Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
? Romanın eşzamanlı ilerleyen bir diğer noktası, anlatıcının Albucius'un yaşamıyla kurduğu ilişkiyi içerir. Söz gelimi Molière'i söylev özellikleri taşıyan diyaloglarla biriken tüm etkileyici kaynakları sahiplenen tek Fransız yazarı ve Albucius'un çömezi olarak görür; Henry James, Montaigne, Haendel ve Bach gibi sanatçıları ise yaşlandıklarında ürettikleri her şeyi detaylandırmak ve allayıp pullamakla suçlarken, Albucius'un yalın anlatımını över. Son olarak Albucius'tan bir öyküyü övmek için Agatha Christie'nin ustalığında bir cinayet öyküsü yazabildiğinden söz eder. Bu bölümlerde Quignard'nun neden diğerlerinin değil de onun peşinden gittiği açıkça anlaşılır. Oysa o dönemde Roma dünya tarihinin en önemli isimleri (Vergilius, Seneca, Cicero, Ovidius) yan yana aynı çağı parlatırlar. YÜCE AHLAK ANLAYIŞI Romanın bir başka ve önemli bir açılımı da Quignard'nun Albucius'un yaşamıyla koşut ilerleyen mesellerine yer vermesidir. İçerikleri ne olursa olsun bütün öyküler çok güçlü bir ahlak anlayışından kaynaklanırlar; dahası bu öykülerin ulaşmak istedikleri yer o yüce ahlak anlayışıdır. Ama Roma ve Antik Yunan'dakinin tersine yalnızca Tanrıların yasaları değil, insanların yasalarının da işlerlik kazandığı görülür. Öyle ki, retorik, ders çıkarma, ahlak öyküleri hem yargılananları hem de suçlayanları haklı çıkarabilir. Öykülerdeki ilk ayrımsanan özellik herkese hak tanınmasıdır. Bir baba katili kendi vicdanında ne kadar haklıysa, tecavüze uğramış rahibe adayı da o kadar haklıdır. Kardeşleri, baba ve oğulları, köleleri ve efendileri, intihar eylemcilerini karşı karşıya getirmek, Roma'da zevk ve vahşet düşkünlüğünden çok daha farklı şeylerin yaşandığını bize gösterir. Roma bir pazaryeri, labirent, dipsiz kuyular ve söz sanatlarının zenginliğine boğulmuş bir cennettir. Her şey, her anlam eşsiz metaforlarla süslenir ve zekâ baştacıdır. Quignard'nun antik sanattaki cinsellik temasını kusursuz bir biçimde incelediği kitabı “Cinsellik ve Korku”ya bir katkı olarak da okunabilir Albucius. Dönemin şenlikli yapısı ve ahlak anlayışı ancak bir kurmaca yapıtla pekiştirilebilir. Ama hepsinden önemlisi Albucius, günümüzün en ilginç yazarlarından biri olan Pascal Quignard'nun, Lysistrata'nın, Satyricon'un ve Decameron'un ölümsüzlüklerini bir kez daha yakalamak için yitik zamanların peşine düşme hikâyesidir. ? Albucius’un Düşsel Yaşamı/ Pascal Quignard/ Çev: İsmail Yerguz/ Sel Yayıncılık/ 156 s. Pascal Quignard CUMHURİYET KİTAP SAYI 906 SAYFA 25