25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
D elil olarak ileri sürülen ama hiçbir delil niteliği taşõmayan savcõlõk iddialarõ İlhan Selçuk’un e/ Beş adet yazõsõ, f/ Bir konuşmasõyla bitiyor. Şimdi bu yazõlarõ ele alõyoruz. İlhan Selçuk’un Cumhuriyet gazetesinde Pencere köşesinde yayõmlanan beş yazõsõ iddianamede suçlamanõn delili olarak aktarõlmõştõr. İddianameye aktarõlan köşe yazõlarõndan birincisinin tarihi 23 Ocak 2008’dir. Adõ: “İktidar Partisi Zanlı...” (Sayfa 1779) 2’inci yazõ 14 Mart 2008 günlüdür. Adõ: “Sonra Oturup Ağlamasınlar...” (Sayfa 1780) 3’üncü yazõ 12 Mayõs 2006 tarihli olup adõ: “Hedef Cumhuriyet Gazetesi”dir. (Sayfa 1789) 4’üncü yazõ 13 Mayõs 2006 günlüdür, adõ: “Medyamızın Hali” (Sayfa 1790). 5’inci yazõ 24 Mayõs 2006 günlüdür, adõ: “Hal ve Gidiş” (Sayfa 1791) Sayõn Yargõçlar, Bu yazõlarõn hepsini tekrar okuyarak zamanõnõzõ almak istemem... Ama bu yazõlar gizli midir? Açõkça bir gazetede yayõmlanmamõş mõdõr? Bir başka dünyada değil Türkiye’de yayõmlanmõş, çõktõğõ gün basõn savcõlõğõnõn denetiminden geçmiştir. Eğer yazõlarda bir suç unsuru olsaydõ, bu konuda yetkili basõn savcõlõğõnõn harekete geçmesi gerekirdi. Ergenekon savcõlarõnõn bu yazõlarõ yorumlama yöntemi tümüyle akla, mantõğa ve her şeyden önce hukuka aykõrõdõr. Şimdi yazõlardan gerekli bölümlerle, savcõlarõn değerlendirmesine ilişkin kimi alõntõlar yapacağõm. 23 Ocak 2008 tarihli “İktidar Partisi Zanlı” adlõ yazõda deniyor ki: “Yargıtay Başsavcısı AKP’ye yönelik bir açıklama yaptı. AKP bu yüzden tepkili... Yalnız AKP mi tepkili... DTP de tepkili... Neden? Çünkü bu iki partimiz iki kırmızı çizgimizi çiğniyor mu, çiğnemiyor mu soruları yargıyı fena halde ilgilendirmeye başladı. ........ Başsavcı dava açması gerekiyorsa, dava açacaktır... ........ Cumhurbaş- kanımız dosyalı zanlı… Başbakanımız dosyalı zanlı… Bir de iktidar partimiz zanlı oldu mu, gel keyfim gel...” Mizah üslubuyla yazõlmõş bu yazõ Ergenekon savcõsõnõ neden rahatsõz etmiş? Gerçekte yazõdaki tahmin, öngörü gerçekleşmiş, başsavcõ iktidar partisine dava açmõş, Anayasa Mahkemesi de “AKP’nin laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğuna” karar vermiştir. Ergenekon savcõsõ bu gerçeği neden kabul edemiyor? 1780’inci sayfada iddianameye aktarõlan 14.3.2008 tarihli yazõ ise daha da çarpõcõ... Bu yazõda yine mizahi bir üslup içinde şu gerçek ve gelecek öngörülüyor... Yazõda deniyor ki: “Devlet bir an önce (...) Cumhuriyet gazetesi, ÇYDD (Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği), ADD (Atatürkçü Düşünce Derneği) gibi derin yapıların paravana örgütlerine derhal el koymalı... Eveeet... AKP iktidarı belli bir hedefe doğru doludizgin yürüyor, yandaşları da içmeden sarhoş olmuşlar...” Bugünden bakõldõğõnda demek ki mizahi bir yaklaşõm içinde olan bu yazõnõn dedikleri de çõkmõş... Yazõdaki fal tutmuş.. Peki, ben falcõ mõyõm?.. Yoksa şimdi şu kürsüde oturan sayõn savcõlar benim Pencere köşesinde yayõmladõğõm yazõlarõ okuyup talimatõmõ mõ yerine getiriyorlar?.. Bu yazõ çõktõktan sonra Çağdaş Yaşamõ Destekleme Derneği’ni bastõlar, Genel Başkan Türkan Saylan’õn ölümüne yol açtõlar... Atatürkçü Düşünce Derneği’nin genel başkanõnõ tutukladõlar... Ben de şu anda Cumhuriyet gazetesinin imtiyaz sahibi olarak huzurunuzda sanõğõm... Nasõl olmuş da olacaklarõ daha önce yazmõşõm?.. Ve savcõ bu yazõyõ iddianameye suç delili diye neden koymuş? CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 1 TEMMUZ 2010 PERŞEMBE 12 İLHAN SELÇUK’UN SAVUNMASI YARIN: İddianamenin içeriği ve anlamı KÖŞE YAZISI DELİL OLDU! Ş imdi gelelim suç delili olarak iddianameye konan 12 Mayõs 2006 ve 13 Mayõs 2006 tarihli yazõlara... 12 Mayõs 2006 günlü yazõda deniyor ki: “...Cumhuriyet’i susturmak için bir bomba... Susmadı mı?.. Bir bomba daha... Devlet düzeni değil bu... Eski adıyla eşkıyalığın, yeni adıyla terorizmin Türkiye’nin en büyük kentinde Cumhuriyet’e uygulanması...” 13 Mayõs 2006 tarihli yazõdan da birkaç satõr: “...Cumhuriyet gibi bir gazeteye altı günde üç bomba atılabiliyorsa, üçüncü bombayı atan kişi güpegündüz bu işi yaptıktan sonra kaçabiliyorsa olağanüstü bir durum söz konusudur... ................ Bu olayı görmezlikten gelen ya da önemsemeyen gazeteler dilerim ilerde pişman olmazlar... Teröre karşı o gazete bu gazete demeden elbirliğiyle karşı çıkmak gerekmez mi?.. Ya fikir özgürlüğü?.. Ya basın özgürlüğü?.. Medyada ortaklaşa savunulması gereken ortak değerler değil midir?” Ne diyeyim?.. İnşallah üçüncü bombadan sonra, devletimiz de, hükümetimiz de uyanır... ......... Cumhuriyet’e saldırıyı basın sonunda yazıp görevini yerine getirdi; ama, tek bomba yetmedi, biz her zaman üç bombacıyı nereden bulacağız?” Ergenekon savcõsõ bu yazõyõ suç delili olarak iddianameye aldõktan sonra şu yorumu yapõyor: “Bu yazıdan da anlaşılacağı üzere şüpheli İlhan Selçuk gündemi belirlemek ve yönetimi dize getirmek amacıyla ve fazla bir zarar vermeyecek şekilde el bombalarını çalıştığı gazetenin bahçesine attırdıktan sonra beklediği tepki ve sonuçlara ulaşamayınca köşesinde bu şekilde bir yazı kaleme almış ve bombayı atanlardan bahsederken ‘kim olduğu bilinmeyen (ya da bilinen) iki terörist Cumhuriyet’e ikinci bombayõ da attõ’ derken parantez içinde ‘bilinen’ demesi, iki kişi olduklarını söylemesi ve yazısının sonunu da ‘biz her zaman üç bombacõyõ nereden bulacağõz’ diyerek bitirmesi şüphelinin (İlhan Selçuk’un) eylemden bilgi ve haberinin olduğu yönünde kanaat vermiştir.” (İddianamede sayfa 1791) Peki, şimdi bu suçlamaya ne demeli? Ben hem kendi gazetemi -hem de üç kez- bombalatacağõm... Hem de bunu kendi köşemde vurgulayacağõm... Ne demişim yazõda: “- Biz her zaman üç bombacıyı nereden bulacağız?” Yazõ sanatõnda çeşitli yöntemler kullanõlõr, okuduğunu anlayan ve izan sahibi kişi bunlarõn ayõrdõna varõr; savcõlar “biz her zaman üç bombacıyı nereden bulacağız” tümcesinin yazõnõn üslubu ve bütünlüğü içinde ne anlama geldiğini bilmiyor mu?. “Bilmiyor” desem savcõlarõ geri zekâlõlõkla itham etmiş olurum... “Biliyor” desem kasõtlõ olduğunu söylemiş olurum ki böyle bir kişinin savcõlõk makamõnda oturmamasõ gerekir… Savcıda siyasal iktidar mantığı var MİZAHİ DİLDE KALEME ALINAN YAZILARIN DEDİKLERİAYNEN ÇIKTI Savcõlõk makamõ son olarak 24 Mayõs 2006 tarihli “Hal ve Gidiş” başlõklõ yazõmõ suç delili olarak iddianameye koymuştur. Bu yazõdan yalnõz bir tek tümce alõyorum: “...Başbakanlık’a ve de hükümete oturan takıyyeci iktidar, Çankaya’da Cumhurbaşkanlığı makamına da AKP damgasını vurduğu gün sivil dinci darbe gerçekleşmiş olacak... Hal ve Gidiş bu...” Savcõlar bu yazõnõn hemen altõnda yaptõğõ yorumda şöyle diyor: “Bu yazısı ile Ergenekon terör örgütünün gerçekleştirdiği eylemlerden sonra Ergenekon terör örgütünün kontrol ve denetiminde olmayan medyanın yapmış olduğu yayınları eleştirerek (...) Ergenekon terör örgütü ana ilkelerinden olan dezenformasyon (kara propaganda) yaparak örgütün amacına ulaşmasına hizmet ettiği anlaşılmıştır.” Savcõnõn kafasõ siyasal iktidarõn mantõğõyla çalõşõyor. Oysa bu yazõda öngörülenler de gerçekleşmiş “Çankaya’da Cumhurbaşkanlığı makamına da AKP’nin damgasını vurduğu gün”ü Türkiye yaşamõştõr. Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanõ olacağõnõ önceden söylemek, gerçeği önceden görmek demektir. Bu öngörü neden dezenformasyon ya da kara propaganda sayõlõyor?.. Bu olgu savcõnõn kafasõnõn nasõl çalõştõğõnõ gösteriyor. ‘HAL VE GİDİŞ’
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle