizlik sonucu yitirmiş. Örneğin, aşırı kâr hırsıyla hareket eden modern dünyanın mod Tarımsal üretim politikası pazar eğilimleri, sanayiABD’de yılda 75 milyar dolar ve AB’de ise 50 milyar ern üretim teknikleri yol açmıştı bu belaya... ci ve tüketici beklentileri ile ekolojik koşullar dikkate EURO olan tarımsal destek miktarı Türkiye’de sadece Üçüncü dünya ya da şu gururumuzu okşayan alınarak yapılmalı. Bu konuda ülkesel ve bölgesel pro2.5 milyar dolar. Varın, rekabet edebiliyorsanız edin! söylemle söylersek, gelişmekte olan ülkelerin zavallı jeler hazırlanmalı. Bazı kesimlerin savunduğu gibi verilen ‘doğrudan çiftçisinin Batı tarafından çizilen bu yolun dışına çıkma GAP uygulamalarının önündeki engeller gelir desteği’ de üretimin gelişmesine değil, tam tersi şansı yoktu. Patentli tohum kullanmadığı takdirde, kaldırılmalı ve kurulacak gıda denetim sistemine gerilemesine, üretim yapısının bozulmasına ve gıda Iraklı çiftçi gibi uluslar arası şirketlerin zararına yol tüketici örgütlerinin temsilcilerinin katılımı da sağlanalanında dışa bağımlı olunmasından başka bir işe açmakla suçlanarak tahkimlerde yargılanabilirdi. malı. yaramıyor. Dolayısıyla bu tekniklerle üretim yapmaktan başka Hammadde güvencesi getirilirken özellikle Bu durumda, halk sağlığını etkileyen, insanlarda çıkışı yoktu. Batı ise bir yandan doğal yollardan üretim KOBİ’lerde kalite güvence sistemleri özendirilmeli. kansere ve ölümlere yol açabilen biyolojik, kimyasal ve anlamına gelen ve hiçbir madde ya da pestisit Gıda denetim laboratuarları sayıca artırılmalı. fiziksel kusurların oluşumu konusunda potansiyeli yükkalıntısına izin vermeyen organik tarıma yönelirken bir Yapılacak denetimlerde kusurlu görülenlere sek gıda üretiminin yanı sıra fiyat yüksekliğinin de etkyandan da üçüncü dünya ülkelerini pazarda da dize caydırıcı yaptırımlar uygulanmalı. A 4
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle