22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ÖZEL DOSYA Türk Tütüncülüğü ve TEKEL’in rolü alınmasına karar verilmiştir. 2001’den sonraki dönem Bu dönemin en önemli öğelerinden biri TEKEL ’in özelleştirilmesi için iki başarısız ihale girişimi ise diğeri de destekleme alımlarının kaldırılması ve sözleşmeli ekici döneminin başlatılmasıdır. TEKEL ’in kısıtlayıcı rakamlarla kontenjan dağıtması nedeniyle emek yoğun üretim olan ve diğer tarımsal ürünlerden farklı olarak adeta bir zanaat olan tütüncülükten ekiciler soğumaya başlamıştır. Ekici yaşı ortalaması 47’ye kadar çıkmıştır. Ekici yaşının yükselmekte olması gerçeği Türk tütüncülüğü açısından önemli bir tehlike işaretidir. Bu olayın toplumsal yönü de; son yıllarda artan hırsızlık, kapkaç vb. olaylarının en önemli sebeplerinden biri olarak MGK gündemine de giren iç göç olayıdır. Tütün üretiminden istediği geliri elde edemeyen, gerektiğinde hakkını arayamayan, yabancı firmaların her dediğine boyun eğmek zorunda kalan özellikle genç nüfus büyük şehirlere göç etmek zorunda kalmaktadır. Yukarıda sorunların giderilmesi için acil önlemler alınması gerekmektedir.Her şeyden önce diğer tarım ürünlerinde olduğu gibi tütün üretiminde de girdi maliyetleri oldukça yüksektir. Bunu düşürmenin yolları araştırılmalı, maliyetler aşağı çekilerek ekicilerin gelir düzeyinin yükseltilmesi hedeflenmelidir. Bu konuda izlenecek diğer bir yöntem de; AB ülkelerinde olduğu gibi prim ödemeleri ile tütün ekicilerinin desteklenmesidir. Bunu için AB ülkelerinde olduğu gibi ürün bazlı ödeme ajansları ve ekiciyi korumayı hedefleyen müdahil kurum oluşturulmalıdır. Bu kurum ülkemiz ihtiyaçları ve ihracat miktarlarına göre üretimi planlamalı, prim ödeme sistemleri geliştirmeli ve uygulamalıdır. Böylece sigara tüketimi açısından ciddi bir pazar olan ülkemiz; sürdürülebilir bir tütün üretimine kavuşurken,kendi ekicisinin de gelir düzeyini yükseltmiş olacaktır. Çünkü tütüncülüğün sonradan canlandırılmasının hiç de kolay olabilecek bir girişim olmadığı tütüncülüğü bilen herkes tarafından onaylanan bir gerçektir. 2000 yılında 583 bin olan tütün ekicisi sayısı 2003 yılında 318 bine, 2004 yılında ise 285 bine kadar gerilemiştir. Bu durum yakın bir zamanda Türk tütüncülüğünün yok olma tehlikesiyle karşı karşıya geleceği sinyallerini vermektedir. Uygulanan yanlış tarım politikalarından vazgeçilmediği taktirde bir çok tarım ürününde ithalatçı durumuna düştüğümüz gibi tütünde de ithalatçı duruma düşmemize sebep olunacaktır. bu olumsuzluklara rağmen sektörde yüzde 40 a yakın (sahte sigaralar nedeniyle bu oranın ne kadar sağlıklı olduğu tartışmalı olmakla birlikte gerçek oranın daha yüksek olması muhtemeldir) pazar payı ile lider durumdadır. Belirttiğimiz ekonomik rakamlar düşünüldüğünde, TEKEL ’e sadece bir kez 1.150 milyar dolar teklif verilmesi, 08 Nisan 2005’teki son ihalede ise teklif verilmemiş olması ve sonrasında başlatılan TEKEL ’i değersiz bir şirketmiş gibi göstermeye çalışan kampanyaların ne kadar gerçekten uzak olduğu ortadadır. Daha önceleri almak niyetinde olduğunu ifade eden yabancı firmalar son ihalede Hükümetin, sigaralardaki TEKEL neden özelleştirilmemeli? Tarihsel başlangıcı Temmuz 1862 ye kadar giden 143 yıllık bir geçmişi olan TEKEL ülkemizin 500 büyük sanayi kuruluşu arasında 2002 yılı sonuçlarına göre çalışanlar sıralamasında birinci, bürüt katma değer sıralamasında üçüncü, dönem kârı yönünde dördüncü, net aktiflerde beşinci, öz sermaye yönünden yedinci üretimden satışlarda sekizinci ve satış hasılatı yönünden onuncu sırada yer almıştır. TEKEL A.Ş. 2003 yılında 6 katrilyon ciro ve 250 trilyon kâr elde etmiş, 2004 için 8 katrilyon ciro ve 365 trilyon kâr hedefleyerek, Cumhuriyet tarihimizin dev bir kuruluşudur. Vergi ve fon gelirleri olarak hazineye katkısı 2004 yılı için 3,5 milyar dolardır. Bu rakam hazinenin toplam gelirleri içinde yaklaşık yüzde 5’ine tekabül etmektedir. Özelleştirme kapsamına alındığı tarihten bugüne kadar geçen süreçte hiçbir yatırım yapılmayarak teknolojisi tüketici taleplerine göre yenilenmemiştir. Bunun yanı sıra piyasada yaklaşık yüzde 10 civarında sahte ürünün olması TEKEL imajını zedelemiştir. Tüm vergi oranında yaptığı düzenlemeleri bahane etmişlerdir.Dün çok uluslu şirketlerce İMF üzerinden yapılan dayatma politikası ile özelleştirilmesi için diretilen TEKEL ’e bugün ÖTV vergilerinin yüksek olduğunun söz konusu yapılarak teklif verilmemesi oldukça düşündürücüdür. Halbuki, AB ülkeleri ile kıyaslandığında ülkemizdeki vergi oranlarının daha düşük olduğu (6. veya 7.sırada) görülecektir. İhalenin sonuçlanmamasından kaynaklanan bu belirsizlikten ötürü TEKEL yıpranmakta ve kan kaybetmektedir. Ayrıca yüzde 19.8’lik pazar payına sahip Endonezya sigara şirketi Sampourn’e 5.2 milyar dolar teklif vermelerine rağmen TEKEL ’e hiç teklif vermemeleri ve bu konuda ileri sürdükleri bahane inandırıcı değildir. Çünkü Maliye Bakanlığı yetkilileri en son vergi düzenlemesi ile, sigara harmanlarında şark tipi tütün kullanılma oranına göre değişiklik yapmış ve şark tipi tütün oranı yüksek olan sigaraları cazip hale getirmiştir. Harmanlarında şark tipi tütün oranı en yüksek olan sigara markaları TEKEL ’e aittir. Olaya bu çerçeveden baktığınızda TEKEL’e teklif verilmemiş olması şaşırtıcıdır. TEKEL’in özelleştirme kapsamına alınmadan önceki pazar payının yüzde 70 olduğu, o tarihten sonra yatırım yapmasının engellenmesi sonucu şu anki duruma geldiği dikkate alındığında, esas amacın TEKEL ’i satın almak değil yok olmasını sağlamak olduğu izlenimi güçlenmektedir. Burada aslolan TEKEL’den ziyade Türk tütüncülüğüdür. Çünkü TEKEL ’in yok olması, Türk tütüncülüğünün de yok olmasına yol açacak büyüklükte bir öneme sahiptir. Konulan vergilerle şark tipi tütünün korunmaya çalışılması karşısında çok uluslu şirketlerce gösterilen bu tepki aslında Türk tütüncülüğüne yöneltilmiş bir tehdit olmaktadır.Bu anlattıklarımız olayın ekonomik açıdan açılımını oluşturmaktadır. Ülkemize getireceği sosyoekonomik sakıncaların yanında bir de insan sağlığı açısından konuyu ele almak gerekmektedir. Dünya Sağlık Örgütü’nün 171 üyesi 21 Mayıs 2003 tarihinde Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesi’nin nihai metni üzerinde mutabık kalarak kabul etmişlerdir. Ülkemiz sözleşmeyi imzalayan ilk 40 ülkeden birisidir. Aynı zamanda da Avrupa bölgesi başkan yardımcılığı ve raportörlük görevini yürütmektedir. Bu uluslararası sözleşmenin amacı mevcut ve gelecek nesilleri sigaranın zararlı etkilerinden korumak, sigara alışkanlığından insanları vazgeçirmek için gerekli tedbirleri almak olarak özetlenebilir. Sağlık Bakanlığı da bu yönde sektörler arası çalışma toplantısı düzenleyerek ilk adımı atmış, Mayıs ayı sonunda da ulusal bir politikayı kamuoyuna açıklayacaktır. Dünyadaki örneklerinde olduğu gibi ülkemizde de özel sektörün, çok uluslu şirketlerin girdiği sigara pazarlarında sigara tüketimi artmaktadır. Özelleştirmelerle bu artış genç nüfus ve kadın nüfus ağırlıklı olarak yükselmektedir. Devlet elinde olan sigara firmaları farklı pazarlama stratejileri ile tüketici sayısını arttırmaya yönelik politikalar izlememekte, sadece mevcut sigara tüketicilerinin ihtiyaçlarına cevap vermektedir. Tek amacı daha fazla kâr elde etmek olan çok uluslu şirketler ise tüketici sayısını artırmak için her türlü yolu denemektedir. Piyasada uzun süre kalıcı olabilmek içinde hedef kitle olarak genç nüfus seçilmektedir. Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesinin de amacına uygun olan, insan sağlığını bu denli tehdit eden bir sektörün devlet elinde olmasıdır. Böylece tüketiciyi artırmaya yönelik politikaların önüne geçilmiş olacak, bu sektörden gelecek gelir denetim altına alınarak insan sağlığına yönelik kullanmak üzere dönüşümü sağlanabilecektir. Dünya Sağlık Örgütü’nün bu konuya önderlik ederken ülkelerce uygulanan sektörün serbest piyasa koşullarına bırakılarak özelleştirme uygulamalarına gidilmesi politikalarına karşı duruş sergilememesi oldukça düşündürücüdür. Yukarıda değinilen bütün bu gerçekler değerlendirildiğinde Türk tütüncülüğünün varlığını optimal koşullarda sürdürerek, özelleştirmenin getireceği sağlık giderleri artışı ve olabilecek sosyoekonomik sonuçları dikkate alınarak TEKEL ’in özelleştirilmesinden derhal vazgeçilmelidir. Ulusal TEKEL ’in tütün ve sigara sektöründe modern bir yapıya dönüştürülüp gerekli donanımlara sahip kılınması için ihtiyaç duyulan mali kaynakların TEKEL ’in kendine ait olan ve atıl durumda bulunan büyük şehir merkezlerindeki birkaç arsanın satışıyla sağlanması mümkündür. Sigara tüketiminin hızla Amerikan blend tipi sigaralara kaydığı bir ortamda kendi oriental tütün üreticilerimizin gelişmelerden daha fazla zarar görmemeleri ve daha sonra telafisi mümkün olmayacak sonuçlarla karşılaşılmaması için bu aşamada TEKEL sigara fabrikalarının modernleştirilmesi ve piyasada aktörlüğünü sürdürmesi, sektörü olumsuz etkilerden arındırıcı rolünü yeniden üstlenmesi ülke menfaatine olacaktır. 5
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle