Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Son zamanlarda içime bir kurt
düştü, kendi kendime durmadan
soruyorum:
- Biz bu Kürt sorununu
çözmeyi gerçekten istiyor
muyuz?
Siyasi partiler ve de liderleri,
günü kurtaracak çıkışlarla işi
geçiştiriyorlar.
SHP’nin bir zamanlar
hazırladığı, CHP’nin de onun
üzerine bina ettiği geçmiş
raporların dışında olayı etraflıca
inceleyen, çözümler öneren
politika yok.
AKP hükümetinin önce “Kürt
Açılımı” sonra “Demokratik
Açılım” olarak sunduğu öneri,
sorunun siyasal, sosyal,
toplumsal, eğitimsel, psikolojik,
tarihi, ekonomik yönlerini
kapsamaktan çok uzak.
Üstelik, sözde açılım, çözüm
konusunda ilerleme sağlamış
değil. Uygulanışıyla da, bir
tarafta olmayacak beklentiler,
öte yanda da, kimi kuşkuları da
kışkırtan bir öfke uyandırmış
durumda.
Bu ortamda tek umut veren
husus, Kılıçdaroğlu’nun,
hükümeti terör konusuyla
yıpratma yolunu tutmayacağını,
ulusal bir politika belirlemek için,
karşılıklı görüşmeye hazır
olduğunu açıklaması oldu.
Kürt sorunu tarihi kökleri de
olan çok yönlü bir sorundur.
Mutlaka, bu topraklar üzerinde
ayrılıkçı bir Kürt ulusu yaratma
girişimi olarak okunması da
yanlıştır. Sorunun bir toplumsal
bir de terör yanı vardır. Her ikisi
de hem birbirleriyle bağlantılı,
hem de birbirlerinden ayrıdır.
Yani, “İmralı” ile konuşarak,
belki terör sorununu, o da bir
süreliğine çözebilirsiniz ama Kürt
sorunu yine büyük problemleriyle
ortada kalır. Bu kısacık köşede
sorunun tümünü ve çözüm
çarelerini özetlemek imkânsız.
Ama bu konuda konuşan hemen
herkesin üzerinde birleştiği
nokta, Kürt sorununun da, terör
sorununun da çözümünde
bölgedeki işsizliğin çok önemli
bir rolü olduğudur. Tabii işsizliği
azaltmak, istihdamı arttırmak
için yatırımın şart olduğunu
bilmek ekonomist olmayı
zorunlu kılmıyor...
Herkes biliyor, yatırım
çekemeyen Güneydoğu’ya
yoğun sermaye götürmek şart!..
Sanki hemen hemen herkes bu
noktada ittifak etmemiş gibi,
önceki gün 200 kişilik bir
işadamı heyetiyle Kuzey Irak’a
hareket eden Devlet Bakanı
Çağlayan, herkesi orada
yatırıma çağırıyor.
Ve Sayın Bakan, Milliyet
gazetesinden Murat
Sabuncu’ya verdiği demeçte,
çağrısını övünçle aktarır, heyete
katılma başvurularının 500’ü
geçtiğini söylerken, ekliyor:
- Bu rakama Doğu ve
Güneydoğu Anadolu Ticaret
odalarının kaldıracakları
otobüsle gidecekler dahil değil.
Manzarayı görüyor musunuz?
Terörün önlenmesi koşullarının
başında çoğunluk Doğu ve
Güneydoğu’da işsizlik
sorununun çözülmesini görüyor.
Devletin Bakanı Çağlayan
ise Türk işadamlarına
Kuzey Irak Kürt bölgesi için
sesleniyor:
- Gelin buraya yatırım yapın!
Bulunmaz fırsat, geç kalmayın!
Bugün bire mal olan inanın yarın
altmışa çıkacak. Bakanı da
kutlarım. İşadamlarımızı da!..
Kuzey Irak’ı abat edecekler,
orada bölgenin çekim
odaklarından birini yaratacaklar.
Bunlar Türkiye
Cumhuriyeti’nin Türk bakanı ve
Türkiye Cumhuriyeti’nin Türk ve
de Kürt kökenli işadamları...
- Kardeşim, kendi insanın
işsizlikten açlıktan kıvranırken
neden ona yatırım yapıp
terörü sonlandırmaya yardım
etmiyor da Barzani’ye
gidiyorsun? Özel sektör
yapmıyor, devlet olarak siz
neden yapmıyorsunuz Sayın
Bakan desen yanıt hazırdır:
- Bizim Güneydoğu rantabl
değil, Barzani’nin diyarında kâr
var. Sen anlamazsın!
Evet sayın okurlarım, ben
anlamam, siz anlamazsınız.
Barzani’de kâr var, bizim
Güneydoğu’da yok, orada terör
var.
Kâr neredeyse sermaye oraya
koşar.
Sonra da, sermayenin
temsilcileri “İmralı’yla konuşalım”
derken, Mehmet teröre karşı
araziye sürülür.
Kâr cebe, alavere dalavere
sade Mehmet nöbete!
Oh ne âlâ!..
asirmen@cumhuriyet.com.tr
CMYB
C M Y B
GÜNDEM MUSTAFA BALBAY
Baştarafı 1. Sayfada
sloganla yakaladı:
“Yeter, söz milletin.”
Tek parti yönetiminin başarısı - başarısızlığı ayrı
konuydu, toplum “yeni bir yönetim” istedi. DP
yüzde 50’ye yakın oy oranıyla tek parti iktidarı oldu.
1960’larda Adalet Partisi, Süleyman Demirel’le
toplumdaki bir başka arayışı yakaladı:
“Büyük Türkiye.”
Demirel bu umudu büyüttü; yüzde 50’ye yakın
oyla 60’lara damgasını vurdu.
1970’lerde Cumhuriyet Halk Partisi Bülent
Ecevit’le birlikte bir başka arayışın adresi oldu.
Köyden kente göç yoğunlaşmıştı, gecekondu
semtleri oluşmuştu, umut arayışları artmıştı. Bunlar
şu sloganla vücut buldu:
“Toprak işleyenin, su kullananın... Ak günlere...”
Ecevit’le CHP çok partili yaşamdaki en yüksek
oyunu aldı, yüzde 45’e dayandı.
1980’lerde toplumda can güvenliği tedirginliği,
dünyadaki değişimi yakalama arayışı vardı. Bunlara
Turgut Özal’ın Anavatan Partisi şu sloganlarla yanıt
verdi:
“Her eğilimi birleştireceğiz... Çağ atlayacağız.”
Toplum, milletvekili listesinde “muhafazakâr,
milliyetçi, sosyal demokrat, mukadesatçı”
bulunduran ANAP’a yüzde 45 oy verdi.
1990’lar siyasal parçalanma yılları olarak
adlandırılabilir. 12 Eylül’ün oluşturmak istediği
zoraki yapı zaten parçalanmıştı. Getirdiği yasaklar
önemli ölçüde kaldırılmıştı. Ancak merkez sağ ve
merkez sol kendi içinde dağıldı, ikili yapılar oluştu.
Bu durum beraberinde koalisyon hükümetlerini
getirdi.
2000’lere koalisyonların getirdiği bıkkınlıkla girildi.
Bu öyle bir bıkkınlıktı ki, toplum “bunlar gitsin, kim
gelirse gelsin” dedi.
AKP geldi.
Geçmişte yaşananlardan kendince, kendisi için
çok iyi dersler çıkaran AKP, tıpkı DP ve AP gibi tek
başına iktidarı yakaladı.
AKP’nin Türkiye’yi nereye getirdiği ortada.
AKP ve medyası önceki iktidarlardan farklı olarak
varlığını sürdürmenin başlıca koşulunu şurada
görüyor:
Kendin dışındaki seçenekleri çökert. Bunu
yapamıyorsan zayıflat, seçenek olmaktan çıkar.
Bu, demokrasilerde olmayan bir oyun.
Geldik 2010’lara...
Yeni on yılda Türkiye’de nasıl bir siyasi coğrafya
şekillenecek?
AKP’ye karşı güçlü seçenek nereden çıkacak?
Görünen o ki, bu soruların sorulması bile AKP’yi
kahrediyor.
Ancak ne olursa olsun, Türkiye’nin siyasal birikimi
seçenek üretebilecek bir yapıya ulaştı. Toplumun
siyasal bilincinin azlığı-çokluğu ayrı konu; “bunlar
yapamazsa değiştiriririz” anlayışı yerleşti. Seçmen
oy verirken ilk “bu sefer” sözünü kullanıyor; “bu
sefer şuraya”, yani başka sefer başka yere.
2010’ların ilk seçimi en geç önümüzdeki yılın
temmuzunda yapılacak.
AKP seçeneksizleştirme arayışında...
CHP bir rüzgâr yakaladı...
MHP geleneksel duruşunda...
Merkez sağ kendine gelmeye çalışıyor...
CHP’nin yakaladığı rüzgârın “iktidar gemisi
yelkenlerini” doldurabilmesi için öncelikle çok iyi bir
rotasının olması, bu rotayı 3-4 sözcükten oluşan
sloganlara dönüştürüp toplumun arayışlarıyla
birleştirmesi gerekiyor.
Merkez sağa oturamayan AKP, merkez sağdan
seçenek çıkmaması için her şeyi yapıyor.
Cindoruk’la birlikte arkadaşların cinleri doruğa
çıkmıştı. Ne yapıp edip oradaki umudu koruğa
çevirmeye çalışıyorlar.
Net olarak görünen 2010’larda siyasal tablo
değişecek, kazanan “toplumun arayışını yakalayan”
olacak...
Demokrasi tarihinde olduğu gibi...
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
RTE’nin CHP Genel Başkanı’nın görüşme isteğine
olumlu yanıt verirken takındığı tavır üzerinde duran
yok.
Terör konusu “yine” gündeme gelmiş; şimdi
“Görüşürüz diyenler varmış, eyvallah!” ama “En kısa
zamanda davetimi yapacağım. Bakalım kimler
gelecek?” diyor ve üst perdeden, adeta emreder bir
üslup içinde, kendini başlıca aktör, muhalefet
partilerini de figüran düzeyinde gören bir davranış
sergiliyor.
Gel deyince emri alan, ceket düğmelerini ilikleyip
koşarak huzura gelen bakanları gibi, muhalefet
partilerini Başbakanlık’a çağırıyor.
Bırakalım Başbakanlık sıfatını bir yana,
demokratik gelenekler iyi niyetli bir yaklaşımı
böylesine kaba, alaycı ve fazla önem vermez bir
tutum içinde karşılamaya elverişli değil.
Diyeceksiniz ki, siyasette sürekli nezaket ve
zarafetten söz eden RTE’nin, zaten hemen her
konuşması siyasal nezaket ve zarafetten yoksundur.
Kılıçdaroğlu, Başbakan’ın partileri ayağına
(Başbakanlık’a) çağırma yetkisi olmadığını söylerken
anlamsız ve dayanaksız bir dayatmada mı bulundu?
Elbette hayır.
Kılıçdaroğlu partileri çağırma yetkisinin ancak
cumhurbaşkanlarına özgü bir özellik olduğunun
altını çizerken düne kadar uygulanan demokratik
gelenekleri yinelemiş oluyordu.
Tabii kendini ülkenin tek söz sahibi gören bir
insana bu türden demokratik gerçekleri anlatmak
olanaksızdır.
Medya da ilk aşamada ortak bir sorumluluk arıyor.
RTE makama çağırdı diyor. Lakin Başbakan’ın bu
davranışını eleştirmiyor.
Başbakan’ın makama çağıramayacağını söylediği
için CHP’yi sorumluluğa ortak yapıyor.
MHP’nin RTE ile neden görüşmeyeceğini içeren
nedenlerine de sıcak bakmıyor.
Oysa Devlet Bahçeli, çağrıyı reddederken
gerekçesini de söylüyor: “Görüşme sonrası nasıl bir
yalan ve iftirayla karşı karşıya kalacağımız belli değil”
diyor.
Bir parti bir başbakan hakkında böyle bir inanca
sahipse onunla bir araya gelerek terör sorununa
birlikte çare arayabilir mi?
TV haber sunucularının yorumları, gazetelerdeki
yorum ve değerlendirmeler… iktidar ve muhalefet
partilerinin siyasal çekişmeleri bir yana atarak bir
araya gelmelerini, terör sorununa ortak mücadeleyi
içeren çözüm yolları saptamalarını istiyor.
Terör artık öylesine dayanılmaz halde ki
toplumdan yükselen baskıyı yadsımak olanaksız.
Partilerin bir araya gelebilmelerine, soruna çare
üretebilmelerine öncelikle AKP’nin (RTE’nin) öncülük
etmesi gerekiyor.
RTE terörün ulusal bir sorun olduğunu sürekli
söyler; ne var ki ulusal bir sorunu çözebilmek için
ulusal bir anlayışın gerçekleşmesine bir türlü
yanaşmaz.
Nitekim görüşmenin A’sından söz edildiği bir
sırada AKP grubunda Kürt açılımına daha da hız
vererek devam edileceğinin altını çiziyordu.
Oysa muhalefet partileri açılımın teröre karşı
yararlı bir önlem olmadığını, hatta etnik ayrışmayı
kışkırttığını öne sürüyorlar.
Böylece RTE, ulusal olası bir davranışı daha
başlamadan tartışmalı duruma getiriyor.
Bir gün önce görüşme isteklerine önkoşulum yok
diye yeşil ışık yakıyor; ertesi günü açılım gibi
önkoşulun dik alasını açıklıyor.
Gruptaki çoğu yerde saldırgan konuşmasında
partileri “önyargısız dinleyip söylenenleri dikkate
alacağız” ne demek?
Şu demek: Partilerle ulusal bir mücadele
platformu oluşturmayı değil… onların mücadele
alanında varsa önerileri -lütfedip- dinleyeceğini
söylüyor.
Partilerle görüşmeye bakışının içtenlikten yoksun
olduğunu kanıtlayacak bir başka sözü dikkatlerden
kaçıyor.
Murat ettiği, amaçladığı ortak akıl, ortak mücadele
platformu değil, kendi doğrultusunda teröre karşı
söylem birliği, ağız birliği olmasını istiyor. O kadar!
İyimserliği bırakmayalım. Söz konusu RTE oldu
mu, oyunun sonudur demek olanaksız.
Tepkileri dikkate alarak bugün yarın bakarsınız,
hem görüşmeye istekli görünür, hem de muhalefeti
kamuoyu önünde madara edeceğine inandığı yeni
bir görüşme önerisiyle ekranlarda boy gösterebilir.
Olmaz olmaz demeyin; RTE ile her şey olabilir.
ankcum@cumhuriyet.com.tr
SAYFA 1 TEMMUZ 2010 PERŞEMBECUMHURİYET
8 HABERLERİN DEVAMI
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 1 Temmuz
DÜNYADA BUGÜN
ALİ SİRMEN
Kâr ve Terör
Oslo B 22
Helsinki B 16
Stockholm B 21
Londra PB 25
AmsterdamB 25
Brüksel PB 30
Paris PB 31
Bonn B 30
Münih B 31
Berlin PB 28
BudapeştePB 28
Madrid PB 31
Viyana PB 28
Belgrad Y 27
Sofya Y 30
Roma A 23
Atina Y 26
Zürih B 28
Moskova B 25
Aşkabat A 37
Taşkent A 38
Bakû B 29
Bişkek A 32
Tiflis B 36
Kahire A 31
Şam A 32
İstanbul Y 27
Edirne Y 30
Kocaeli PB 29
Çanakkale Y 28
İzmir B 32
Manisa B 33
Denizli B 32
Zonguldak Y 24
Sinop Y 26
Samsun Y 27
Trabzon Y 26
Giresun Y 28
Ankara PB 28
Eskişehir PB 27
Konya PB 30
Sıvas Y 29
Antalya B 30
Adana B 31
Mersin B 29
Diyarbakır B 37
Şanlıurfa B 37
Mardin B 31
Siirt B 36
Hakkâri B 30
Van B 25
Kars PB 27
Ülkemizin kuzey
ve iç kesimleri par-
çalı ve çok bulutlu,
Marmara’nın batı-
sı, Karadeniz ile
Yozgat, Sivas ve
Ardahan çevreleri
sağanak ve gök
gürültülü sağanak,
diğer yerler az bu-
lutlu ve açık geçe-
cek. Hava sıcaklı-
ğı ülkemizin gene-
linde 2 ila 4 dere-
ce artacak.
Kõlõçdaroğlu’na Deniz Feneri’yle ilgili düzmece belge satmaya çalõştõlar
AYKUT KÜÇÜKKAYA
İSTANBUL - Türk kamuoyunun
yakõndan takip ettiği Deniz Feneri
soruşturmasõyla ilgili CHP lideri
Kemal Kılıçdaroğlu üzerinden bü-
yük bir oyun oynanmak istendi.
Yolsuzluklarõ belgelerle kamuoyuna
açõklayan ve bu yönüyle halkõn say-
gõsõnõ kazanan Kõlõçdaroğlu’na, ge-
nel başkan olmadan kõsa bir süre
önce Deniz Feneri’yle ilgili düzme-
ce bir belgenin “100 bin Avro”
karşõlõğõnda satõlmak istendiği orta-
ya çõktõ. Ankara Cumhuriyet Baş-
savcõlõğõ konuyla ilgili ismi gizli tu-
tulan bir kişiyi iki gün boyunca sor-
gulayarak planõn hem Deniz Feneri
olayõnõ yakõndan takip eden CHP ve
Kõlõçdaroğlu’nu yõpratmak; hem de
Almanya’nõn asõl failler olarak nite-
lendirdiği isimlerin üzerine atõlan
bazõ suçlamalarõ üstlenmek olduğu-
nu tespit etti. Cumhuriyet bu önemli
bilgiyi hem Ankara Cumhuriyet
Başsavcõlõğõ’ndan hem de CHP Ge-
nel Merkezi’nden doğrulattõ.
Gazetemizin üst düzey bir yetkili-
den edindiği bilgiye göre yaklaşõk
3-4 ay önce Ankara’da yaşanan olay
özetle şöyle gelişti: Kemal Kõlõçda-
roğlu’na genel başkan olmadan kõsa
bir süre önce Deniz Feneri’yle ilgili
belge vereceğini söyleyen bir kişi
bunun karşõlõğõnda CHP liderinden
100 bin Avro talep etti. Kõlõçdaroğ-
lu bu teklifi reddetti.
İki gün sorgulandı
Konuyla ilgili olarak ismi gizli
tutulan bir kişinin daha sonra An-
kara Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’nda
iki gün boyunca sorgulandõğõ öğre-
nildi. Sorgu sõrasõnda Kõlõçdaroğ-
lu’na satõlmak istenen belgenin
düzmece olduğu belirlendi. Savcõlõ-
ğõn tespitinin ise bu kişinin Alman-
ya’nõn asõl failler olarak nitelendir-
diği isimlerin suçunu üstlenmek
yönünde olduğu belirtiliyor.
Savcı yalanlamadı
Ulaştõğõmõz “CHP liderine para
karşılığı belge satılmak istendiği-
ne” ilişkin bilgiyi konunun muhata-
bõ olan iki tarafa da sorduk. Ankara
Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’nda Deniz
Feneri e.V. bağlantõlõ soruşturmayõ
yürüten Ankara Basõn Savcõsõ Nadi
Türkaslan paylaştõğõmõz bilgileri
yalanlamayarak, “Deniz Feneri
soruşturmasında gizlilik ka-
rarı olduğu için açıklama ya-
pamacağını, bu konuyla ilgili
muhatabımızın Kemal Kılıçda-
roğlu” olduğunu söyledi. Tür-
kaslan’õn bu açõklamasõ üzerine
bu kez CHP Genel Merkezi ara-
cõlõğõyla Kemal Kõlõçdaroğlu’yla
edindiğimiz bilgileri paylaştõk.
Kõlõçdaroğlu haberimizde de yer
verdiğimiz bilgileri doğruladõ.
Jandarma ve emniyet mü-
dürlüğü istihbarat birimle-
rince yapılan değerlendirme-
de, terör örgütü PKK’nin Ku-
zey Irak’taki kamplarında
bomba eğitimi gören P.B. ad-
lı kadın teröristin eylem yap-
mak üzere Adana’ya gönde-
rildiği belirlendi. “Canlı
bomba” olarak eylem yapabi-
leceği ihtimali üzerine jandarma ve emniyet mü-
dürlüğünce tüm birimlere uyarı yazısı gönderildi.
Kamu kurum ve kuruluşlarında görevli ekiplere
de uyarılarda bulunuldu. Asayiş, terörle mücade-
le ve ilçe emniyet müdürlüklerine bağlı ekiplerin
de özellikle halkın yoğun olduğu bölgeler ile alış-
veriş merkezlerinde aranan kişiye dikkat etmesi
istendi. Diğer illerin emniyet brimleri de uyarıldı.
P.B’nin 38 yaşında, kumral, 1.65 - 1.75 boyların-
da, bakımlı bir kadın olduğu öğrenildi.
Tuzağadüşüremediler
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Jandarma
Genel Komutanlõğõ, Hatay’õn Hassa ilçesinde iki
köylünün yanlõşlõkla ateş açõlmasõ sonucu öldü-
rülmesiyle ilgili olarak, “bölgenin ormanlık ve
havanın hafif sisli olması ve yapılan ‘dur’ ihta-
rına karşı kişilerin kaçmaya başlaması üzeri-
ne, terörist olabileceği değerlendirilerek kısa
süreli olarak ateş edildiği” açõklamasõnõ yaptõ.
Komutanlõğõn internet sitesinde yer alan açõkla-
mada, Amanoslar bölgesinde faaliyet gösteren
bölücü terör örgütü üyelerinin Hatay bölgesinde
eylem arayõşõ içinde olduğu duyumunun alõnmasõ
üzerine, 6 Jandarma Özel Harekât (JÖH) timinin
Hassa ilçesi bölgesinde iki ayrõ noktada operas-
yon başlattõğõ ifade edildi. Olay günü Şeker Dere-
si bölgesinde yürütülen operasyon sõrasõnda yak-
laşõk 50 metre mesafeden patikadan ilerleyen dört
kişi görüldüğü kaydedilen açõklamada, “yapılan
‘dur’ ihtarına karşı kişilerin kaçmaya başla-
ması üzerine, terörist olabileceği değerlendiri-
lerek kısa süreli olarak ateş edilmiştir” denildi.
“Hassa Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından
olay her yönü ile soruşturulmaktadır” denilen
açõklamada, Hatay İl Jandarma Komutanlõğõ’nca
da aynõ gün idari tahkikat başlatõldõğõ belirtildi.
Terör örgütü
eylem için gönderdi
POYRAZKÖY’DEN ALINAN TOPRAK ÖRNEĞİ
1.5 yõldõr bekliyor
HİLAL KÖSE
Poyrazköy’de bulunan mühimma-
ta ilişkin teğmenlerin, SAT’çõlarõn ve
emekli askerlerin yargõlandõğõ dava-
ya bakan İstanbul 12. Ağõr Ceza
Mahkemesi’ne gönderilen yazõya gö-
re, mühimmatõn bulunduğu kazõ ça-
lõşmalarõ sõrasõnda alõnan toprak ör-
nekleri üzerinde yaklaşõk bir buçuk
yõldõr hiçbir inceleme yapõlmamõş.
Davaya bakan mahkeme, İstanbul
Emniyet Müdürlüğü’ne Poyrazköy’de
yapõlan kazõ çalõşmalarõ sõrasõnda
toprak örneğinin alõnõp alõnmadõğõnõ,
toprak örneğine dayalõ olarak gömü
tarihine ilişkin araştõrma yapõlõp ya-
põlmadõğõnõ sordu. Emniyetin yanõ-
tõnda, kazõ sõrasõnda Olay Yeri İnce-
leme ve Kimlik Tespit Şube Müdür-
lüğü’nce toprak numunelerinin alõ-
narak Kriminal Polis Laboratuva-
rõ’na gönderildiği belirtildi. Kriminalin
ekspertiz raporunda “laboratuvar-
larında toprak ve su numuneleri-
nin analizlerinin ancak mukayese-
ye esas, şüpheli şahıs, araç, ikamet
gibi bir delille, olay yerinden edi-
nilen delil üzerinde karşılaştırma-
lı olarak yapıldığı, bu nedenle her-
hangi bir analize tabi tutulmadı-
ğı”nõn bildirildiği kaydedildi. Kri-
minale bağlõ Kimyasal İnceleme Şu-
be Müdürlüğü’nün ise kimyasal mad-
delerin analizinde kullanõlan cihaz,
yöntem ve tekniklerle uzmanlõk bil-
gisi dahilinde, toprak numuneleri
üzerinden gömü tarihinin tespitine yö-
nelik herhangi bir çalõşmanõn yapõ-
lamadõğõnõn bildirildiği ifade edildi.
Yazõda, söz konusu numunelerin hâ-
lâ emniyet müdürlüğünde muhafaza
edildiği de belirtildi.
‘Delil vasfını kaybetti’
Davanõn tutuklu sanõğõ emekli De-
niz Binbaşõ Levent Bektaş’õn avukatõ
Hüseyin Ersöz, emniyetin numune-
ler üzerinde bir buçuk yõldõr işlem ya-
põlmadõğõnõ bildirdiğine dikkat çe-
kerek “Oysaki toprak numuneleri
nem, ısı gibi faktörlere bağlı olarak
değişiklik göstermekte, bu incele-
menin uygun koşulların sağlandı-
ğı bir ortamda en fazla birkaç gün
içinde yapılması gerekmektedir.
Emniyet Müdürlüğü bu konuda ih-
mal göstermiş ve söz konusu nu-
munelerin delil vasfını kaybetme-
sine neden olmuştur” dedi.
2 TERÖRİST ÖLDÜRÜLDÜ
Van’da patlama:
3 asker yaralı
Yurt Haberleri Ser-
visi - Van’da mayõn pat-
lamasõ sonucu 3 asker
yaralandõ. Tunceli’nin
Ovacõk ilçesinde çõkan
çatõşmada ise biri kadõn
2 terörist öldürüldü.
Van’õn Çatak ilçesinin
Kacit köyü yakõnlarõnda
önceki gün bir askeri
aracõn geçişi sõrasõnda
patlayan mayõnõn ardõn-
dan, bölgede geniş çap-
lõ operasyon başlatõldõ.
Özel eğitimli birliklerin
katõldõğõ operasyonlar
Hakkâri-Van sõnõrõnda
bulunan Kato Dağõ böl-
gesinde sürdürülürken
dün öğlen saatlerinde
bölgede operasyona çõ-
kan askeri tim, terörist-
lerin araziye yerleştirdi-
ği mayõna bastõ. Patla-
mada 3 asker yaralandõ.
Askerlerden birinin du-
rumunun ağõr olduğu
bildirildi.
Osmaniye Valisi Ce-
lalettin Cerrah, önceki
gece raylara konulan
bombanõn patladõğõ böl-
gede, patlayõcõsõ olma-
yan ve çalõşmayan bir
telsize kablo çekerek
bomba süsü verilmiş bir
düzenek bulunduğunu
açõkladõ.
‘Halkalı bombacısı
yakalandı’ iddiası
Halkalõ’da askeri per-
soneli taşõyan servis oto-
büsüne yönelik saldõrõyõ
gerçekleştirdiği öne sü-
rülen bir kişi Kocae-
li’nde yakalandõ. İstanbul
ve Kocaeli jandarma
ekiplerinin ortaklaşa dü-
zenlediği operasyonda
bir adrese baskõn düzen-
lendi. Zanlõnõn şehir dõ-
şõna çõkmak için İz-
mit’deki Şehirlerarasõ
Otobüs Terminali’ne git-
tiği belirlendi. Termi-
nalde gözaltõna alõnan
zanlõ sorgulanmak üze-
re İstanbul’a getirildi.
D.A. adlõ zanlõnõn Ko-
caeli Üniversitesi’nde
öğrenci olduğu bildirildi.
JANDARMA’DAN AÇIKLAMA
‘Bölge ormanlõk,
hava sisliydi’
P.B’nin fotoğrafı
dağıtıldı.