22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
ş.LeventDenizle -Midilli'deSöğüdünGölgesfinde'üzerine Devrolan hayatlann ve ortak acılann öyküsü Mübadeie öncesi Midil- li'den Havran'a göç etmiş bir ailenin dördüncü KU- ŞAK ferdi olan ş. Levent Deniz, ilk romanı Midillide Söğüdün Gölgesinde-üe yakın tarihteki o zorlu dö- nemeci kurguluyor. İnsan- ların vatanım dediği, kök saldığı toprakları bırak- mak zorunda kalışı ve gö- çün ruhlarda yarattığı fır- tınanın izini sürüyor. Maria Teyze'nin selamını "Aley- kümselam" diye almak do- ğaldı, yoğurtçu Ethem'in, Pavlos Amcaların evladı yerinde olması da. Eleniyi seven Türk gencinin gönlü de. Ölülerini beraber göm- düler, düğünlerini beraber yaptılar. Huzur da vardı, hoşgörü de, birlik de bera- berjik de. Derken eşkıya terörü her zamanki gibi batasıca! Birlikte paskal- yayı, ramazanı, kurbanı, Noel'i kutlarken nasıl bu hale geldik sorgulaması. Ruhlara akseden ve acıtan o karanlıkla mücadele. Kuşkuların yükselişi. Huzu- run ve umudun yitmesi. iki arada bir derede kalma duygusu. satır satır bo- ğazda düğümlenen yum- rular, yürekte kilitlenen anlara, anılara ve çekilen ortak acılara bir geri dö- nüş Midilli'de Söğüdün Cölgesinde. ş. Levent De- niz ile romanını konuştuk. n Camze AKDEMIR -R . omant yazmaya nasıl karar verdiniz? - Bir mübadil toru- , nu olarak mübadele : sırasında yaşanan trajik olaylar her zaman ilginıi çekmişti. Üstelik bu olaylar her iki taraftan insanları da, Türkleri de Rumları da derin- den etkilemişti. Yani çekilen acılar ortaktı. Buradan yola çıktım ve üç yıl önce romanın ana kurgusu şekillendi. Kitabı da ithaf ettiğim, ailemizin büyü- ğü Mürvet Yengemle (babamm amcası- nın eşi) ailemizin hikâycsi ile ilgili yaptı- ğım bir nevi sözlü tarih çalışması sonu- cunda elde ettiğim bilgilerin ardından Midilli'ye gidip yerinde gözlemlerde bulundum. Romanın bir bölümünün geçtiği Ağra köyünü gezdim, oradaki insanlarla sohbet ettim. Mübadeleyle il- SAYFA 24 gili Türk ve Yunan yazarların yazdıklan onlarca kitabı okudum. Bu kitapların listesine kitabımın \veb sayfasından | (www.midilli.tc) ulaşılabüir. Bu arada, j Rum kültürüyle ilgili olarak doğru bilgi- j lenmek için lstanbul Üniversitesi Çağ- j daş Yunan Dili ve Edebiyatı Anabilim j Dalı Başkanı Yard. Doç. Dr. Esin j Ozansoy'dan destek aldım. 23 Mayıs | 2009 günü de romanı yazmaya başla- i dım. Profesyonel bir işim olduğundan | ancak akşamları ve tatil günleri yazabil- ! me imkânım oluyordu. Ancak sıkı bir j çalışmayla sekiz ayın sonunda kitap or- ! taya çıktı. "YENİDEN DOST OLMA ZAMANI" - Rumlar ve Türkler... Et tırnak misa- li yaşadüar hep bir, hep beraber... Do- ğaldı bu onlariçin, öyle plana progra- ma, anlaşmalara ihtivaç duymadan, şerhler koymadan yaşadılar ömürlerce Midillinin o küçiik köyü Ağra 'da... Bu bağlamda romanın kişisel tarihinizdeki izdüşümlerini anlatır mısınız? - Aile büyüklerimden öğrendiğim, bi- zimkilerin de Midilli'de çok mutlu bir hayat sürdüğü, huzurlu ve mutlu oldu- ğu. Çok iyi Rum dostları varmış oralar- da. Ancak Birinci Dünya Savaşı'yla bir- likte ortam çok hızlı bir şekilde değiş- meye başlamış, öyle ki can güvenliğin- den endişe cden büyüklerim bir günde ; aldıkları ani kararla Anadolu'ya Hav- ran'a göç etmiş. Hep anlatırlardı, çok zor şartlar altmda küçük bir tekneyle j denizi geçtiklerini. Zaten bu nedenle, | soyadı kanunu çıkmca "Deniz" soyadmı ! almışlar. Havran'da da harika dostları j ; olmuş, yerli halk tıpkı diğer mübadiller- ] : de olduğu gibi onları da bağrına bas- j mış. Mutlu bir hayatları olmuş ama \ : doğdukları toprakları, Midilli'yi anma- ; dan geçirdikleri bir gün dahi yokmuş. - Ana duygunuz da kökenlerinize yol- culuk dogal olarak... : - Mübadele öncesi göç etmek zorun- da kalmış bir ailenin dördüncü nesil ı ferdi olarak, atalarımın hikâyesini öğ- ; renme isteğinden çıktı roman. Yaşadık- ı lan; ızdırapları, üzüntüleri ve sevinçleri j şekillendirdi romanı ama bu duyguları ' ! aslında milyonlar paylaşıyordu. Ada- i lar'dan Anadolu'ya göç eden Türklerin ve Anadolu'dan Adalar'a göç eden Rumlann ortak duygu- larıydı aslında bu. Geçmişe, denizin iki yakasındaki mutlu günlere olan özlemi dile ge- tirmeye çalıştım. Karşıhklı büyük acılar çekildi. Geçmişi geçmişte bırakıp yeniden dost olmanın zamanı gelmedi mi? Çoktan geldi! Aslında, barışın simgesi zeytin dalınm, zeytin memleketlerinin ço- cuklarının yüreklerinde yeni- den filizlenmesini diledim. - Tercih ettiğiniz biçcmi sormak istiyorum... Okurla konuşurca yazılması, betim- lemeye boğuhnadan odakla- nılan konudan sapmaması ve elbette kahramanların yüreğinden izlet- mesi olan biteni... Ozellikle mi tercih ettiniz? t . - Evet, birinci tekil anlatıcının gözün- den anlatmak istedim. Bu yüzden de ro- manın ilk bölümlerini romanın kahra- manı Ethem'in ağzından, sonraki bö- lümleri ise torunu Barbaros'un ağzın- dan anlatmayı tercih ettim. Böylece yü- reklerdeki duyguyu, okuyucuyla karşı- lıklı konuşur gibi yazarak daha iyi vere- bileceğimi düşündüm. Okuyucuyu ro- manın bir parçası, karakteri haline ge- tirmek, sürükleyiciliği sağladı sanırım. "AH ŞU POLİTİKACILAR OLMASA!" - Fırtına öncesi sessizliğin gürültüsü kaphyor zihinleri. Mustata Kemal düşü- nülüyor sık sık, dua ediliyor onun için... Giritli çetecilerin terörüne isyan edili- yor. Dominonun taşını eşkıya deviriyor, olan Türk'ü, Rumu herkese oluyor. Ama devrilen taş bir daha yerine otura- mıyor. Nefsi müdataa hali baskın çıkm- ca artık Anadolu'ya, anavatana göç za- manı diyor büyükler ve apar topar olu- yor ne oluyorsa göç de, kan da, ölüm de. Çok yönlü sancılar. Bir de tarai ol- ma durumları ve önyargüar. Açar mısı- nız bu duyguları romandaki karakterle- rin dilinden? - Halil Çavuş. Romanın kahramanı Ethem'in babası. En zorlu süreci o yaşı- yor. Bir yandan doğdukları yaşadıkları topraklar, adadaki Rum ve Türk dostla- rı; diğer yandan ailenin can güvenliğinin sağlanması hususunda yaşadığı endişe. Gelgitler yaşıyor. Inanamıyor olan bite- ne: Kendine, "Biz kardeş değil miydik? Nasıl bu hale düştük?" sorularını soru- yor. Mustafa KemaPin ordulannın başa- rısıyla ümitlcniyor yeniden, eski mutlu günlere dönme ümidi taşıyor ama öte yandan yanı başlannda işlenen bir cina- yet var, bir karar veriyor, ailesiyle Ana- dolu'ya göçüyor. Ethem de bu hızlı de- ğişen yeni hayata bir anlam veremiyor, hep sorguluyor: "Neredeyse dört yüz el- li yıldır Türklerle Rumlar bu adada bir- likte yaşıyor, huzur ve mutluluk içinde, büyük bir hoşgörü içinde. Arkadaş, dost ve komşu olmuş. Sıkıştıklarında birbirlerinin yardımına koşmuş. Ölüle- rini beraber gömmüş. Papaz dua okur- ken cenazeye katılan Müslümanlar da avuçlarını kendi inançlan doğrultusun- da açmış, dua etmişti. Herkes kendi bil- diği duayı okumuş ve kimse bunu yadır- gamamıştı, çünkü aynı Tanrıya inanı- yorlardı. Bir de bugün geldiğimiz duru- ma bak!" Onun için Anadolu'ya göç et- menin diğer bir zorluğu da sevgilisi Ele- ni'den aynlacak olması. Ikna ediyorlar onu, can güvenliği için bir süreliğine de olsa adadan ayrılması gerektiği husu- * sunda. Eleni'nin de ısranyla istemeden ayrılıyor adadan. - "Mübadele"kapıyı çahyor. Müba- dele, romanın aslında ana kahramanı demek yanlıs olmaz sanırım ve mübade- lenin canlara ve yüreklere kesiîen fatu- rası; romandan almtılarsak: "Rumlar ve Türkler yakın gelecekte barış içinde ya- şayamayacakları kadar karşı karşıya ge- tirildi, karşıhklı çok büyük acılar çekil- di " diyor Saffet Amca... Günümüze de sesleniyor satırlar... - 2002 yılıydı. Istanbulspor Kulübü Derneği'nin yönetim kurulu üyesiydim. Takımımızın bisiklet takımı, Selanik şehrinin spor kulübü PAOK takımıyla "Pedallar Dönecek Barış ve Dostluk Sürecek" temah bir bisiklet turu düzen- ledi. Selanik'ten, Atatürk'ün doğduğu evden, vefat ettiği Dolmabahçe Sara- yı'na 550 km'lik bir turdu ve toplamda altı gün sürdü. Önceleri takımlardaki sporcular birbirine mesafeli durdu. Sonraki günlerde koyulaşan sohbetler, sıcak dostlukları da beraberinde getirdi; mesafeler birer birer kapanmaya başla- dı. Yorucu geçen altı günün sonunda, Eminönü Cankurtaran Öğretmen . Evi'ne vardığuııızda yaşadıklarımız ise görülmeye değerdi: Türk'ü Yunanı tüm kafile birbirine sarılıyor, hopluyor zıplı- yor, birbirini tebrik ediyordu. Gözyaş- larımıza hâkim olamıyorduk. Bir yan- dan zorlu turu başarıyla bitirmiş olma- nın verdiği rahatlamanın, diğer yandan turun temasının tüm benliğimizi sarma- sının ve iki ülkenin dostluğuna bir mik- tar katkıda bulunmuş olmanın manevi huzurunu yaşıyorduk. Ertesi gün, hep beraber Dolmabahçe Sarayı'nda Ata- türk'ün manevi huzurunda saygı duru- şunda bulunduk. Ardından da Rum Patrikhanesi'ni ziyaret ettik. Önyargıla- rımızdan armdık ve fark ettik ki farklı değildik aslında birbirimizden; şarkıla- rımız, türkülerimiz, yemeklerimiz, kül- türümüz o kadar çok benzerlik gösteri- yordu ki. Ah §u politikacılar olmasa! Farklıhklara saygı bilinci geliştiğinde farkklıklarm aslında zenginlik olduğu anlaşılacaktır. Buna tüm kalbimle inam- yorum. - Midiîîi'ye en son ne zaman gittiniz? - İki yıl önceydi. Hayat ortağımla, eşimle, aile tarihimin en değerli coğraf- yasını paylaşmak istedim. • gamzeakdemir@cumhuriyet.com.tr Midilli'de Söğüdün Gölgesinde/ Ş.LeventDeniz/AYA Kitap/208 s. C U M H U R İ Y E T KİTAP SAYI 1063
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle