19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
CMYB ZÜLAL KALKANDELEN İ stanbul Caz Festivali’nin bu yõl en önemli konuklarõndan birisi, ca- zõn unutulmaz sesi Tony Bennett. İstanbul’da ilk konserini verecek olan sanatçõ, 15 Temmuz’da Şakir Eczacõ- başõ anõsõna düzenlenen gecede sahne- ye çõkacak. 15 Grammy ödüllü Ben- nett’a merak ettiğim bazõ sorularõ soru sorma olanağõ buldum; içtenlikle ya- nõtladõ: Bir röportajınızda, “Kariyerim boyunca iniş çıkışlarım olmadığı için çok şanslıyım. Onca zamanın yüzde 99’unda, bütün dünyada hep bü- yük ilgi gördüm” demiştiniz. Sah- nede geçirdiğiniz o müthiş 60 yılı dü- şününce, bütün bunların şansla ilgi- si olduğunu sanmıyorum. Böyle bir kariyere sahip olmanın asıl sırrı ne? Bunu söylemeniz çok hoş ama inanõn çoğu gerçekten yeterince şanslõ olmak ve de iyi bir fõrsat doğduğunda hazõr- lõklõ bulunmakla ilgili. Daha Columbia Records’la anlaşma yaptõğõmda ak- lõmda yalnõzca hir şarkõlar değil, “hit şarkılar kataloğu” yaratma düşünce- si vardõ. 1950’lerde kolayca para ka- zandõracak ama on gün içinde unutulup gidecek moda şarkõlar yapmak yay- gõndõ. Ben hep kaliteli şarkõlarõ söyle- mek için õsrar ettim ve bu nedenle pro- düktörlerle çok tartõştõm. Ama sonun- da farkõ yaratan da bu oldu. Bir sanat- çõ olarak, yaratõcõlõk açõsõndan ne yap- mak istediğinize dair bir görüşünüz ol- malõ ve bazen çok zor olsa da elinizdeki bu silahõ hiç bõrakmamalõsõnõz. Bunu yaparsanõz, sanatõnõza duyduğunuz tut- kuyu asla kaybetmezsiniz ve dinleyi- cileriniz de, sahnede ya da kayõtta ol- sun, sizin gerçekten kendinizi ortaya koyduğunuzu bilir. Benim çok sadõk hayranlarõm var. Çocuğum ya da toru- num yaşõndakilerin konserlerime gelmesi heyecan verici. Onlarõ asla hayal kõrõklõğõna uğratmak iste- miyorum. Bugüne kadar kendi albümleriniz için ya da başkalarının albümüne konuk olarak yüz- lerce kayıt yaptınız. Birlikte çalıştığınız sanatçılar içinde müzikal anlamda daha kuvvetli bir bağ kurdu- ğunuz isimler var mı? Bu harika bir soru. Çünkü müzik endüstrisinde yer al- manõn bana sağladõğõ en büyük armağanlardan birisi, muhteşem müzisyenlerle çalõşmak ve onlarla dostluk kurmak! Louise Bellson, beraber ta- tile gittiğimiz Ella Fitzgerald, New York Queens’den aile dostumuz Duke Ellington gibi isimleri sayabilirim. Duke Ellington’õ evi- mizdeki mutfak masasõnda annemle otururken anõmsõyorum... Judy Garland, çok özel bir in- sandõ. Onu tanõyõp birlikte şarkõ söyleme şan- sõnõ bulduğum için çok mutluyum. Bugünler- de k.d. lang’le çalõşmayõ seviyorum. Mü- kemmel şarkõ söylüyor, müstesna bir insan. Ta- bii benimle birlikte dünyayõ dolaşan dörtlü gru- bum da ailem gibi. Birbirimizi o kadar iyi ta- nõyoruz ki, sahnede kendiliğinden gelişen değişiklikleri rahatça yapabiliyo- ruz. Bu nedenle performanslar da her zaman doğal ve canlõ kalõyor. Sahnede geçirdiğiniz onca yıl- dan sonra bugün hala konserler verip albümler yapıyorsunuz. İçinizdeki ateşi canlı tutup sizi buna devam ettiren şey ne? Şarkõ söyleme ve resim yapma- ya karşõ tutkumu hiç kaybetmedim. Bu yapmak istediğim değil, yap- mak zorunda olduğum bir şey. Kanõmca, bir topluluğun karşõsõn- da şarkõ söylemek ve birkaç saat- liğine de olsa insanlarõn günlük so- runlarõnõ unutup keyif almalarõna yardõmcõ olmak çok onur verici. Bu çok tatmin edici bir duygu. Caz müzisyeni Hank Jones, geçen yıl 91 yaşında yaptığı bir söyleşisinde, “Henüz en iyi ça- lışmamı ortaya koyduğumu dü- şünmüyorum. Bu ulaşmak için çalıştığım bir hedef ama oraya daha varmadım” demişti. Gü- nümüzün en saygın müzisyenle- rinden biri olarak sizin bu ko- nudaki düşüncenizi merak edi- yorum: Hep olmak istediğiniz ye- re vardınız mı? Bence “Her şeyi biliyorum” dediğiniz nokta, yaşamaya son verdiğiniz andõr. Ressam Georgia O’Keeffe şar- kı söylemeyi, duygu ve düşün- celeri ifade etmenin en mükem- mel aracı olarak tanımlamış, şarkı söyleyemediği için resim yaptığını belirtmişti. Bir ressam olarak bu görüşe katılıyor mu- sunuz? Müziğiniz bir resim ol- saydı, nasıl bir resim olurdu? Sanõrõm hem müzik hem de re- simle uğraştõğõmdan, benim için bu ikisi arasõnda daha çok bir ying- yang ilişkisi söz konusu. Şarkõ söylemek toplumla çok iç içe, binlerce insanõn kar- şõsõnda yapõlan bir iş; oysa resmi kendi içinize dö- nerek yalnõzken yapõyorsunuz. Her ikisini de ya- pabilmek harika. Eğer sahne performansõndan bunalõrsam, birkaç saat resimle uğraşõp canlanabilirim. Resim yapmaktan yo- rulursam, sahneye çõkabilirim. Bu du- rum daima yaratõcõ bir atmosferde kalmamõ sağlõyor. Ben resim ya da müzik olsun, hep iki şe- yi ifade etmek istedim: Ger- çek ve güzellik. www.zulalkalkande- len.com MURAT BEŞER 17. İstanbul Uluslararasõ Caz Festivali, maalesef yine geçen yõlkine benzer koşullar altõnda gerçekleşiyor. Maalesef diyoruz, çün- kü anõmsayacak olursak geçen yõl tarihinin en zayõf programõyla çõkmõştõ caz festivali, izleyicisi- nin karşõsõna. Bu yõlda gidişatõmõzda bir deği- şikliğin olmadõğõnõ göz önüne alõrsak, festival prog- ramõnõ zayõflõğõna karşõn yine desteklememiz gerekti- ğinin gerekçeleri ortaya çõkar. Herkes tarafõn- dan anlaşõlabilir ve mazur görülebilir haklõ bir mazereti var festivalin; bu program yine bir kriz programõ. Bazõ müzikseverleri artõk eskisi kadar heye- canlandõrmõyor olsa da, bu festival halen programõnda birkaç banko konseri barõndõrõ- yor. Festivalin ciddiyet yüklü, ağõr ve önemli konserlerinden biri şüphesiz, 9 Temmuz gece- si Aya İrini Müzesi’nde gerçekleşecek. Yak- laşõk 15 yõldõr birlikte çalõşan ve ECM’den al- büm çõkaran İtalyan trompetçi Enrico Rava ve öğrencisi piyanist Stefano Bollani, o gece etkileyici güzel mekanõ Avrupa Cazõ ile dol- duracaklar. Caz sofrasõnda İtalyan mutfağõnõn bu iki gü- zide temsilcisini yan yana getiren buluşma, aslõnda bir anlamda ku- şaklar arasõ bir iletişim olarak da algõlanabilir. Çünkü bu iki müzisyen- den biri 71, diğeri ise sa- dece 38 yaşõnda. Yani sonik bir baba-oğul ya da dede-torun iliş- kisi gibi bir oturuma tanõk ola- cağõmõz söyleyebiliriz. İtalya’nõn uluslararasõ sahneye en büyük ar- mağanlarõndan biri olan popüler trompet sa- natçõsõ Turinli Rava, neredeyse tek başõna İtalyan cazõnõ global bir çizgiye taşõyanlardan biri. Doğup büyüdüğü kasabada Dixiland ça- larak işe başlayan, fakat Miles Davis’i duy- duktan sonra enstrümanlarõnõ değiştiren be modern dünyanõn kucağõna atõlan Rava, bu- gün Avrupa cazõnõn en yetkili isimlerinin ba- şõnda geliyor. Rava’nõn birlikte çalõştõğõ isim- ler arasõnda Gato Barbieri, Chet Baker, Ste- ve Lacy de var. Ustanõn karşõsõnda gelecek kuşaklarõ temsil eden Milanolu caz piyanisti Stefano Bollani, çocukken piyano çalmaya şarkõlarõna eşlik et- sin diye başlamõş, ancak sonradan sonraya iş- ler ciddiye binice çalgõsõna odaklanarak 11 yaşõndayken Floransa’da konservatuara yazõ- lan ve öğretmenlerinin gözbebeği olan parlak biri. Bollani bu okulda hem caz hem pop okumuş; 1993 yõlõn- daki mezuniyetinin ardõndan ül- kesinin pop yõldõzlarõnõn peşine düştüğü biri haline gelmiş; Laura Pausini, Irene Gran- di, Jovanotti’nin albümle- rinde aktif olarak yer almõş. Bollani, Rava ile tanõştõktan sonra caz albümleri yapmaya karar vererek kariyerinin yönünü değiştirdi. Bollani bugüne kadar Umbria ve Montreal Caz Festi- vallerinde yer aldõ; Gato Barbieri, Lee Ko- nitz, Pat Metheny, Paolo Fresu ve Phil Wo- ods ile çaldõ. ([email protected]) ŞAKİR ECZACIBAŞI ANISINA: TONY BENNETT 15 TEMMUZ/ 20.00 CEMİL TOPUZLU AÇIK HAVA SAHNESİ 15 Grammy’li bir caz efsanesi CENK AKYOL F lea, Les Claypool, Bootsy Collins türü basçõlar, alt- mõşlarõn sonunda Larry Graham’õn meşhur tokadõnõ yedik- ten sonra ellerine funk müziğin te- mel taşõ homurdanan 4 telliyi aldõ- lar. Sly & The Family Stone, James Brown’õn şehvetli müziğini döne- min saykodelik ve dumanlõ dans pistlerine bulayõp funk müziğini ne- feslilerden gitar, bas, davul ekseni- ne sokmuştu. Stand!, There is a riot goin on, Fresh gibi kuvvetli albüm- lerde döneme uygun siyahi tepkiler, savaş karşõtlõğõ, muhafazakarlõğa ve orta sõnõf değerlerine öfke gibi ko- nularõ işlediler. Sly Stone’un wah wah’õ Cyntia Robinson’õn çõğlõk çõğlõğa vokalinin yanõnda o zamana kadar görülmemiş bir bas gitar tar- zõnõ piyasaya süren Larry Gra- ham’õn büyüsü ile karõşõp kendin- den sonraki bir çok müzisyeni etki- leyen bir miras yarattõ. Slap denilen ve artõk neredeyse hemen her basçõ- nõn tarzõna katkõsõ olan bu tekniğin yaratõcõsõ Graham, 2 temmuzda Şiş- hane’deki Salon’da. Sly Stone’un uyuşturucu ile me- saisinin uzamasõ Family Stone’un ömrünü kõsalttõ. Yetmişle- rin ortasõnda kendi grubu Graham Central Station’u kuran Larry Gra- ham’õn grubunun ismi de kendi müzikal değişimini açõklar gibi. New York’un merkez istasyonun- dan seçilen grup ismi önceki grubu ile olan müzikal farklõlõklarõ da açõklar gibi. Altmõşlarõn batõ kõyõ- sõndaki müzik (özellikle San Fran- cisco, Los Angeles) folk ve country müziği ile çok işli dõşlõ bir alaşõm- ken, New York’ta yapõlan daha bir büyük şehir müziği idi. Bu deği- şimde ayrõca sentetikleşen klavye tonlarõ ve elektroniğin enstrüman- lardaki hakimiyeti de etkili tabi ki. Bunu kulaklarõnõzla onaylamamõz için Sly & The Family Stone’un “I Want to Take You Higher”õ (1968) ile Graham Central Stati- on’õn “Your Love”õnõ (1975) ard arda dinleyin. Doksanlarõn sonunda Prince ile sõkõ fõkõ olan Graham onun yapõm- cõlõğõnda birkaç albüm ve turne yaptõ. Salonda hem dans etmek hem de enstrüman cambazlõklarõna şahit olmak için tatilinizi biraz daha erteleyin. Larry Graham’dan tokat yemek isterseniz tarihi bir daha ha- tõrlayõn. Onlarõ yeniden izleyebil- mek için, ertesi günkü Tünel şenli- ğini de deneyebilirsiniz. Partilemek için biçilmiş kaftan; Breakestra Salon’daki hafta sonu partilerinin bir diğer konuğu Breakestra. Gru- bun iki gece üst üste çalacağõ me- kanda yanlarõnda rapçi Chali 2na da olacak. Breakestra’nõn esas ada- mõ Miles Tackett. Tackett çello- suyla B.B.King, Blind Melon, Little Feat, Sepultra gibi çok ta- nõnmõş isimlere eşlik etmiş dene- yimli bir stüdyo müzisyeni aynõ za- manda. Breakestra ile yaptõklarõ müzik için funk, soul, Motown ge- leneği, James Brown tabii ki şaşõr- tõcõ değil, ama müzikal akrabalarõ arasõnda Terry Reid, David Crosby, Jeff Buckley, Brendan Perry (Dead Can Dance) gibi birbi- rinden farklõ isimleri de saymasõ gerçekten takdir edilesi. Sahnede bas gitar ve çello çalan, vokal ya- pan Miles Tackett’õn arkasõnda Fender Rhodes, org, gitar, davul, vurmalõlar ve nefeslilerden oluşan irice bir kombo eşlik edecek. Kari- yerinde Latin Funk grubu Ozomat- li de bulunan şarkõ sözlerinde İslam referanslarõ bulunan Chali 2na (Charlie Tuna) Mix Master Wolf ile beraber grubun 70’lere yaslanan soundunu günümüz gençliği ile bu- luşturacak. (www.cazkolik.com) MURAT BEŞER 60 yõldõr davul se- tinin başõnda dimdik duran gerçek bir emektar Haynes. Çok genç yaşta profesyonel meslek hayatõna atõlmõş ol- masõna rağmen, iri adõmlar- la ilerleyişi, kanatlanarak yükselişi seksenlerin sonu ile doksanlarõn başõna denk gelir. Doğal yeteneği, çok yönlülüğü, rahat mizacõ ve yaratõcõ tarzõyla dikkat çeken Boston’lõ Haynes, aynõ za- manda hem kendi kuşağõnda, hem de kendinden sonraki kuşaklar üzerinde otorite ola- rak kabul edilen bir müzis- yen. Amansõz bir swing duy- gusuna sahip olan müzis- yen, sürpriz ses doğaçlama- larõna açõk, yenilikçi zihni- yetli bir sanatçõ olarak da kabul görür. Aslõnda Chick Corea için çok fazla söze hacet yok; o bir virtüöz, o bir yaşayan ef- sane. Ülkemizde en çok ta- nõnan caz müzisyenlerinden biri; ki aynõ zamanda caz dünyasõ için de ge- çerli bu tanõmla- ma. Corea müzi- kal kariyerinde caz tarihine şim- diden kocaman bir damga vur- muş, özellikle yetmişli ve sek- senli yõllar- da ger- çekleştirdiği topluluk proje- leri ve kitleleri büyülemiş, caz dünyasõna yön vermiş al- bümleriyle tanõnmõş bir isim. Corea, kişisel tarihinde sayõ- sõz tarza el atmõş, el ettiği tar- zõn klişeleriyle yetinmemiş, onlara çõğõr açacak katkõlar- da bulunmuş benzersiz biri. Saksofoncu Garrett’õn da ülkemize ayak basma konu- sunda Corea’dan aşağõ kalõr tarafõ yok. İlk kez Miles tarafõndan seksenli yõllarda keşfedilen ve sahneye çağrõlan altocu Garrett, hayranõ olduğu John Coltrane’den miras kalan alõşkanlõklarõyla yol almõş bir müzisyen. Garrett bizi tonlarõndan çok, uzun nefe- si ve olağanüstü tekniği ile büyüler. Tonlarõ o kadar yu- muşak ki, diğer özelliklerinin yanõnda sönük kalõr. Garrett caz dünyasõnõn en kinetik altocusu olarak kabul görü- yor. Garrett her popüler tren- de uyum sağlayama ve caza taşõma yeteneğine sahip. 35 yaşõnda sõra dõşõ bir ye- tenek basçõ Christian McBri- de. McBride, Genç Aslanlar kuşağõnõn Brad Mehldau ile birlikte en göze çarpan üyesi. 80 sonu ve 90 başõnda piyasaya çõkan bu kuşakta pek çok parlak isim içinde McBride, kuşağõnõn en il- ginç ismi. McBride bir za- manlar “Herkesin favorisi genç akustik geleneksel caz basçısı” olarak görülüyor- du. 1991’de 19 yaşõndaydõ ve Ray Brown’õn yanõnda bu- lunma fõrsatõ yakalamõştõ. Brown gibi birinin eziyetle- rine tahammül etme pahasõ- na çok şey öğrendi yanõnda. McBride her şeyini bu zalim ustanõn sonradan anlaşõlan kõymetine borçluydu. (mu- [email protected]) Dört başı mamur proje CHICKCOREAFREEDOM/7TEMMUZ/21.00/CEMİLTOPUZLUAÇIKHAVASAHNESİ Aya İrini’de Avrupa cazı Sille tokat Larry Graham 1985 yõlõnda İngil- tere’de kurulan The Brand New Heavies, günümüzün en önemli acid jazz ve funk grupla- rõndan biri. Adõnõ bir Ja- mes Brown albümünün kapak notundan alan gru- bun kadrosu davulcu ve klavyeci Jan Kincaid, gitarist Simon Bartholo- mew ve basçõ/klavyeci Andrew Levy’dan olu- şuyor. Grubun sekizinci ve son stüdyo albümü “Get Used to It”, 1990- 95 yõllarõ arasõnda voka- listliklerini yapan N’Dea Davenport’un 2006 yõ- lõnda yeniden kadroya katõlmasõnõn ardõndan ay- nõ yõl yayõmlandõ. Gru- bun “We Won’t Stop” adlõ eski albümü de 2010 yõlõnda tekrar yayõmlan- dõ. Grubun onlarca sin- gle’õndan birçoğu İngil- tere müzik listelerinin te- pesinde yer aldõ. MARTHA WAINWRIGHT/ 6 TEMMUZ/ 22.00/ SEPETÇİLER KASRI TÜNEL ŞENLİĞİ/ 13 TEMMUZ/ 18.00-24.00/ TÜNEL, GALATA, ŞİŞHANE THE BRAND NEW HEAVILES/ 14 TEMMUZ/ 22.00/ İSTİNYE PARK HAFTASONUPARTİLERİ-LARRYGRAHAM&GRAHAMCENTRALSTATION/2TEMMUZ/23.00/SALON-BREAKESTRA9TEMMUZ/23.00/SALON İstanbul, 2 yıl önce yine Caz Festivali’nde din- leme şansı bulduğumuz ozan-şarkıcı Rufus Wa- inwright’tan sonra kardeşi Martha Wainwright’ı ağırlıyor. Kanada’nın folk müzik alanındaki ün- lü isimlerinden Martha Wainwright, müzik ya- şamının başlarından beri derinden etkilendiği, Fransa’nın efsane sesi Edith Piaf’ın şarkıları- nı Sepetçiler Kasrı’nda yorumlayacak. Çocuk- luğundan beri Piaf dinleyen ve son albümü de Piaf şarkılarından oluşan Wainwright, onun duy- gu ve acı dolu şarkı söyleme stilinden her zaman çok etkilendiğini söylüyor. Sıklıkla aile üyeleri- nin albümlerinde yer alan ve aynı zamanda folk müzisyenleri Loudon Wainwright III ve Kate MacGarrigle’ın da kızı olan Wainwright, ken- di internet sitesinde Avrupa turnesinden söz eder- ken “Türkiye gibi egzotik ve yeni” yerlere ya- pacağı yolculukların heyecanını da dile getiri- yor. Wainwright’ı, 2006 yılında Snow Patrol gru- buyla yaptığı unutulmaz düeti “Set The Fire To The Third Bar” ve 2005 yapımı “Leonard Co- hen: I’m Your Man” belgesel filmindeki per- formansıyla tanıyanlar olacaktır. Konserde Pi- af şarkıları dışında yeni parçalarını kendi gi- tarıyla seslendireceğini de duyuran sanatçı “Sans fusils, ni souliers, à Paris” isimli son al- bümü kapsamında piano, gitar ve bas eşliğinde sahnede olacak. Tutkulu Piaf yorumları E N R I C O R A V A & S T E F A N O B O L L A N I / 9 T E M M U Z / 2 0 . 3 0 / A Y A İ R İ N İ M Ü Z E S İ İngiliz asidi Festival içinde festival İsveçli şarkıcı ve besteci Lisa Ekdahl, sıcak ve çocuksu vokali, caz, bossa nova ve folk müziğin birleştiği birbirinden il- ginç şarkılarıyla 13 Temmuz’da The Marmara Esma Sultan’da ken- dini dinleyenleri bambaşka di- yarlara götürecek. Müziğinde ağırlıklı olarak caz ve bossa nova etkileri göze çarpan Ek- dahl’ın şimdiye dek yayınladı- ğı 10 albümünün büyük ço- ğunluğu İsveç dilinde idi. Ül- kemizde de büyük bir hayran kitlesi olan Lisa Ekdahl, İs- tanbul Caz Festivali seyirci anketlerinde izleyici tarafın- dan en çok beklenen isimler arasında göze çarpıyor. LISA EKDAHL/ 13 TEMMUZ/ 22.00/ THE MARMARA ESMA SULTAN EUROPEANJAZZCLUB/22.30 Sıcak ve çocuksu diyarlarda “Killer”, “Crazy” ve Grammy ödüllü “Kiss From A Rose” gibi unutulmaz hitlerinin yanõ sõra “Soul” isimli en son albümüyle de mo- dern R&B ve soul müziğinde son derece iddialõ olduğunu kanõtlayan Seal, festivalin yõldõzlarõ arasõnda. 19 Temmuz’da saat 21.00’de Cemil Topuzlu Açõk Hava Sahnesi’nde hayranlarõyla buluşacak olan şarkõcõ, 1963 yõlõnda Nijeryalõ bir baba ve Brezilyalõ bir anneden dünyaya gel- di, Londra’da yaşayan İngiliz bir ailenin yanõnda büyüdü. Alman top model Heidi Klum ile olan evliliğiyle de gündemden düşmeyen Seal, üniversitede mimarlõk eğitimi aldõ ve bir süre modellik yaptõ. Nat King Cole’unkini anõmsatan ses rengi ve yorumuyla dikkatleri çekip profesyonel olarak şarkõ söylemeye başladõ. 1990’lardan bu yana bir- çok uluslararasõ hit’in sahibi olan Seal, duygusal, melankolik ve doku- naklõ şarkõlarõyla dünya çapõnda milyonlarca hayran kazandõ ve çok sa- yõda eleştirmen tarafõndan övgü yağmuruna tutuldu. Kendine özgü bir bileşim SEAL/ 19 TEMMUZ /21.00/ CEMİL TOPUZLU AÇIK HAVA SAHNESİ17. Uluslararasõ İstanbul Caz Festivali’nin etkin- liği “European Jazz Club”, Türkiye ve Av- rupa’dan usta caz müzisyenlerini buluşturma- ya devam ediyor. European Jazz Club’õn ilk ge- cesinde yani 5 Temmuz’da Usta caz gitaristi Önder Focan ve Estonyalõ saksofoncu Raivo Taffenau konser verecek. Jülide Özçelik’in grubu “Jülide Özçelik Band”, değişik proje- leri yle Hollanda’nõn tanõnmõş saksofon ve klar- net sanatçõlarõndan Maarten Ornstein ile 6 Temmuz’da; kontrbas ustasõ Volkan Hürsever, İsveç’in gözde saksafoncularõndan Magnus Lindgren ile 7 Temmuz’da; İtalyan trompet us- tasõ Enrico Rava ve trompetçi İmer Demirer 8 Temmuz’da; 13 - 15 Temmuz’da da kontr- basõn genç isimlerinden Ozan Musluoğlu’nun grubu “Ozan Musluoğlu Quartet” ve Norveçli trompetçi Tore Johansen konser verecekler. Avrupalı ustalarla buluşmalar Uluslararasõ İstanbul Caz Festivali, bu yõl da cazõn coşkusunu İstanbul sokakla- rõna ve Boğaziçi’ne taşõyarak İstan- bul’u bir ‘caz kenti’ne dönüştürecek. Festivalin, caz müziğini İstanbul’un zengin kültürel dokusuna yayõp genç- lerle buluşturmayõ hedeflediği “Caz Vapuru” ve “Sokak Konserleri” ile cazseverler keyifli saatler yaşayacak. Caz festivalinde bir gelenek haline gelen “Caz Vapuru”, 4 Temmuz Pazar günü yolculuğuna, New Orleans’lõ enerjik bando The Panorama Jazz Band ve repertuarlarõnda caz stan- dartlarõndan ünlü müzikallere çeşitli parçalar bulunan İstanbul Saksafon Kuartet eşliğinde çõkõyor. CAZVAPURU/4TEMMUZ/11.00-16.00 GENÇCAZ/3TEMMUZ/TÜNEL,ŞİŞHANE,GALATA Ve gemi kalkıyor S on altõ yõldõr genç caz müzisyen ve topluluklarõna Uluslararasõ İstanbul Caz Festivali programõnda yer alabilecekle- ri bir platform oluşturan “Genç Caz” Konserler Dizisi, bu yõl da devam ediyor. Bu yõl yedinci kez düzenlenen Genç Caz konserleri, 3 Temmuz Cu- martesi Tünel Şenliği kapsamõnda ücretsiz ola- rak izlenebilecek. “Genç Caz” Konserler Dizisi’ne katõlacak gruplar, 23 Mayõs’ta Salon’da yapõlan değer- lendirme konseri ile belirlendi. Cengiz Baysal, Hülya Tunçağ, Kerem Görsev, Önder Focan, Pe- lin Opcin, Seda Binbaşgil ve Sevin Okyay’dan oluşan kurulun seçtiği Boğaziçi Üniversitesi Mü- zik Kulübü Caz Korosu, Plongeur Quartet, Gri Trio ve Jazz So gruplarõ bu yõlõn “Genç Caz”cõlarõ oldular. Boğaziçi Üniversitesi Müzik Kulübü (BÜMK) bünyesinde 1994 yõlõnda ku- rulmuş olan Boğaziçi Üniversitesi Müzik Kulübü Caz Korosu, Tükiye’nin ilk a capella (eşliksiz) korosu olma özelliğini taşõyor. Hip-hop esintili bir caz grubu olan Plongeur Quartet, northern jazz, neo-soul, hardbop, r’n’b, swing ve post-rock ezgilerini müziklerine taşõ- yor. Bill Evans’õn öncüsü olduğu, ‘interplay’ odaklõ piyano triosu formatõnõ benimseyen Gri Trio, kendine özgü bir ses ve tarz edinebilmeyi amaçlõyor ve klasikleşmiş standartlarõn dõşõnda, daha yakõn dönemlerden müzisyenlerin eserle- rini de yorumluyor. Bir araya gelişlerinin hemen ardõndan festivalde çalmaya hak kazanan Jazz So ise klasik jazz, funk fission, latin jazz, jazz fusion tarzõnda ça- lõşmalarõyla caz severlerle buluşacak. Seçilmiş gençler C az ve Latin mü- ziği yorumlarõy- la dünya çapõnda üne sahip Amsterdam do- ğumlu Hollandalõ sanatçõ Laura Fygi, Hollandalõ doktor bir baba ile Mõsõr- lõ dansöz bir annenin kõzõ. Gençlik yõllarõnõ Urugu- ay’da geçiren sanatçõ, ba- basõnõn ölümünün ardõn- dan 60’lõ yõllarõn sonunda annesiyle birlikte Hollan- da’ya döndü, annesinin kendisine ba- kamamasõ üzerine okulunun müdürü ta- rafõndan evlat edinildi. Okulu bõrak- masõnõn ardõndan müzik dünyasõna atõ- lan Fygi, yeteneğiyle yapõmcõlarõn dik- katini çekti. 1984 yõlõnda Hollan- da’da kurulan “Center- fold” grubuyla Avrupa ve Japonya’da sahne alan Fygi’nin menajeri ülkenin en büyük plak şirketinde görev alõnca sanatçõnõn solo kariyeri de başladõ. İlk solo albümü “Introdu- cing” (1991) ile ülkesinin prestijli ödülü Edison’õ kazanan sanatçõnõn son albümü “Rendez-Vous” 2007 yõlõnda, filmlerde ve müzikaller- de kullanõlan şarkõlarõ da “Songs from Movies & Musicals” adõyla 2009 tari- hinde yayõmlandõ. Laura Fygi’ye kon- serde Ayhan Sicimoğlu Latin All Stars eşlik edecek. LAURAEYGI/14TEMMUZ/22.00/ THEMARMARAESMASULTAN ‘Melodi yoksa, unut gitsin’ Baştarafı 1. sayfada C M Y CM MY CY CMY K “T ünel Şenliği”, merkezine kentin kültür- sanat yaşamõnõn nabzõnõn attõğõ Tünel, Galata ve Şişhane bölgelerini alarak “Festival içinde bir festival” yaratacak. Fransa’da başlayan ve dünyanõn birçok başka ülkesinde de örnekleri olan “Fete De La Musique” yaklaşõmõndan esin alan bu proje, tüm müzikseverleri 3 Temmuzda şehrin doğal dinamizmiyle kültür, sanat ve eğlencenin buluştuğu özel bir geceye davet ediyor. Etkinlik boyunca sokaklarda ve değişik mekânlarda ücretli ve ücretsiz konserler, atölye çalõşmalarõ, özel sergiler, ikramlar ve benzeri etkinlikler gerçekleştirilecek. Akşamüstü saatlerinden başlayarak gecenin ilerleyen saatlerine kadar sürecek olan etkinliğin programõ, bölgede birbirine yakõn mekânlarõn haritasõ üzerinden izlenebilecek. Genç Caz gruplarõnõn da konser vereceği Galata ve Tünel’de kurulacak iki ana sahnedeki ücretsiz konserlerle bütün bölgede bir festival atmosferi yaşanõrken gece boyunca seyirciler değişik mekânlar ve sahneler arasõnda mekik dokuyarak, birbirinden farklõ etkinliklere katõlacak. Salon, Nardis Jazz Club, Hollanda Konsolosluğu Bahçesi, Tarõk Zafer Tunaya Kültür Merkezi ve Muammer Karaca Tiyatrosu gibi Tünel bölgesinin birbirinden renkli mekânlarõnda gece boyunca sahne alacak sanatçõlar arasõnda Larry Graham & Graham Central Station, The Panorama Jazz Band, Emir Ersoy Projecto Cubano, Maffy Falay Sextet, Jungle Boldie, Timuçin Şahin Quintet ve 2010 Türkiye’de Japonya Yõlõ etkinlikleri kapsamõnda konser verecek Michiko Ogawa gibi isimler yer alõyor. Beyoğlu Belediyesi’nin de işbirliğiyle gerçekleştirilecek bu şenliğe bölgedeki restoran, kafe, bar ve mağazalar da geliştirdikleri özel içeriklerle katõlacak. Tony Bennett ChickCorea EnricoRava Martha Wainwright LauraFygi Seal Lisa Ekdahl C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle