19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
CMYB C M Y B SAYFA 19 AĞUSTOS 2010 PERŞEMBE 4 Tam da bu günlerde mevsim normallerinin çok üzerinde sõcaklarla birlikte yaşamaktayõz. Aşõrõ sõcaklarõn sağlõğõmõzõ olumsuz etkilemesi kaçõnõlmazdõr. Bugün yaşadõğõmõz iklim değişikliklerinin temel nedeni, bilindiği gibi küresel õsõnmadõr. Sanayi tesislerinin üretim süreçleri sonucunda atmosfere salõnan karbon ve metan gazlarõnõn sera yapõcõ etkisi küresel õsõnmaya yol açõyor. Buna bağlõ olarak ortalama sõcaklõklar yükseliyor. Küresel õsõnmadan ülkemiz açõsõnda bakõldõğõnda dünyada 19.büyük ekonomi ve 13. karbon gazõ üreten ülkeyiz, bu bilgiler õşõğõnda sanayi üretim tesislerin büyük çoğunluğunun bölgemizde yer almasõ, çevremiz için, çocuklarõmõzõn geleceği için ciddi tehdit oluşturmaktadõr. Dünyada ve ülkemizdeki bu üretim tesisleri küresel õsõnmayõ arttõrõrken, soluduğumuz havayõ, yer altõ ve yer üstü su kaynaklarõnõ, yaşadõğõmõz çevreyi de kirletmektedir. Bu da toplum sağlõğõnõ olumsuz etkilemektedir. Özellikle hamileler, bebekler, çocuklar, ileri yaşlõlar ve kronik hastalõklarõ olanlar küresel õsõnma ve yarattõğõ sonuçlardan olumsuz yönde en fazla etkilenmektedirler. Önümüzdeki süreçte Trakya da öncelikle ve özellikle de Çorlu, Çerkezköy ilçesi ve tüm Tekirdağ, Edirne, Kõrklareli İstanbul’un çevre kirliğine neden olan tüm olumsuzluklarla baş başa kalmasõ uygulanmak istenen planlarla kaçõnõlmaz olacak gibi görünüyor. Yaz aylarõnda doğal su kaynaklarõnõn kurumasõ ile bazõ yerleşim yerlerinde su kõtlõğõ görülmektedir. Bu durum hem şebekeye verilen su miktarõnõn azalmasõna hemde zaman zaman kesintilerle sonuçlanmaktadõr. Genel hijyeni yerine getirebilmek için yeterli su sağlanamamasõnõn yanõnda su kesintilerinin yaşanmasõ halinde şebekenin kirlenmesine neden olmaktadõr. Bu nedenle su denetiminin daha sõk yapõlmasõ ve gerekli olduğu hallerde şebekedeki klor miktarõnõn arttõrõlmasõ yoluna gidilmelidir.Yerel yönetimlere bu konuda önemli görevler düşmektedir. Artan hava sõcaklõğõ gõdalarõn daha kõsa sürede bozulmasõna neden olacağõ için besin zehirlenmelerinde artõş olmaktadõr. Özellikle yemekhane, lokanta gibi toplu yemek yapõlan yerlerde önemli bir tehlike olan bu durumu önlemek için gõda denetimleri arttõrõlmalõdõr. Bireysel olarak da evlerde yapõlan besinleri uzun süre bekletilmeden tüketilmesi önemlidir. Sõcaklõğõn artõşõ hastalõk etkenini yayan pek çok hayvanõn üremesini hõzlandõrmaktadõr. Bu amaçla belediyeler sivrisinek mücadelesi yapmalõ, çöpleri daha sõk toplamalõdõr. Ayrõca evlerde kemiricilerin ve haşaratõn üremesinin engellenmesi için çöpler kapalõ tutulmalõ, açõkta yiyecek bulundurulmamalõdõr. Sõcaklõğõn artõşõ pek çok çevre sorununu da getirmektedir. Bu dönemlerde artan orman yangõnlarõna karşõ önlemler alõnmalõdõr. Yaz aylarõnda deniz ve derelerin kirlenmesi sonucu başta barsak enfeksiyonlarõ olmak üzere pek çok enfeksiyon hastalõğõ görülmesi olasõdõr. Plajlarda deniz suyu kirliliği daha sõk denetlenmeli, gerektiğinde denize girilmesi önlenmelidir. Mesai saatlerinin yeniden düzenlenmesi konusunda sendikalar meslek odalarõ üniversiteler ve ilgili diğer taraflarõn katõlõmõ ile bir tartõşma yürütülmeli, siesta uygulamasõ dahil tüm seçenekler çalõşanlarõn sağlõğõ açõsõndan değerlendirilmelidir. Sõcaklarõn aşõrõ yükseldiği günler için Sağlõk Bakanlõğõ’nõn hamileler özürlüler ve kronik hastalõğõ olanlar için izin vermesi yerinde bir karar olup diğer çalõşanlar için de ilgili mevzuat doğrultusunda gerekirse tatil ilan etmelidir, Günlük yaşamõmõzõ bu ölçüde olumsuz etkileyen sõcaklar ile birlikte ramazan ayõnõn başlamasõ ile oruç tutan bireylerinde çok dikkatli olmasõnõ zorunlu kõlmaktadõr. Sağlõklõ bireyler ramazan boyunca dengeli gõda ve mineralden zengin bol sõvõ gõdalar tüketmeye özen göstermeliler. Aşõrõ sõcaklar da özellikle sõvõ ve mineral kaybõ daha çok olacaktõr. Ramazanda büyüme çağõnda olan ergenler ,hamileler,emziren anneler, şeker hastalõğõ olanlar, kalp ve hipertansiyon hastalarõ, kronik börek hastalõğõ ve börek taşõ düşürenler gibi sorunlarõ olan insanlar sõvõ ve mineral alõmõnõn uzun süre olmadõğõ bir durum olacağõ için oruç tutmamalõlar. Önemli bir konuda uzun süren açlõğõn insanlarda kan şekeri düşmesi tütün ve benzeri alõşkanlõklara ara vermeleri nedeniyle psikosomatik değişiklere maruz kalarak, trafikte araç kullanõrken dikkat süreleri azalmakta, daha sabõrsõz olmakta bu acõ sonuçlara neden olan kazalara sebebiyet vermektedir. Araç sürücülerinin bu sõcaklarda zorunlu olmadõkça trafiğe çõkmamalarõ uygun olur. Sağlõklõ günler dileğiyle. KONUK Dr. Ahmet YILMAZ Yaz sıcaklarına dikkat Küresel ısınma, denetimsiz koleksiyoncular gibi nedenlerle bu özel cins tehlike altında Apollo kelebeği yok oluyor ULUDAĞ - En özel kelebek cinslerinden biri olan ve 6 bin metre yükseklikte bile hayatta kalabilen “Apollo kelebeği”nin nesli küresel õsõnma, yaşam alanlarõnõn kaybolmasõ ve koleksiyoncular tarafõndan denetimsizce toplanmasõ nedeniyle tehlike altõnda. Dağlõk bölgelerde yaşayan Apollo kelebeği 6 bin metre yükseklikte bile hayatta kalabilmeyi başarõyor. Vücutlarõndaki kürke benzeyen siyah tüyler, kelebeğin güneşten õsõ emmesine yardõm ediyor. Diğer kelebeklerinden kanatlarõndan daha büyük olan biyah benekli beyaz kanatlarõ da güneş õşõnlarõnõ alabilmek için daha geniş bir yüzey sağlõyor. Ayrõca bu kanatlar olağanüstü yükselme yönteminde de kelebeğe yardõmcõ oluyor. Son derece ince olan, neredeyse saydam görünen kanatlarõyla süzülen Apollo kelebeğinin uçuşunu seyretmenin keyfi ise bir başkar. Bursalõ doğa fotoğrafçõsõ Orhan Turhan, Apollo kelebeğinin neslinin; küresel õsõnma, asit yağmurlarõ, yaşam alanõ kaybõ ve koleksiyoncularca denetimsiz toplanma gibi nedenlerle tehlike altõnda olduğunu söyledi. Türkiye’nin en büyük kelebeklerinden olan bu türün temmuz, ağustos aylarõ içinde yaşadõğõnõ belirten Turhan, bu özel cinse Kuzey ve Orta Anadolu’da deniz seviyesinden 2 bin metre yükseklikteki dağlõk bölgelerde rastlanabileceğini ifade etti. Bu kelebeklerin yaşadõğõ alanlarõn ciddi risk altõnda, insan etkisine yoğun şekilde maruz kalmõş bölgeler olduğunu vurgulayan Turhan, “Apollo kelebeğinin yok olması demek, bu alanların yok olması ve bununla beraber bu bölgelerdeki diğer canlıların da yok olması demektir. Apollo kelebeğinin Türkiye’deki son durumuna yönelik net bilgi yoktur. Yaşam alanı kaybının, diğer pek çok türde olduğu gibi, bu tür için de en önemli bir tehdittir” diye konuştu. Turhan, yüksek dağlardaki çayõrlõklarda koleksiyoncularõn aşõrõ toplamasõ nedeniyle Apollo Kelebeği sayõsõnõn ciddi oranda azaldõğõnõ sözlerine ekledi. Osmanlõ’larõn Çanakkale Boğazõ’nõ geçerek Rumeli’yi almalarõna (1356) yürükler yoğun olarak katõlmõşlardõr. Osmanlõ Türkleri, Rumeli’ye geçmeleri ve Tuna boylarõna kadar yayõlmalarõ sonucu; Batõ Trakya’yõ, Bulgaristan’õ, Dobruca’yõ, Rodoplar’õ ve yurt edinmişlerdir. Rumeli’ye göçen yürekler daha çok Tekirdağ,Malkara, Hayranbolu, Edirne ve Meriç boylarõnõ kendilerine mesken tutmuşlardõr. Rumeli’nin alõnmasõnda gösterdikleri kahramanlõktan dolayõ devlet tarafõndan kendilerine “Evlad-ı Fatihan” denmesine kararlaştõrõlmõştõr. Günümüze kadar gelen ve hâlâ devam eden yürük yaşam biçimleri ama hatlarõyla bilinmektedir. Konar göçer yaşayan ve yerleşik düzeni benimseyen, tarõmdan daha çok hayvancõlõğa önem veren göçebe yürük topluluklarõ için Rumeli bulunmaz bir nimet oluvermiştir. Rumeli’nin hayvancõlõğa elverişli yayla ve ovalarõ tarõm için de o denli elverişli olmasõna rağmen yürükler yerleşik düzene geçmeyi benimsememişlerdir. Yerleşik düzene geçmelerine rağmen yürüklere de “yatuk” (tembel, durgun) diyerek küçümseyici lakaplar vermişlerdir. 1400’lü yõllarda Timur’un Anadolu’lu kasõp kavurmasõ yürükleri daha yõğõnsal olarak Rumeli’ye geçmeleri tetiklemişlerdir. Osmanlõ politikasõ olan uç boylarõnõ sağlam tutmak Türkmenleştirmek ve genişlemeyi sürdürmek için Yürük Türkleri tam anlamõyla biçilmiş kaftandõr. Tekirdağ ve dolaylarõ yürüklerin en çok tercih ettikleri bölge olmuştur. Bu bölgeye gelen yürüklerin sayõlarõ oldukça fazladõr. Tekirdağ yöresine gelen yürükler çeşitli inanç mezheplerden (Alperenler, Ahiler, Rahõziler, Aleviler) olmalarõna rağmen en çok dikkati çeken Alperenler (Abdallar, Babalar) çeker. Bektaşi Tarikatõ’na mensupturlar. Tasavvuf inançlarõna göre Alperenler evrenin düzenini yaşatõrlar. Ödevleri savaşlarõ kazanmaktadõr. Daha önce Anadolu’da olduğu gibi Rumeli’nin alõnmasõnda da ordunun ön safhalarõnda savaşa katõlmõşlardõr. Tekirdağ ilindeki Kõrklar Tekkesi’nin Alperenler’e ait tekke ve kabristan olduğu söylenmektedir. Konar göçer yaşayan yürük topluluklarõ denetlenemediği ve kontrol edilemediği için devlet tarafõndan yerleşik düzene geçmeleri istenmiştir. Savaşlarda yararlõlõk gösterenler başta olmak üzere yürük beylerine geniş araziler temlik edilmiştir. Tekirdağ ilinin sõnõrlarõ içinde 50’den fazla çiftlik bulunmaktadõr. Doğudaki ağalõğõn Batõda nasõl beyliğe dönüştüğünü, süregelen bu sistemde feodalitenin nasõl günümüzde taşõndõğõnõ başka bir yazõmda anlatabilmek umuduyla. Ali IŞIK Osmanlõ’nõn Yaramaz Çocuklarõ Rumeli Yürükleri Ihlamurlar çiçek açtı KARACABEY - Kõş aylarõnõn vazgeçilmez şifalõ õhlamur çiçeği, Bursa’da orman köylüsünün yüzünü güldürdü. Bursa, Mustafakemalpaşa, Karacabey ve Yalova Orman İşletme Müdürlüğü sõnõrlarõndaki õhlamur ağaçlarõndan yõllõk ortalama 150 ton ürün elde ediliyor. Bu yõl ağaçlarda bol çiçek olmasõ da üreticiyi sevindirdi. Orman İşletme Müdürlüğü’nden aldõklarõ izinle õhlamur çiçeklerini toplayan köylüler, çiçekleri ayõrõp pazarda 5 liradan satõşa sunmaya başladõ. Çevre düzeni masaya yatırılıyor EDİRNE - Edirne Belediye Başkan Yardõmcõsõ Şehir Plancõsõ Namõk Kemal Döleneken, Edirne İl Genel Meclisi üyeleri Nusret Uybaş ve Mehmet Geçmiş’ten oluşan heyet 1/25.000 ölçekli il çevre düzeni planõ ile ilgili olarak Lalapaşa ve Havsa belediyelerini ziyaret etti. Çalõşma grubu 1/25000 ölçekli il çevre düzeni planõnõ onaylamadan önce tüm ilçe belediyelerinin görüşünü alarak Edirne Belediye Meclisi ve İl Genel Meclisi’ne bir rapor sunacak. BURSA - Bursa Büyükşehir Belediyesi, Osmanlõ sultanlarõ tarafõndan yaptõrõlan Muradiye Külliyesi’nin bakõm ve restoras- yonu için Kültür ve Turizm Bakanlõğõ’ndan onay aldõ. Restorasyon protokolünü Vakõflar Genel Müdürlüğü ile imzalayacak olan Bursa Bü- yükşehir Belediyesi Başkanõ Recep Altepe, Bursa’nõn en önemli kimliğinin kültür baş- kenti olduğunu söyledi. Zaman kaybetmeden harekete geçecekle- rini belirten Altepe, bahçesindeki mezar taşlarõ ile adeta açõk müzeyi andõran Mura- diye Külliyesi’ni, Türkiye’ye örnek bir Me- zar Taşõ Müzesi haline getirmeyi istedikle- rini vurguladõ. Mezar Taşı Müzesi Edirne Arõ Yetiştirici- leri Birliği Yönetim Ku- rulu Başkanõ Erdoğan Altõnordu, “Çam balı üretimi yapılan orman alanlarından ağaç, ke- reste ve odun satışın- dan ancak 30 yılda elde edilebilecek bir kaynak çam balı üretiminden bir yılda gerçekleşebil- mektedir” dedi. Keşan’õn Trakya’da tek çam balõ üretim mer- kezi olduğunu anõmsatan Altõnordu, bölgede her yõl 20 bin kovan arõ- nõn konuşlandõrabileceğini ve en az 10 bin teneke çam balõ üretimi yapõlabileceğini dile ge- tirdi. Bunun Keşan eko- nomisine 1,5 ila 2 mil- yon liralõk bir kaynak oluşturabileceğini belir- ten Altõnordu, “Çam ba- lı üretimi yapılan or- man alanlarından ağaç, kereste ve odun satışın- dan ancak 30 yılda elde edilebilecek bir kaynak çam balı üretiminden bir yılda gerçekleşebil- mektedir. Ancak şu an- da bunu maalesef tam olarak değerlendi- rebilmiş değiliz” dedi. Çam balı Türkiye için stratejik bir üründür
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle