20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
CMYB C M Y B GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Baştarafı 1. Sayfada nedeniyle kapandı...” “3 günlük döviz kaldı...” 1980 yılı başında, Turgut Özal ekonomik yapıyı tümüyle değiştirecek bir paket hazırladı. Aynı günlerde Genelkurmay Başkanı Kenan Evren de Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk’e bir mektup yazarak, ekonomik, siyasi, toplumsal gidişten rahatsızlığını dile getirdi. Özal, hazırladığı pakete askerler evet demezse uygulamanın zor olacağını düşündü. Ekonomi liberalleşmeliydi, Evren buna ne diyecekti? Özal, 1980 Ocak başında komutanlara ekonomi brifingi vermeyi önerdi. Meşhur 24 Ocak kararlarını önce Evren ve arkadaşlarına anlattı. Evren, Özal’ı dinledi, şu karşılığı verdi: “Tamam, bu programı destekliyorum!” 24 Ocak ekonomik kararlarından 8 ay sonra 12 Eylül darbesi oldu. Dönemin Başbakanı Demirel yasaklanırken müsteşarı Özal, ekonominin patronu oldu! 12 Eylül hükümetinin ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Turgut Özal’dı. Özal artık ekonomiyi istediği gibi şekillendirebilirdi. Öyle yaptı... Artık her şey serbestti. Halkı kandırmak için banker zinciri kurmak dahil. 1981 sonunda bir-iki banker batınca Özal’ın yorumu şu oldu: “Batan batar, kalan sağlar bizimdir...” 6 ay sonra her şey tepetaklak oldu. Özal istifa edip, “daha güçlü” gelmeye hazırlandı. 13 Temmuz 1982’de banker skandalının ardından görevinden ayrılan Özal, 15 ay sonra 6 Kasım 1983 seçimlerinde halktan yüzde 45.1 oy aldı ve başbakanlık koltuğuna oturdu... Doğal olarak ekonominin başında yine Özal vardı... 12 Eylül’den önce Özal... 12 Eylül’de Özal... 12 Eylül’den sonra Özal... Bu dönem ve sonrasında ekonominin seyrini irdelemek uzmanların işi. Biz şu kadarını söyleyebiliriz: 12 Eylül darbesi çalışanların haklarının da çok büyük ölçüde gaspıydı. 1980 başında bir işçinin saat ücreti 8 dolarken 1984’te 4 dolara inmişti. Çalışanlar o dönemdeki kayıplarını azaltabilmek için yıllarca uğraştılar. Arşivler ortada, tanıklar ortada; 12 Eylül en büyük zararı sola verdi. Her şey bir yana şu tanım gazeteciliğe 12 Eylül yönetiminin armağanıdır: “Yasadışı sol bir terör örgütü!” O dönem sol hep terörle birleşik gösterildi. Mademki 12 Eylül’den hesap sormanın önü açıldı, 12 Eylül ekonomisinden de hesap sormak gerekmez mi? Yoksa AKP, 12 Eylül ekonomisine de damgasını vuran Özal ekolünün arkasında mı? Referandum sonuçları değişik boyutlarıyla tartışılmaya devam ediyor. Doğrusu, sıcak tartışmaların içinde yer almayı en çok istediğim dönemlerden biri oldu. Ege ve İzmir farklı yönleriyle ele alındı. Hayırın yüksekliğini kimi korkuya bağladı, sahil milliyetçiliği diyen oldu... Hızını alamayanlar kumdan kaleler dedi... Oysa İzmir’in, Ege’nin demokrasi tarihimizdeki yeri, kritik dönemeçlerdeki duruşu, ciddi bir ulus bilinci olduğunu gösterir. Atatürk’ün o ünlü sözü tabii ki tüm Türkiye’yi bağlar ama, belki Ege kendine şöyle bir pay da çıkardı! “Ege”menlik ulusundur! GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada ama daha önce kanıtlanamayan olaylara bizzat tanık olan birisi, bildiklerini bir kitapta toplayınca hayatı kararıyor. Devlet yazılanlardan yararlanarak gerekli önlemleri alacağı yerde, yazarı kolundan tuttuğu gibi “içeriye” gönderiveriyor. Muhafazakâr kimliğiyle tanınan Hanefi Avcı, “Haliç’te Yaşayan Simonlar” adında bir kitap yazdı. Son on yılda giderek devlet içinde devlet izlenimi veren “cemaatin” hedefi oldu. Hanefi Avcı, Emniyet Müdürlüğü görevine atanmadan önce Emniyet Genel Müdürlüğü istihbaratının başındaydı. Kitabında Emniyet istihbaratında iken cemaatin, saptadığı, yazmadığı, açıklamadığı işleyişini ve cemaatin polisi de ele geçirdiğini yazıyor. Adı var ama legal olmayan etkili kuruluşlar, örneğin Batı’daki gizli servisler kendilerine özgü kimi kurallar uygularlar. Örneğin örgüte ihanet eden veya gizli kalmasına özen gösterdiği kimi bilgileri açıklayan birini kendilerine özgü yöntemlerle “tasfiye” ediyorlar. Bizde de adı var, ne ki devlet içinde dal budak saldığı artık bilmeyenin kalmadığı kimi cemaatler, gizli servislere özgü kuralları başka biçimde uyguluyorlar. Gizli kalmasına özen gösterdikleri kimi yaptırımlarını, devlet içindeki konumlarını açığa çıkaranı, cemaate bağlı olan mekanizmayı harekete geçirerek “demokratik yöntemler” ile tasfiye ediyorlar. Hanefi Avcı’nın tutuklanmadan önceki gün savcılığa suç duyurusu “Gözaltına alınmam Cumhuriyet Savcılığı’nın değil, cemaatin talimatıdır” söylemi bu olasılığı doğruluyor. Ola ki daha önce Emniyet’te İstihbarat Dairesi Başkanlığı yaparken birlikte olduğu kimileri, “cemaatçi Emniyet mensupları basına el altından bilgi vererek Avcı hakkında psikolojik harekât yapıyorlar”. Devlette cemaatlere açık bu ense, cemaatte de istediği zaman bu enseye tokat atma olanağı varken… devlet içinde yuvalanan, giderek güçlenen cemaatçileri tasfiye edeceği yerde, referandumda evet’e destek verdiği için “Atlantik ötesine” (Gülen cemaatinin Amerika’daki önderine) sevgilerini saygılarını sunan… …kitaptaki açıklamalara sessiz kalan… devleti cemaatlerden temizleyecek gereken önlemleri alacağız, diyemeyen bir başbakan bulunurken… …Hanefi Avcı cemaatin ne ilk ne de son kurbanıdır. Avcı’nın kitabı cemaat konusunda ortaya derin iddialar atıyor ama iktidar sessiz kalıyor. Her gün her konuda sabah akşam konuşan Başbakan bu konuda, konu cemaate dayanınca susuyor. Neden acaba? Hesabı seçim arifesinde cemaati ürkütmemek, seçimde -referandumda olduğu gibi- cemaatin desteğini esirgememesini sağlamak için mi? Demokratik yoldan tasfiye işlemi tamamlandıktan, Hanefi Avcı tutuklandıktan sonra… iktidar sahiplerinin her zaman olduğu gibi bu türden sakıncalı olaylardan sıyrılmak ve karşı vaziyet almamak için, “Konu yargıya intikal etti. Konuşmak yargıyı etkilemek olur” diyeceklerine yemin etsek başımız ağrımaz. AKP, motorda kim olursa, ister cemaat olsun, yeter ki direksiyon bende olsun ve olması için cemaat desteğini benden esirgemesin diyorsa… …Avcı’nın kitabıyla alevlenen cemaat sorununu bu iktidarın çözeceğini umut edenler… …böyle gelmiş… ama 2011 seçimine kadar böyle gider diyebilenler de var mı acaba? [email protected] SAYFA 30 EYLÜL 2010 PERŞEMBECUMHUR YET 8 HABERLERİN DEVAMI TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 30 Eylül Oslo B 12 Helsinki B 11 Stockholm B 11 Londra Y 16 AmsterdamY 12 Brüksel Y 15 Paris Y 17 Bonn Y 16 Münih Y 16 Berlin PB 11 BudapeştePB 13 Madrid B 24 Viyana Y 13 Belgrad PB 15 Sofya Y 13 Roma Y 20 Atina Y 23 Zürih Y 13 Moskova PB 9 Aşkabat A 25 Taşkent A 26 Bakû A 26 Bişkek A 21 Tiflis A 25 Kahire A 36 Şam A 35 İstanbul Y 23 Edirne B 24 Kocaeli Y 23 Çanakkale Y 23 İzmir Y 26 Manisa Y 28 Denizli Y 27 Zonguldak Y 19 Sinop Y 23 Samsun Y 26 Trabzon Y 29 Giresun Y 26 Ankara Y 24 Eskişehir Y 22 Konya Y 28 Sıvas Y 28 Antalya Y 30 Adana PB 34 Mersin Y 23 Diyarbakır B 34 Şanlıurfa PB 34 Mardin PB 30 Siirt PB 33 Hakkâri PB 27 Van B 24 Kars B 25 Ülkenin geneli par- çalı bulutlu, Marma- ra’nın güney ve do- ğusu, Ege, Akdeniz, İç Anadolu, Karadeniz, Doğu Anadolu’nun batısı ile Gaziantep, Adıyaman ve Kilis çevreleri aralıklı sağa- nak ve gök gürültülü sağanak yağışlı geçe- cek. Yağışların sabah ve öğle saatlerinde Marmara’nın doğusu Balıkesir, Kütahya ve Karabük ile akşam sa- atlerinde Hatay, İs- kenderun, Rize çev- relerinde kuvvetli ol- ması bekleniyor. Avrupa’nõn 34 ülkesindeki 250 binden fazla gazetecinin çatõ örgütü konumundaki EFJ, kampanya başlatarak tutuklu gazetecilerin serbest bõrakõlmasõnõ talep etti Erdoğan’a açõk mektup İRFAN ERGİ FRANKFURT - Avru- pa’dan, Türkiye’deki basõn öz- gürlüğü ihlallerine karşõ sert ta- võr geldi. Kõtanõn en büyük gazetecilik örgütü, Türki- ye’deki tutuklu gazetecilerin derhal ve koşulsuz serbest bõ- rakõlmasõnõ istedi. Merkezi Brüksel kentinde bulunan Av- rupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ), Türkiye Gazeteciler Sen- dikasõ’nõn daha önce 18 meslek örgütüyle birlikte başlattõğõ kampanyaya sahip çõktõ. EFJ, İngilizce yayõmlanan bildirisiyle “Türkiye, gazete- cileri serbest bırak” adlõ çağ- rõsõnõ imzaya açtõ. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a yön- lendirilen açõk mektup biçi- mindeki çağrõda “Özgür ga- zetecilik olmadan, özgür bir toplum olamaz” denilerek üye ülkelerin meslek örgütleri ve si- vil toplum kuruluşlarõna kam- panyaya katõlarak elektronik dilekçeyi imzalama ve gön- derme çağrõsõ yapõldõ. EJF Baş- kanõ Arne König imzalõ kam- panya çağrõsõnda, Türk hükü- metinden medyaya yönelik kor- ku iklimine ve yõldõrmalara son verilmesi talep edildi. Tahammülsüzlüğe kanıt Gazetecilerin tutuklu kal- masõnõn Türkiye’nin gerçek bir demokratik tartõşma orta- mõna tahammülsüzlüğünün kanõtõ olacağõ, 12 Eylül’deki referandumun Türkiye’nin anayasasõnõn ciddi biçimde değiştirme ve modernleştir- me olanağõ getirdiği belirtilen bildiride, sadece gazetecilik görevlerini doğru ve profes- yonelce yaptõğõ için 40 gaze- tecinin hapiste olduğuna, 700 kadarõnõn ise ceza ya da anti- terör yasalarõnõ ihlalden yar- gõlandõğõna işaret edildi. Bildiri ve kampanyalarõyla, Türkiye’de haftalar önce basõn özgürlüğü ve hapisteki mes- lektaşlarõnõn serbest kalmasõ için mücadele başlatan “Ga- zetecilere Özgürlük Platfor- mu” ve “G-9 Gazeteci Ör- gütleri Platformu” inisiyatif- leri, ilk kez Avrupa’dan açõk bir destek almõş oldu. Kampanyaya katõlmak iste- yenler, EFJ resmi sitesindeki “http://www.ifj.org/en/pa- ges/set-turkish-journalists- free” bağlantõsõna tõklayarak, Başbakan Erdoğan’a gazeteci- lerin serbest bõrakõlmasõnõ talep eden “e-kart” gönderebiliyor. ANKARA EMNİYET MÜDÜRÜ ‘Cemaatkonusunda soruşturmasürüyor’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ankara Emniyet Müdürü Zeki Çatalkaya, Hanefi Av- cı’nõn kitabõnda değindiği Emniyet içindeki ce- maat yapõlanmasõna ilişkin olarak “O konuyla ilgili gerek adli gerek idari soruşturmalar yü- rütülüyor. O nedenle bu konuya fazla girmek istemiyorum” dedi. Çatalkaya, basõn mensuplarõyla kahvaltõlõ ta- nõşma toplantõsõnda bir araya geldi. “Hanefi Av- cı kitabında emniyet, ordu, hatta yargı içinde bazı topluluklardan bahsediyor. Bu Hanefi Avcı’nın dile getirdiği kaygılarla ilgili olarak sizin herhangi bir çalışmanız söz konusu mu- dur” sorusu üzerine Çatalkaya, konuyla ilgili ge- rek adli gerek idari soruşturmalar yürütüldüğünü belirtti. Çatalkaya, “Soruşturma yürütülen bir konuda benim burada bir şeyler söylemem pek doğru olmaz. O nedenle bu konuya fazla girmek istemiyorum” dedi. Çatalkaya, yasadõşõ dinleme iddialarõyla ilgili bir soruya ise “Şu anda Emniyet teşkilatının yapmış olduğu teknik çalışmalar tamamen hukukun içerisinde yürümektedir. Yapacağı- nız hem dinlemeler, hem teknik çalışmalar ta- mamen hâkim kararıyla olmaktadır. Bunun dışına çıkıldığı takdirde mutlaka suç işleni- yor. Bu da, zaten elde edilen deliller hukuki delil olarak sayılmaz. Delil elde etmek için teknik çalışmalara devam ediliyor” dedi. ÜÇOK İDDİALARI REDDETTİ ‘Sahte çürük çetesi diye bir şey yok’ İstanbul Haber Servisi - “Sahte çürük ra- porları” hazõrlayan çetenin üyesi olduğu iddia- sõyla yargõlanan Hâkim Albay Ahmet Zeki Üçok, yürüttüğü soruşturmalar nedeniyle hedef seçildiğini belirterek “Türkiye Cumhuriyeti içinde hem savcı, hem hâkim, hem de sanık olan tek kişi benim. Sahte çürük çetesi diye bir şey yok” dedi. Sahte çürük raporu davasõnda 8’i tutuklu 17 sanõğõn yargõlanmasõna dün başlandõ. İstanbul 11. Ağõr Ceza Mahkemesi’ndeki oturu- ma Hâkim Albay Ahmet Zeki Üçok ile 6 tutuklu ve 5 tutuksuz sanõk katõldõ. Albay Üçok, asker kişi ve askeri savcõ olduğunu bu nedenle askeri mahkemede yargõlanmasõ gerektiğine dikkat çek- ti. Sanõklarõn ve avukatlarõnõn yetkisizlik ve gö- revsizlik verilmesi yönündeki istemleri reddedil- di. Savunmasõnõ 4 saatte tamamlayan yargõç Al- bay Ahmet Zeki Üçok, diğer sanõklarla birlikte örgüt kurduğu yönündeki iddialarõ reddetti. Üçok, Fenerbahçe yöneticisi Aziz Yıldırım’a karşõ yağ- ma suçuyla ilgisinin olmadõğõnõ kaydederek, Yõl- dõrõm’õn da kendisine cebir ve şiddet olmadõğõnõ söylediğine dikkat çekti. Hiç kimseden bir Türk lirasõ bile almadõğõnõ, “Arka Sokaklar” dizisi se- naristi Ozan Emre Yurdakul’un askerliğini ra- hat yapmasõ için herhangi bir yardõmda bulunma- dõğõnõ ifade eden Üçok, kõzõnõn bu dizide 42 sani- ye konuk oyuncu olarak oynadõğõnõ belirtti. Merkezi Brüksel kentinde bulunan Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ), Türkiye Gazeteciler Sendikasõ’nõn daha önce 18 meslek örgütüyle birlikte başlattõğõ kampanyaya sahip çõktõ. Kõtanõn en büyük gazetecilik örgütü, Türkiye’deki tutuklu gazetecilerin derhal ve koşulsuz serbest bõrakõlmasõnõ istedi. ‘AB’ye üyeliğin koşulu, basın özgürlüğü’ Federal Almanya’nın en büyük sendikası ‘Verdi’ye bağlı DJU, Avrupa çatı örgütü EFJ’nin kampanyasını des- teklediğini açıklayarak Avru- pa Birliği yolundaki Türki- ye’nin basın özgürlüğüne ya- sal zemin hazırlamak ve bu öz- gürlüğü güvenceye almak zo- runda olduğunu vurguladı. Kısa bir süre önce Avrupa Gü- venlik ve İşbirliği Teşkilatı’nın da (AGİT) Türkiye’deki basın özgürlüğü ihlalleri, gazetecile- rin tutukluluğuna son veril- mesi çağrısı yaptığı anımsatı- lan Berlin mahreçli DJU bil- dirisinde, Türk gazetecilerinin hiçbir engelleme, yıldırma ve tehditle karşılaşmadan, özgür- lükçü ve demokratik bir top- lum adına görevlerini yapma- larının sağlanması zorunlulu- ğuna dikkat çekildi. Koruma kurulu, Ankara’dan gelen ‘yazõ’ ile Beşiktaş’taki araziye rezidans izni verdi ‘Yasa AKP’li üye için delindi’ Ceylan gözyaşlarõyla anõldõ Diyarbakır’ın Lice ilçesinde 28 Eylül 2009’da, hayvanlarını otlatırken patla- yıcının hedefi olarak yaşamını yitiren 12 yaşındaki Ceylan Önkol, mezarı başın- da anıldı. Abisi Rıfat Önkol, Münevver Karabulut cinayetini anımsatarak “Ne- den bunların failleri bir ay içinde bulu- nuyor da Kürt çocuklarını katleden ve devletin içinde olan failleri bulunamı- yor” diye sordu. BDP Lice ilçe örgütü, İHD Diyarbakır ve Bingöl şubeleri de Önkol’un mezarını ziyaret etti. Burada konuşan İHD Diyarbakır Şube Yöneti- cisi ve Önkol ailesinin avukatı Serdar Çelebi, “Bölgede patlayıcı ve güvenlik güçlerinin açtığı ateş sonucunda 420’ye yakın çocuğumuz yaşamını yitirdi. Bu sayının bu denli büyük olmasının nede- ni de, faillerin bir şekilde hukuk tara- fından korunmasıdır” dedi. 27 Ocak 2009 tarihli kararda Kurul Başkanõ Can Binan idi. Daha sonra Kurul Başkanlõğõ’na, 2009 seçimlerinde AKP’den Kadõköy Belediye Baş- kanlõğõ’na aday olan yüksek mimar M. Sinan Ge- nim atandõ. İkinci Kurul kararõnda Başkan Genim ve üye Halil Onur çoğunluğun kararõna karşõ çõk- tõ, ancak kurul çoğunlukla planõ reddetti. AKP’li Beşiktaş Belediye Meclis üyesi İsma- il Akyıldız ve akrabalarõnõn da hissedar olduğu söz konusu arazinin sahipleri, Kültür Varlõklarõ ve Müzeler Genel Müdürlüğü’ne, Kurul kararõ için itirazda bulundu. Müzeler Genel Müdürlüğü, İs- tanbul 3 Numaralõ Koruma Kurulu’na yazõ ya- zarak, ilk toplantõ gündemine alõnarak, kararõn “ye- niden incelenmesi”ni istedi. Kurul 30 Haziran 2010 tarihinde, nisan ayõnda aldõğõ kararõ değiş- tirerek, imar planõ değişikliği teklifini kabul etti. Kurul’un yeni kararõnda özetle şöyle denildi: “…Lejanda ‘İş Merkezleri, büro, çarşõ, alõşve- riş merkezleri ile otel, motel vb, gibi konaklama te-sisleri ile rezidans yapõlarõ ve sinema, tiyatro, müze, kütüphane, sergi salonu gibi kültür tesis- leri ve lokanta, restoran, gazino, düğün salonu gi- bi eğlenceye yönelik kurumlar… yapõlar yapõla- bilir’ ibaresinin eklenmesine…” CHP’li Belediye Meclis üyesi Mimar Mehmet Yõldõz, “Kurul kararını idare mahkemesi’ne ta- şıdık. Bu planın onama sürecinde yaşananlar; İstanbul’un nasıl yağmalandığını gösteren müthiş bir belgeseldir” dedi. İstanbul Haber Servisi - İstan- bul 3 Numaralõ Kültür ve Tabiat Varlõklarõnõ Koruma Bölge Kuru- lu, 2 ay önce uygun görmediği imar değişikliğini, Ankara’dan gelen “yazı” ile uygun gördü. CHP’li İstanbul Büyükşehir Bele- diye Meclis üyesi Mehmet Yıl- dız, imar değişikliği için “Bu İs- tanbul için ikinci bir ‘Park Otel’ vakasıdır” dedi. Beşiktaş ilçe sõnõrlarõ içerisinde yer alan, Ortaköy Vadisi’nin so- nunda, Akmerkez-Levazõm yolu- nun kenarõnda bulunan, yaklaşõk 18 bin metrekarelik arazi, son 5 yõl içinde ilginç gelişmelere ne- den oldu. Araziyle ilgili plan de- ğişikliği teklifini iki kez uygun görmeyen Koruma Kurulu sonun- da Ankara’dan gelen yazõ ile ara- ziye “rezidans” iznini verdi. Söz konusu arazinin büyük kõsmõ yol ve yeşil alanda kalõyordu. Arazi sahipleri 2005 yõlõnda İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) başvurarak, imar planõ değişikliği teklifinde bulundu. Teklif ile ara- zinin konut-yeşil alan statüsünden çõkarõlarak ticaret+turizm alanõ statüsüne alõnmasõnõ ve E:2 yük- seklik serbest yapõlanma şartõ is- tendi. Belediye meclisi bu teklifi uygun görmedi. Boğaziçi Yasası’na aykırı Teklif daha sonra birkaç kez belediye meclis gündemine geldi. 20 Kasõm 2009 tarihinde belediye meclisi, istenen imar değişikliğini kõsmen kabul etti. Belediye, plan notlarõndaki “konut ve rezidans” ibaresini iptal etti ve sit alanõnda kaldõğõ için Koruma Kurulu’ndan onay alõnmasõ şartõnõ koydu. Koruma Kurulu, 27 Ocak 2009 ve 6 Nisan 2010 tarihli kararlarõn- da, İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi tarafõndan kabul edilen plan değişikliği teklifini kabul et- medi. Kararda özetle “... 2960 sa- yılı Boğaziçi Kanunu’nun 10. maddesinde belirtilen şartlara aykırı olması, plan yapımına ait esaslara dair yönetmeliğin 27. maddesine aykırı olarak kamu donatı (yeşil alan) alanını azal- tıcı nitelikte olması… nedenle- riyle teklifin uygun olmadığına ...” ifadeleri yer aldõ. Başkan değişince karar da değişti
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle