26 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Düşler sokağından geçen adamın badi parmağına bir kuş konsa “sevdadandır” demekle mi yetineceğiz? Bu şarkıyı mırıldanarak girdim Nazlı Eray’ın “Farklı Rüyalar Sokağı”na. Orada, ister bir gözün retinasında, ister Kafe Retina’da yaşarken yaşamanın anlamını yorumlamaya çalıştım. Mustafa Şerif ONARAN Değinmeler sıl algılarsa, öylece gelişip gidiyordu.” Ama ameliyattan sonra gözü açılan kadın dünyanın parıltısını hiçbir şeye değişmeyen bir sevinç içindedir. Yaşamanın anlamı görmekte, görmesini bilmektedir. Kafe Retina’ya gidenler, kendilerini aldanmanın rahatlığına kaptırmış olanlardır. Çünkü orası “dünyayı başka bir gözden görmek isteyenlerin gittiği bir mekân”dır. D üşsel gerçek diye bir şey var mı? Yaşamanın akışına bırakmışız kendimizi. Bir yandan içimizde yitip gidiyor, öte yandan düşlem gücümüzde yeniden doğmanın özgürlüğünü tatmak istiyoruz. Kurgunun sonsuzluğunda gerçek değişir. Asıl gerçekle ilgisi olmayan yazı gerçeği, okurun düşlem gücünü geliştirir. Bir yanılsama, bir sanrı içinde “şizoit gerçek”in de var olabileceğine inanıp Nazlı Eray’ın gerçeğini anlamaya çalışırız. Nazlı Eray’ın öyküye yeni başladığı yıllardı. Tekdüze yaşamanın sıkıntısından kurtulmak isteyen bir ev kadınının içindeki duvarı da delip bir başka insanın karanlığına sığındığı bir öyküsü vardı (TÜRK DİLİ, Monte Kristo, Kasım 1975). O zamandan bu yana düşsel gerçeğin izini sürdü. Düşler sokağında kendimizi yitirmişsek, “sevdadandır”. “Farklı Rüyalar Sokağı” bulanmış anılarla akıyor, tangoyla besleniyor. Belki de tangonun ruhu asıl burada, Caminito sokağında yaşıyor. Ama Nazlı Eray’ın hakkı var: Buenos Aires’de bir ölüler kentidir Recolota Mezarlığı. Düzenli sokakları, ölülerin dinlendiği küçük evleri, sokaklardaki sıralarda birbirine sokulan sevgilileri, oyunun tadına doymayan ilkokul çocuklarıyla bir gezinti, bir dinlence yeriydi o mezarlık. Eva Peron’un ruhu yaşamanın coşkusunu duyuyordu orada. yazacak kadar yaşamadan kopamayan bir ruh yeteneği vardır. Bir başka bozulan sevi ilişkisi Neyyire Abla ile Selahattin Ağabey arasında geçer. Selahattin Ağabey Güney Koreli doktorun yanında çalışmaktadır. Zengin bir adama kök hücreden bir kadın klonlayan Koreli doktor bir “imalat hatası” yapmış, ikiz kadın klonlamıştır. Öteki kadını Selahattin Ağabey’e verir. O da ne yapacağını bilemez. Bu durum Neyyire Abla ile Selahattin Ağabey’in ilişkisini bozar. Dr. Pedro Ara’nın ölü Evita’yı sevmesi, “bir karaltı yoğunluğu” olarak anlatıcıya görünen erkek meleğin Evita’yla olan düşsel sevisi, Makbule Hanım’ın genç Mehmet Ali’yle, Neyyire Abla’nın “imalat hatası”na kaptırdığı Selahattin Ağabey’le sevi ilişkilerinin kesilmesi; “FARKLI RÜYALAR SOKAĞI”ndaki ilişkilerin temelinde bir cinsel yoğunluk olduğunu düşündürüyor. ÖTEKİ KADIN Sevi ilişkisi insanın yıkımına da yol açıyor, kurtuluşuna da. Evita, porno filmlerinde oynarken de saflığını yitirmeyen, tanıdığı erkekleri anımsamayan, Buenos Aires radyosunda sunuculuk yapan sıradan bir kadın mıydı? İçindeki gizilgücün sesini duyarak, Peron’a, “Var olduğunuz için size teşekkür ediyorum Albay” diyen “öteki kadın” mı? “Öteki kadın”, bu dünyanın en güçlü kadını, halkın bir “azize” olduğuna inandığı “Evita”ydı. Nazlı Eray “Farklı Rüyalar Sokağı”nda, “Öteki Kadın”ı anlatıyor (“FARKLI RÜYALAR SOKAĞI”, Roman, Merkez Kitaplar, 2007). Eva Peron 33 yıl süren kısacık yaşama serüveninde (19191952) Arjantin’deki halkın, yoksulların Sindrella’sıydı. “Bir gün Arjantin’e gidersem Evita’nın gömülü olduğu Recoleta Mezarlığı’nı mutlaka ziyaret edecektim”. BUENOS AİRES Bir hekimlik toplantısının uzantısında beni Buenos Aires’e sürükleyen “güzel rüzgârlar” Evita’nın mezarı değil, tango özlemiydi. İçimizden köpüklü bir ırmak gibi geçen o Arjantin tangoları olmasaydı, daha tıbbiyede okuduğum yıllarda Orhan Avşar’ı tanımasaydım, Orhan Avşar orkestrasında Arjantin tangoları okuyan, Tünel’e doğru bir apartmanın 7. katında tüccar terzilik yapan Selçuk Kaskan’ın “tango müşterisi” olmasaydım; 1990 Eylül’ünde, Buenos Aires’te baharı karşılamayı düşünebilir miydim? Riviera Plata’nın tatlı su denizi gibi yayılan geniş çatalağzında 10 kilometreyi aşan bir uzunluğu var. Orada, rıhtımdaki ölü gemilerin çekildiği aşağı Buenos Aires’te, Caminito adındaki dar sokağa girmediyseniz Buenos Aires’e gelmiş sayılmazsınız. Sokağın başında ünlü Caminito tangosunu besteleyen Filiberto’nun bir büstü var. Sokak ressamları kaldırımlara sermiş resimlerini. Pencerelerden bandoneon sesleri gelir. Duvarları körüklü teneke kaplanmış “bohem evleri” parlak boyalarla süslüdür. Riviera Plata (yoksa Riviera Parana mı demeliyim?) bu pis, bu bakımsız rıhtımda, ölü suların kirlenmişliğinde, yasak sevilere SAYFA 28 EVİTA’YI SEVMEK Nazlı Eray’ın romanı değişik sevi ilişkileriyle gelişiyor. Evita’yı mumyalayan Dr. Pedro Ara, “tuhaf bir tarihin ve yazgının bir parçası” olan anılarını yazarken iki yıl bir ölüyle birlikte yaşamanın, ölü seviciliği diye yorumlanabilecek bir ilişkinin ateşinde, onunla bütünleşmiştir. Kaç anlatıcı var bu romanda? Belki tek, belki çok. İç içe yaşanan zamanlarla, uzak zamanlar öylesine belirsiz ki anlatıcıyı tam olarak tanıyamıyoruz. Zaman kavramını alışmadığımız boyutları içinde ölçmeye çalışıyoruz. Bakışların geçemediği kadar kalın, elle tutulacak kadar katı karanlıkta gelen bir erkek melek var. Onu yalnız anlatıcı görüyor. Evita’nın bütün geçmişini anlatırken yalnızca anlatıcı duyuyor onu. Erkek meleğin soyut bir seviyle Evita’ya bağlandığını anlıyor. Evita lösemi miydi, iyileştirilemeyen bir kansızlığı mı vardı, yaygın bir kanser miydi? Bunların ne önemi var! Ölmekte olduğunun ayrımına varamayan Evita diyor ki: “Gencim, harikulade bir kocam var ve onun halkı tarafından seviliyorum. Kendimi olabilecek en iyi durumda görüyorum.” Dr. Pedro Ara Evita’yı mumyalarken; “Zamanın ona dokunması artık imkânsız” diyordu. SEVİ İLİŞKİLERI Ölünün mumyalanması bir çeşit ölümsüzlük müdür? Bir başka düşsel gerçek, ölümsüzlüğü kök hücre yöntemiyle sağlamak, insanı klonlamaktır. Sanayici Mehmet Ali Bey ölünce genç bir insan olarak mı yaşamaya döndü? Güney Koreli doktor bu yöntemi uygularken genç Mehmet Ali’nin yeni koşullara uyacağına inanıyor muydu? Mehmet Ali Bey’in eşi Makbule Hanım 60 yaşında olmanın yorgunluğunu genç eşinde dinlendirmenin mutluluğu içindedir. Sevi ilişkisi yeni bir ivme kazanmıştır. Ama genç Mehmet Ali her şeye boş verip çeker gider. Yeni bir sevi ilişkisi ardında üzgünlükler bırakır. Anlatıcı Çiçek Pasajı’nda Mehmet Ali Bey’in ruhuyla dertleşir. Demek ki ruh, genç Mehmet Ali’yle bütünleşememiştir. Mehmet Ali Beyde, kör kadının anılarını TANGO BİR ÖZGÜRLÜK SİMGESİDİR Copi takma adını kullanan Arjantinli eşcinsel oyun yazarı Rául Damonte (19391989) Eva Peron’un yaşama serüvenini oyunlaştırırken, ona pek de olumlu yaklaşmadı. Ne de olsa bir diktatörün eşiydi Evita. Arjantin halkının, gömleksizlerinin umudu olması, Avrupa gezisinde; İtalya’da, İsviçre’de yuhalanmasına engel olamadı. Evita’nın ruh dokusunu zedeleyen davranışlardı bunlar. Peron dönemi geçtikten sonra resimlerini yırtan, heykellerini kıran da o gömleksizlerdi. Copi, Arjantin’in gerçek simgesini tangoda görüyor, tangonun gücüne inanıyordu: “Çılgın bir müzik sahneden taşıyordu. Ünlü Arjantinli tango ustası Gardel’in bir melodisi olmalıydı bu.” Carlos Gardel genç yaşta bir uçak kazasında ölünce milyonlarca Arjantinli onun için yas tuttu. Ama Arjantin’in özgürlük simgesi ünlü şarkıcı Libertad Lamarqué idi. Eva Peron’a saygısız davrandığı için cezalandırılmak istenmiş, Meksika’ya kaçarak kendi sürgününde yaşamıştı. O ESKİ YALNIZLIK: Nazlı Eray ‘FARKLI RÜYALAR SOKAĞI’nda yaşamanın değişik kesitlerinden görüntüler çiziyor. Yaşamanın dışına düşmüşsek ölüm doğal bir sonuçtur. Yeter ki yalnızlığın bir parçası haline gelmeyelim. O ölümcül yalnızlığa düşmüşsek sevi de kurtaramaz bizi. Ölümün kıyısına bırakılan Evita yalnızdır. Dr. Pedro Ara’nın bir ölüye duyduğu umarsız sevi, onu yalnızlığa itmiştir. Karanlığın gölgesi erkek melek, aslında Evita’ya duyduğu soyut seviyi değil, içine düştüğü yalnızlığın acısını anlatıp durmaktadır. Makbule Hanım, yorgun gövdesinde uyanan cinselliğin yatıştırılmasını beklemektedir. Neyyire Abla, sevdiğini elinden alan “imalat hatası” kadına duyduğu kırgınlığın yalnızlığını yaşamaktadır. Uzak zamanlarda, değişik yerlerde, birbirine benzemeyen insanların yalnızlıklarının kesiştiği bir roman bu! “Ben yaşamı öldükten sonra anladım” diyen Mehmet Ali Bey yalnızlığın parçası haline gelmiştir. Kör kadın içindeki karanlıkta yitip gitmiştir. Bizi yalnızlıktan kurtaracak bir sevi ilişkisinin yakınlığına sığınmalıyız. Yaş ilerledikçe daha çok gereksinim duyacağız o ilişkiye. Nazlı Eray’ın ucu açık anlatımında düşle gerçeğin iç içe yaşaması bizi şaşırtmasın. O soyut anlatımda kendi gerçeğimize varmamız gerekecek. O gerçeğe düz anlatımla varmanın anlamı yoktur. Nazlı Eray’ın soyut gerçeğini yorumlarken yaşamanın anlamına varmaktır önemli olan. Düz anlatımdaki gerçeğe uzak durabiliriz. Büyülü gerçeğin yorumuna varmak kolay değildir. Yaşamanın değişik katmanlarını da anlamakta zorlanabiliriz. Nazlı Eray’ı okurken kendimize göre bir gerçeğe varabilmişsek, Farklı Rüyalar Sokağı’da yaşamak kolaylaşacaktır. Bu sayfayla iletişim kurabilmeniz için dergilerinizi ve kitaplarınızı aşağıdaki adrese gönderiniz. Nazlı Eray ZAMAN DEĞİŞİRKEN... Gene de zaman sorunu çözümsüz kalıyor. “Eva Peron Vakfı” Neyyire Abla’ya Davutlar’da bir köşk armağan ettiği zaman, Evita, bir buçuk yıl önce ölmemiş miydi? ATM makinesine sokulan kartı, anlatıcıya, öldükten sonra mı vermişti Evita? Anlatıcının ATM makinesine soktuğu kartla zaman içinde bir yolculuğa çıktığı zamanın görece bir kavram olduğu üzerine düşünmemiz gerekiyor. Önemli olan “bir gözün retina tabakası içinde” olduğumuzun bilincine varmaktır. Ama “büyük bir olasılıkla çok iyi görmeyen bir gözün içinde” yaşıyorsak, dünyaya buradan bakıyorsak, gördüklerimiz ne kadar gerçektir? Bir başkasının gözünden dünyaya bakmak gerçekleri görmemizi kolaylaştıramaz. Nazlı Eray, romanın felsefesini kör kadının yazıgısında arıyor: “Dünya, insanların beyinlerinde onu na MUSTAFA ŞERİF ONARAN Hekimköy Sitesi 20. Sk. No: 8 06800 ÜmitköyAnk. Tel.: (0312) 235 91 11236 23 46 CUMHURİYET KİTAP SAYI 906
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle