19 Kasım 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

HURIYET'I İZMİR'İ 9 EYLÜL DÖNÜM NOKTASIDIR. "Mustafa Kemal İzmir'i ilk kez 1905 yılında görmüştü. Yeni mezun olmuş kurmay yüzbaşı olarak ilk tayin yeri Suriye'ye gidiyordu. Gemisi ki yabancı bandıralı bir gemiydi İzmir'e uğramıştı. İzmir o zaman da zengin, uygar bir liman şehriydi. Ne var ki, Osmanlı îdaresi altında olmasına rağmen Mustafa Kemal karaya çıktığmda rıhtımda Türkçe konuşana hemen hemen hiç raslamamıştı. îzmir'in bu boyuttaki yabancılaşması, kaderini tayin edecek büyük savaşın habercisiydi. Savaşm kazanılması ardından İzmir'e gelen Başkumandan Gazi Mustafa Kemal Paşa mamur bir şehir değil, harap bir yangm yeri bulmuştu. İzmir'in bu hali devrimleri tetikleyen önemli bir etkendi. Atatürk'ün Osmanlı İmparatorluğu'nun enkazı üzerinde çağdaş Türkiye'yi kurup biçimlendirdiğini söylediğimiz zaman bu enkazı 1922/23 yılındaki İzmir'in en iyi temsil ettiğini unutmayalım. Atatürk devrimleri bu enkazın karşısında vücut buldu. Nitekim kalkmmamn ilk yol haritası Atatürk'ün harap bir İzmir içinde, daha Lozan Barış Antlaşması imzalanmadan topladığı İktisat Konrgresi'nde çizildi. Laikliği beraberinde getiren hilafeti kaldırma kararı da İzmir'de alındı." (Andrew Mango, "AtatürkModern Türkiye'nin Kurucusu" Remzi Kitabevi, sayfa VIIVIII) Gazi Mustafa Kemal'in bilinçli siyasetiyle tarihimizde bir sayfa kapanıyor, bambaşka bir sayfa açılıyordu. Nasıl?.. Osmanlı İmparatorluğu'nun felsefesi, siyaseti, yapısı, dünyaya bakışı tarihe gömülüyordu... Kimsenin ayırdma varamadığı bir barışçı, çağdaş, insanca yaklaşım Gazi Mustafa Kemal'in düşüncesinde uç veriyordu. Dinci Osmanlı Devleti'nin siyaseti "fetih" üzerineydi... Cumhuriyet devletine ise Atatürk'ün temel felsefesi egemen olacaktı... Neydi o felsefe?... "Yurtta sulh, cihanda sulh!.." Yanmış yıkılmış bir Anadolu'yu kurtarıyorduk; emperyalizme karşı bir savaş kazanıyorduk; İngilizin, Yunanın, Fransızın, vb'nin Türkiye üzerindeki tasarımlarını yıkıyorduk ve hiçbir öç, intikam, kin, düşmanlık güdüsüne kapılmadan yeni bir barış sürecine açılmak fikri, tüm ömrü savaşlarda geçmiş Gazi Mustafa Kemal'in kafasında somutlaşıyordu... 9 Eylül İzmir'in kurtuluş yıldönümüdür; sevinçle heyecanla kutlanır; ama, kurtulan nasıl bir İzmir'dir, anımsanmaz... Ulusal Kurtuluş Savaşı ertesinde genellikle nasıl bir Türkiye kurtulmuştu?.. Çoğu zaman bu soru zafer neşesinin heyecamnda düşünülmez... Bir açıdan 1922'ye dek süren Ulusal Kurtuluş Savaşı, 1912'de yaşanan Balkan Savaşı'yla 1914'te başlayıp 1918'de noktalanan Birinci Dünya Savaşı da hesap edildiğinde, 10 yıllık bir yıkım devrinin tüm mirasmı "kurtulan" Türkiye'ye yüklemiştir. İzmir'in kurtuluşu bu sürecin bittiğini de haber veriyordu. 9 EylüPde İzmir'i kurtaran Türk ordusu o günden bugüne barış kapsammda yaşamaktadır. "Yurtta barış dünyada barış" ilkesi, İsmet Paşa'nın yönetiminde, bizi İkinci Dünya Savaşı'na katılmaktan da korudu... Tüm 20'nci yüzyılı barış içinde yaşadık... Kordon boyunda bugün akşam üstü gezintiye çıkanlar İzmir'in imbatını ciğerlerine çekerlerken geçmişin anılarmı unutmadan voltalarını atmalıdırlar... Bir ulusu ayakta tutan en önemli unsur bilinçtir... Ulusal bilinçle barış bilincini bir arada yaşatmayı bilen Atatürkçülüğü benimseyebildiği oranda Türkiye mutlu olacaktır. 9 Eylül'ün yıldönümünde geçmişe bakarken, bugünümüzü değerlendirebilmek ancak İzmir'in kurtuluşunun anlamını algılamakla gerçekleşebilir. Evet, 9 Eylül'de yanmış, yıkılmış bir İzmir'in kurtuluşu, bir dönüm noktasıdır. Türkiye bu tarihten sonra barış sürecine doğru yol aldı. 6
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle