Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA 19 AĞUSTOS 2010 PERŞEMBE
4
Tam da bu günlerde mevsim
normallerinin çok üzerinde
sõcaklarla birlikte yaşamaktayõz.
Aşõrõ sõcaklarõn sağlõğõmõzõ olumsuz
etkilemesi kaçõnõlmazdõr.
Bugün yaşadõğõmõz iklim
değişikliklerinin temel nedeni,
bilindiği gibi küresel õsõnmadõr.
Sanayi tesislerinin üretim süreçleri
sonucunda atmosfere salõnan karbon
ve metan gazlarõnõn sera yapõcõ etkisi
küresel õsõnmaya yol açõyor. Buna
bağlõ olarak ortalama sõcaklõklar
yükseliyor.
Küresel õsõnmadan ülkemiz
açõsõnda bakõldõğõnda dünyada
19.büyük ekonomi ve 13. karbon
gazõ üreten ülkeyiz, bu bilgiler
õşõğõnda sanayi üretim tesislerin
büyük çoğunluğunun bölgemizde
yer almasõ, çevremiz için,
çocuklarõmõzõn geleceği için ciddi
tehdit oluşturmaktadõr.
Dünyada ve ülkemizdeki bu
üretim tesisleri küresel õsõnmayõ
arttõrõrken, soluduğumuz havayõ, yer
altõ ve yer üstü su kaynaklarõnõ,
yaşadõğõmõz çevreyi de
kirletmektedir. Bu da toplum
sağlõğõnõ olumsuz etkilemektedir.
Özellikle hamileler, bebekler,
çocuklar, ileri yaşlõlar ve kronik
hastalõklarõ olanlar küresel õsõnma ve
yarattõğõ sonuçlardan olumsuz yönde
en fazla etkilenmektedirler.
Önümüzdeki süreçte Trakya da
öncelikle ve özellikle de Çorlu,
Çerkezköy ilçesi ve tüm Tekirdağ,
Edirne, Kõrklareli İstanbul’un çevre
kirliğine neden olan tüm
olumsuzluklarla baş başa kalmasõ
uygulanmak istenen planlarla
kaçõnõlmaz olacak gibi görünüyor.
Yaz aylarõnda doğal su
kaynaklarõnõn kurumasõ ile bazõ
yerleşim yerlerinde su kõtlõğõ
görülmektedir. Bu durum hem
şebekeye verilen su miktarõnõn
azalmasõna hemde zaman zaman
kesintilerle sonuçlanmaktadõr.
Genel hijyeni yerine getirebilmek
için yeterli su sağlanamamasõnõn
yanõnda su kesintilerinin yaşanmasõ
halinde şebekenin kirlenmesine
neden olmaktadõr. Bu nedenle su
denetiminin daha sõk yapõlmasõ ve
gerekli olduğu hallerde şebekedeki
klor miktarõnõn arttõrõlmasõ yoluna
gidilmelidir.Yerel yönetimlere bu
konuda önemli görevler
düşmektedir.
Artan hava sõcaklõğõ gõdalarõn
daha kõsa sürede bozulmasõna neden
olacağõ için besin zehirlenmelerinde
artõş olmaktadõr. Özellikle
yemekhane, lokanta gibi toplu
yemek yapõlan yerlerde önemli bir
tehlike olan bu durumu önlemek için
gõda denetimleri arttõrõlmalõdõr.
Bireysel olarak da evlerde yapõlan
besinleri uzun süre bekletilmeden
tüketilmesi önemlidir.
Sõcaklõğõn artõşõ hastalõk etkenini
yayan pek çok hayvanõn üremesini
hõzlandõrmaktadõr. Bu amaçla
belediyeler sivrisinek mücadelesi
yapmalõ, çöpleri daha sõk
toplamalõdõr. Ayrõca evlerde
kemiricilerin ve haşaratõn
üremesinin engellenmesi için çöpler
kapalõ tutulmalõ, açõkta yiyecek
bulundurulmamalõdõr. Sõcaklõğõn
artõşõ pek çok çevre sorununu da
getirmektedir. Bu dönemlerde artan
orman yangõnlarõna karşõ önlemler
alõnmalõdõr.
Yaz aylarõnda deniz ve derelerin
kirlenmesi sonucu başta barsak
enfeksiyonlarõ olmak üzere pek çok
enfeksiyon hastalõğõ görülmesi
olasõdõr. Plajlarda deniz suyu kirliliği
daha sõk denetlenmeli, gerektiğinde
denize girilmesi önlenmelidir.
Mesai saatlerinin yeniden
düzenlenmesi konusunda sendikalar
meslek odalarõ üniversiteler ve ilgili
diğer taraflarõn katõlõmõ ile bir
tartõşma yürütülmeli, siesta
uygulamasõ dahil tüm seçenekler
çalõşanlarõn sağlõğõ açõsõndan
değerlendirilmelidir. Sõcaklarõn aşõrõ
yükseldiği günler için Sağlõk
Bakanlõğõ’nõn hamileler özürlüler ve
kronik hastalõğõ olanlar için izin
vermesi yerinde bir karar olup diğer
çalõşanlar için de ilgili mevzuat
doğrultusunda gerekirse tatil ilan
etmelidir,
Günlük yaşamõmõzõ bu ölçüde
olumsuz etkileyen sõcaklar ile
birlikte ramazan ayõnõn başlamasõ ile
oruç tutan bireylerinde çok dikkatli
olmasõnõ zorunlu kõlmaktadõr.
Sağlõklõ bireyler ramazan boyunca
dengeli gõda ve mineralden zengin
bol sõvõ gõdalar tüketmeye özen
göstermeliler. Aşõrõ sõcaklar da
özellikle sõvõ ve mineral kaybõ daha
çok olacaktõr. Ramazanda büyüme
çağõnda olan ergenler
,hamileler,emziren anneler, şeker
hastalõğõ olanlar, kalp ve
hipertansiyon hastalarõ, kronik börek
hastalõğõ ve börek taşõ düşürenler
gibi sorunlarõ olan insanlar sõvõ ve
mineral alõmõnõn uzun süre olmadõğõ
bir durum olacağõ için oruç
tutmamalõlar. Önemli bir konuda
uzun süren açlõğõn insanlarda kan
şekeri düşmesi tütün ve benzeri
alõşkanlõklara ara vermeleri
nedeniyle psikosomatik değişiklere
maruz kalarak, trafikte araç
kullanõrken dikkat süreleri
azalmakta, daha sabõrsõz olmakta bu
acõ sonuçlara neden olan kazalara
sebebiyet vermektedir. Araç
sürücülerinin bu sõcaklarda zorunlu
olmadõkça trafiğe çõkmamalarõ
uygun olur. Sağlõklõ günler dileğiyle.
KONUK
Dr. Ahmet YILMAZ
Yaz sıcaklarına dikkat
Küresel ısınma, denetimsiz koleksiyoncular gibi nedenlerle bu özel cins tehlike altında
Apollo kelebeği yok oluyor
ULUDAĞ - En özel kelebek
cinslerinden biri olan ve 6 bin metre
yükseklikte bile hayatta kalabilen
“Apollo kelebeği”nin nesli küresel
õsõnma, yaşam alanlarõnõn kaybolmasõ ve
koleksiyoncular tarafõndan denetimsizce
toplanmasõ nedeniyle tehlike altõnda.
Dağlõk bölgelerde yaşayan Apollo
kelebeği 6 bin metre yükseklikte bile
hayatta kalabilmeyi başarõyor.
Vücutlarõndaki kürke benzeyen siyah
tüyler, kelebeğin güneşten õsõ emmesine
yardõm ediyor. Diğer kelebeklerinden
kanatlarõndan daha büyük olan biyah
benekli beyaz kanatlarõ da güneş
õşõnlarõnõ alabilmek için daha geniş bir
yüzey sağlõyor. Ayrõca bu kanatlar
olağanüstü yükselme yönteminde de
kelebeğe yardõmcõ oluyor. Son derece
ince olan, neredeyse saydam görünen
kanatlarõyla süzülen Apollo kelebeğinin
uçuşunu seyretmenin keyfi ise bir
başkar. Bursalõ doğa fotoğrafçõsõ Orhan
Turhan, Apollo kelebeğinin neslinin;
küresel õsõnma, asit yağmurlarõ, yaşam
alanõ kaybõ ve koleksiyoncularca
denetimsiz toplanma gibi nedenlerle
tehlike altõnda olduğunu söyledi.
Türkiye’nin en büyük kelebeklerinden
olan bu türün temmuz, ağustos aylarõ
içinde yaşadõğõnõ belirten Turhan, bu
özel cinse Kuzey ve Orta Anadolu’da
deniz seviyesinden 2 bin metre
yükseklikteki dağlõk bölgelerde
rastlanabileceğini ifade etti. Bu
kelebeklerin yaşadõğõ alanlarõn ciddi risk
altõnda, insan etkisine yoğun şekilde
maruz kalmõş bölgeler olduğunu
vurgulayan Turhan, “Apollo
kelebeğinin yok olması demek, bu
alanların yok olması ve bununla
beraber bu bölgelerdeki diğer
canlıların da yok olması demektir.
Apollo kelebeğinin Türkiye’deki son
durumuna yönelik net bilgi yoktur.
Yaşam alanı kaybının, diğer pek çok
türde olduğu gibi, bu tür için de en
önemli bir tehdittir” diye konuştu.
Turhan, yüksek dağlardaki çayõrlõklarda
koleksiyoncularõn aşõrõ toplamasõ
nedeniyle Apollo Kelebeği sayõsõnõn
ciddi oranda azaldõğõnõ sözlerine ekledi.
Osmanlõ’larõn Çanakkale Boğazõ’nõ
geçerek Rumeli’yi almalarõna (1356)
yürükler yoğun olarak katõlmõşlardõr.
Osmanlõ Türkleri, Rumeli’ye
geçmeleri ve Tuna boylarõna kadar
yayõlmalarõ sonucu; Batõ Trakya’yõ,
Bulgaristan’õ, Dobruca’yõ, Rodoplar’õ
ve yurt edinmişlerdir.
Rumeli’ye göçen yürekler daha çok
Tekirdağ,Malkara, Hayranbolu, Edirne
ve Meriç boylarõnõ kendilerine mesken
tutmuşlardõr. Rumeli’nin alõnmasõnda
gösterdikleri kahramanlõktan dolayõ
devlet tarafõndan kendilerine “Evlad-ı
Fatihan” denmesine
kararlaştõrõlmõştõr. Günümüze kadar
gelen ve hâlâ devam eden yürük
yaşam biçimleri ama hatlarõyla
bilinmektedir. Konar göçer yaşayan ve
yerleşik düzeni benimseyen, tarõmdan
daha çok hayvancõlõğa önem veren
göçebe yürük topluluklarõ için Rumeli
bulunmaz bir nimet oluvermiştir.
Rumeli’nin hayvancõlõğa elverişli
yayla ve ovalarõ tarõm için de o denli
elverişli olmasõna rağmen yürükler
yerleşik düzene geçmeyi
benimsememişlerdir. Yerleşik düzene
geçmelerine rağmen yürüklere de
“yatuk” (tembel, durgun) diyerek
küçümseyici lakaplar vermişlerdir.
1400’lü yõllarda Timur’un Anadolu’lu
kasõp kavurmasõ yürükleri daha
yõğõnsal olarak Rumeli’ye geçmeleri
tetiklemişlerdir.
Osmanlõ politikasõ olan uç boylarõnõ
sağlam tutmak Türkmenleştirmek ve
genişlemeyi sürdürmek için Yürük
Türkleri tam anlamõyla biçilmiş
kaftandõr.
Tekirdağ ve dolaylarõ yürüklerin en
çok tercih ettikleri bölge olmuştur. Bu
bölgeye gelen yürüklerin sayõlarõ
oldukça fazladõr. Tekirdağ yöresine
gelen yürükler çeşitli inanç
mezheplerden (Alperenler, Ahiler,
Rahõziler, Aleviler) olmalarõna rağmen
en çok dikkati çeken Alperenler
(Abdallar, Babalar) çeker. Bektaşi
Tarikatõ’na mensupturlar. Tasavvuf
inançlarõna göre Alperenler evrenin
düzenini yaşatõrlar. Ödevleri savaşlarõ
kazanmaktadõr. Daha önce
Anadolu’da olduğu gibi Rumeli’nin
alõnmasõnda da ordunun ön
safhalarõnda savaşa katõlmõşlardõr.
Tekirdağ ilindeki Kõrklar Tekkesi’nin
Alperenler’e ait tekke ve kabristan
olduğu söylenmektedir.
Konar göçer yaşayan yürük
topluluklarõ denetlenemediği ve
kontrol edilemediği için devlet
tarafõndan yerleşik düzene geçmeleri
istenmiştir. Savaşlarda yararlõlõk
gösterenler başta olmak üzere yürük
beylerine geniş araziler temlik
edilmiştir. Tekirdağ ilinin sõnõrlarõ
içinde 50’den fazla çiftlik
bulunmaktadõr.
Doğudaki ağalõğõn Batõda nasõl
beyliğe dönüştüğünü, süregelen bu
sistemde feodalitenin nasõl günümüzde
taşõndõğõnõ başka bir yazõmda
anlatabilmek umuduyla.
Ali IŞIK
Osmanlõ’nõn Yaramaz Çocuklarõ Rumeli Yürükleri
Ihlamurlar
çiçek açtı
KARACABEY -
Kõş aylarõnõn
vazgeçilmez şifalõ
õhlamur çiçeği, Bursa’da
orman köylüsünün
yüzünü güldürdü. Bursa,
Mustafakemalpaşa,
Karacabey ve Yalova
Orman İşletme
Müdürlüğü
sõnõrlarõndaki õhlamur
ağaçlarõndan yõllõk
ortalama 150 ton ürün
elde ediliyor. Bu yõl
ağaçlarda bol çiçek
olmasõ da üreticiyi
sevindirdi. Orman
İşletme
Müdürlüğü’nden
aldõklarõ izinle õhlamur
çiçeklerini toplayan
köylüler, çiçekleri ayõrõp
pazarda 5 liradan satõşa
sunmaya başladõ.
Çevre düzeni
masaya
yatırılıyor
EDİRNE - Edirne
Belediye Başkan
Yardõmcõsõ Şehir
Plancõsõ Namõk Kemal
Döleneken, Edirne İl
Genel Meclisi üyeleri
Nusret Uybaş ve
Mehmet Geçmiş’ten
oluşan heyet 1/25.000
ölçekli il çevre düzeni
planõ ile ilgili olarak
Lalapaşa ve Havsa
belediyelerini ziyaret
etti. Çalõşma grubu
1/25000 ölçekli il çevre
düzeni planõnõ
onaylamadan önce tüm
ilçe belediyelerinin
görüşünü alarak Edirne
Belediye Meclisi ve İl
Genel Meclisi’ne bir
rapor sunacak.
BURSA - Bursa Büyükşehir Belediyesi,
Osmanlõ sultanlarõ tarafõndan yaptõrõlan
Muradiye Külliyesi’nin bakõm ve restoras-
yonu için Kültür ve Turizm Bakanlõğõ’ndan
onay aldõ.
Restorasyon protokolünü Vakõflar Genel
Müdürlüğü ile imzalayacak olan Bursa Bü-
yükşehir Belediyesi Başkanõ Recep Altepe,
Bursa’nõn en önemli kimliğinin kültür baş-
kenti olduğunu söyledi.
Zaman kaybetmeden harekete geçecekle-
rini belirten Altepe, bahçesindeki mezar
taşlarõ ile adeta açõk müzeyi andõran Mura-
diye Külliyesi’ni, Türkiye’ye örnek bir Me-
zar Taşõ Müzesi haline getirmeyi istedikle-
rini vurguladõ.
Mezar Taşı Müzesi
Edirne Arõ Yetiştirici-
leri Birliği Yönetim Ku-
rulu Başkanõ Erdoğan
Altõnordu, “Çam balı
üretimi yapılan orman
alanlarından ağaç, ke-
reste ve odun satışın-
dan ancak 30 yılda elde
edilebilecek bir kaynak
çam balı üretiminden
bir yılda gerçekleşebil-
mektedir” dedi.
Keşan’õn Trakya’da
tek çam balõ üretim mer-
kezi olduğunu anõmsatan
Altõnordu, bölgede her yõl 20 bin kovan arõ-
nõn konuşlandõrabileceğini ve en az 10 bin
teneke çam balõ üretimi
yapõlabileceğini dile ge-
tirdi. Bunun Keşan eko-
nomisine 1,5 ila 2 mil-
yon liralõk bir kaynak
oluşturabileceğini belir-
ten Altõnordu, “Çam ba-
lı üretimi yapılan or-
man alanlarından ağaç,
kereste ve odun satışın-
dan ancak 30 yılda elde
edilebilecek bir kaynak
çam balı üretiminden
bir yılda gerçekleşebil-
mektedir. Ancak şu an-
da bunu maalesef tam olarak değerlendi-
rebilmiş değiliz” dedi.
Çam balı Türkiye için
stratejik bir üründür