Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
1 TEMMUZ 2010 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
İLHAN ABİ’NİN ARDINDAN 13
TAZİYE MESAJLARI
İlhan Selçuk’un kıymeti bilindi
B
u yõlõn ocak ayõnda size, köşekadõlarõmõzõn
80’likler takõmõnõ anlatmõştõm, hatõrõnõzda mõ?
Ben dahil sekiz yaşlõ adamõz biz bu takõm-
da, dedim. Sõrada 86’lõk Oktay Akbal’dan hemen
sonra gelen İlhan Selçuk’un 85 yaşõna geldiğini de
bu vesileyle öğrenmiş, hayret etmiştim.
1950’lerin ilk yõllarõnda İstanbul Hukuk’tan me-
zun olanlar arasõndaydõk; o 50’de, ben 51’de. Fa-
külteden tanõşmõyorduk.
Gene o yõllarda İlhan’a, İstanbul Radyosu’nda Ek-
rem Reşit Rey’in çömeziyken rastladõm.
İncecik, çoğumuz gibi Sait Faik trençkotlu, ha-
fiften sakallõ bir genç adamdõ.
Karikatürist Turhan Selçuk’un kardeşi, dediler.
Turhan daha o tarihte ünlü bir karikatürcüydü. Ce-
mal Nadir Güler’den sonra gelen ve ilaveten de-
ğerini dünyaya kabul ettirmiş karikatür sanatçõmõzdõr,
derim. O da kardeşi İlhan gibi beyefendi bir insandõ.
Bizde giderek az bulunur olmuş bir türden gelen, sa-
hiden görgülü insanlardõ iki kardeş de. Birinin ka-
rikatürlerinde, diğerinin yazõlarõnda büyüteçle ara-
sanõz densizlik, saygõsõzlõk, çirkin kavgacõlõk izine
rastlayamazsõnõz.
Turhan Selçuk’la inanõr mõsõnõz hiç bir arada ol-
madõk. O da benim gibi basõnlõ toplantõlardan ga-
liba hazzetmiyordu. Ama telefonla arar, karikatür-
ler ve yazõlar konusunda marifetlerimiz için birbi-
rimizi tebrik ederdik.
İlhan’la çatõştõğõmõzõ hiç hatõrlamõyorum. Cemal
Madanoğlu ile ikimiz de dost olmuştuk. Ben Pa-
şa’yõ siyasetten uzak tutmaya çalõşõrken, o sol adõ-
na kazanmayõ becerdi ve Paşa’nõn akõbeti değişti.
Bu ettiğini bir yazõmda çok sonra kõnadõm. Oralõ ol-
madõ. O maceranõn acõsõnõ haksõz yere kendisi de
çekmişti zaten.
Kitaplarõ vardõ: Yüzbaşõ Selahattin’in Romanõ’nõ
beğenerek, Ziverbey Köşkü’nü dertlenerek, üzüle-
rek okumuştum. Son yõllarda mesela Aydõn Doğan
Ödülleri’nin dağõtõmõ gibi vesilelerle buluşuyorduk.
Benim hayatõmda büyük yeri yok, ama Babõâli’nin
yõldõzlarõndandõr. Çok okuyanõ, beğeneni ve “İlhan
Ağabey” diye hayranlarõ, bayõlanlarõ vardõ.
Gõpta edilen bir yazar, düşünür ve köşekadõsõy-
dõ. Babam Cumhuriyet okuruydu, benim de hece-
leyerek okumaya başladõğõm ilk gazetedir. Yunus
Nadi zamanõnõ bilmem, ama Nadir Nadi ve İlhan
Selçuk dönemlerinde Cumhuriyet’te esen takõm ha-
vasõ, bugün çok özlediğimiz bir güzellik, bir sõcaklõk,
bir mensubiyettir.
Ben özenmedim, onlarõn da beni hiç gözleri tut-
madõ sanõyorum. Şunu da bu vesileyle söyleye-
yim. Ben Nadir Nadi’li, Burhan Felek’li, Do-
ğan Nadi’li, Ömer Sami Coşar’lõ, Abidin
Daver’li ve efendim Cemal Nadir Güler’li
Cumhuriyet’i çok benimsemiştim.
Sonraki yõllarõn kadrolarõndan da (Metin Toker’i
ayõrarak söylüyorum), entelektüellik iddialarõndan
da, tutumlarõndan ve iddialarõndan da pek hazzet-
memişimdir. Gazetecileri kafa dengim, (bugün de
eski ve iyi arkadaşlarõm var aralarõnda), gazetenin
genel tutumu tarzõm değildi.
Oysa eski Cumhuriyet’çiler için gazeteleri nadi-
de bir kültür yuvasõ, bir aydõnlõk ve demokrasi mer-
kezi, herkesin de kabul ettiği gibi meslek ahlâkõ ve
haber namusu kurumudur. İçinde yoğurulduklarõ bu
niteliklerle haklõ olarak övünürler.
İlhan da Allah için bu değerleri bihakkõn temsil
edebilecek bir arkadaşõmõzdõ. Benim için işini iyi
yapan insanõn emeği gibi, kişiliği de hep ayrõ bir hay-
ranlõk sebebidir.
Yalnõz Cumhuriyet’çilerin değil, Türk basõn
dünyasõnõn İlhan hakkõndaki kadir-kõymet bilirliği,
övünebileceğimiz müstesna bir manzaraydõ.
Mekânõn cennet ola, İlhan Beyefendi arkada-
şõm! Cemaatin mensuplarõna ve okurlarõna da
başsağlõğõ dilerim!
80’liklerin sayısı 7’ye indi
Yaş iyice ilerleyip de kaçõnõlmaz âkõbet yaklaşõnca,
insan ölümden daha çok korkuyor sanmayõn. Bu ko-
nuda artõk, Karacaoğlan’õn düşüncesine de katõl-
mõyorum. Ne dediğini hatõrlatayõm bakõn size:
Neyleyim şu dünyanõn ziynetin / Âkõbeti ölüm ol-
duktan geri / İstemem bahçede bülbüller ötsün / Be-
nim gonca gülüm solduktan geri.
İlhan Selçuk pek bir yaşõtõmdõ. Giden sevgilile-
rinizden biriyse, felaket bir acõdõr, unutulmaz. Yaş-
lõlarõn sizden önce gideceği inancõnõn etkisi, siz ace-
le etmedikçe devam ediyor. Yaşõtõnõzõ kaybetmek,
böğrünüze yediğiniz dirsek darbesi gibi acõ verir, ne-
fesini keser insanõn.
Ötegeçede dedim ya, İlhan bizim Köşekadõsõ Di-
nozorlar Kulübünün (KDK) mensuplarõndan biriydi.
Allah ömür versin en büyüğümüz (Ona ayrõca sa-
bõr dilerim) Oktay Akbal. Bir basamak altõnda İl-
han Selçuk vardõ. Sonraki basamakta Çetin Altan
ile Orhan Birgit. Bir basamak daha aşağõda Sami Ko-
hen ile Cüneyt Arcayürek. Ve en gençleri (Yan-
lõş anlamayõn KDK üyelerinden söz ediyorum, ki
yaşlarõ 82 ila 87 arasõnda değişmektedir.) Mümtaz
Soysal ile kulunuz Hakkõ Devrim.
Dökümünü size daha önce verdiğim 80’lik 8’ler
Kulübünde, İlhan’õn kaybõyla 7 kişi kalmõş oluyor.
80’lik Dinozorlar Kulübü (SDK) diyerek, Kulübün
adõndan “Sekiz”i çõkarmõş olduk ki geride kalan biz-
ler sahneden bir bir çekildikçe, kulübün adõnõ da de-
ğiştirmek gerekmesin.
İlhan’õn sağlõğõnda haydi hata ettik. Kalan yedi
üyeye sorayõm şimdi, ki aramõzda birbirini tanõmayan
yok artõk, biz niye arada bir buluşmuyoruz?
Çetin mesela sõrf erkeklerden oluşan bir sohbet
meclisine itiraz edebilir. Ama ben düşünüyorum, ha-
nõm arkadaşlarõmõzdan 80’i aşmõş birini (hele he-
le birilerini) bilemiyorum. Yok galiba. (Varsa lüt-
fedip bana bir işmar etsin/ler. Rica ediyorum.)
23 HAZİRAN- RADİKAL
HAKKI DEVRİM
Babõâli’nin yõldõzlarõndandõr. Çok okuyanõ, beğeneni ve ‘İlhan Ağabey’ diye hayranlarõ vardõ
Biz solu İlhan Selçuk’tan öğrendik
O
ünlü 68 kuşağõndan de-
ğilim. 10 yõl kadar son-
rasõndanõm. Ama 68 ku-
şağõnõ içimizde henüz filizlen-
mekte olan aydõnlõk fikirlere il-
gi duyduğumuz yaşlarda yakõn-
dan izliyorduk.
Tam anlamõyorduk belki neler
olup bittiğini. Ama biliyorduk ki,
o gençler bizim geleceğimiz için
çabalõyor, kavga veriyor. Ve ne
yazõk ki bir süre sonra öldükle-
rine tanõk olduk.
O yõllarda “sağ” denilen ha-
reket henüz bir ideolojik temel-
de oturmuyordu. Sağ DP döne-
minin zenginleştirip egemenleş-
tirdiği kesimlerin, özellikle dini
istismar ederek kendi zengin-
liklerini artõrma ve güçlerini sür-
dürme ideolojisiydi.
Sol ise yeniliğin, çağdaşlõğõn,
aydõnlõğõn sembolüydü.
Ve gençliğin doğal olarak
solda yerini almasõ da kaçõnõl-
mazdõ. 68 hareketi gücünü,
hümanizmini, naifliğini bura-
dan alõyordu.
Bunu tehlike olarak gören
“sağ” işte o zaman harekete
geçti ve bir ideolojik temel bul-
ma yollarõnõ aramaya başladõ. O
temel de milliyetçi, mukaddesatçõ
bir temeldi ve birinci kuralõ ege-
menlere boyun eğmekti.
Böylelikle sözde alternatif
adõ altõnda, egemenlerin adeta
kulu kölesi gibi olan, dini bir
kalkan gibi kullanan, milliyet-
çiliği ise neredeyse “öldürü-
cü” bir silaha çeviren yapõlan-
malar ortaya çõktõ.
Dönemin iktidarõ bunu “iti ite
kırdırmak” olarak niteliyordu.
Egemen beyler rahat koltukla-
rõnda otururken, “sağ”cõlar or-
talõğõ kan gölüne çevirmeye baş-
lamõştõ.
Biz böyle bir ortamda geçirdik
ilk gençlik yõllarõmõzõ. Bugünkü
gibi televizyonlar, internet ola-
naklarõ yoktu. Bu nedenle “ger-
çekten” okurduk. Günde bir ki-
tap bitirdiğimiz günleri dün gibi
hatõrlõyorum.
“Felsefenin temel ilkeleri”
kitabõydõ çoğumuzun ilk “ideo-
lojik” kitabõ.
Ama asõl kaynağõmõz Cumhu-
riyet gazetesi ve İlhan Selçuk’tu.
68 kuşağõndan sonra gelen solcu
gençlerin neredeyse tamamõ as-
lõnda bu “okuldan” geçmiştir.
Sol, sosyalizm, komünizm, ka-
pitalizm kavramlarõnõ, aydõnlan-
manõn anlamõnõ hep İlhan Sel-
çuk’un yazõlarõndan öğrenmeye
çalõştõk.
Ona o yõllarda da İlhah Abi di-
yorlardõ. Biz de aramõzda “İlhan
Abi’nin yazısını okudun mu?”
diye sorardõk ağõz alõşkanlõğõ ile.
Bugün ise kimi dönekler ve ca-
hil yeni yetmeler İlhan Selçuk’u
“darbeci” olarak nitelediler.
60’lõ 70’li yõllarõn ortamõnõ
unutan ya da hiç bilmeyenler İl-
han Selçuk’un askerlerle olan
ilişkilerini ve onlara gösterdiği
güveni dillerine doladõlar.
Güneşin balçõkla sõvanmasõy-
dõ bu aslõnda. Başarõlõ olamadõ-
lar ama belli ki kendi egolarõnõ
tatmin ettiler ve çevrelerinde tü-
reyen niteliksizleri de etkilediler.
Dün İlhan Selçuk’u uğurlama
törenine katõldõm. Tõklõm tõklõm
dolu salonun en önemli özelliği
gençlerin çok az olmasõydõ. Sa-
lonu dolduranlarõn büyük ço-
ğunluğu “o yıllardan” gelen
isimlerle doluydu. Çünkü İlhan
Selçuk’u gerçekten anlayan da
herhalde onlardõ.
34 yõllõk meslek yaşamõmda İl-
han Selçuk’la sadece bir kez
karşõlaştõm. 2003 yõlõnda TE-
MA’nõn çevre ödülünü kazan-
mõştõm. Ödülleri dönemin Cum-
hurbaşkanõ Sezer veriyordu. Tö-
rende İlhan Selçuk da vardõ ve te-
sadüfen yan yana oturmuştuk.
Beni tanõyacağõnõ hiç sanmõ-
yordum, ama olağanüstü neza-
ketiyle dönüp “Yazılarınızı çok
beğeniyorum, ekranda da çok
güzel şeyler söylüyorsunuz”
demişti. O sõrada Star TV’de
ana haberleri sunuyordum, yazõ-
lardan kastettiği önceki gaze-
tem Sabah’taki köşemdi. Bu,
beni çok mutlu etmişti.
Sonra bir daha karşõlaşmadõm.
Hep merak ederim. Acaba o
günkü duygularõ sürüyor muydu?
Yazõlarõmõ okuyor, TV konuş-
malarõmõ dinliyor muydu? “Gü-
zel” diyor muydu, eleştiriyor
muydu? Ne düşünüyordu?
Dün o büyük gazeteciyi, bir ay-
dõnlanma sembolünü kalbimi-
zin en güzel yerine uğurladõk.
Işõklar içinde olsun.
24 HAZİRAN- VATAN
CAN ATAKLI
Arslan Başer KAFAOĞLU
İ
lhan’õ tanõdõğõmda o henüz yurt
çapõnda ünlü değildi. 27 Mayõs’tan
sonra anayasayõ ve yeni seçim dü-
zeni kurallarõnõ kurmak üzere toplanan
Kurucu Meclis ile beraber biz, yeni bir
Türkiye kurmak azminde olan yazarlar
birbirimizle tanõştõk. Doğan Avcıoğlu,
Mümtaz Soysal, İlhami Soysal Anka-
ra’da ve İstanbul’da Çetin Altan ile İl-
han Selçuk sol çizgide yazõlarõmõzla top-
luma yeni bir siyasal çizgiyi sunuyor-
duk. Kurucu Meclis işini bitirip dağõl-
dõktan ve yeni seçimlerden sonra da ça-
balarõmõz sürüyordu. Doğan, Mümtaz ve
Cemal Reşit Eyüboğlu ünlü Yön dergi-
si çevresinde toplandõğõmõzda İlhan Va-
tan gazetesinde yeni yeni parlayan bir
köşe yazarõydõ. Vatan’õn sahibi Naim
Tiralı arkadaşõmõzdõ, Cemal Reşit Bey
ona da finans yardõmõ yapõyordu. Yõllar-
ca Komünist diye suçlanan Mihri Belli
ve Erdoğan Tamer (Berktay) gibi eski
tüfeklere de yazõ yazma olanağõ sağlõ-
yordu Vatan.
1963’te Yön dergisinin mali işlerini
Hamdi Avcıoğlu (Doğan Avcıoğlu’nun
ağabeyi) ile beraber düzenlemek için İs-
tanbul’a gittiğini de Vatan gazetesine
uğrar ve İlhan ile sohbet ederdik. Böyle
uğradõğõm bir günde “Gelecek hafta
Cumhuriyet’e geçiyorum” diye muştu-
ladõ. Cumhuriyet’in baş yöneticisi Nadir
Nadi Bey onun yazõlarõnõ çok beğenmiş
ve Akbaba dergisinin sahibi Yusuf Ziya
Ortaç’õn da övgüleriyle İlhan’a bir köşe
vermeyi önermişti. İlhan Pencere’sini
alõp böylece Cumhuriyet’e geçmişti. Bu-
rada 47 yõl ülkeye õşõk verdi, Cumhuri-
yetçilere yol gösterdi.
Cumhuriyet’e geçtikten sonra 1 yõlõ
dolmadan Çetin Altan ile beraber Sol’un
en parlak yazarõ olmuştu bile. Nadir Bey
iltifatlarõnõ ondan esirgemiyor, ona her
imkânõ sağlõyordu. Yavaş yavaş kendisi-
nin üzerindeki yükün bir kõsmõnõ ona
devretmekten de geri kalmõyordu.
1965, yani İlhan’õn Cumhuriyet’e ge-
çişinin üçüncü yõlõnda yurtta genel seçim
vardõ. Türkiye İşçi Partisi (TİP) yönetimi
aday listesini daha zenginleştirmek için
Çetin Altan ile İlhan’õ bağõmsõz aday
olarak listeye almak istedi. Çetin’e öne-
riyi götürmek için Sadun Aren’i ve İl-
han’a elçilik için beni görevlendirdi. Çe-
tin öneriyi kabul etti ve milletvekili se-
çildi. İlhan benim elçilik ettiğim öneri
için özür diledi. “Ben ölmeden yazar-
lıktan ayrılmamaya kararlıyım” dedi.
Gerçekten de ne önüne sürülen bol sõ-
fõrlõ çekler ne de hapisler, işkenceler onu
kendisine pek yakõşan Cumhuriyet’te ya-
zõ yazmadan ayõrabildi.
Ömrü boyunca bizlere Pencere’sin-
den õşõk verdi. Ancak 21 Mart 2008’de
yukarlardan emir alan bir savcõlar gru-
bu onun evini basõp 40 saat sorguya
çektirene kadar. Işõklar içinde yat unu-
tulmayacak dostum. Doğan Avcõoğlu,
İlhami Soysal, Muammer Aksoy, Bü-
lent Ecevit, Turhan Selçuk ve Aziz
Nesin’den sonra senden de ayrõlmak
varmõş kaderimde.
Bu Dünyada Bir İlhan Selçuk Vardı
En büyük bilgem en
büyük gülmececim
Prof. Dr. SUNA KİLİ (Boğaziçi Üniver-
sitesi Öğretim Üyesi): İlhan Selçuk, laik,
ulusçu, kamu yararõnõ ön planda tutan ve eşit-
liğe yönelik Cumhuriyetçilik anlayõşõnõn yõl-
maz bir savunucusuydu. Onu şimdiden özlü-
yoruz.
KERİM AKSU (Giresun Belediye Başka-
nı): İlhan Selçuk’un vefatõ dolayõsõyla tüm
yakõnlarõna başsağlõğõ diliyorum.
GÖKSAN SONER (Çağdaş Eğitim Vakfı
Yönetim Kurulu Üyesi): Cumhuriyet Aydõn-
lanmasõnõn bilge kişisi, İlhan Selçuk’u kay-
betmenin derin üzüntüsü içerisindeyiz.
GÜLBİN SÖZEN (YEKÜV Yönetim Ku-
rulu Başkanı): İlhan Selçuk, yaşamõ boyunca
doğru bildiği yoldan ayrõlmadan, Cumhuri-
yet’in aydõnlõk Penceresi’nden düşüncelerini
toplumla paylaşan, okuyan, algõlayan, sorgu-
layan insanlarõn bakõş açõlarõna yön veren,
cümlelerinden edebiyat, sanat, bilim akan de-
ğerli düşünce adamõydõ.
TAMER AKBAŞ (Emekli Orgeneral):
Açmõştõ “PENCERE”sini aydõnlõklara. Işõk
saçtõ / ülkesinin insanõna/ve insanlõğa yõllarca.
Anlattõ doğruyu / Yõlmadan, usanmadan ve
korkmadan / Ve her cesur kalem gibi/ o da al-
dõ nasibini mapustan. Bir ömrü yaşadõ; eğil-
meden, bükülmeden / onur dolu, gurur dolu.
Hep vererek / Nice fõrtõnalara göğüs gererek /
Ama asla yõlmayarak / Anadolu’nun bu mert
çocuğu. Sevdi insanõ / Sevdi doğayõ / Hakkõ,
adaleti seven / Herkesi sevdi. Kimsesizlerin,
güçsüzlerin, hak arayanlarõn, ezilmişlerin /
Umudu oldu kalemi. Ve gün geldi / kapandõ
yaşama penceresi. Ama hep açõk kalacak /
Aydõnlõklara açõlan “PENCERE’si.
Yard. Doç. SABİHA HAKAN: 55-60
yõldõr babamdan dolayõ evimize giren Cum-
huriyet gazetesini ve Büyük Usta’nõn yazõlarõ-
nõ 40 yõldõr okuyorum. Okumaya da devam
edeceğim. Usta’nõn her bir yazõsõnõn ve Cum-
huriyet gazetesinin bana her gün bir üniversi-
te bitirttiğini söyler dururum. Öğrencilerime
de mutlaka bir köşe yazõsõ okuyorum. Usta-
mõzõn bize yaydõğõ aydõnlõğõn bizim de üzeri-
mize sindiğini içten içe hep hissetmişimdir.
Başkalarõnõn da bunu hissettiğini hissederiz.
Bu engin bilgenin aydõnlõğõndan yararlanan
bir öğrencisi olduğum için kendimi çok şanslõ
görüyorum. Atatürk’e ve bu ulusa layõk bir
evlat olarak yaşayõp aydõnlattõ. Bize hep reh-
ber oldu. Işõklar içinde yat Büyük Bilge.
Çok özel bir insanı kaybettik’
Çankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık, gazetemiz
İmtiyaz Sahibi ve Başyazarı İlhan Selçuk’un vefatı
nedeniyle dün gazetemizi ziyaret ederek taziyelerini iletti.
Tanık, “Gerçekten çok özel bir insanı kaybettik.
Selçuk’ları peş peşe kaybettik. Hepimizin, hepinizin başı
sağ olsun” diye konuştu. (Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ)
‘Işõğõ bize hep
rehber oldu’
Muzaffer İZGÜ
Sevgili İlhan Abi
Anõlar hiç yaşlanmõyor, sõmsõcak, taptaze,
beyinde duruyor. İnsan istedi miydi, video-
nun düğmesine basar gibi basõyor, anõlarõn
içinde yüzüyor.
Kaç yõl önceydi, Kenan Evren zulmü
vardõ. Gözaltõndan çõktõktan sonra bir mek-
tup yazmõştõm. O mektubu PENCERE’de
yayõmlamõştõnõz. Bir sözcük eklemiştiniz:
“Yorumsuz”, yorumsuzdu çileler, Ziver-
bey’ler... PENCERE bana öyle güç vermişti
ki... Hemen ardõndan yayõmlamõştõm, “Yıl
Sıfır Darbe Hazır, Siz Bilirsiniz Paşam”õ.
Telefonum çalmõştõ. Sizin sesinizdi.
“Muzaffer, seni ciddiyete davet ediyo-
rum” demiştiniz. Soluğum kesilmişti, heye-
canlanmõştõm, kekelemiştim.
“Sevgili abi, bir ciddiyetsizliğim mi ile-
tildi size?”
O kahkahanõzõ duymuştum. Rahatlamõş-
tõm. Bana diyordunuz ki:
“Muzaffer, Cumhuriyet bir CİDDİYET
sayfası hazırlıyor. O sayfada siz de ya-
zın.” Şunu da eklemiştiniz, “Sayfa küçük,
az söz ama çok mizah.”
Kaç yõl sürdü CİDDİYET bilmem ki...
Kaç ciddiyetsiz politikacõyõ, yöneticiyi cid-
diyete davet etmiştik.
Yõl kaçtõ? Siz Ege Üniversitesi Hastane-
si’nde yatõyordunuz. Her gün el ayak çeki-
lince geliyordum yanõnõza, Turhan Abi de
yanõnõzdaydõ. Yoğun bakõmdan çõkmõştõnõz.
Yanõnõzda bir başka hasta daha yatõyordu.
Bir akşamüzeri geldim, o hasta yok. Sorma-
ya korktum. Sormadan siz söylediniz.
“O gitti ama mutlu gitti. Buralar iyice
sessiz kalınca burnundaki boruyu attı, be-
denine bağlı telleri çıkardı, yataktan indi,
karyolanın altındaki bir torbayı aldı, ya-
tağına oturdu, torbayı açtı. Kocaman bir
kızarmış tavuk. Buyrun İlhan Bey!” dedi.
- Şaştõm, “hayır” dedim.
- Yinme mi abem? dedi.
- Yedi, koca bir tavuğu yedi... Sabaha kar-
şõ da sen sağ ol... Ama adam öteki dünyaya
tok gitti!..
O gözlerinizdeki põrõltõyõ görür gibiyim;
hâlâ dudağõmõzdaki yarõm gülücüğü de.
O günden sonra bizim evde hep kullanõldõ:
“Yinme mi abem?”
En büyük bilgem, en büyük gülmececim,
õşõklar içinde yat.