17 Nisan 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Bertold Brecht'in 'Günlükler'i dilimizde Selam size Bay Brecht! Alman Tiyatro Adamı Brecht'in iki cilt halinde yayımlanacak olan Günlükler'in birinci cildi, yazarın 19131941 yılları arasında tuttuğu notlardan Günlükler, Jurnaller ve Otobiyografik Notlar alt başlıklarıylaoluşuyor. Ve geç de olsa Brecht'in yazmayaşama serüvenini kendi kaleminden okuyoruz. nanlara kayıtsız kalamadığınız gibi. İnsanların derilerinin rengi, burunlarının biçimi nedeniyle öldürülmelerine seyirci kalamazdınız. İnsanlar bir toplama kampında diri diri yakılırken. Çocuklar bu vahşetle korkulu rüyalar görürken. "Yahudi misiniz? Hayır. Ama kitaplarınız 'Alman değil' denilerek kara listeye alınmış?Nasyonal Sosyalistler bütün Almanların sadece bir kısmını Alman olarak kabul ediyor. Sosyal sorunlar hakkında Hitler'den farklı bir görüşe sahip olanları toptan Almandeğil kabul ediyorlar. Ve benim, diğer milyonlarca Alman gibi, sosyal sorunlar hakkında Hitler'den farklı düşüncelerim var. Peki Almanya'nın geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz? Hitler'in bu denemesinde başarılı olamayacağını sanıyorum. Almanya'da hâkim olan muazzam sefaletle başa çıkamayacaktır, çünkü onun gerçek nedenlerine yönelmiyor. Ama Almanya'nın geleceği sadece ona ve onun hareketine bağlı değil. Almanya demek o demek değildir. Hiçbir Alman'ın, kim ve nerede olursa olsun, Almanya'nın geleceğinin Hitler'e bağlı olduğunu düşünmemesi çok büyük bir önem taşıyor. Demek istediğim, ben Almanya'nın geleceğinin karanlık olmaması için elimden geleni yapacağım." (kitaptan) Size bunları yazdıran duyguya bugün dünyanın çok ihtiyacı var Bay Brecht, çünkü bu her şeyin satılabildiği, tüketimin alabildiğine yüceltildiği, bu ruh sağlıkları yerinde olmayan, yalnızlaştırılmış, insani duygularından koparılmışlar yüzyılında, 2007 yılında Bay Brecht, dünya cehenneme döndü. Artık ölmek çok sıradan, gazetelerde son bakışlarıyla yüzlerce ölü… Ve bizim için sanki hiçbir şey olmamış gibi devam ediyor hayat. Onlarsa bütün çaresizlikleri ve yalnızlıklarıyla… Şimdi onları yazmak da sıradan ve avami. İnsanların büyük bir kısmı hâlâ sömürü altında, açlıkla ve yoksullukla boğuşuyor, çocuklar türlü eziyetlere ve sefalete maruz kalıyor. Ve bilgi hâlâ pahalı Bay Brecht. SESSİZ AYDINLAR "Laval diyor ki: Parlamento ortadan kalkacak, parlamenterler kalacak. Harika!Edebiyatçılar kalıyor edebiyat ortadan kalkıyor. Bütün savaş boyunca ülkenin büyük yazarlarından tek bir hece bile duyulmadı." (kitaptan) İşte benim size anlatmaya çalıştığım şey, işte sizi siz yapan şey Bay Brecht; siz insanların acılarına sırtınızı dönüp, onlara yaşadıklarını unutturacak ve uyuşturacak şeyler yazmadınız. Siz insanları gerçekleriyle yüzleşmeye, problem üretmeye çünkü ancak böyle çözüme varılabilirdi ve düşünmeye çağırdınız yazdıklarınızla. Bu sizin tavrınız, sanatçı duruşunuzdu, ama eleştirdiğiniz o sessiz edebiyatçılar bugün de dudak büküyorlar burunlarının dibinde yaşananlara bilen bilmiyormuş gibi yaparsa, gerçekten bilmeyene kim anlatacak gerçeği Bay Brecht? GÜNLÜKLERİYLE TÜRKÇEDE Brecht 1956 yılında öldüğünde ardında bıraktığı eserler aşağı yukarı altmış ciltti. Brecht gibi, dünya edebiyatına ve tiyatrosuna yön vermiş bir büyük yazarın henüz lise öğrencisiyken tuttuğu notları, yazdığı şiirleri okumanın verdiği heyecan bir yana, o genç Brecht'in korkularıyla, kaygılarıyla, isyanı ve öfkesiyle, aşkları ve beklentileriyle, umudu ve umutsuzluğuyla, yani işte henüz on beşinde bir genç, hayat karşısında ne hissederse, hepsiyle yüzleşiyoruz kitapta. Ve samimiyetle yazılmış nihayetinde bir günlüktür çünkü elimizdeki bu satırları okurken, asıl başka bir şeye tanıklık ediyoruz: o yılların Almanyası'na, dünyasına. Yaklaşan savaş, Hitler, Nazizm, yoksulluk, dünyanın yaşadığı en büyük soykırım, Brecht'in satırlarıyla bir kere daha yazılıyor insanlık defterine. İki cilt halinde yayımlanacak olan Günlükler'in birinci cildi, yazarın 19131941 yılları arasında tuttuğu notlardan Günlükler, Jurnaller ve Otobiyografik Notlar alt başlıklarıylaoluşuyor. Ve geç de olsa nihayet Türkçe okuru da Brecht'in yazmayaşama serüvenini kendi ağzından (elinden) dinliyor. 1898 yılında Augsburg'da orta halli bir ailenin çocuğu olarak doğan Bertolt Brecht, daha 1913'lerde ilk şiirlerini yazar. Edebiyat dünyasındaki ünü ise, 1922 yılında Gece Çalan Davullar adlı eserinin oynanmasının hemen ardından Kleist Ödülü'nü almasıyla başlar. Günlüklerinden de anlaşılan, dünyanın adaletsizliği, savaş ve en çok da yoksulluk Brecht'in kafasını genç yaşlarından itibaren kurcalar, isyan kaçınılmazdır. Genç Brecht daha on altı yaşında başkaldırır ait olduğu sınıfa. "Deliler kendine sorar. Neden dünya bizim için harika bir şey değil? Bense ? Şule CEPCEPOĞLU Karanlık zamanlarda Şarkı da söylenecek mi Elbette, şarkı da söylenecek, Karanlık zamanları anlatan. helley'nin şiirlerini okumak korkunç … şiirlerde baskıdan ve sömürüden yakınılıyor! Bizi de mi böyle okuyacaklar, hâlâ baskı ve sömürü altında ve şöyle mi diyecekler: daha o zamanlardan?" Çok üzgünüm Bay Brecht, günlüğünüze yazdığınız bu satırlara güzel bir cevap verebilmeyi o kadar isterdim ki. Ve biliyor musunuz, korktuğunuz duyguyla okudum yazdıklarınızı. "Daha o zamanlardan." 2007 yılındayız Bay Brecht, doksan yıldan fazla olmuş siz bunları yazalı… Baskı ve sömürü diyorsunuz Bay Brecht, ve ben de ekliyorum üzülerek bu “postmodern” çağdan, hâlâ bitmeyen savaşlar, hâlâ yoksulluk, hâlâ siyasi cinayetler ve boğazımızda düğümlenen sözcükler… İnsanın insana neler ettiğinin kaydı tutulamazken, çünkü dünya hâlâ adaletsiz Bay Brecht, yapabileceği sadece umut etmek küçük (!) insanın. Ve çocuklarımız için, güzel günler dilemek. En azından onlar için. Siz bütün hayatınız boyunca küçük (!) insanı anlatmaya çalıştınız. Çünkü o kendisini anlatamayacak kadar çaresiz ve cahil bırakılmıştı. Sizin için onu savunmak, tarihi, ahlaki ve içgüdüsel bir görevdi. Ve çok iyi biliyordunuz ki bu sömürü düzeninde insanların elleri pisliğe bulaşıyorsa tek sorumlusu kendisi değildi. "Brecht'e göre insanın hazları ve istekleri aslında iyidir ve kabul edilmelidir; onları kötü ve reddedilecek hale sokan şey kapitalist toplumdur; insanı ya yırtıcı hayvan ya da av haline sokar." Sizin de hayatınız boyunca eleştirdiğiniz kapitalist toplum, insandan insana özgü her şeyi aldı Bay Brecht. Ne yazık ki! Siz dünya savaşlarını, insanlığın en büyük utançlarından biri olan toplama kamplarını gördünüz. Ülkenizden sırf bütün bu haksızlıklara isyan ettiğiniz için sürüldünüz, yıllarca sürgünde kaldınız. Tanık olduklarınız kabul edilebilir şeyler değildi, insanca yaşamak varken. Ve siz bir sanatçıydınız, bir sanatçının rehberidir duyarlılığı, ona yolunu gösterir, tıpkı sizin yaşaSAYFA 6 kendime şunu soruyorum: Neden insanlar böyle?" (kitaptan) 1920'ler bu duyarlı ve bir şeyler yapma arzusuyla yanıp tutuşan gencin Marksizmle tanıştığı yıllardır. Ve Brecht sanathayat felsefesini Marx'ın şu tezi üzerine kuracaktır: “Filozoflar dünyayı yalnızca çeşitli biçimlerde yorumlamışlardır; oysa sorun onu değiştirmektir.” Bertolt Brecht, bu ilkeden hareketle sanatın kitleler üzerindeki dönüştürücü etkisini hedefledi. Brecht'in Marksizmle ilişkisi, onun uzun yıllar sürecek sürgün hayatının da habercisi oldu. 1930'lu yıllarda Brecht, kendi deyişiyle ayakkabıdan çok memleket değiştirerek, ama mücadele etmekten ve çalışmaktan vazgeçmeden, Çekoslovakya, Avusturya, İsviçre, Fransa, Danimarka, İsveç, Finlandiya ve Sovyetler Birliği'nde bulunmuş ve ardından Amerika'ya göç etmiştir. En önemli tiyatro eserlerinin, şiirlerinin, hikâyelerinin ve teorik yazılarının büyük bölümünü bu sürgün yıllarında yazmıştır. 1949'da Almanya'ya dönmüş, ölümüne kadar Doğu Berlin'de yaşamıştır. YABANCILAŞMA EFEKTİ Yine aynı yıl (1949), tiyatro oyuncusu eşi Helene Weigel'le birlikte Berliner Ensemble'ı ve tiyatro sanatı için bir devrim niteliğinde olan epik tiyatroyu kurdu. Brecht, doğa bilimleriyle sosyal bilimleri yeni bir sahne sanatı yaratmak için birleştirmeyi amaçlıyordu. Bu yeni sahne sanatına epik tiyatro ya da Aristotelesçi olmayan dram sanatı adını verdi. Brecht'e göre bu, o zamana kadar kutsal ve salt sanata dair tiyatro dünyasına sosyolojinin kayıtsız şartsız girişidir. Bir felsefi tiyatro olan epik tiyatronun, başlıca konusu insanların davranışı ve uymak zorunda oldukları toplumsal tarihi süreçtir, seyircilerini bilgi edinmeye ve eyleme geçmeye çağırır. Dünya edebiyatının ve tiyatrosunun seyrini değiştiren, büyük şair, oyun yazarı ve kuramcı Bertolt Brecht, "sanatın gerekliliğini" her yapıtıyla haykırdı. Ve sadece Brecht tiyatrosunun değil, onun bütün yaratıcılığının ana ilkesi olan Yabancılaştırma Efekti sayesinde insanların kendi hayatlarına dışardan bakmalarını, kendileri üzerine düşünmelerini sağlamaya çalıştı. İnsanların seyrederek hayrete düştükleri bizzat kendi hayatlarıydı. Ve zaten burada amaç, olayları, insanları, nesneleri, bildik tanıdık halinden uzaklaştırarak, şaşırtıcı ve ilgi uyandırıcı hale getirerek, insanların hayatı ve kendilerini sorgulamalarını sağlamaktı. Bu hem bir sanat aracı, hem de toplumsal bir önlemdi. Brecht, dönüştürücü gücüne inandığı sanatı hiçbir zaman tamamlanmış, statik bir şey olarak görmüyordu. En iyi çözümler, yeni problemler ortaya çıkaranlardır, diyen Brecht, oluşumu, gelişimi, değişimi ve değişebilir olanı seviyordu. Bu büyük ustayı Türkçede ilk kez yayımlanan Günlükler’iyle bir kez daha selamlarken bırakalım son sözü o söylesin: Bütün sanatlar, sanatların en büyüğüne, yaşama sanatına yardım ederler. ? Günlükler 1 (1913\1941)/ Bertolt Brecht/ İthaki Yayınları, 680 s. KİTAP SAYI 906 “S CUMHURİYET
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle