24 Nisan 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

'Selahattin Hilav ve Paris Mektupları' Bir düşünürün Paris mektupları Selahattin Hilav’ın, Paris'ten dayısı İlhami Güneysu'ya gönderdiği 5 Aralık 1954'ten 29 Temmuz 1957'ye kadar uzanan zaman diliminde elli beş mektup, diğer iki mektup ve ressam dostu Yüksel Arslan'dan Paris'ten S. Hilav'a gönderilen on mektubun yer aldığı kitap, felsefeci yazar Selahattin Hilav'ın yalnızlığını, coşkun ruhunu, gerçeklik dünyasını, entelektüel düşünsel birikimini, kültürünün sağlamlığını, çeşitliliğini gösteriyor bize. mak gerekiyor.” (S: 9, Temmuz 1974)Türkiye Defteri dergisi, sekizinci sayısında (Haziran 1974) Nâzım Hikmet özel sayısını yayımlıyordu. Şimdiye kadar geniş kapsamlı şairin şiirleri, sanat anlayışı ve eserleri üzerine toplu bir araştırma/inceleme yazıları çıkmamıştı. “Henüz söylenmemiş olan en güzel söz” için “Nâzım Hikmet Şiirini Anlatıyor” giriş yazısıyla, şairin Türkiye'de yayımlanmamış şiirlerini dergi yayımlıyordu. Taylan Altuğ'un “İnsan Manzaraları” Üstüne, Hulki Aktunç'un “Nâzım Hikmet'in Sanat Felsefesi ve Hikâye Roman Sorunları Üzerine”, Naci Çelik'in “Nâzım Hikmet'in Romanları” başlıklı değerlendirme yazılarıyla birlikte, Selahattin Hilav'ın “Nâzım Hikmet Üzerine Notlar” başlıklı otuz iki sayfalık nehir inceleme yazısı dikkat çekicidir. 1965 yılında Yön dergisinde yayımlanan söz konusu yazı, ikinci kez Türkiye Defteri'nde yayımlanır. Nâzım'ın şiirini besleyen, esin kaynağı olan etmenler üzerinde duran Hilav, şairin şiir anlayışını tarihsel süreç içinde örneklerle genel bir değerlendirmesini yapar. Ve şu önemli tespiti gözler (F. R. Atay'ın tespitinden yararlanarak… Ş. Ö.) önüne serer: “…O yılların ikinci büyük şairi Yahya Kemal ile A. Haşim arasındaki ortak noktalardan biri, her kişinin de Türkçenin gerçek bir şiir dili olarak kullanılabileceğine inanamayışlarıdır. A. Haşim, Edebiyatı Cedidecilerden artakalan Osmanlıca ile sembolist bir şiir yapmaya özenmiş, Yahya Kemal ise Türkçe ile Osmanlıca arasında gidip gelmiş; bir yandan “Ses”i ve “Açık Deniz”i öte yandan gazelleri ve ”Selimnâme”yi yazmıştır.” Hilav, bu konuda Nâzım'ın Türk dilini şiirlerinde başarıyla kullandığını belirtir: Selahattin Hilav “…Nâzım Hikmet, dünya görüşü ve şiir anlayışı bakımından bu çeşit kararsızlıklara düşmemişti. Şiirini, halkın konuştuğu Türkçe üzerine kurdu. O yıllarda, böyle bir işe kalkışmak gerçekten şaşırtıcıydı” der. “…İmaj bolluğu ve çeşitliliği, Nâzım'ın şiirinin belli başlı özelliklerinden biridir” diyen Hilav, bu yazısında nesnel değerlendirmeyi ölçüt almıştır. O yılların (19711975) Türk düşünce ve edebiyat dünyasında ayrı bir yeri ve misyonu olan “Türkiye Defteri” dergisi biz gençlerin “ruh ufuklarını” açan, toplumsal olayları, yazarları, şairleri nesnel eleştiriyle edebiyat ve fikir dünyamıza katkısı yadsınamaz. Bu nedenle, Selahattin Hilav'ın araştırmaincelemedeğerlendirme yazılarından yararlandığımı burada belirtmek isterim. Onun yazılarıyla birlikte, edebî ve düşünsel yönünü belirleyen, tanıtan, değerlendiren; Selahattin Bağdatlı ile yaptığı uzun soluklu, nehir söyleşi: “Selahattin Hilav'la Konuşyutlarını maddeleştirmek için sayısız kuşakların harcadığı sınırsız bir çaba, bir çalışma, bir kristalleşme olarak görünür. Bu çaba ve emek, biçimi inceltmiş; deyişi ve dili, eğip bükmüş, şiir yaratışında yararlanılması gereken bir araç haline dönüştürülmüştür.Bu işçilikle hesaplaşmak ve onu aşmak zorunludur”(…)der. Selahattin Hilav'ın diğer geniş kapsamlı yazısı Tanpınar hakkında; “Tanpınar Üzerine Notlar”, “Kuruntuya Dayanan Eleştirme” başlıklı yazılarından söz edebiliriz. Yeni Ortam gazetesinde (31 Mart9 Nisan 1973) ve Yeni Dergi'de (Sayı: 106, Temmuz 1973) yayımlanan yazıda önemli değerlendirmeler yapar. O güne kadar şairin romancı yönünün ele alınmayışı, onun hikâye ve romancılığının Türk romanında bir aşama olduğunu; “…duygu ve düşünce dünyasının irdelenip canlandırılmasında usta olduğu gibi, dış gerçeklerin dile getirilmesinde de başarılı olduğunu” yazar. Onu roman sanatı konusunda geniş bilgi edinmiş ve derin düşünmüş bir yazar olarak görür. Tanpınar'ın roman tekniğini şöyle değerlendirir: “…hem nesneye, hem özneye yönelen ve nüanslarla ayrıntıları yakalayan tekniği, arasında “anlam”ın bulunduğuna inandığı gerçekleri ve varlıkları canlandırmaya yönelen bir tekniktir” der. Tanpınar'ın roman vadisinde geçirdiği evreyi de şöyle değerlendirir: “…Proust düzeyine kadar izlediği görülür. Nitekim Tanpınar, büyük hayranlık duyduğu bu romancıyı örnek almak istemiştir.” Felsefeci, edebiyatçı, resim sanatıyla ilgilenen yönüyle Selahattin Hilav'ın düşünsel birikimi: Bilgi temelinde gelişmiş eleştirel düşünmedir. Yanı sıra, imgesel düşünce kavramı içinde de eleştirel bakış açısı; göz ve beynin zekâ pırıltıları vardır. İnsanın sanat eserlerine değerlendirici yaklaşımlarını hangi koşullar belirler ya da gerçek anlamda eleştirel yargıya yönelik olma… gibi sorulara ilgi çekici yanıtlar verir. Ona göre, sanat eserini yargılamadan önce, kendi kendimizi yargılamaya alışmamızdır. Görmenin bu aşamasında; özellikle KİTAP SAYI ? Şener ÖZTOP “ Nedret Gürcan'a sevgiyle…” “ Kötümserlikten, umutsuzluktan, acıdan, sıkıntıdan korkum yok, bütün korkum aldanmaktan, düşleri gerçek yerine almaktan. Ne kadar acı, ne kadar yitirici olursa olsun doğrunun peşindeyim, onu kovalıyorum.” “ S. Hilav, 9 Ocak 956 tarihli mektup” ÖNDEYİŞ S elahattin Hilav'ı Türkiye Defteri dergisinde yayımlanan “Kemal Tahir'in Felsefî Düşüncesi ve Devlet Ana” (Sayı: 7, Mayıs 1974) başlıklı yazısından itibaren okumaya başladım. Kemal Tahir'in düşünür yanını ele alan incelemesi, o yılların düşünce ortamının ilgi çekici bir örneğidir.Türkiye'nin tarihsel sosyoekonomik yapısınıedebî çerçevesini çizen yazılara yer veren dergi, özellikle Kemal Tahir'in düşünce dünyasını paylaşır. Kemal Tahir'in genellikle Doğu toplumları özellikle Osmanlı İmparatorluğunun ekonomik ve sosyal yapısı üzerinde sistemli bir biçimde düşünmeye ve araştırmaya başlaması; ATÜT tezini ortaya atması; ardından “Bizde en uzun aldatmacanın tarihi, çok çok elli yıldır” demesiyle Türk entelijansiyasında geniş çapta tartışmalara neden oldu..Hilav'ın “Kemal Tahir ve Tarihi Kavramak” başlıklı diğer ilgi çekici yazısını notlar alarak okumuştum. Tarih gerçeğinin ve bu gerçeğin özel yanlarını bulup gün yüzüne çıkaran Kemal Tahir'i nesnel ölçütlerde irdeleyen, sorgulayan yer yer Kemal Tahir'in görüşlerine atıfta bulunan Hilav, romancının tespitlerindeki doğruluğu bilimsel bir tavırla onaylıyordu. “Türk düşüncesinin, sadece resmi ideoloji ile değil, tarih ve sosyoloji alanındaki çeşitli bilimsel araştırmalarla da hesaplaşacağını” belirtiyordu. Yazısının sonucunda şu yargıya varıyordu Hilav: “(…) Kemal Tahir'in geniş, derin ve külyutmaz düşüncesinde, çoğunlukla olumlu olan yanları(nı) iyice ayırmak, değerlendirmek ve gerçek yerine oturtSAYFA 16 ma”dır. (Türkiye Defteri, S: 18, Nisan 1975) Söz konusu söyleşi, Hilav'ın düşünsel, sanatsal, yazınsal duygu ve düşüncelerini en iyi şekilde belirten, tanıtan özgün konuşmasıdır. Divan şiiri için bir soruya verdiği yanıtta şöyle diyor: “…Divan şiiri, biçim ve deyiş bakımından ele alınırsa büyük bir işçilik, büyük bir emek birikimi; arkamızda bıraktığımız bir dünyanın manevî bo ? CUMHURİYET 905
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle