20 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

I O K U R L A R A Gülten Akın yeni şiirlerini “Kuş Uçsa Gölge Kalır” adıyla kitaplaştırdı. Şiirimizin bir büyük ustasının şiirlerini okumanın verdiği coşkuyu ve sevinci başka şeylerin vermesi mümkün görünmüyor. Yılmaz Arslan değerlendirdi Akın'ın şiirlerini. Selahattin Hilav, Paris'ten dayısı İlhami Güneysu'ya ve ressam dostu Yüksel Arslan'dan S. Hilav'a gönderilen altmış yedi mektubun yer aldığı 'Paris Mektupları' felsefeci yazar Selahattin Hilav'ın yalnızlığını, coşkun ruhunu, gerçeklik dünyasını, entelektüel düşünsel birikimini, kültürünün sağlamlığını, çeşitliliğini gösteriyor bize. Kitabı Şener Öztop değerlendirdi. Sinema tarihçiliğinin önemli adlarından Rekin Teksoy bu kez de Türk sinemasını büyüteç altına alıyor. Dünya Sinema Tarihi'nden sonra 'Türk Sinema Tarihi kitabı ile dış etkilerin içteki gelişimiyle sinemamızın temellerinin nasıl atıldığından başlayarak zaman tünelinde yolculuğa çıkarıyor bizi Teksoy. Bununla da kalmıyor, yorumları ve gerçekçi değerlendirmeleriyle sinemamıza olan güvenimizi ve umudumuzu da tazeliyor. Kitabı bizlerle adeta konuşuyor, yol gösteriyor. Gamze Akdemir gerçekleştirdi Rekin Teksoy'la söyleşiyi. Türkiye Araştırmalar Merkezi Vakfı Direktörü Prof. Dr. Faruk Şen, Günizi Yayıncılık tarafından yayımlanan “EuroTürkler” başlıklı kitabında, Avrupa'da yerleşik ama Türkiye ile çok güçlü bağlara sahip bir topluma sahip olduğumuzu belirterek, bu toplumun özgün yapısının mutlaka göz önünde tutulması gerektiğine bir kez daha dikkat çekiyor. Şen'le Osman Çutsay konuştu. Bol kitaplı günler… S özlüklerde, etimolojik kaynaklarda, ansiklopedilerde yaptığım araştırmalar, kişiler düzlemindeki yoklama ve soruşturmalarım sonuç vermedi: Bir ay boyunca başvurduğum noktalardan eliboş çıktım: Saatın ibrelerine neden “akrep” ve “yelkovan” denmiş olduğunu öğrenemedim. İngilizcede “el”, Fransızcada “iğne” kullanılıyor. Akrep, besbelli benzetme esasına dayalı olarak seçilmiş. Kuyruktaki iğneyi anıştırıyor gerçekten de, saatı gösteren tıknaz kol. Başlangıçta, dakikayı gösteren ibreye “akrebek” adının (küçük akrep) uygun görülmüş olması da tutarlı bir yaklaşım. Bir biçimde tutmamış, yerleşiklik kazanamamış akrebek, bilmem hangi aşamadan sonra, kim(ler)in önerisiyle “yelkovan” öne çıkmış? Yelkovan, bir tür rüzgâr gülü. Fırdönüş hızına bakarak benimsenmiş olması olasılığı büyük. (Fırdöndü de denilebilirdi, denilemez miydi?) Rüzgâr, öte yandan, “zaman” anlamı taşıyor zaten. Adlandırmada bu ve benzeri etmenler ağır bastıydı belki. Ne olursa olsun, “neden” sorusuna sözlük ve ansiklopedilerin karşılık verememesi hafifletici yanını göremediğim bir eksiklik. Burada, en şaşırtıcı konu, saatın gündelik yaşamda herkesin gördüğü bir nesne oluşu. Bir de, saniye ibresine "pire"nin yakıştırılmış olması üzerinde durulabilir. Sıçrama, esas alınmış. Akrebin seçimini eğretileme bağlamında değerlendirirsek, Zaman'a nesnel yaklaşılmadığını, onun öldürücü yanının vurgulandığını ekleyebiliriz: İlerleyen saat bizi sokuyor mu? Yel kovmak, Tarama Sözlüğü gösteriyor, XV. yüzyılda “abesle iştigâl etme”, “beyhude hareket” anlamına geliyormuş. Dakika boşu boşuna saatla yarışta. Enis BATUR Pervasız Pertavsız Dil Bükeyleri II “Çeviri” kelimesini Ataç 1949'da önermiş. “Çevirmen”i 1956'da bir denemesinde kullanıyor. Oysa, gene 1949'da, “tercüman” yerine “dilmaç”ı yeğlediği görülüyor. Sözlüklerde hâlâ yeri var da “dilmaç”ın, kullanıldığına rastlamadım pek. Ataç'ın bir önerisi miydi, yoksa daha önce de devrede miydi, izini bulamadım. “Çevirmen” oturdu; Adnan Benk'in zekâsı sayesinde, çevirdiği metnin canına okuyanlara “çevirgen” deme olanağımız da var artık, dolayısıyla bir zorlama peşinde değilim. “Dilmaç”, acaba, “eşzamanlı çeviri yapan kişi” için kullanılamaz mı? Yiğit Bener'le konuşuyordum, “simültane çeviri yapan” gibi upuzun bir deyiş yerine pekâlâ dilmaç kullanılabileceği görüşündeydi; paylaşıyorum. Eşzamanlı çeviri bambaşka iş. Her çevirmenin o konuda yeteneği olduğu söylenemez. Oturup sessizce bir metni bir dilden ötekine, emeğini zamana yayarak çevriren kişiyle, eşzamanlı olarak sesli çeviriyi gerçekleştiren kişi tam anlamıyla aynı işi yapıyordur diyebilir miyiz? Diyemiyorsak, farklı bir ad arayışına girmek gereksiz çaba ya da işgüzârlık sayılmamalı. III “Amele”den “işçi”ye geçiş yalnızca bir özleşme sorunu değildi galiba. Gerçi Osmanlı sosyalistleri elbette “amele” kavramını kullanıyorlardı ama, sonrasında, burjuva sosyalistleri o kelimede aşağılayıcı bir vurgu görür oldular, gerçekten de sosyalist olmayan küçük burjuvaların “amele” derken, bir bakıma, nitelikli işçiden de öte, 'kaba köle gücü'ne gönderme yapan bir edâ kullandıkları söylenebilirdi. “Amele”, sonuçta yürürlükten kalktı. “İş” kelimesine çok bağlı olduğum için sanırım, “işçi”nin yüce bir görevi üstlendiği duygusunu taşıyorum öteden beri benimkisi şüphesiz alabildiğine öznel bir uç yorum. “Hamele”, farklı bir kökenden geliyor. Gelgelelim, burada da “yük taşıma” konusu esası oluşturuyor. “Hamele”, acaba, “Hermesler”in bir değişkeni midir? Hamal ve Hamile için de “yük taşıma”yla bağlantılı anlam alanı geçerli aslında. Hammal'ın sırtında yük taşımak için kullandığı araca “semer” deniyor olması, eşek ve katır türü yük hayvanları ile özdeştirilmesi sonucunu getiriyor. Geçenlerde Sirkeci'de, kumaşçılar çarşısında çalışan hamallarla konuştum: “Semer”e eskiden “akra” derlermiş, baktığım yazılı kaynaklarda rastlayamadım. O gün aklıma gelmedi: Nerede, kim yapıyor acaba “semer”leri? ? TURHAN GÜNAY eposta: [email protected] [email protected] DÜZELTME: Geçen Haftaki sayımızın kapağında yayımladığımız resin, değerli ressamlarımızdan Yüksel Aydın’a aitti. Yanlışlıkla Yüksel Aslan adı kullanılmıştır. Sayın Yüksel Aydın ve okurlarımızdan çok ama çok özür dileriz. İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk? Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız ? Yayın Yönetmeni: Turhan Günay ? Sorumlu Müdür: Güray Öz ? Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı ? Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. ?İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişliİstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 ? Baskı: İhlas Gazetecilik A.Ş. 29 Ekim Cad. No: 23 Yenibosna İstanbul Tel:0 (212 454 30 00 ? Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden / Reklam Müdürü: Eylem Çevik? Tel: 0 (212) 251 98 74 75 0 (212) 343 72 74 ?Yerel süreli yayın ? Cumhuriyet Gazetesinin ücretsiz ekidir. CUMHURİYET KİTAP SAYI 906 SAYFA 3
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle