22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Cumhuriyet Tarım Gıda Hayvancılık 49 / 9 Eylül 2008 NKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin hazırladığı et raporuna göre, toplam et üretimi giderek azaldı. Raporda, üretici fiyatları artmazken perakende fiyat marjlarının yüksekliğinin tüketimi tehdit ettiği vurgulandı. TZOB Danışma Kurulu üyeleri Prof. Dr. Erkan Benli, Prof. Dr. Ali Eryılmaz, Prof. Dr. Gülcan Eraktan, İlhan Bilgin ve TZOB Teknik Müşaviri Levent Genç tarafından dünyada ve Türkiye’de et sektöründe yaşanan gelişmeler dikkate alınarak hazırlanan “Kırmızı Et Sektör Değerlendirme Raporu”nda, 19902005 yılları arasında Türkiye’de toplam kesilen hayvan sayısı %18,5 azaldı. Ülkesel rakamlarda çelişkiler bulunduğu kaydedilen raporda, kırmızı et üretiminde ciddi bir kayıt dışılığın varlığına değinildi. Raporda, şu görüşlere yer verildi: “2007 yılında yem fiyatlarındaki önemli artışlar üreticilerimizi ciddi maliyet baskısıyla karşı karşıya bırakmıştır 2007 yılında; küspe %70,7, yemlik arpa %50,6 besi yemi %41,2 yemlik buğday %31,9 ve kepek %25 oranında artmışken üreticilerin sığır eti karkas fiyatları sadece %3,3 artış göstermiştir Yem fiyatları et fiyatlarına göre; 2001 yılında 1,8 kat, 2004 yılında 3,9 kat, 2007 yılında ise rekor seviyeye ulaşarak 12,5 kat daha fazla artmıştır. Son yedi yılda et üreticilerinin alım gücüne bakıldığında ; yıllık yem fiyat artışlarının et fiyatlarından daha fazla arttığı 2001, 2004 ve 2007 yıllarında üreticinin alım gücünün azaldığı görülmektedir. Alım gücü 2007 yılında %17,7 ile son yedi yılın en düşük seviyesine ulaşmıştır. Yani üretici 20002007 yıllarında 1 kilo et sattığında ortalama 2025 kilo yem alabilirken, 2007 yılında ancak 17,7 kilo yem alabilmiştir. Eğer girdi fiyatları bu derece yükselmeye devam ederse ve üreticilere bölgesel değil tüm ülkeyi kapsayacak şekilde et teşvik primi gibi destekler verilmezse, üreticilerin bu maliyet baskısına uzun süre dayanması mümkün görünmemektedir.” Sığır etinde toptan–üretici fiyat marjının 2003 yılından itibaren azalmaya başladığı kaydedilen raporda, üretici fiyatları artmazken perakende fiyat marjlarının yükselmesinin tüketicilerin sığır etini daha pahalıya tüketmesine neden olduğu belirtildi. Raporda, su saptamalar yer aldı: “İncelenen ülkelerde tüketiciler ülkemize göre yaklaşık 4 ile 6 katı arasında değişen oranlarda daha fazla et tüketmektedirler. Bu ülkelerin, domuz etini dikkate almazsak bile gerek sığır dana eti gerekse tavuk eti tüketimlerinin ülkemizin çok üzerinde olduğu görülmektedir. Ülkemizde özellikle kırmızı et tüketiminden bir kaçış olduğu görülmektedir. 1994 yılında 20,7 kg olan yıllık kişi başı kırmızı et tüketiminin 2005 yılında %51,2 azalışla 10,1 kilograma gerilediği görülmektedir. Son 10 yıllık süre zarfında tüketimimiz yarı yarıya düşmüştür. Buna karşılık yıllık kişi başı kanatlı ürünleri tüketiminin 1994 yılında 2,7 kg iken 2005 yılında %214 artışla A gelişmiş ülkelere göre Et tüketimi 2007 yılında; küspe %70,7, yemlik arpa %50,6 besi yemi %41,2 yemlik buğday %31,9 ve kepek %25 oranında yükseldi. Üreticilerin sığır eti karkas fiyatları ise sadece %3,3 arttı. çok düşük olmadığı görülmektedir. Bizim özellikle gelişme çağındaki çocuklarımıza mutlaka kırmızı et tükettirmemiz gerekmektedir. Bu konuda bilgi sahibi akademisyenler tarafından halk bilinçlendirilmeli ve yanlış bilgilendirilmelerden doğan tüketimden kaçışın önüne geçilmelidir. Bunun için tavuk etinde halkı bilinçlendirmeyi amaçlayan Sağlıklı Bilgi Platformu gibi bir yapı kırmızı ette de oluşturulmalıdır. Bunun yanı sıra devletin yapması gereken denetimi medyanın yapması da tüketicilerin kırmızı etten kaçmasına neden olmaktadır. Çünkü kendini bilmez birkaç kişinin yaptığı sağlıksız üretime yönelik gösterilen bir iki haber, toplumda sanki bütün ülkede üretim böyle yapılıyor düşüncesinin oluşmasına neden olmakta, bu durum tüm üreticileri ve et işleyicilerini zan altında bırakmaktadır. Neticede tüketimden kaçış, üretim yapan bütün kesimleri zarara sokmaktadır.” Raporda, dünyanın sayılı mera alanlarına sahip Türkiye’nin bi avantajını yeterince kullanamadığın da gönderme yapılarak, şu ifadelere yer verildi: “Mevcut 4342 Sayılı Mera Kanunu doğrultusunda kamu ve tüzel kişilikler tarafından işletilen meralar, çiftçilerin ortak faydasına açılmış olan alanlardır. Kanuna eklenmesi düşünülen ek madde8,5 kilograma yükseldiği görülmektedir. ler ile ‘mera, yaylak ve kışlaklar amacı dışında kullaKırmızı et ve et ürünlerine ulaşmada sıkıntı yaşanılamaz’ denmiş ise de, özelleştirilerek devir edilecek yan halkımızın, tavuk eti ürünleri yanında ciddi oranmeraların durumunu ve çiftçiye nasıl kullandırılacağıda makarna ve pirince yöneldiği görülmektedir. 1994nı belirlemek ve denetlemek son derece güçtür. 2005 yılları arasında pirinç tüketiminin %21, makarna Getirilecek değişiklikler ile çiftçilerin daha önce tüketiminin ise %53,8 oranında artması bu eğilimi cüzi miktarlarda para ödeyerek kullandıkları mera, açıkça göstermektedir.” yaylak ve kışlakları bundan sonra hangi şartlar altında Tüketicilerin et ve su ürünleri için 2002 yılında kullanacakları da bilinmemektedir. gıda harcamalarının %17,1’inin ayırırken bu oranın Ayrıca köy ortak kullanımına açık olan ve çiftçilezamanla artarak 2007 yılında %25,4’lere çıktığının rin hayvanlarını otlatarak ihtiyaçlarını karşıladıkları görüldüğüne dikkat çekilen raporda, daha sonra şöyle mera alanları özel şirketlere devir edildiğinde veya kidenildi: ralandığında, bu kesimler masraflarını gerekçe göste“Ülkemizde bazı yayın organları tarafından kırmırerek yüksek kira bedeli istediğinde ya da bu alanların zı et tehlikeli bir gıda gibi gösterilmekte, kolesterol kendi ihtiyacını ancak karşıladığını gerekçe göstereyüksekliğine yol açması gibi gerekçelerle halkın kırrek üreticinin kullanımına açmadığı takdirde bölge mızı etten kaçışına neden olunmaktadır. Batı ülkeleri üreticileri kaba yem ihtiyaçlarını nasıl karşılayacakkaynaklarından bilinçsizce yapılan bu alıntılar yayınlardır ve üretimi nasıl devam ettirebileceklerdir? Bu lanırken bizim diğer ülkelere kıyasla neden çok az et durum büyük ölçekli işletmeler kuralım derken küçük tükettiğimizin belirtilmemesi ise düşünülmesi ve üzeölçekli işletmelerin tasfiyesine neden olabilecektir. rinde durulması gereken bir husustur. Meraların özel sektöre, tüzel kişilikler yada kuruÜlkemizde kırmızı et tüketim rakamlarımız dikkaluşlara devredilmesi yada kiralanması kurulacak olan te alındığında kolesterol gerekçelerinin çok da doğru büyük ölçekli işletmelerin maliyetlerini azaltabilecektir fakat o bölgedeki hayvancılık işletmelerinin maliyetlerinin büyük ölçüde yükselmesine neden olacaktır. Meraların bu şekilde kiralanması yada devredilmesi halinde çiftçilerin hayvancılığı bırakması muhtemel bir sonuç olacaktır. Bu durumda kanun taslağının madde gerekçesinde belirtildiğinin aksine tarımsal istihdamın daha da azalmasına, tarımdan kopma ve göç sürecinin hızlanmasına neden olacaktır. Yukarıda bahsedilen sıkıntıların yaşanmaması için, ilgili kanun değişikliğinden bir an önce vazgeçilmeli, ancak ihtiyaç fazlası mera alanları özel şirketlere, tüzel kişilikler ya da kuruTZOB raporuna göre, 19902005 luşlara devredilmeli ya da kirayılları arasında Türkiye’de toplam lanmalıdır.” kesilen hayvan sayısı %18,5 azaldı TZOB’un et raporu: 8
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle