22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Cumhuriyet Tarım Gıda Hayvancılık 49 / 9 Eylül 2008 erek küresel ısınma gerekse bilinçsiz yapılan tarım ve hayvancılık günümüzde gıdanın önemini hiç olmadığı kadar arttırmıştır. Artık gıda da ülkeler için enerji gibi stratejik üründür. Belki diğer sanayi dallarında küresel oyunculardan. teknolojiden, şirket deneyim ve yapılarından bahsetmek mümkünse de tarım ve hayvancılık konusu devlet politikası gerektiren bir konumdadır. Tarım ve hayvancılık kısaca gıda üretimi ülkelerin tam bağımsız olmalarını etkileyebilecek kadar önemli bir konudur ve bu konunun yönlendiricisi, kural koyucusu devlettir. Bu kural ve politikalar diğer devletlerle ne ölçüde rekabet edilebileceğini de belirler. Tüm ülke bir mızlıktan yumurta sevkinde, işletme bakanlık veri tabafabrika olarak düşünülmelidir. Bu fabrikanın girdileri gü nına kayıtlı olduğundan ayrıca resmi sağlık raporu aranneş, toprak ve su olup o fabrikanın ürünleri, fabrikanın ça mamalı, kuluçkahaneden ve yetiştiriciden sevklerde ise lışır durumda olup olmadığı ise kuşkusuz fabrika yöneti menşe yerine sorumlu veteriner hekiminin düzenleyecemin başarısı ile ilgilidir. Fabrikanın belirlediği iç yönetim ği sağlık raporu yeterli görülmelidir. Çiftliklerde tutulan kuralları (mevzuat) diğer fabrikalarla (diğer ülkelerle) re evrakların 5 yıl saklanması istenmektedir.Bu da hem zor hem de gereksizdir. Kayıt saklama süresi 2 yıl yeterlidir. kabeti için de en belirleyici unsurdur. Son on yılda Tarım ve Hayvancılık ile ilgili mevzuat Hayvansal ürünün insan sağlığına zararının tespiti maktaki değişimler incelendiğinde en radikal ve kapsamlı de simum 2 yıldır. Evrak ve iş yükü oldukça fazladır Newcastle Hastalığı ile Avian İnfluenza (Kuş Gribi) ğişikliklerin Piliç eti üretimine ait düzenlenmeleri içeren hastalıkları ihbarı zorunlu hastalıklardır. İhbar sonucu mevzuatta olduğunu tespit edebiliriz. 1999 yılın da piliç devlet bu hastalığa yakalanmış kanatlıları itlaf eder. Fakat üreticisi köylü ve entegrenin devletle ilişkisi minimum sebu kanatlıların değerinin tazmini yasa ile belirlenmemişviyede idi. 2000 sonrası son derece modern işletmeler açıldı ve bu işletmeler Avrupa Birliği ülkelerine pi Piliç eti üretim ve satışını belirleyen mevzuat liç eti ihracatı yapmak istediler. Av konusunu irdelemek için en az orta kalınlıkta bir kitap boyutuna gerek var. rupa Birliği mevzuatına uyum çalışmaları yapan bakanlık bu durumda öncelikli olarak piliç eti üretimini düzenleyen mevzuatta devrim niteliğinde çok önemli değişiklik yaptı ve çok büyük yol katetti. Ancak bu değişim henüz tamamlanmamıştır ve revizyonlar devam etmektedir. Piliç eti üretim ve satışını belirleyen mevzuat konusunu irdelemek için şüphesiz en az orta kalınlıkta bir kitap boyutuna ihtiyaç vardır. Mevzuatta adı geçen kanun ve yönetmeliklerin sadece adlarını yazmak için bile bize ayrılan yer yetersiz kalacaktır. Tarım bakanlığımız ile sektörümüz (Besdbir) bu konuda ortak çalışma içindedirler ve umarız bundan olumlu sonuçlar elde edilir. Şimdi çok kısa başlıklar halinde mevzuatla iltir. Avian İnfluenza hastalığından itlaf edilen kanatlıların gili bazı sıkıntılardan bahsedelim: tazminatları Hayvancılığı Destekleme Fonundan karşıEntegre kanatlı işletmelerinin damızlık kümeslerinden lanmaktadır. Süre sonunda tazminat ödeme imkanı kalkuluçkahaneye, kuluçkahaneden çiftliğe, çiftlikten kemayacaktır. Newcastle Hastalığı da ihbarı zorunlu hastasimhaneye tüm sevk işlemlerinde çok fazla evrak kullalıklar kapsamında olmasına rağmen bu hastalık nedeni ile nılmaktadır. Bu kayıt yükü daha sadeleşebilir. Örneğin daitlaf edilen hayvanlara tazminat ödenmemektedir.Tazmi G Burhan ÜNLÜ Şenpiliç Gıda San. A.Ş. Entegre kanatlı kayıt yükü sadeleşmeli nat ödenmemesi hastalık ihbarlarında sorunlar yaşanmasına neden olabilir.. Avian İnfluenza ve Newcastle hastalıkları tazminatlı hastalıklar kapsamına alınmalıdır. Mevzuat bilimin ışığında hareket etmeli ve gerçekçi olmalıdır. Eğer mevzuatın belirlediği değerler realiteden uzak ise ne bir sorunun adı konabilir ne de sorunun çözümü için bir mesafe alınabilir. Örneğin Salmonella ile savaşta da bu kriterlere göre stratejiler belirlenmeli öncelikle mevcut durum çok iyi saptanabilmelidir. Çiğ kanatlı eti ve hazırlanmış kanatlı eti karışımları tebliğindeki mikrobiyolojik kriterler şu an yürürlükte olan AB regülasyonu ile bazı farklılıklar taşımaktadır. Tebliğdeki mikrobiyolojik kriterler şu an yürürlükte olan EC–2073/2005 nolu AB regülasyonu ile uyumlu hale getirilmelidir. Bizdeki tebliğde sadece tek kriter var iken AB regülasyonunda "Food Saffety Criteria"ve "Proses Hijyen Criteria"olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Yani üretim yeri ve satış noktaları ayrı ayrı kriterlere göre değerlendirilmektedir. Proses Hijyen kriteri nde 50 örnekten 7 tanesinde salmonella (+) olmasına izin vermektedir. Ve firmaya düzeltme için fırsat tanımakta ve tekrar örnek almaktadır.(Kaynak: EC2073/2005) Bir çok AB ülkesinin salmonella eradikasyon programı vardır. Bu program çerçevesinde azaltma hedefleri belirlenmiştir.Ayrıca satış yerlerinden alınan numunelerde salmonella 10 gram numunede bakarak () olması istenmektedir.AB 2010 yılından itibaren 25 gram numunede bakmayı hedef olarak belirlemiştir.Bizim tebliğimizdeyse (Çiğ Kanatlı Eti ve Hazırlanmış Kanatlı Eti Karışımları Tebliği) 25 gramda () istenmektedir.(Kaynak:EC2073/2005 nolu AB regülasyonu) Gıdaların salmonella yönünden incelemelerinde insan sağlığı için tehlikeli olan S.enteriditis ve S.typhimurium tipleri öncelikle hedef alınmalı bunların azaltılması başarıldıktan sonra Salmonella spp hedef olarak belirlenmelidir (regülasyon EC2160/2003 ). Özetle Salmonella ile savaşta daha etkin olabilmemiz için yaklaşımımızı tekrar gözden geçirmeye ihtiyaç vardır. Mevzuatımız sorunu örtmeye değil doğru bir şekilde saptayıp çözmeye hizmet etmelidir. Yukarıda değinilen birkaç konunun dışında şüphesiz çok daha fazla irili ufaklı sorun çözülmeyi beklemektedir. Tarım Bakanlığı ile sektör bu anlamda işbirliğini sürekli sürdürmelidir. Değişen iklim ve piyasa koşullarına göre mevzuatın da sürekli yenilenmeye ve gelişmeye gereksinimi olduğu unutulmamalıdır. Klasik söylemle ‘Kalıcı olan tek şey değişimdir’. Tarımda savurganlık 65 milyar YTL ANKARA (A.A) Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, tarımda israf ve verimsizliğin ortaya koyduğu toplam kaybın çok önemli bir büyüklüğe ulaştığını belirterek, ''Tarımdaki tüm israf ve verimsizliğin ülkemize maliyeti 65 milyar YTL'ye yaklaşmaktadır'' dedi. Bayraktar, TZOB tarafından hazırlanan ''Tarımda İsraf ve Verimsizlik'' raporunu açıklarken, Türkiye'nin kalkınmasını yavaşlatan, potansiyeline uygun bir gelişme göstermesini engelleyen temel sorunlardan birinin israf ve verimsizlik olduğunu söyledi. Türkiye'de bir kısım arazilerin kabiliyetlerine uygun kullanılmadığını ifade eden Bayraktar, bazı arazilerin orman ve mera olarak kullanılması gerekirken işlemeli tarım yapıldığını, buna karşılık verimli tarım arazilerinin de tarım dışı amaçlarla kullanıldığını belirtti. Sahillerde meyve bahçelerinin kesildiğini, yerlerine yazlıkların inşa edildiğini, şehir, ilçe ve beldelerde tarım arazilerinin imara açılarak buralara konutlar yapıldığını vurgulayan Bayraktar, ''Sanayi tesisleri taban arazilere kurulmuş, birçoğu akarsu kenarlarına kurulan bu tesisler toprak ve akarsularımızı katletmektedirler. Maalesef bu katliama göz yumulmaktadır'' diye konuştu. Bayraktar, 1970 yılında 569 bin hektar olan yerleşim ve sanayi alanının 2004 yılı itibariyle 2,8 milyon hektara ulaştığını belirterek, bunun 400 bin hektarının verimli tarım arazisi niteliğinde olduğunu söyledi. Bayraktar, Türkiye'de tarımda israfın en çok görüldüğü alanlardan birinin üretimden (hasat, taşıma, depolama) tüketime kadar yaşanan kayıplar olduğunu belirtti. Bu kayıpların yaklaşık yüzde 60'ının hasat ve depola ma safhasında meydana geldiğini ifade eden Bayraktar, üretim aşamasından tüketime kadar bitkisel üretimdeki kayıpların değerinin, 2006 bitkisel üretim değeri dikkate alındığında 13 milyar YTL'ye yaklaştığını söyledi. Bitkisel üretimde verim ve kaliteyi doğrudan etkileyen faktörlerden birinin de tohumluk olduğunu ifade eden Bayraktar, sertifikalı tohum fiyatlarının yüksekliğinin, çiftçilerin sertifikalı tohumluk kullanım oranlarının ve üretimde verimin artırılmasını engellediğini söyledi. Toplumun sağlığı, çevreyi koruyabilmek ve dış ticareti artırabilmek için zirai mücadelenin gelişmiş ülkeler standartlarında çok bilinçli ve kontrollü yapılması gerektiğine işaret eden TZOB Başkanı Bayraktar, şunları kaydetti: “Ülkemizde birim tarımsal alan başına halen çok düşük miktarlarda tarım ilacı kullanılmaktadır. Yunanistan'da birim tarım alanına ilaç kullanımı ülkemizde kullanılan miktarın 9 katı, İtalya'da 11 katı, Danimarka'da 2 katıdır.” 13
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle