Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Yıldız Silier'den 'Özgürlük Yanılsaması’ Kapitalizm koşullarında özgürlük mümkün mü? Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyelerinden Yıldız Silier'in “Özgürlük Yanılsaması”* adlı eserinde Rousseau ile Marx'ın özgürlük anlayışlarını karşılaştırılıyor. Silier, iki filozofun özgürlük anlayışını ele alırken, Marx'ın bazı temel düşüncelerine ilişkin de açıklamalarda bulunuyor. Ayrıca Marks'a ve Marksizme yönelik kimi eleştirilere de satır aralarında ya doğrudan yanıt veriyor ya da göndermeler yapıyor. ? Mehmet AKKAYA İ nsan ve toplumlar açısından kimi kavramlar belli bir bulanıklık içinde ortaya konurlar ve üzerlerinde ileri geri tartışmalar sürdürülür. Bu tür kavramlar kimi zaman da entelektüel kesimlerin üzerinde yoğunlaştığı kavramlar olurlar. Hatta bunların bazılarının tarihsel bir arka plana sahip oldukları da görülebilir. Özgürlük, bu konuya örnek teşkil eden bir sözcüktür, belli bir büyüyü ve bulanıklığı içinde taşımaktadır. Klasik liberal düşünceler onu açıklamaya çalıştılar, ki özgürlük, liberal kelimesinin Batı dillerindeki kökünden Türkçeye geçmiştir. SAYFA 16 Bu kavram bazen liberal yerine kullanılsa da özgürlük olarak bilindiği alan daha genişçedir. Özgürlük; felsefe, tarih ve siyaset sosyolojisi gibi disiplinlerin yakından ilgilendiği bir kavram. Onunla liberal düşünürlerin yanı sıra Marx ve Marksistler de yakından ilgilenmişlerdir ve ilgilenmektedirler. Bu bağlamda Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyelerinden Yıldız Silier'in “Özgürlük Yanılsaması”* adlı eseri de anılabilir. Yordam Kitap tarafından baskısı yapılan çalışmada yazar, Rousseau ile Marks'ın özgürlük anlayışlarını karşılaştırıyor. Silier, iki filozofun özgürlük anlayışını ele alırken, Marx'ın bazı temel düşüncelerine ilişkin de açıklamalarda bulunuyor. Ayrıca Marx'a ve Marksizme yönelik kimi eleştirilere de satır aralarında ya doğrudan yanıt veriyor ya da göndermeler yapıyor. Entelektüel bir sohbet havasında sevinçle okunabilecek kitabın girişinde yazar amacını şöyle belirliyor: “Bu kitapta Rousseau ve Marx'ın izinden giderek, özgürlüğe giden yolun özgürlüksüzlüğümüzle yüzleşmekten geçtiğini savunacağım. Önümüzdeki en büyük engellerden biri olan 'özgürlük yanılsamamızı' açığa çıkaracağım” (s.16). Özellikli bir kavramdır özgürlük, çünkü o düzeyde yaşamak ister insan; iyi, güzel, olumlu, aktif anlamlar yüklenmiştir ona. Yani toplumda özgürlüğü istemeyene ve ondan uzak durana pek rastlanmaz. Yazarın kitapta üzerinde durduğu iki nokta vardır. Özgürlük nedir ve bu hangi koşullarda gerçekleşmektedir? Silier, bu konuları araştırırken, günümüzden ve yaşadığımız toplumun özelliklerinden giderek, kendi yaşantısından örneklere başvurarak; biyografi, öykü, diyalog tekniklerini de kullanarak şiirsel bir dil, duru bir Türkçe kullanıyor. Silier, bu yöntemi izleyerek Rousseau ve Marx'ın temel düşünce sistemlerini de ortaya koymayı başarabiliyor. Karşılaştırmalar ortaya konduğunda görülmektedir ki Rousseau, Marx'ın büyük oranda yararlandığı düşünürlerden biridir. Silier'in düşünürleri konuştururken açıkça gösterdiği üzere Marx, Rousseau'nun görüşlerini büyük oranda geliştirerek teorisini kurmaya ve ilerletmeye devam ettirmiştir. İLK UYGARLI ELEŞTİRİCİSİ Kitapta da gösterildiği üzere Rousseau, ilk uygarlık eleştiricisidir. Yani gerek Hıristiyanlığın gerekse İngiliz filozofu Hobbes'un söylediği gibi insan, doğuştan günahkâr ya da diğer insanlar için kurt değildir. Rousseau'ya göre bunun tersine ilk insan daha mutludur, bir bakıma özgürdür de. Bilim ve sanatların ilerlemesi, toplumsal düzene geçilmesi, özel mülkiyetin oluşması, devletin ortaya çıkması sonucu, doğarken özgür olan insan şimdi her yerde zincire vurulmuş durumdadır. Bu eşitsizliği gören Rousseau, kafayı insanlar arasındaki eşitsizliğin kaynağına takmıştır. Silier'in ayrıntılarıyla gösterdiği üzere Rousseau'ya göre özgürlük toplumsal sözleşmeyle mümkün olacaktır. Filozofa göre insanda doğuştan bulunan merhamet duygusu da ancak bu koşullarda, yani iyi bir eğitimcimin ve iyi bir yasa koyucunun etkili kılındığı ortamlarda yaşam bulacaktır. Tercihini Marx'ın özgürlük projesinden yana ko yan Silier de pek haklı olarak Marx'ı konuştururken; Marx, Rousseau'ya sorar: peki bu eğiticileri ve yasa koyucuyu kim eğitmiş olacak? Yani eğer uygarlık toplumu yozlaştırmışsa, ki bu kabul edilebilir bir görüştür, bu eğitimciler ve yasa koyucular da yozlaşmış olmayacak mı? Çünkü kapitalizmin temel özelliği rekabeti sürekli yeniden üretmektir, ahlaksızlığın ve yozlaşmanın ortamını da o hazırlamaktadır. Bu koşullarda özgürlük yanılsaması sorunu ortaya çıkıyor, “özgürlük yanılsamasının ideolojik kaynağında genellikle sorgulamadan içselleştirdiğimiz bazı yanlış ikilikler yer alır. Bir yandan özgürlük, boş vakit, özel alan, sivil toplum ve ekonomi ile ilişkilendirilirken; öte yandan özgürlüksüzlük, iş, kamusal alan, devlet ve politika ile aynı kefeye konur” (s.154). Marx, Rousseau'ya bir yere kadar katılır, özel mülkiyet ve devletin işlevi gibi noktalarda aynı düşünse de yepyeni şeyler söyleyerek ondan ayrılır. Silier, bu tartışmada araya A. Smith'i de sokar. O da insanların doğuştan rekabet dürtüsüne sahip olduklarını, ana rahminden ölünceye kadar para biriktirme içgüdüsü taşıdıklarını söyler ve insanlar arasındaki bu rekabetin ekonomik kalkınmayı sağladığını vurgular. Smith, bu yüzden insan ve toplumların zenginleştiğini söylemektedir. Marx, ona da bir noktada katılır. Gerçekten emekdeğer kuramını keşfeden kişidir A.Smith. Marx için önemli olansa sömürünün iktisadi mekanizmalarını açıklamaktır, bunun için de artıdeğer kuramını geliştirmiştir. Silier'in de gözlemlediği gibi ekonomik ilerleme KİTAP SAYI ? CUMHURİYET 906