28 Mart 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

HURİ YET'İ evine devam eden seçkin öğretmenlerin varlığmı unutmamak gerekir. Anadolu, Yeni Asır, Halkm Sesi, Demokrat İzmir gibi gazeteler yanında Fikirler, Kültür (ne yazık ki 1940'da kapandı), Endüstri, Kovan, Dokuz Eylül dergileri İzmir'in ruhuna heyecan İztTîİ, veriyordu. Sonra İzmir Milli Kütüphanesi... Bu kentle ilgili yığınla gazete, dergi ve malzemeyi barındıran bir hazine idi. Bu hazineyi en iyi biçimde değerlendiren de Somar oldu. "Hazine"nin anahtarları kendisine verildi. O, bütün tatil günlerini de çalışarak burada geçiriyordu. İzmir'e gelip Karşıyaka'ya yerleşen Ziya Somar, çevresindeki vurdumduymazlıktan sıkılır. Öğretmenlikten bile yavaş yavaş soğumaya başlar, çırpınır, bir yere tutunmak ister. İzmir, kafasında zengin bir konudur. Ama ne yapacağmı şaşırmıştır. İstanbul'da Yeşilköy'de Halit Ziya neredeyse yaşammın son günlerini yaşamaktadır. Bu büyük yazarın gençliğinin ilk yılları İzmir'de geçmiş ve İzmir'in kültürel yaşamında derin izler bırakmıştır. Somar'ın imdadma Halit Ziya yetişmiştir. Somar, Halit Ziya'nın eserlerinde İzmir'in kokusunu ve havasını bulur. Onun ilk romanlarında özellikle Sefile'de İzmir'in bir yüzünü sezer. İstanbul'da yazdığı romanlarında da İzmir'i fark eder olmuştur. Mai ve Siyah'taki Miratı Şuun, Kemeraltı caddesindeki Hizmet gazetesinin idarehanesinden başka neyi anlatıyordu? Başyazar Ali Şekip, Somar'a hep Hizmet gazetesi yazı kurulundan Ali Şekip'i düşündürmüştür. Ona duyduğu minnet borcunu bir eserle ödeyecektir. Milli Kütüphane'deki Nevruz, Hizmet ve Ahenk koleksiyonlarına sarılır. İzmir'in, Halit Ziya'nın, Bıçakçızade Hakkı'nın izlerini orada bulur. Önüne açılan yol aydmlıktır. İşte Yakınçağların Fikir ve Edebiyat Tarihimizde İzmir'i (İzmir, 1944), ancak zengin bir öğrencisinin maddi desteği ile ortaya çıktı. Somar, bu eserinde ilk hudayinabit zekâlar olarak nitelendirdiği gençlerin (Halit Ziya, Tevfik Nevzat, Bıçakçızade Hakkı) eserleriyle neler verdiklerini göstermek istemiş, "üstünde sayısız Rumca, Ermenice, Yahudice, Fransızca gazetelerin kol gezdiği bu vatan köşesinde Türkçe yazıp okuyacaklarm hak ve şereflerini tutmak ve yürütmek için" giriştikleri savaşımı anlatmaya çalıştı. Eser üzerine çıkan tek tanıtma yazısı Naci Sadullah'ın imzasını taşıyordu (Yeni Asır, 23 Haziran 1944, no 12052): "Hiçbir eser daha önce "İzmir'in" edebi ve fikir hayatımızda oynadığı büyük ve müspet role layık olduğu payı ayırmamış, layık olduğu kıymeti ve mevkii vermemiştir... Kıymeti, faydası ve luzumu memleket çapmda bir genişlik ve derinlik taşıyan böyle bir uiphnne eseri meydana koyabilmek büyük bir servete, hudutsuz zamana malik olmayan tek insandan isteyebileceğimiz bir vazife değildir..." Naci Sadullah, Somar'ın böyle büyük ve ağır bir işi tek başına başarmış olmasını takdirle karşılıyor ve son çözümlemede şöyle diyordu: "Bu kıymetli eseriyle, fikir ve edebiyat tarihimizin kapkaranlık bir köşesine "ziya" götüren Somar'a borcumuzu ödemeye kuru bir tebrik ve kuru bir teşekkür değildir". Ziya Somar, kitabın ilgi görmemesinden yakmmaktadır. Bunu, Refik Şevket (İnce) için imzaladığı kitaba koyduğu bir mektubunda dile getirmektedir: 31. VIII. 1944 "Muhterem Refik Bey, Ziya Somar Gazetede Kuvayı Milliye Ruhu hakkındaki yazılarınızı okuyunca, içimde tuhaf bir sızı oldu. Neden, dedim. İzmir'in fikir hayatında bu kadar yıl çalışan bu kalem, benim, İzmir'in fikir hayatı hakkındaki kitabım karşısında böyle sessiz ve lakayd kaldı? Acaba bu kitabın bütün talihsizliği kendisinde hiçbir politika kokusu olmaması, şimdi moda olduğu gibi, devrin tanınmış büyük devlet adamlanndan hiçbirisinin ismine çıkmamış olmaması mıdır? Ben eminim ki, eğer bu kitabın şöyle bir şatafatlı bir ismi olsaydı başka türlü sensation yapacaktı. Mamafih teselli olur diye şunu da düşündüm: Siz kaç aydır şehirden uzaktasınız. Muhtemeldir ki bu kitap elinize düşmedi, okuyamadılar. Onun için derhal bu kitabı sizin kıymetli mütalaa ve tenkitlerinize arz etmeyi uygun gördüm. İşte size gönderiyorum. Onu da olgun nazarmızm eleğinden geçirir ve hakkını verirseniz bahtiyar olurum Saygılarımın kabulünü rica ederim, Refik Bey" (Mektup Refik Şevket İnce'nin Ege Üniversitesindeki kitapları arasmdan çıkmıştır). Asıl önemlisi kitabın ölümünden 15 gün önce Halit Ziya'nın eline ulaşmış olmasıdır. Somar'ın bütün amacı zaten bu kitabı Halit Ziya'ya okutmak 76
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle