23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
D eğinmeler MUSTAFAŞERİFONARAN • nanmakgö- •nülişidir.ln- I sanın kişili- ğini oluşturan yetişme koşul- lan yaşamaya belli bir anlayış- tan bakmayı alışkanlık hall- ne getirebilir. Kendimfzdekî öbür kişiyi belki zamanla keşfe- deriz. Bir olay, bir insan, bir ki- tap toplumun gidişine bakışı- mızı değiştire- bilir. Belki daha hoşgörülü, bel- ki daha bağnaz bir kjşiliğe bü- rünürüz. Ama kişiliğimizin oluşmasında çı- karilişkileri varsa, doğal gelişme koşul- ları bozulur. Inanmayan in- sanın çıkar uğ- runa kendini gizlemesi ya- pay bir kişiliğin oluşmasına yol açar. Inanmış insan kendini yenmesini, kendinden kur- tulmasını bilen insandır. lyi in- sanın inandığı başka doğrular da vardır. özel- likle kötülük toplumlannda barış ortamı sağlamak iyi in- sanlann çabası- nı gerektirir. Zaman ne ça- buk geçiyor! Madımak ote- linde atese ve- rilenler candan geçeli 18 yıl ol- muş. Ama o ateşin külleri daha soğuma- dı. "Kül uzun sürer." SAYFA 26 SıvasKJtabı BirTopluöldürümün ÖyküsüDemek o canlann anısını yaşatmak, Madımak Oteli'ni müzeye dönüştürmek için 18 yıl beklemek gerekecekmiş. Belki de bilinçsiz kalabalık, kendilerini sabırda deneye- rek, yapılan çılgınlığın za- manla aynmına varmıştır. Belki ölenlerin yakınlan acı- larına katlanarak böyle bir çıl- gınlığın yeniden yaşanmaya- cağı umuduyla banş ilişkileri- nin canlanabileceğini bekleyecektir. Belki de bir zamanlar devletı yönetenlerin ay- mazlığı yüzünden sürüklendiğimiz kötülük toplu- mu, insanların birbirini daha iyi anladığı bir barış ortamına dönüşecektir. Belki de bu somut gerçe- ğe bir yanılmasa olarak bakacak, insanlann böyle- sine acımasız olacağına inanmayacağız. EDEBİYATÇILAR DERNEÖI'NİN BİRÇALIŞMASI Ama 2 Temmuz 1992 Madımak olaylannı aynn- tılanyla bilmeden yoruma varmak kolay değildir. Madımak Oteli'nde yakılanlar arasında "Edebi- yatçılar Demeği"nin üyesi ozanlar, yazarlar da vardı. "Edebiyatçılar Derneği"nde soaımluluk alanlar, olaylara çok yönlü bakarak tarihe bir belge bırakmak gereksinimi duyduk (SIVAS KİTABI, Bir Topluöldürümün Öyküsü, Edebiyatçılar Derneği Yayınları, Yayına Hazırlayan Attila Aşut, Ikinci Baskı 1994). Edebiyatçılar Demeği Yürütme Kurulu, Hüseyin Atabaş'ın eşgüdümde Özcan Karabulut, Attila Aşut, Hidayet Karakuş, Öner Yağcı, Gökhan Cengizhan'dan oluşan bir çalışma takımının bu çalışmayı sürdürmesini uygun buldu. "Bir Topluöldürümün Oyküsü"nü incelemeter, belgeler, anılarla yaşatmak; abartmadan, duygusal olmamaya çalışarak gerçekleri göstermek, banş toplumuna duyduğumuz umudu yitirmemek için "Sıvas Kitabı"nı hazırlamak istedik. Tann tekti ama Tann'ya giden yollar çoktu. "Edebiyatçılar Demeği" sorumlusu olarak yazdı- ğım "Önyazı"da bu gerçeği şöyle anlatıyordum: "Daha Peygamber'in sağlığında, Islam siyaseti- ne, Islam hukukuna yorumlar getiren "içtihatlar", giderek, kurallara uygun da olsa, kuraldışı da sa- yılsa, nice "mezhep"lerin gelişmesine yol açtı. He- le "tasavvuf 1 görüşünü benimseyen Islam düşü- nürleri, "tarikaf'lann birer yaşama biçimi olarak anlam kazandığını, yaşamayı kolaylaştırdıklannı göstermek istediler. Günümüzde de Islam'ın çağ- daş yaşamayla bağdaştnlmasını sağlayacak yeni yorumlara yönelik çalışmalar var." "Laiklik, lslamiyet'teki değişik anlayışları koru- yan, insanlara hoşgörüyle bakmamızı sağlayan bir değerler bütünüdür. Islamiyeti benimsemeyi ko- laylaştıran değişik anlayışlar da, laik düşünceyle bir arada yaşayabileceğimizin göstergesi olmak gerekir" ('Sıvas Kitabı' İçin). Inançlannı çıkarlan için kullananlar da var. Is- lam'ın değerlerine bağlı olduklan anlayışıyla kendi- lerini kandırıyor onlar. "Sürüp giden duruşmalarda gördük onlan. Dö- vünen, yüreği yanık analar vardı. Kederierini içine gömmüş, içlerinde kara-yeşil ağı gibi bir acı akan, suskun insanlar vardı." "Duruşmalarda sanıkları da gördük. Oturuşlann- da, bakışlannda yabanıl, saldırgan bir anlam, bu- lunduklan ortamdan uzaklarda, bir başka dünyada yaşıyor gibiydiler. Kalabalık duruşma salonundaki gergin ortamı yatıştırmak kolay değildi." "Sıvas Kftabı"nın önemli bölümlerinden biri Is- lam anlayışı ile laikliğe açıklık getiren, bağnaz an- layışın köklerine inen incelemelerdir. Toplumsal boyutlarıyla kişisel durumlara kadar konuyu aynn- tılanyla ele alanlar çok yönlü düşünmemize olanak sağlıyor. CahitTanyol, llhan Ersel, Nejat Birdo- ğan, Alpaslan Işıklı, Emre Kongar, Orhan Öz- türk, Ünsal Oskay, özdemir Ince gibi araştırmacı yazarlann birbirini bütünleyen incelemeleri insana görmeyi oğretiyor. "Sıvas Kitabı"nı hazırlayan çalışma takımı içinde Öner Yağcı ile Hidayet Karakuş gibi olaylann içinde yaşayan yazarlar da var. Olaylann tanığı olan 30 dolayında edebiyatçı, aydın kişi görüş bil- diriyor. Bu tanıklaria başka tanıklar belge özelliği taşı- yan gözlemlerini anlatıyor. Topluöldürüme yol açan bağnazlığın bilinçdışı kökenini anlatan Orhan öztürk bu kişilerin ruh yapısındaki bozukluğu şöy- le açıklıyor: "Böyle yetişen insanların bilişsel işlevleri, yeni çevreyi algılamalan ve değerlendirmeleri hep belli kalıplar, önyargılarçerçevesinde olur. Bu kişiler, öğrendikleri dünyanın dışına çıkma gereği duyma- dıklan gibi, bu dünyanın dışındakilere karşı önyar- gılı olurlar, düşmanca duygular beslerler" (Bağ- nazlığın Bilinçdışı Kökeni). BARIŞ COŞKUSUNUN SONU Sıvas'taki "Pir SultanAbdal Şenlikleri" Kültür Bakanlığı'nın desteği, Pir Sultan Abdal Derne- ği'nin çağnsıyla yapılmıştı. Demeğin başkanı Ali Balkız çelişkili duruma ilgimizi çekiyor: "Biz oraya savaşmaya gitmiyoruz ki, şenliğe gi- diyoruz. Söyleşmeye, konuşmaya, semah dönme- ye gidiyoruz. Üstelik, devlet bize para verdi, Kültür Bakanı açılış konuşması yapacak, Vali konuşacak, II Kültür Müdürü, Tertip Komitesi Üyesi, devletin mekânlarını kullanıyoruz... Üç-beş çapulcu gelir kapımızda ürürse, devletin polisi var, jandarması var, çıkar kovalarlar, olur biter... Işte bu düşünce ve anlayıştı bizi yakan. Devlete güvenmenin fatu- rasını ağır ödedik. Aydınlık ve devrimci bir düşün- cenin temsilcileri olduğumuzu göz ardı ettik." Ali Balkız'ın anlattığı bu çelişkili durumu devletin aymazlığı ile açıklamak yeterli değil. Bütün iş, Islam anlayışındaki katı görüşle hoş- görü arasındaki çelişkeden kaynaklanıyor. Ama bu katı görüş yalnızca günümüzün sorunu değil ki! Yaşadığı XIII. yüzyılda da böyle bir katı anlayış olmasaydı, Yunus Emre, şu dizeleri yaz- mak gereksinimi duyar mıydı: "Bana namaz kılmaz diyen, Ben kılanm namazımı. Kılsam da, ya kılmasam da Tann bilir niyazımı." önemli olan Tann'ya yakarmamızdaki içtenliktir. Islam'ın biçimsel özelliklerini tam uygulayamayan kullannı Tann bağışlar. Yeter ki onlar "gönül eri" olsun. Günün koşullanna göre Islam anlayışında deği- şimler olması doğaldır. NediyorduMehmetAkif: "Asnn idrakine söyletmeliyiz Islam'ı". Demek ki çağdaş anlayışla uyum sağlanırsa in- sanın inancına bağlanması kolaylaşacaktır. Bu yüzden Tann'ya giden yollar çoktur. Herkesin ken- dine göre inandığı bir yol vardır. O yola baş koya- rak mutluluğa erilir. "Sıvas Kitabı", yaşananlan aynntılanyla ortaya koyan bir kitap olmanın ötesinde, öldürülenlerin evlerindeki dünyayı da bize tanıtmayı amaçlamıştı. Onların pek çoğunu edebiyatçı, sanatçı kişiliğiyle biliyorduk. Ama evlerindeki yaşama düzenini tanı- dıkça yalnızca bir insanın değil, daha nice insanın yaşama düzenlerinin bozulduğunu gördük. O, ev içi ortamını anlamada özcan Karabu- lut'un emekleri unutulamaz. "SIVAS KATLİAMIDAVASI" "Sıvas Kitabı" gibi kapsamlı bir çalışmadan da yararlanarak o ateşten geçen Lütfi Kaleli "Sıvas Katliamı ve Şeriat", Ali Yıldınm "Ateşte Sema- ha Durmak" diye birer belgesel kitap hazırlamış- lardır. Böyle kitaplann çoğalması bu topluöldürü- mün anısını canlı tutacaktır. .. özellikle "Sıvas Kitabıyla" butünleşen, Şenal Sanhan'ın düzenlediği "Sıvas Katliamı Davası" kitabını anımsatmak isterim (Madımak Yangını, Sıvas Katliamı Davası, Cilt l-ll, Ankara Barosu Yayınlan, 2002). Şenal Sanhan, yargılamaya katılan avukatlardan biri olarak duruşmalann bütün aşamalannı aynntı- lanyla biliyordu. Bunlann anlatılması Sıvas olaylan- nın gelişmesiyle bütünlük oluşturuyordu. Duruşmalann daha iyi yorumlanabilmesi için Sı- vas olaylanyla ilgili belgelere de yer verilmişti. Kuşkusuz Madımak Oteli'nin "Kebapçı Dükkâ- nı"nından sonra "müze"ye dönüştürülme çabalan olumlubir gelişmedir. Ama devlet laik düşünceye inanmadıkça, Laik insanların Islamı yorumlaması- na olumlu bakılmadıkça bu kavga sürer. Şenal Sanhan "Laiklik, Ulusal Egemenliğin Temelidir" başlıklı "Sunuş" yazısında laikliğin ta- rihsel sürecini de anlatır: "Laiklik, doğmalara karşı verilen mücadele için- de doğdu. Feodalizme karşı mücadele eden bur- juvazi, "Allahın Hakimiyeti" teorisine "Ulusal Ira- de" teorisiyle yanıt verdi. Tüm toplumlarda halk, feodalizmi tasfiye ederken laiklik ilkesine sarıldı." Amasya Genelgesi, Türkiye Büyük Millet Mecli- si'nin kurulması, 1924 Anayasası ulusun gücünü gösteriyor, Hilafet kurumu kaldınlarak laiklik anla- yışı öne çıkıyordu. Bu anlayışın "ateizm"e yol açmadığına inanan llber Ortaylı diyor ki: "Burada açıkca belirtmek gerek, Türkiye'de be- lirii bir cephenin, adeta Stalin devrini anlatan, ben- zeştiren bir tarih yazımcılığı anlayışı var. Bu anlayı- şa göre Müslümanlar hapsedilmiş, sağda solda asılmış; bütün camiler kapatılmış... Türkiyede, böyle birdalga halinde ateizm olmadı." Şerif Mardin'in "Said-i Nursi Olayı" üzerine yazdığı bir kitaba göre: Cumhuriyet, Islam'ın bireyle toplum arasında kurduğu bağlan yok etmiştir. Nurculuk aracılığıyla bu bağlar yeniden kurulmuştur (Islam ve Moder- nite, Giriş, Gönül Pultar, Remzi Kitabevi, 2009). Şerif Mardin'in öğretim çevrelerinde tartışılan bir bilim insanı oluşunu bir yana bırakıp, "Sıvas Kita- bf'nın arka kapağındaki "Edebiyatçılar Demeği"nin bildirisiyle yazıya son verelim: HİÇBİR ŞEY BİRDENBİRE OLMADI - önce ezanı arapçaya çevirdiler. Dinlediniz. - Sonra "siz isterseniz hilafeti bile getirirsiniz" dendi. Demokrasi sandınız. - Sonra bir çığ gibi Kuran kurslan imamhatip okullan açıldı. Din dersleri anayasal zorunluluk oldu. Kabullendiniz. - Tesettür arttı, cami sayısı okullan geçti, inanç özgüriüğü sandınız. Giyim kuşama müdahale ettiler, oruç tutmayanı öldürdüler. Şaşırdınız. - Daha sonra bilim adamı ve yazahan vurdular. Milletvekili ve gazetecileri parçaladılar. Şairleri ve dansçılan yaktılar. Kimin yaptığını düşünüp durdunuz. - En sonunda kapınızı ÇALACAKLAR, size kendinizden başka yardım edecek kimse KALMAYACAK! • Bu sayfayla iletişim kurabilmek için dergilerinizi ve kitaplannoı aşağıdaki adrese gönderiniz: Mustafa ŞerifOnaran Hekimköy Sitesi 20. Sok. No: 8 06800 Qmitköy-Ank. Tel.: (0312)2359111-2362346 C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1063
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle