20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
CMYB C M Y B 30 EYLÜL 2010 PERŞEMBE CUMHUR YET SAYFA EKONOMİ [email protected] İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Hep Bana Demokrasisi... Hep bana demokratlarının, hep bana demokrasisi düzeninde, geçerli slogan “kazan, kazan..” Günümüz dünyasında uluslararası ilişkilerden alınmış, kazanmanın, başarının sırrı, stratejisi anlamında kullanımı yaygın.. Uluslararası ilişkilerde de, karşı tarafın reddedemeyeceği önerilerden yola çıkılıp, kazanımları bir yana koyduktan sonra onların üzerinden ikinci, üçüncü aşama pazarlıklarında, yenilerini katma anlamına geliyor. Karşı taraf çıkarlarını savunmada zayıf kalmışsa, ortaya, ortak çıkarlarda uzlaşma, denge değil, kocaman bir kazık, hak gaspı çıkıyor... Erdoğan hükümetleri, siyasal İslam, Gülen benzeri cemaatler adına yaşanan gelişmelerin 2002 yılından bu yana akışına, uygulanan stratejilere, kazanımlarına, bakıldığında.. ortaya çok çarpıcı çıkan eksen kayması tam da böyle bir şey.. Dün Başbakan Erdoğan’ın Marmara Üniversitesi açılışında bir tek türban ve YÖK üzerinden yaptığı konuşmanın içeriği tek başına, üçlü cephenin “kazan, kazan..”yöntemleriyle, demokrasi, haktan yana söylem, mağduru oynama rolleriyle.. ne kadar da çok yol aldıklarının çok çarpıcı bir göstergesi. Sahi, bu ortak koro, 2002 öncesi, YÖK mağdurları olarak sahneye çıkmıyor muydu? 12 Eylül’ün YÖK düzeninin karşısında savaşım vermiyor muydu? Bugün YÖK eliyle üniversitelerin nasıl yönetildiklerine, kadrolaşmalarına şöyle bir göz atmak; 12 Eylül darbe yönetimi bilimsel kalite erozyonu yaratmanın dışında, aslında istenen çok kalıcı iş, iz bırakmayı becerememişken, AKP iktidarı ile siyasal İslamcılar, cemaatlerin, günümüzde çok başarılı bir el koyma hareketini gerçekleştirdiklerini görmeye yeter de artar bile.. YÖK yapılanması sayesinde, tepeden en aşağıya hızla istenen yapılanma kolayca gerçekleştirilmiş, yönetim kadrolarından öğrenci kitlelerine yol almada daha hızlı yürüme olanağı varken, YÖK düzeninden vazgeçilir mi? CHP’nin “12 Eylül düzeninin anayasasını gerçekten kaldırmak, demokratikleşmeye varsanız, haydi gelin Meclis’ten, uzlaşma ile anayasa değişikliğini bir-iki haftada çıkaralım.. Barajın, YÖK’ün kaldırılmasından başlayalım..” önerisini dün Başbakan Erdoğan ustalaştığı siyasal polemikle bir kenara itiverdi. Öğrenci kitlesinin karşısında bile, yıllarca ağızlarından düşürmedikleri YÖK’ün kaldırılması önerisini, yalancıktan bile olsa dillendirmeyi seçmedi. Eski CHP yönetiminin YÖK’e sahip çıktığı gibi bir polemikle, konuyu gündem dışına atmaya baktı. Balık hafızalı, gerçeklere değil, sanal vitrinlere kapılmayı seçen bir toplum olarak, CHP’nin 12 Eylül YÖK’üne, özerkliğe aykırı yönetim erkine hiçbir dönem sahip çıkmadığını yok sayabiliriz. Cumhuriyet, laiklik eksenli yargı kararları kimi hukuk dışı iktidar icraatlarına karşı çıkılması ile, antidemokratik YÖK yönetimi yetkilerine karşı durulması arasındaki farkları görmezlikten gelebiliriz. Her neyse.. şimdi son durumda, CHP’den gelen son öneri tartışmasız, çok açık ve çıplak: “12 Eylül’ün yasakçı YÖK düzenini uzlaşarak hemen kaldıralım” diyor. Erdoğan hükümetleri, siyasal İslamcılar cephesi çamura yatıyorlar.. Nedenleri de bir o kadar açık, çıplak.. Bilim eksenli özerk üniversiteler yerine siyasal İslamın emrinde medreseleri kurumlaştırmak.. Hani referanduma konu olan anayasa değişiklikleri daha sonraki gerçek demokratik, insan haklarından yana, 12 Eylül Anayasası’nın yasakçı düzenini ortadan kaldıracak gerçek demokratikleşme için önemli bir ilk adımdı? CHP “Haydi gelin, hemen, seçimden önce, anlamlı bir değişiklik için uzlaşalım” diyor.. Başbakan Erdoğan yan çiziyor.. “İnandırıcı değiller” diye söze girip, istediği pazarlık noktasına getirmeye yönelik, “türbandan başlayalım” önerisi ile uzlaşmayı tek maddeye indirgemeye bakıyor. Aslında üniversitelerde Erdoğanların hükümetleri, YÖK yönetimleri sayesinde türban mağduru sahnesi silikleşmişken hukuk ayaklar altına fiilen alınmışken.. öğrenci kitlesinin karşısına yine türban edebiyatı, mağduriyeti ajitasyonu ile çıkıyor.. Tabii ki yüzde 80-90’ı ile artık AKP’nin, cemaatlerin, siyasal İslamın yönlendirmesinde medya ile de yetinilmiyor, aykırı her sesin yıldırılması, sindirilmesi icraatları, baskıları, tehditleri birbirini izliyor.. Ayrıntısına girmeden cephenin dayatmaları doğrultusunda gündem izleyen medyamızda, en son türbanın tartışılması biçimlerine dikkatinizi çekmek isterim.. 2002 sonrası yıllarda kamu hizmetlerinden yararlanamayan öğrenciler, askeri alanlarda çocuklarının diploma törenlerini izlemek isteyen anneler, respesiyonlara katılamıyan eşler.. ekseninde işlenen mağduriyet edebiyatlarının geçerliliği çoktan rafa kalktı.. Türbancılara özgürlük cephesi, hizmetten yararlanma hakları ile sınırlı kalmamak için bu türden örnekleri ağızlarına bile almamayı seçiyor. Şimdilerde kamu hizmeti verenler için, kamu alanlarında, resmi görevlerde türban özgürlüğü gündemde.. Devletin inançlar karşısında bağımsız kalması zorunlu laiklik ilkesi hedeften vurulmuş olarak türban özgürlüğü savaşımı veriliyor.. [email protected] KİK Başkanõ: Bugüne kadarki ihalelerle zaman kaybettik. Burada risk var mõ, var. Şimdiki sistemle ilerleyemeyiz Yolsuzluğa davetiye ANKARA (AA) - Kamu İhale Ka- nunu yeniden değiştiriliyor ve 50 bin liraya kadar olan mal ve hizmet alõm- larõ ile yapõm işleri, ihale süreci dõşõ- na çõkarõlõyor. Kamu İhale Kurumu (KİK) Başkanõ Hasan Gül, Kamu İha- le Yasa Taslağõ’nda öngörülen es- nekliklere ilişkin, “Burada risk var mı, var. Ama sonuçta işlem yapan insanlara güven esasına dayanma- yan bir sistemle de bir yere gide- mezsiniz. Biz şu ana kadar hep kü- çük küçük şeylerle çok uğraşmışız. Bundan sonra büyük alımlara da- ha fazla yoğunlaşacağız” dedi. Bazõ hizmetlerin açõk ihale yerine pazarlõk usulüyle karşõlanmasõnõ ön- gören yeni düzenlemede, ihalelerin yabancõlara açõlma sõnõrõ olan ‘eşik de- ğerler’ düşürülüyor, istisnalarõn bir bölümünün 2014 sonuna, bir bölü- münün de tam üyelikten 6 ay öncesine kadar devamõ öngörülüyor. Avrupa Birliği’ne uyum sürecinde sõk sõk değiştirilen Kamu İhale Yasasõ’nõn bir kez daha değişimi gündeme geliyor. ‘Kamu İhale ve Kamu İhale Söz- leşmeleri Kanunlarında Değişik- lik Yapılması Hakkında Kanun Taslağı’nda şu değişikliklerin yapõl- masõ düşünülüyor: Yaklaşõk maliyeti 50 bin lirayõ aş- mayan mal, hizmet alõmõ ve yapõm iş- leri ile temsili ağõrlama faaliyetleri kap- samõnda yapõlacak konaklama, seya- hat ve iaşeye ilişkin alõmlar, ihale ko- misyonu kurma, yeterlilik kurallarõnõ arama, teminat alma ve sözleşme yapma zorunluluğu bulunmaksõzõn piyasada fiyat araştõrmasõ yapõlarak te- min edilecek.  Yaklaşõk maliyeti 50 bin-100 bin lira arasõndaki mamul mal veya hiz- met alõmlarõ ile 50 bin-1 milyon lira arasõndaki yapõm işlerinde ise en az 3 istekli davet edilerek, yeterlik belge- lerini ve fiyat tekliflerini birlikte ver- meleri istenecek.  Bazõ hizmet alõmlarõnda açõk ihale yerine pazarlõk usulü esas olacak. Bu hizmet alõmlarõ taslakta “konak- lama ve yemek, raylı taşımacılık, su- da taşımacılık, destekleyici ve yar- dımcı taşıma hizmetleri, hukuki hizmetler, personel yerleştirme ve temin etme hizmetleri, zırhlı oto hiz- metleri hariç olmak üzere soruş- turma ve güvenlik hizmetleri, eğitim ve meslek eğitimi hizmetleri, sağlık ve sosyal hizmetler, eğlence, kültür ve spora ilişkin hizmetler ve diğer hizmetler” şeklinde sõralandõ.  Rekabetçi müzakere, yeni ihale yöntemi olarak uygulamaya girecek.  AB’nin karşõ çõktõğõ yerli istek- li lehine uygulanabilen yüzde 15 fiyat avantajõ da 1 Ocak 2015’den itibaren yüzde 10 olarak uygulanacak. Fiyat avantajõndaki bu oran, Türkiye’nin AB’ye tam üyeliğinden 6 ay öncesi- ne kadar geçerli olacak.  Geçici madde uyarõnca 2014 so- nuna kadar yürürlükte kalacak istis- nalardan bazõlarõ şöyle: Et ve Balõk Kurumu Genel Müdürlüğü’nün et ve et ürünleri için yapõlacak alõmlarõ. Konut Edindirme Yardõmõ Hak Sa- hiplerine Ödeme Yapõlmasõna Dair Kanun uyarõnca yardõm tutarlarõnõn yer aldõğõ listelerle ilgili veri hazõr- lama ve kontrol işlemlerine yönelik hizmet alõmlarõ. Vakõf kültür var- lõklarõnõn onarõm, restorasyon ve çev- re düzenlemesine ilişkin mal ve hiz- met alõmlarõ.” Kamuda 50 bin lirayõ aşmayan mal ve hizmet alõmlarõ ile yapõm işleri, sadece piyasada fiyat araştõrmasõ yapõlarak karşõlanacak. Bu durum ihalenin yandaşlara verilmesi ve yolsuzluklara davetiye olarak değerlendiriliyor Pizza Hut Delivery Türkiye’de Ekonomi Sevrisi - Süzer Grubu iştiraklerinden Tur- kent, Pizza Hut ve Ken- tucky Fried Chicken (KFC) markalarõna, yeni markasõ Pizza Hut Deli- very’yi ekledi. Süzer Grubu İcra Kurulu Başkan Yardõmcõsõ ve Turkent Genel Müdürü Serhan Süzer, “2011 so- nuna kadar İstanbul ve Marmara bölgesi ağır- lıklı olmak üzere 45 şube hedefliyoruz. Bu yatırı- mın toplam miktarı yak- laşık 15 milyon dolar. Sağlayacağı is- tihdam ise 1000 kişiye yakın. İlk şubemizi 18 Ekim’de Maslak’ta, ikinci şubeyi ise 28 Ekim’de Kava- cık’ta açacağız. Bu şube- lerimizi hayata geçirmek için 1 milyon dolar yatı- rımla ilk fabrikamızı da Sultanbeyli’de kurduk. Artık önümüzdeki her türlü rakamı yukarı çe- kiyoruz. Restoran, çalı- şan, ürün, kampan- ya, hepsi- ni” diye konuştu. Turkcell yeni dönemde müşteriye odaklanacak Ekonomi Sevrisi - Turkcell Teknoloji, Ar-Ge çalõşmalarõnda 3 milyon saate ulaştõ. Turkcell Ge- nel Müdürü Süreyya Ciliv, Türkiye’de teknoloji alanõnda alõnan tüm patentlerin yüzde 53’ünün Turkcell Teknoloji’ye ait olduğunu ve üç yõlda 31 patent sayõsõna ulaştõklarõnõ söyledi. Gebze’deki Turkcell Teknoloji Merkezi’nde gerçekleştirilen basõn toplantõsõnda konuşan Ci- liv, Turkcell’in önümüzdeki dönemdeki strate- jisinin, müşterileriye daha fazla odaklanmak olacağõnõ belirterek “Onları daha iyi tanımak, yaşam tarzlarını ve ihtiyaçlarını daha iyi an- lamaktır. Bundan sonra işimiz onların ihti- yaçlarını karşılayacak gerçek bir çözüm oluş- turmaktır ve hedefimiz rakiplerimize karşı, di- ğer alternatiflere karşı müşterilerimiz için en fazla değeri yaratmaktır” diye konuştu. Turkcell Teknoloji’nin daha çok yazõlõm ala- nõnda çalõşmalar yaptõğõna işaret ederek yazõlõ- mõn mobil iletişim içinde çok önemli bir katma değer olduğunu düşündüklerini belirtti. Ci- liv, “Teknoloji alanındaki bilgi birikimini ülkemizde üretip geliştirerek dışa ba- ğımlılığı asgariye indirgiyoruz” dedi. Turkcell’i yalnõzca bir GSM operatörü olarak değil bir iletişim ve teknoloji şir- keti olarak tanõmladõklarõnõn altõnõ çizen Ciliv, bugüne dek 622 proje ve 5 Av- rupa Birliği projesi ürettiklerini ak- tardõ. 200’ü aşkõn iş ortağõyla ge- liştirdikleri yazõlõmlarõn odağõnda müşterinin olduğunu dile getiren Ciliv, “2009’da kendi alanı- mızda Türkiye’de alınan tüm patentlerin yüzde 53’ü Turkcell Teknoloji’ye ait ve 3 yılda patent sayımız 31’e ulaştı” diye konuştu. Ciliv, Türkiye’de, Turkcell’in 34 mil- yona yaklaşan kullanõcõsõ ile açõk fark ile bir numara Avru- pa’daki 3. en büyük operatör oldukla- rõnõ sözlerine ekledi. Süreyya Ciliv önümüzdeki süreçte müşteriye daha yakõn olacaklarõnõ belirterek “Bundan sonra işimiz onlarõn ihtiyaçlarõnõ karşõlayacak gerçek bir çözüm oluşturmaktõr” dedi. Yılmaz: Kur savaşı herkesi yaralar Ekonomi Servisi - Merkez Ban- kasõ Başkanõ Durmuş Yılmaz,“Bü- tün ülkeler ellerindeki paraların değerlenmemesi için tedbirler al- maya çalışıyor, deniliyor. Eğer herkes bu tedbirleri alırsa, reka- betsel olarak parasının değerlen- memesi için çalışırsa, bunun so- nucu ticaret savaşıdır” dedi. Kolay olmayacak Dün sona eren Global Ekonomi Sempozyumu’na ilişkin basõn top- lantõsõnda tartõşõlan konular hakkõn- da bilgi veren Yõlmaz, herkesin pa- rasõnõn değerlenmemesi için çalõş- masõ halinde bütün ülkelerin bun- dan zarar göreceğini vurgulayarak, “Dolayısıyla burada da uluslar- arası koordinasyona ihtiyaç var. Fakat bunu yapmak o kadar ko- lay değil. Uluslararası Ödemeler Bankası nezdinde yapılan toplan- tılar, finansal istikrar kurumu ta- rafından yapılan toplantılar ve G20’de yapılan toplantılarda sü- rekli bu konu gündemde. Dolayı- sıyla herkesin zihninde, bu tür davranışların bir ticaret aracına dönüşmemesi gerektiği konusun- da dünya kamuoyu hemfikir. An- cak bunu harekete geçirmek ve herkes tarafından kabul edilebilir noktaya getirmek, var olan den- gesizlikleri daha adil bir duruma getirmek o kadar kolay olmaya- cak. Uluslararası camia bu soru- nun farkında” diye konuştu. Yõlmaz, ekonomik krizin ahlaki boyutuna ilişkin bir soru üzerine de, “Şunu bir kenara yazalım ve hiç unutmayalım; krizler olacaktır. Bize düşen görev, bunun etkisini mümkün olduğu kadar azaltmak, tahribatını minimuma indirmek- tir diye düşünüyorum” dedi. ŞEHRİBAN KIRAÇ Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’õn çocuklarõ ticarete hõzlõ başladõ. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’õn küçük kõzõ Sümeyye Erdoğan da ticarete girdi. Sümeyye Erdoğan 90 bin TL sermaye ile Doruk Izgara Gõda Ticaret Limited Şirketi’ne ortak oldu. Merkezi İstanbul Sultangazi’de bulunan ve geçen yõl kurulan şirketin sermayesi 300 bin TL. Şirketin ortaklarõ arasõnda Başbakan’õn küçük oğlu Necmeddin Bilal Erdoğan da bulunuyor. Şirkette en fazla sermayeye sahip olan Bilal Erdoğan’õn 120 bin TL sermayesi ve yüzde 40 hissesi var. Sümeyye’nin de ortaklõğõ ile birlikte Erdoğan kardeşlerin şirketteki toplam hissesi yüzde 70’e çõktõ. Şirket sözleşmesine göre, amaç ve faaliyet konularõ oldukça geniş bir yelpazeyi kapsõyor. Şirket başta gõda sektörü olmak üzere, fõrõncõlõktan tabldot yemeğe; otel, bar, cafe ve lokanta işletmekten kahvehane ve çay bahçesi açmaya; kuruyemişçilikten aktarlõğa kadar bir dizi ekonomik faaliyet gösterebilecek. Bu alanlarda toptan- perakende satõş, kiralama ve işletmecilik yapabilecek. Doruk Izgara’nõn diğer ortaklarõ Ali Bahadır Yeşil 30 bin TL ve Mustafa Esenkal 60 bin TL sermayeye sahip. Amerika’da Indiana Üniversitesi’nde sosyoloji ve siyaset eğitimi alan Sümeyye Erdoğan, Londara’da da ekonomi üzerine yüksek lisans yaptõ. Geçen temmuz ayõndan itibaren de AKP’nin dõş ilişkileri ile dünya basõnõndaki yansõmalarõnõ takipten sorumlu olarak çalõşõyor. Dikkat bu e-postayı sakın açmayın Basel II’nin yol haritası belirsiz Ekonomi Sevrisi - Türk bankacõlõk sektöründe, son altõ aylõk dönemde Basel II uygulamasõnda en olumlu olarak değerlendirilen gelişme dü- zenleme taslaklarõnõn yayõmlanarak görüşe açõl- masõ olurken en olumsuz olarak değerlendirilen gelişme ise Basel II’ye geçiş süreci ve yol ha- ritasõnõn belli olmamasõ oldu. BBDK, Bankacõlõk Sektörü Basel II İlerleme Raporu -Ekim 2010 sayõsõnõ yayõmladõ. CRD ve Basel II taslaklarõnõn Nisan 2010 itibarõyla sek- törün ve kamuoyunun görüşlerine sunulduğuna dikkat çekilen raporda, taslaklara ilişkin olarak iletilen görüşlerin değerlendirilmesi sürecinin ha- len devam ettiğine dikkat çekildi. Başbakan Erdoğan’ın çocukları Bilal ve Sü- meyye Erdoğan gıda işinde ortak oldu. Ekonomi Servisi - Türkiye Bankalarõ Birliği (TBB), dolandõrõcõlõk amacõyla birliğin adõ kul- lanõlarak banka müşterilerine gönderilen e-postalar konusunda uyarõda bulundu. TBB, banka müşterilerine gönderilen dolandõ- rõcõlõk amaçlõ e-posta mesajlarõ hakkõnda yazõlõ açõklama yaptõ. TBB’nin adõnõ kullanarak banka müşterilerine gönderilen bir e-posta mesajõnda, kre- di kartõ borcunu öğrenmek amacõyla e-posta me- sajõ içerisindeki linke tõklanarak kredi kartõ, son kullanma tarihi, güvenlik kodu, şifre vb. bilgile- rin girilmesinin talep edildiğine dikkat çekilen açõk- lamada, “Amacı dolandırıcılık olan söz konu- su e-posta ve içerisinde belirtilen link ile Tür- kiye Bankalar Birliği’nin ve bankaların bir il- gisi bulunmamaktadır” denildi. Açõklamada, bu tip sahte e-postalarda yer alan linklerin açõlmamasõ, talep edilen bilgilerin ke- sinlikle doldurulmamasõ uyarõsõna yer verilerek, kredi kartõ bilgilerinin ve kişisel bilgilerin elde edil- mesine yönelik olarak gönderilen bu tür kötü ni- yet içeren mesajlara itibar edilmemesinin, olasõ do- landõrõcõlõk eylemlerine maruz kalõnmamasõ için büyük önem taşõdõğõ vurgulandõ. Süreyya Ciliv Kızı da ticarete girdi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle