22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Cumhuriyet Tarım Gıda Hayvancılık 49 / 9 Eylül 2008 Yumurta üreticisi yüzde 15 zarar etti ilim adamları 20.yüzyılda en çok kanatlı üretimini artırmak için çaba sarf etmişler ve bu çabaların sonucunda tavuk ırklarında önemli genetik ilerlemeler sağlanmıştır. (Tavukların kendilerinde de bir deney hayvanı olması genetik çalışmaların bu tür üzerinde yoğunlaşmasını sağlamıştır).Bunun yanında, hastalıklarla mücadele, ıslah ve besleme alanlarında sağlanan bilimsel gelişmelerin yarattığı verimlilik, büyük alanlara ihtiyaç bulunmaması, kırsal kalkınmaya sağladığı fırsatlar tavukçuluğun entansifleşmesini sağlamış ve tüm dünyada hızla endüstriyel bir sektör konumuna gelmiştir. Başka bir ifade ile ülkeler artan nüfusun hayvansal protein ihtiyacını karşılayabilmek için, üretim döngüsünün kısa olduğu ve modern yetiştirme tekniklerinin göreceli olarak kolay uygulandığı kanatlı yetiştiriciliğine yönelmiştir. Tavukçuluk hayvansal protein ihtiyacını karşılamada önemli bir konuma sahip olduğuna göre, Türkiye’nin protein tüketimini, diğer ülkeler ile karşılaştırmada fayda var. Gelişmiş ülkelerde kişi başına günlük protein tüketimi 102 gram olup, bunun 70 gramı hayvansal kökenlidir. Türkiye’de ise günlük protein tüketimi 84 gram olup, bunun sadece 17 gramı hayvansal kökenlidir. Biyolojik yararlığı en yüksek protein kaynağı olan yumurta tüketim rakamlarını kıyas edecek olursak, Avrupa ülkelerinde kişi başına yılda 250 civarında yumurta tüketilirken, Türkiye’de bu rakam 130 civarındadır. Bir başka örnek ile konuya açıklık getirmek istiyorum. Ülkemize kişi başına 320–325 kg un tüketilirken gelişmiş ülkelerde bu rakam 70– 110 kg arasında değişmektedir. Buda göstermektedir ki Türkiye gelişmiş ülkelere göre 3 kat fazla un tüketirken 3–5 kat daha az 2008 yılında B Dr. Hüseyin SUNGUR YumBir Genel Sekreteri Türkiye’ de ticari yumurta üretiminin istikrarlı ve karlı hale gelmesinin ancak girdilerin ucuz temini, kanatlı sağlığının sürdürülebilirliği, tüketimin ve ihracatın artırılmasına bağlı. hayvansal protein tüketmektedir. Bu örneklerde göstermektedir ki Türkiye hayvansal protein açığı olan bir ülke olup, tavukçuluğa özel bir önem vermek durumundadır. Nitekim 5 yıllık kalkınma planlarında da kanatlı ürünlerinin üretiminin yüzde 7–10 dolayında artırılması öngörülmüştür. Bu noktada Türkiye yumurta tavukçuluğunun ekonomik büyüklüğünü bazı rakamlarla ifade etmek istiyorum. Türkiye’de Tarım ve Köy işleri Bakanlığına kayıtlı 1300 civarında yumurtacı işletme ve 3200 civarında kümes bulunmaktadır. Yumurtacı tavuk varlığı dönemsel olarak değişmekle beraber 40 milyon adet civarındadır. Köy tavuğu varlığının ise 20 milyon adet olduğu tahmin edilmektedir. Yumurta üretimi 2006 yılında 8,4 milyar adet iken 2007 yılında 10,5 milyar adet olarak gerçekleşmiştir.2005 ve 2006 yıllarında kuş gribi salgınına bağlı olarak beklenmedik şekilde küçülen sektör 2007 yılında büyümüştür. Yumurta sektörün cirosu, yaklaşık olarak 2005’de 500 milyon dolar, 2006'da 650 milyon dolar, 2007'de ise 1,5 milyar dolar olmuştur. Büyüme yaklaşık yüzde 25 civarındadır. İhracatımız geçen yıl 18 milyon dolar iken bu sene yüzde 260 artarak 68,2 milyon dolara yükselmiştir. 2007 yılı yumurta üreticileri açısından karlı bir yıl olmuş, sektörde ortalama yüzde 20–25 karlılık yaşanmıştır. Bu karlılık özellikle 2007 yılının 2. yarısından itibaren üreticileri kapasite artışına yöneltmiştir. Yaşanan üretim artışı ve hızla yükselen maliyetler ve yumurta fiyatlarında yaşanan düşüşler nedeniyle yumurta üreticileri 2008 yılına endişeli girmiştir. 2008 yılı mayıs sonu itibariyle yumurta maliyeti ortalama 1112 krş YTL iken yumurta satış ortalaması 910 krş olmuştur. Bu da 2008 yılı için şu ana kadar üreticinin yaklaşık olarak yüzde 15 zarar ettiğini göstermektedir. Yumurta sektöründe bazı olumlu gelişmeler yaşanmakla birlikte; yapısal, ekonomik, kanatlı sağlığının sürdürülebilirliği gibi birçok sorun henüz çözüme kavuşturulamamıştır. Yüksek maliyet, damızlık, yem ham maddeleri, aşı ve ilaçta dışa bağımlılık, hastalıkların oluşturduğu ekonomik kayıplar, biyogüvenlik zaafı, üretim planlamasının olmayışı, zayıf pazarlama ağı, teşvik ve desteklerden yararlanamama, hedef pazarın gelir düzeyinin düşüklüğü ve tüketim azlığı gibi bir dizi sorun bulunmaktadır. Bir başka önemli sorun da çok değerli bir kaynak olmasına rağmen değerlendirilemeyen tavuk gübresidir. Tavuk gübresi, doğru yönetilmediği için ciddi bir çevre ve atık sorunu haline gelmiştir. Öte yandan tüm dünyada yumurta üreticileri için yeni rekabetler ortaya çıkmış olup, yeni hayvan sağlığı kuralları, pazarlama eğilimlerindeki değişimler, hayvan hakları gruplarının baskısı, ürüngıda güvenliği ilişkisi üretimde çok belirleyici olmaya başlamıştır. Tüketici bilincinin artması, hayvan refahı, Avrupa Birliği ülkelerinde yemlerde hayvansal protein kaynaklarının ve bazı antibiyotiklerin kullanımın yasaklanması, nitelikli yumurta üretimi ile markalaşma yumurta üreticilerini yakından ilgilendirir hale gelmiştir. Yumurta üreticileri 2006 yılına kadar güçlü bir örgüte sahip değillerdi. Mevcut bir dernek olmasına rağmen birlikte hareket etmeyi başaramamışlardı. Ülkemizde 2005 yılında ilk kez görülen kuş gribi salgını ve 2004 yılında yürürlüğe giren 5200 sayılı Tarımsal Üretici Birlikleri yasası güçlü bir örgütlenmenin zemini hazırladı. Bu süreçte değişik il ve ilçelerde başlayan örgütlenme Temmuz 2006 yılında Merkez Birliği’nin kurulmasını sağlamıştır. Yumurta Üreticileri Merkez Birliği il ve ilçelerde faaliyet gösteren 15 birlikten oluşmaktadır. Halen üye sayısı 480 olup, üye kayıtları devam etmektedir. Birliklerin oluşması ile yumurta üreticileri birlikte hareket etme ve sorunlarını çözmede önemli bir avantaj yakalamışlar ve bunun meyvelerini almaya başlamışlardır. Türkiye’ de ticari yumurta üretiminin istikrarlı ve karlı hale gelmesinin ancak girdilerin ucuz temini, kanatlı sağlığının sürdürülebilirliği, tüketimin ve ihracatın artırılmasına bağlı olduğuna inan Yumurta Üreticileri Merkez Birliği (YumBir), 2008 yılı hedeflerini, üretici örgütlenmesini güçlendirmek, ulusal pazarlama ağı oluşturmak, markalaşmak, ihracatı geliştirmek, pazar stratejileri ve hedef pazarlar belirlemek, maliyetleri düşürmek için girdilerini birlikler aracılığı ile temin edecek alt yapıları oluşturmak, toplumsal paydaşlar oluşturmak, devlet ve sivil toplum kuruluşları arasında iletişim sağlamak olarak belirlemiş ve bu yöndeki çalışmalarına başlamıştır. 22
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle