28 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
CMYB C M Y B 19 AĞUSTOS 2010 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER 3 AYDINLANMA EMRE KONGAR ‘Bitaraf Olan Bertaraf Olur!’ Sevgili okurlarım, aslında belki de bu yazıyı bugün yazmamalıyım: Çok kızdığım, çok korktuğum, çok sevindiğim zamanlar yazı yazmak istemem. Çünkü güçlü duygular insanı yazı yazarken yanlışa sürükler... Sonradan üzüleceğiniz, “Yahu biraz aşırı kaçmışım” diyeceğiniz ifadeler kaleminizden (bilgisayarınızdan) dökülüverir... Çok sevindiğiniz bir olayın sonuçlarının hiç de öyle memnuniyet verici olmadığını görür ve üzülürsünüz... Çok kızdığınız bir insana “Acaba haksızlık mı ediyorum” duygusu yakanızı bırakmaz... En azından benim, köşe yazarı olarak “etkili, çarpıcı yazı yazmak” ile, bilim insanı olarak “soğukkanlı, ağırbaşlı değerlendirme yapmak” kaygılarım arasındaki denge bozulmuş gibi gelir bana böyle zamanlarda. Şu anda böyle büyük bir korku içindeyim... Dilerim bu korku seli, kalemimden, amacımı aşan ifadelerin dökülmesine, aşırı ifadelere yol açmaz! İnanın bugünkü yazımı kendimi denetlemek için büyük bir güç sarf ederek, sözcüklerimi özenle seçerek yazmaya çalışıyorum. Ben zaten çok zor yazı yazarım. Yazımı gazeteye yollamadan önce, araya zaman koyarak, en az on-on beş kez daha okurum. Yine de çoğu zaman ertesi gün yazımı gazetede okurken pek çok eksik ve fazla, hatta kimi zaman hata bile bulurum. Şimdi bu yazdıklarımı da tekrar tekrar, sakinleşmeye çalışarak ve aşırı ifadeleri törpüleyerek defalarca okudum, okuyorum. Dilerim kimseye karşı bir yanlış değerlendirme içinde değilimdir! Sevgili okurlarım, bilmiyorum, aranızda teröre kurban veren ailelerden gelenler var mı? Bilmiyorum, kaçınız Türkiye’deki sağ-sol terörünün aldığı gencecik canlara tanıklık ettiniz, onların acısını yüreğinizde hissettiniz? Benim akademik hayatım, bir anlamda, Türkiye’deki şiddet ve terörün tanıklığıdır. 1966’da Amerika’dan döndüm, 1968’de gençlik olayları başladı. Bu olaylar bahane edilerek yapılan 1971 12 Mart Askeri Darbesi’ne tanıklık ettim, rüzgârından savruldum. 1975-1980 arasındaki cinayet çılgınlığını, patlayan bombalar arasında, tekmeyle kapısı açılıp basılan sınıflarda, en parlak öğrencilerimin ölüm haberlerini alarak yaşadım. Cavit Orhan Tütengil gibi meslektaşlarım, Bedrettin Cömert gibi en yakın arkadaşlarım öldürüldü. Ben ve ailem yıllarca yakın koruma eşliğinde cehennem azabı yaşadık. O dönemin travmalarını belki de hâlâ atlatamadım. İnanın şu anda bile yine o günleri anımsarken ellerim titriyor, gözlerim yaşarıyor. 1980 12 Eylül Askeri Darbesi’ni yaşadım. Üniversiteden istifa etmek zorunda bırakıldım. Derken 1990’lar geldi... Muammer Aksoy’lar, Uğur Mumcu’lar, Ahmet Taner Kışlalı’lar katledildi... Ben bütün bu süreçler sırasında demokrasiden yana, şiddete karşı tavır koydum: Şiddete karışan öğrencilerimi şahsen, şiddet stratejilerini savunan örgütleri elimden geldiğince kamuoyu aracılığı ile uyardım… Şiddet yöntemlerinin Türkiye’yi ancak faşizme, otoriterliğe, felakete götüreceğini söyledim. Biliyor musunuz bana o zamanlar ne yanıt verirlerdi şiddet yanlıları: “Bitaraf olan bertaraf olur” derlerdi. Beni pasifistlikle suçlarlardı. Biliyor musunuz, soldan ve sağdan militan taraftar toplamak için vatansever gençleri devşirenler hangi sloganı kullanırlardı: “Bitaraf olan bertaraf olur” derler ve onları belki de hayatlarını yitirecekleri ve buna karşın Türkiye’yi de karanlıklardan başka hiçbir yere götürmeyecek olan şiddet eylemlerine katılmaya davet ederlerdi. Şimdi aynı sloganı Türkiye Cumhuriyeti’nin seçilmiş Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, sermaye sahiplerini temsil eden TÜSİAD gibi, “Evet deyin” diye AKP’den yana tavır ilan etmeyen, sessiz kalan sivil toplum kuruluşlarına gözdağı vermek için kullanmış: “Bitaraf olan bertaraf olur” demiş. Bu sloganı kullanan Başbakan’ın tutumu beni sadece demokrasi adına, bir toplumbilim öğrencisi olarak değil, aynı zamanda bir birey, bir vatandaş, bir aile babası olarak da gerçekten çok ama çok korkuttu. [email protected]; www.kongar.org Hizmet birimi sayõsõnõ arttõrmayõ hedefleyen Sosyal Hizmetler ve Çocuk EsirgemeKurumu’nunpersonelaçõğõnõnasõlgidereceğimerakkonusuoldu SHÇEK yine taşerona emanet S ağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Başkanı Bedriye Yorgun, açılması planlanan yeni birimlerde personel alımına dikkat edilmesi gerektiğini vurguladı. Hizmetin niteliğine dikkat çeken Yorgun, şunları söyledi: “Önemli olan yeni birim açmak değil, hizmet veren personelin niteliğidir. SHÇEK kuruluşlarında hizmet alanlar özel bir kesimdir ve bu alandaki personelin eğitimli olması gereklidir. Ve en önemlisi personel kadrolu olmalıdır. Taşeron sistemiyle çalışmaya gidilirse, hizmetin kalitesi düşer. Zaten SHÇEK’teki siyasal iktidarın istihdam modeli taşeronluktur. Yani imam ve ilahiyatçılardan yapılan atamalar, ihtiyaca yanıt vermez.” SEVİL ARINAN ANKARA - Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu’nun (SHÇEK) 854 olan birim sayõsõnõ 1311’e çõkarma hedefi, kurumdaki personel açõğõnõ yeniden gündeme getirdi. Mevcut birimlerdeki perso- nelini taşeron ve sözleşmeli yönte- miyle gideren, yeni birimlere yakla- şõk 15 bin personel almasõ gereken SHÇEK’in söz konusu açõğõ nasõl gi- dereceği merak konusu oldu. Yeni hizmet birimi açma zorun- luluğu bulunan SHÇEK, 2010 - 2012 yõllarõ arasõnda kadõn, yaşlõ, çocuk ve engellilerin yararlanaca- ğõ, 213 sevgi evi, 15 bakõm ve sos- yal rehabilitasyon merkezi, 4 koru- ma bakõm rehabilitasyon merkezi, 16 huzurevi, 184 engelsiz yaşam merkezi ve 25 toplum merkezini hizmete açacak. SHÇEK’in şu an sayõsõ 854 olan birim sayõsõnõ 1311’e çõkarma iste- ği ise gündeme personel açõğõnõn nasõl giderileceği sorusunu getirdi. Kuruluşlarõnda şu an 9 bin 770 personelle hizmete veren, 2012 yõ- lõna kadar yeni yapõlacak 457 biri- me yaklaşõk 15 bin çalõşan sağla- masõ gereken SHÇEK’in yine taşe- ron uygulamasõna gitmesi bekleni- yor. Kadõn ve Aileden Sorumlu Dev- let Bakanõ Selma Aliye Kavaf ise yeni birimlerle birlikte amaçlarõnõn bireyleri “insan onuruna” yakõşõr şekilde yaşatmak olduğunu söyle- di. Kavaf ayrõca “Bizim insanımız her şeyin en iyisine layıktır” açõklamasõnõ da yaptõ. ‘2 milyon kişi köprüye karşı’ İstanbul Haber Servisi - Yeşiller Partisi’nin öncülü- ğünde 3. köprü projesine kar- şõ başlatõlan “İstanbul’un 2 milyon ağacı için 2 milyon İstanbullu” kampanyasõ kapsamõnda aralarõnda Meh- met Ali Alabora, Pelin Ba- tu, Aylim Aslım, Nejat Ya- vaşoğulları ve Atiye gibi ün- lü isimlerin de bulunduğu 2 milyon İstanbullu insan zin- ciri oluşturacak. Yeşiller Partisi’nden yapõ- lan açõklamada, 2 Ekim’de 2 milyon İstanbullunun ellerin- de mumlarla sahilde insan zinciri oluşturacağõ ve 3. köprü projesinin durdurulma- sõnõn isteneceği kaydedildi. 2 Ekim’de tüm İstanbullularõ eyleme davet eden kampanya koordinatörü Serkan Köyba- şı şunlarõ söyledi: “3. köprü Belgrad Orma- nı’nın karbon tutma kap- asitesini azaltacak, ortasın- dan geçecek karayolu nede- niyle yangın riski artacak. Ormanın toz tutma oranı azalacağı için hâkim kuzey rüzgârlarıyla taşınacak toz- larla İstanbul’un hava kali- tesi düşecek. Araçların ya- ratacağı gürültü nedeniyle ormanda yaşayan hayvan- lar da yaşam alanlarını terk etmek zorunda kalacak.” 2 Ekim’deki eyleme herkes davetli ? Eski Karayolları Genel Müdürü Atalay Coşkunoğlu: “Bu projeyle İstanbul içindeki trafiğe çözüm bulunması müm- kün değil, çünkü proje 60 km kuzeyden geçiyor. Kimse eve ya da işe gitmek için 60 km fazladan yol gitmez.” ? Prof. Dr. Semih Tezcan, trafik sorununun çözülmesi için 4. Levent-Söğütlüçeşme arasına yapılacak BogazRay’ın in- şa edilmesi önerisinde bulundu. ? TEMA Vakfı avukatı Ömer Aykul ise “Birinci köprüyü yı- kın, yerine iki katlı, altında tren yolu olan, üstte dörder şerit- li yol bulunan bir sistem yapın” önerisinde bulundu. Öğretmenlere ‘kelepçeli gözaltõ’na tepki ‘Yapılanlar onur kırıcı’ MAHMUT LICALI ANKARA - Emniyet güçleri tara- fõndan eylemlerinin 3. gününde gözaltõna alõnan Atamasõ Yapõlmayan Öğretmenler Platformu (AYÖP) üye- si öğretmenler dün serbest bõrakõlõrken öğretmenlerin gözaltõna alõnõrken ke- lepçelenmeleri tepki çekti. Eğitim- Sen Genel Başkanõ Zübeyde Kılıç, öğ- retmenlerin kelepçelenmesinin onur kõrõcõ bir davranõş olduğunu belirterek emri verenin ortaya çõkarõlmasõnõ iste- di. Eğitim-Sen Genel Başkanõ Kõlõç şunlarõ dile getirdi: “Eğitim-Sen ola- rak gözümüz kulağımız Milli Eğitim Bakanı’nda, bu konuda kendilerin- den acil bir açıklama bekliyoruz. Bu insanlık suçuna, onur kırıcı davra- nışa ortak olarak susacaklar mıdır, yoksa öğretmenlerimizin atamasını yapmayarak onlara yıllarca mağdur ettikleri öğretmenlere, böyle hassas bir noktada sahip çıkarak bir mağ- duriyet daha yaşanmasının önüne ge- çecekler midir. Eğitim-İş Genel Başkanõ Yüksel Adıbelli, hükümetin “Bizim gibi dü- şünmezseniz elinize kelepçe takarız” mantõğõyla hareket ettiğini kaydetti. Gözaltõna alõnan öğretmenlerden Ömer Aybakır ise kelepçe takõldõktan sonra bazõ öğretmen arkadaşlarõnõn gözyaşõ döktüğünü söyledi. STK’lerde staj programõ Eğitim Servisi - Sabancõ Üniversitesi ve Citibank, üniversite öğrencileri ile STK’leri ortak bir programda buluştu- ruyor. Sabancõ Üniversitesi Toplumsal Duyarlõlõk Projeleri ve Citibank; “Sivil Toplum Kuruluşları (STK) Staj Prog- ramı” için işbirliği yaparak, Citi Vak- fõ’nõn 30 yõldõr ABD’de sürdürdüğü programõ Türkiye’de üçüncü kez uygu- luyor. STK staj programõna, 39 farklõ üni- versiteden toplam 333 öğrenci başvurdu, 88 öğrenci de programa kabul edildi. Polisler teşhis edildi iddiası MERSİN (Cumhu- riyet) - Mersin Valiliği, Şevket Sümer Mahalle- si’nde yaşanan korsan gösteriler sonrasõ bir yurt- taşõn evinin bahçesinde polis tarafõndan vurulduğu iddialarõ üzerine İçişleri Bakanlõğõ’ndan müfettiş istedi, cumhuriyet başsav- cõlõğõ da olayla ilgili so- ruşturma başlattõ. İHD, 2 görgü tanõğõnõn Emniyet Müdürlüğü’ne giderek, olaya karõşan 2 polisi teş- his ettiğini açõkladõ. PKK’li hackerler için 40 yıl istemi DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Terör örgütü PKK adõna faaliyet göstererek insan- sõz hava aracõ düşürmeye yönelik program geliştir- dikleri, 5 bin 800 büro- krat, asker, polis, MHP ve BBP’li yöneticinin e- pos- ta ve Facebook şifrelerini kõrdõklarõ belirlenen 12’si tutuklu 20 hacker ile ilgili iddianame tamamlandõ. Sanõklarõn 40 yõla kadar hapsi istendi. Polisin evinde hırsızlık girişimi İstanbul Haber Ser- visi - Bahçelievler’de hõr- sõzlõk amacõyla evine gir- diği polis memuru Serdar Arpa’yõ (23) 5 bõçak dar- besiyle ağõr şekilde yarala- yan bir kişi, evde kalan di- ğer 2 polis tarafõndan ya- kalandõ. Mehmet S. (27) dün saat 07.00’de girdiği dairede çõkardõğõ sesler üzerine yakayõ ele verdi. Mağarada tarihi gazete bulundu ÇUKURCA (AA) - Hakkâri’nin Çukurca ilçe- sinde eski yerleşim alanõ olan kale çevresindeki bir mağarada, Atatürk’ün ölüm haberinin yayõmlan- dõğõ 11 Kasõm 1938 tarih- li Akşam gazetesi bulun- du. Kale çevresinde gezi- nen Hüseyin Ertunç, ma- ğarayõ incelerken duvara sõkõştõrõlmõş gazete ile karşõlaştõ. Okunabilme özelliğini kaybetmeyen 72 yõllõk gazeteyi alan Er- tunç, gazeteyi saklayaca- ğõnõ ve bunun kendisi için de önemli bir arşiv olaca- ğõnõ ifade etti. İÜ ilk 500’de En iyi üniversiteler sõralamasõnda 424’üncü oldu İstanbul Haber Servisi - Her yõl ya- põlan dünyanõn en iyi üniversiteleri se- çiminde Harvard Üniversitesi 8. yõlõnda da birinci olurken Türkiye’den listeye giren tek üniversite 424. sõradaki İs- tanbul Üniversitesi oldu. 2003 yõlõndan bu yana Şanghay Ciao Tong Üniversitesi’ne bağlõ bir merkezin yaptõğõ araştõrmada, bu yõl ABD ilk 10’a 8, ilk 100’e ise 54 üniversitesini so- karak, listenin en iddialõ ülkesi oldu. Har- vard Üniversitesi’nden sonra ABD’den ilk 10’a giren üniversiteler Berkeley, Stanford, Massachusetts Teknoloji Ens- titüsü, California Teknoloji Enstitüsü, Princeton, Columbia ve Chicago üni- versiteleri olarak sõralandõ. İngiltere’nin Cambridge ve Oxford üniversiteleri de, sõralamada ilk 10’da ye- rini aldõ. Şanghay Ciao Tong Üniversi- tesi, 2004 yõlõnda listeye 16 üniversite sokabilen Çin’in bu sayõyõ 2010 yõlõnda 34’e çõkardõğõnõ açõklayarak, Asya’da yükseköğrenim alanõndaki gelişmenin al- tõnõ çizdi. Suudi Arabistan ilk 500’e 2 üniversiteyle dahil oldu. Yiyecek olmadõğõ için intihar etti ORUÇLU BABANIN DRAMI Haber Merkezi - Diyarbakõr’õn Silvan ilçesinde seyyar satõcõlõk yapan evli ve 4 çocuk babasõ Ha- cı Oruç (40), iftar açmak için geldiği evinde eşi- nin, “Yemek yapacak bir şey yoktu; yemek yok” demesi üzerine bunalõma girip, evin bir oda- sõnda kendini asarak intihar etti. Silvan’de geçimini el arabasõyla sebze ve meyve satarak sağlayan ve 2 odalõ tek katlõ ev- de ailesiyle yaşayan Hacõ Oruç, 4 gün önce iftar vakti evine geldi. Eşi Edibe Oruç’a ne yemek yaptõğõnõ soran Oruç, “Yemek yapacak bir şey yoktu; yemek yok” yanõtõnõ alõnca üzülerek, evin bir odasõna çekilip kendisini tavana astõ.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle