Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet Tarım Gıda Hayvancılık 49 / 9 Eylül 2008 Nejdet ÖZDEMİR Ordu Ticaret Borsası Başkanı Nejdet Gürsoy: “Böyle giderse sıkıntılı bir sezon yaşayaecağız” cistan’ın gelecekte fındık konusunda Türkiye’nin en ciddi rakiplerinden olacağını söyledi. Gürsoy, “belirlenecek politikaların içerisinde; Türk fındığına ciddi rakip olan bu ülkelerin fındığını nasıl pasifize edebiliriz, nasıl pazarlama payımızı böldürmeyiz gibi stratejileri de ivedi olarak tespit etmemiz gerekiyor.” Dedi. Nejdet Gürsoy alınması gereken tedbirleri de şöyle sıralıyor: “Öncelikle Devletin üreticiyi değil, ürününü desteklemesi lazım. Çünkü ürün desteklendiğinde serbest piyasada fiyat da destekleniyor. Fiyatın desteklenmesi ile beraber hem içerde, hem dışarıda maalesef fındığın arzı ve üretimi de artıyor. Bugün ürünün, özellikle fiyatın desteklenmesinden dolayı Türkiye’nin dikim alanları nereden baksanız 750 bin hektara yanaştı. Neden dikim alanları arttı diye sorarsanız; Türkiye’de bir kilogram fındığın kilosu 5 YTL olunca bir ton fındıktan 5 bin YTL alan üretici, bakıyorsunuz bunu 15 ton patatesten ancak alabiliyor. Dolayısıyla da fındık daha cazip hale geldiğinden mısırcısı da, patatescisi de, pirinçcisi de fındığa yönelerek dikim alanlarının artmasına sebep veriyorlar. Dışarıda ise hakeza eskiden kentali 350 dolara satılan fındık birden 800900 dolara çıkınca dış ülkelerde de ayni şekilde fındık cazip ve devletlerin teşvik ettiği bir ürün haline geldi. Sonuçta da dünyada fındık dikim alanlarının artması kaçınılmaz oldu. Bu tablo karşısında Türk fındığının kesinlikle çok acele olarak bir sisteme kavuşturulması gerekiyor. İlk ana hedef de bu olmalıdır. Yani sezonluk politikalar sadece fındığın geçici nefes almasını sağlar ama nihai çözüm istiyorsak fındık sistemine kavuşturulmalıdır. saca ilk etapta Lisanslı Depoculuk A.Ş. kurulmalıdır. Oluşturulacak olan ürün politikasının içerisinde en önemli ayaklardan bir tanesi Lisanslı Depoculuk A.Ş.’nin kurulmasıdır. Buna alışık olmayan ve bunu tanımayan üreticileri de lisanslı depoculuğa teşvik ederek yönlendirmek gerekir. Örneğin; zirai gelir stopaj vergisinden Lisanslı Depoculuk A.Ş.’ye fındık veren üreticilerin muaf tutulması gibi teşvikler olabilir. Diğeri de Fiskobirlik konusudur. Fiskobirlik fındıkta büyük bir kuruluştu ama şimdi sadece ismi kaldı. Böyle bir kooperatifin geçen seneden bu yana kendini yenileyici en ufak bir hamle yapamaması Fiskobirliğin fındığın dışında kaldığını göstermektedir. Şimdi Fiskobirlik ya yeniden öz kaynaklarını gözden geçirip, borçlarını ödeyip yeniden yapılanarak güçlü bir şekilde fındık piyasasına girmesi gerekir. Eğer bu olmuyorsa, süratle köy kooperatiflerini teşvik etmek gerekir. Örneğin; 10 tane köy kooperatifi kurulsa ve her biri 10 milyon kilo fındık alsa 100 milyon kilo fındık yapar. Dolayısıyla küçük ortaklı kooperatiflerin kurulması için teşvik edilmesinde en azından arz fazlası olan fındığın iç piyasaya birden akışı engellenerek kendi ortağı olan üreticilerin de korunmuş olması sağlanabilir. TMO fındıkta kalıcı değildir. Bugünkü görevi Fiskobirliğin yerine arz fazlası fındığı almak için görevlendirilmiş bir kurumdur. Bu sene de aynı kuruma ihtiyaç vardır. Sistem kurulana kadar da devam etmelidir. Fındıkta sorunların çözümlenmesi için; radikal tedbirlerin de alınması şarttır. Ürün değil üretici desteklenmelidir. Gerçek üretici envanteri çıkarılmalıdır. Çiftçi Kayıt Sistemi tekrar gözden geçirilecek. Tabi bu sistem kurulana kadar bazı sesler gelecek. Ama radikal davranılarak, kararlı adım atılarak uzun vadede çözümleri de getirebiliriz. Ama bu çözümler oluşurken fındık piyasasında mutlaka gerek üretici kesiminden olsun, gerekse fındık ticareti yapan kesimden olsun, sanayi veya ihracatçıdan olsun bazı rahatsızlıklar ve şikayetler olacaktır. Tabiî ki sistemin oturmasında bu tip rahatsızlıkların yaşanması da normaldir. Çünkü senelerdir kronikleşmiş olan bir sorunun çözümü kesinlikle kolay değildir. Ama kararlı ve ısrarcı olunursa bence fındık sistemine de kavuşturulabilir.” Bir ay sonra başlayacak yeni fındık sezonu böyle sessizliğin devam etmesi durumunda sıkıntılı ve fırtınalı bir sezon yaşanabileceğini söyleyen Nejdet Gürsoy, şu değerlendirmeyi yaptı: “Aslında bundan sonra hiçbir kimsenin fındık ile ilgili konuşmaması lazım. Ben aylardır görüyorum ve söylüyorum. Fındığın tarihinde ilk defa böyle bir rekolte olacağını, tarihinde ilk defa böyle bir rekolte çuvala girerse de yaşanabilecek endişeleri tahmin ediyorum. Geçen sene 525 bin rekolteli bir sezonda serbest piyasa 4.3 YTL ile bir fiyatla almaya başlayıp sezon sonunda 3,4 YTL’ye kadar fiyat düşmüştür. Beklenen 800 850 bin tonluk bir rekolte gerçekleşirse ve hala da buna sessiz kalınırsa ve ne gibi bir strateji, politika uygulanacağı açıklanmazsa tabiî ki böyle bir piyasada mağduriyetin olması kaçınılmaz olur. Dolayısıyla mağduriyetler yaşandığı zaman konuşmanın da hiçbir anlamı yoktur. Biz diyoruz ki; siyasi değiliz, doğruları konuşmak ve ayrıca senelerden beri mesleğimiz olan fındığın içerisinde olan bir kişi olarak bu sezon yaşanabilecek sıkıntıyı gördüğümüz için de ikaz etmek durumundayız ve bugün de bunu yapıyoruz. Dolayısıyla 2008 sezonunun zor bir sezon olacağını görüyoruz bu yaşanacak olan zor sezonda mağduriyetlerin felakete dönüşmemesi için de geçmişe göre çok daha iyi bir strateji tespit etmemiz gerekir. Aksi olursa 2008 fındık sezonunda sıkıntı ve mağduriyet kaçınılmaz olur.” Erdoğan ERİŞEN RDUOrdu Ticaret Borsası Başkanı Nejdet Gürsoy, fındık piyasasını ciddi bir sıkıntının beklediğini belirterek, bunun sistemsizlikten kaynaklandığını söyledi. Gürsoy, “Sadece fındık değil, Türkiye’de hiçbir tarım ürününün stratejisi yok. Dolayısıyla da sezonluk politikalarla geçici olarak çözüm üretilebiliyor. Ama bu ürünün sorununu çözmüyor.” Dedi. Fındıkta yapılan hataları yıllardır dile getirdiklerini, buna rağmen aynı hataların yapılmaya hala devam edildiğine dikkati çeken Ordu Ticaret Borsası Başkanı Nejdet Gürsoy, yapılan hataları şöyle açıklıyor: “Fındık sistemi olmayan bir tarım ürünü. Ama ne yazık ki Türkiye’ye baktığımız zaman sadece fındık değil, hiçbir tarım ürününün bir politikası olmadığını görüyoruz. Dolayısıyla bir politikası veyahutta sistemi olmayan bir ürünün ileriye dönük stratejisi de olmuyor. Olursa da bu strateji sezonluk oluyor. Bu da fındığın ana bugüne kadar birikmiş olan sorunlarını ya da başka bir tabiri ile kronikleşmiş hastalığına çözüm getirmiyor. Sorunlar sabit kalıyor sorunların karşısında geçici desteklerlerle piyasayı rahatlatıcı tedbirler alıyoruz. Şimdi aynı olayı 2008 fındık sezonu için bekliyoruz. Bu bir çözüm değildir ama ortada olan bir gerçek var ki; bu da bu üründen geçinen yüz binlerce aile ve Türkiye’ye gelecek olan döviz girdisinin yine geçmişte olduğu gibi hükümetin açıklayacağı sezonluk politikaya bağlı kalmış olmasıdır. Bu politikalara göre fındık piyasası oluşacak ama fındık sistemini yine kuramayacak, dolayısıyla bu da fındık için kesin bir çözüm olmayacaktır.” Nejdet Gürsoy, bir dönem Fiskobirlik, bir sonraki dönem TMO aracılığı ile devletin fındığa müdahil olmasının da çözüm olmadığını belirterek, “Devlet çıkıyor fındığa para veriyor, yani arz fazlasını aldırıyor. Eskiden Fiskobirliğe aldırıyordu, şimdi Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO)’ne aldırıyor. TMO’ya aldırttığı arz fazlası fındığı piyasada fiyat istikrarını sağladığı için sattıramıyor. Bu da bir sistem değil. Yani devlet fındığı alacak, deposuna koyacak, buna da görev zararı yazacak. Bunlara ciddi rakamlar ödeniyor. TMO’nun bu zamana kadar fındığa verdiği para 1,5 milyar dolar civarında. Diğer taraftan baktığınızda bunun bir sistem, bir yol, gelecekte bir çözüm olmadığını, bir yerde bu sistemin bir yerde tıkanacağı veya patlayacağını göstermekte. O halde sistem kalıcı olmalıdır. Özellikle de hükümetlere göre değişen değil, giden hükümetin de, gelenin de devamlılığını sürdüreceği ve uygulayacağı bir sistem olmalıdır.” Diye konuştu. Türkiye’nin sistemsizlik nedeniyle fındıkta kendisine ciddi rakipler yarattığına da işaret eden Ordu Ticaret Borsası Başkanı Nejdet Gürsoy, özellikle Azerbaycan ve Gür O “Türkiye’de fındık dahil hiçbir tarım ürününün stratejisi yok. Dolayısıyla fındıkta sezonluk üretilen politikalarla bu vakte kadar sorun çözülmemiştir, tam tersi günden güne büyüyerek kronikleşmiştir.” Bunun yanında devlet ürünü değil, üreticiyi desteklemelidir. Artı bu destek fındık kendi sistemini tam kurana kadar da devam etmelidir. Bunda da kastım da şudur; bir serbest piyasa düşünün, böyle bir ortamda bugünkü bu serbest piyasa koşullarında fındık alınıp satılıyor ama devlet desteği yok diyelim. Öyle bir ortamda fındık piyasasını analiz ettiğimizde üreticinin yanında direnç mekanizmasını oluşturacak bir güç yok, fındık satıcısının yanında da maalesef böyle bir güç yoktur. O zaman da tamamen inisiyatif alıcının elinde oluyor. Geçmişteki istatiksel verilere baktığımızda da fiyatların sert düşüşünün ve piyasanın alıcının inisiyatifine bu nedenle kaldığını görüyoruz. Bunun için devlet bugün burada dengeleri kurana kadar bir kurumu (ki bu kurum bugün TMO’dur) görevlendirmek zorundadır. Aksi takdirde serbest piyasa koşullarında denge olmadığı için alıcının fiyatına bir noktada teslim oluyoruz. Bunlar için de ne yapmamız gerekir denildiğinde; kı 17