Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
TEMA balımıza sahip çıkıyor Borçka’da damızlık Kafkas arısı üretiliyor Uğur Y. GÜRSES (TEMA Vakfı Genel Müdürü) A rtvin Borçka Camili havzasında ‘‘Doğal Varlıkları Koruma Amaçlı Kırsal Kalkınma Projesi’’ni yürütüyoruz. Amaç arıcılık çalışmalarıyla yöre köylülerine gelir sağlamak. Sadece bu havzada saf olarak yetiştirilebilen ‘‘Damızlık Kafkas Ana Arılar’’ı üretiyoruz. Bu ana arılar bal üreticilerine kullandırılıyor. Böylece doğal bal üretiminin artması sağlanıyor. Bal üreticileri arıcılık teknisyenlerince, arıcılık tekniği ve bal hijyeniği açısından kontrol ediliyor. Üretilen ballar TÜBİTAK laboratuvarlarında, zararlı maddeler olan naftalin, C 4 ve C13 testinden geçiriliyor. Sonra bu şekilde üretilen balı TEMA markası ile satışa sunuyoruz. Ayrıca, Avrupa Biriliği destekli, İŞKUR tarafından yönetilen ‘‘AİPP Türkiye İş Kurumuna (İŞKUR) Destek Projesi Yeni Fırsatlar Hibe Planı’’ kapsamında ‘‘Artvin’de İşsizlere Arıcılık Öğreterek İstihdam Yaratma Projesi’’ni uyguluyoruz. TEMA Vakfı bu şekilde, son beş yıldır ana arı üretiminde ve son iki yıldır da bal üretiminde üreticilere yardımcı oluyor. Bu tüm Türkiye arıcılığına model olacak öncü bir çalışmadır. Bu çalışmalarımız bize ciddi tecrübeler kazandırdı. Bunları paylaşmak görevimiz. Ne yazık ki; yanlış uygulamalar ve denetimsizlik nedeniyle ülkemiz arıcılığı yok olma noktasında. Şifa olsun diye çocuklarına, hastalarına bal yediren halkımız da kandırılıyor. Bal yerine içine çay şekeri, ticari glikoz, renklendiriciler, esanslar konularak hazırlanan ve naftalin gibi kanserojen maddeler içeren, kimi zaman ‘‘hiç arı görmemiş bal’’ tüketmeye mahkum ediliyor. Arıların bir damla bal (bir gram) üretmek için yaklaşık 120 bin çiçeği ziyaret etmeleri gerekir. Gerçek bal budur ve üretim maliyeti yüksektir. Bal yapımında en sık rastlanılan sahteciliklerden birisi, bala glikoz türü tatlandırıcı katılmasıdır. Glikozun kilosu 85 yeni kuruştur. Balın kilosu 5 yeni liradır. Bir kiloluk balın yarısı glikoz olduğunda, 5 liralık maliyet sahteci için 3 liraya inmektedir. Doğal bal üreten arıcı, bu koşullarda piyasada satılan sahte ballarla rekabet edemiyor. Tüketiciye ulaşamadığı gibi, üretimini de değeri fiyatına satamıyor. Bunun sonucu olarak o da ya üretimine hile karıştırma yolunu seçiyor. Ya da arıcılık yapmaktan vazgeçiyor. Bu sistemden en karlı çıkan taraf elbette halka şifa niyetine riskli bal yedirenler oluyor. Oysa ülkemiz, biyoçeşitlilik yönünden dünyanın en zengin mera ve ormanlarına sahip ülkelerinden biri. Burada arıcılığın gelişmesi için gerekli ortam mevcut. TEMA Vakfı olarak, arıcılığın ülkemize pek çok katkısının olduğuna inanıyoruz: Arıcılık ülkemizin biyoçeşitliliğini korur. Köylülere doğaya zarar vermeyen alternatif bir geçim kaynağıdır. Bu nedenle işsizliğin önlenmesine ve ülke ekonomimize katkı sağlar. İşte bu nedenlerden dolayı arıcılığın sorunları çözülmelidir. Sorunun çözümü etkin bir kalite kontrol denetimi ile mümkündür. Bunun için yeni kaynaklar gerekmiyor. Kamu kuruluşlarında, üniversitelerde ve özel sektörde bu ana lizleri yapabilen yeteri kadar laboratuvar ve personel var. Satış noktalarından yani raflardan rutin olarak alınacak numunelerin analizleri ile bal sahteciliği yapılmış ve halk sağlığı için riskli üretimler kolayca belirlenebilir. Bunun birkaç yolu var. Birinci yol, kamunun ilgili birimlerinin etkin denetim yapmaları. Bal sahteciliğini yapanlara ve sağlık için riskli bal satanlara yasal yaptırımları uygulamaları. Çünkü bu sahtecilikler haksız kazanç kapısıdır. Petrol katkılı ürünlerin satılması bir halk sağlığı konusudur. İkinci yol, doğru üretim yaptığını savunanların bir araya gelerek birlik oluşturması ve sektörün otokontrolünü yaptırmasıdır. Bal sahteciliği yapanlar kamuya açıklanmalıdır. Üçüncü yol ise, tüketici birliklerinin ve konuya ilgi duyan sivil toplum kuruluşlarının iş birliği yaparak rutin kontrolleri yaptırması ve sonuçlarını kamuoyuna duyurmasıdır. Bu seçeneklerden birinin veya birkaçının çalışması halinde sektörün sorunu çözülecektir. Bu çözümden hem gerçek bal üreticileri hem de tüketiciler karlı çıkacaklardır. Biz, TEMA Vakfı olarak, bu sorunların çözümüne yönelik her türlü çalışma için ilgili kurum ve kuruluşlarla iş birliğine hazır olduğumuzu bir kez daha hatırlatmak isteriz. Balın sahtesini tanıyın! ARI GÖRMEMİŞ BAL: Fabrikalarda mısırdan üretilen ticari glikozun içine bir miktar polen, renklendiriciler ve esanslar katılarak bal diye etiketlenip satılmaktadır. Bu tür bal piyasada oldukça yaygındır. Bal standardı ve kodeksi balda glikozu yasaklamaktadır. Klasik şeker laboratuvarları bu analizi kolayca yapabilmektedirler. Bu ballar genelde gözden uzak bodrum katlarında üretildiği için, arıcılar arasında bu bala bodrum balı denmektedir. ŞEKER BALI: Arıcılar kolonilerinden daha çok üretim alabilmek için bal üretim mevsiminde kolonilere şeker şurubu (sakkaroz) veya (Glikoz) vermektedirler. Arılar bu şurubu emer sindirim sistemlerinden geçirir ve petek gözlerine doldururlar. Teknik olarak arı ürünüdür ancak gerçek bal değildir. Bu bal sahteciliği daha çok petekli ballarda uygulanmaktadır. KARIŞIK BAL: Süzme balın içine bazen yüzde 90’a varan oranlarda glikoz karıştırılarak doğal bal veya saf bal diye satılmasıdır. Piyasadaki en yaygın bal sahteciliği budur. Doğal balın maliyeti yüksek olduğundan fiyatı doğal balın onda biri oranında olan ticari glikozla karışım yapılarak karışım maliyeti düşürülmektedir. Firmalar birbirleri ile rekabet edebilmek için her geçen yıl glikoz oranını biraz daha yükseltmektedirler. KANSEROJEN PETEKLİ BAL: Türkiye’de petekli bal tüketimi çok yaygındır. Petekli bal üretimi için kolonilere temel petek denilen ve bal mumundan yapılmış olması gereken plakalar takılır. Bu plakaları daha ucuza üretebilmek için bazı imalathanelerde bal mumuna yüzde 1025 oranlarında petrol ürünü mum karıştırılmaktadır. Petekli bal yiyenler balla birlikte bu petrol ürününü de yemektedirler. KANSEROJEN NAFTALİNLİ BAL: Son yıllarda yurt dışına satılan balların geri dönmesinin en yaygın nedeni ballarda bulunan naftalin kalıntısıdır. Naftalini arıcılar kovanlarındaki mum güvesi zararlısına karşı kullanmaktadırlar. Naftalinin uçucu olması ve bal ve balmumunun da absorbsiyon özelliği olması nedeni ile naftalin kolayca bala ve balmumuna geçebilmektedir. Naftalin bir petrol ürünü olup kanserojenlik sıralamasında dünyadaki en önemli kanserojen 10 maddeden birisidir. İç piyasadaki ballarda naftalin rezüdü kontrolleri yapılmamaktadır. Naftalin testlerini genelde illerde bulunan pestisit laboratuvarları yapabilmektedirler. 24