Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHUR YET 30 EYLÜL 2010 PERŞEMBE
6 HABERLER
BİLİM ve SİYASET
ORHAN BURSALI
Bu Türklerin Nesi Var?
İktidarın başı, İzmir’de Kılıçdaroğlu ile el
sıkıştığı sıralarda iktidar partisi, kendi dışındaki
insanlara, özellikle Türklere uygulanan “askeri”
sıkıyönetim veya özel seçilmiş kişiler, beklenen
adımı atmış ve Hanefi Avcı’yı tutuklama emirlerini
salmıştı!
El sıkışma sırasında, Baykal da tutuklanabilir
miydi?
Yok, şimdilik o kadar da değil, diyelim! Henüz
okyanus ötesi ile arası bozuk değil... Hele o kişinin
masonik türdeki cemaati için şöyle bir meclis
araştırması versin, şöyle özel bir basın toplantısı
yapsın, Hanevi Avcı’nın tutuklanması ile ilgili şöyle
bir veryansın etsin bakalım.
Hanefi Avcı, bu kitabı yazdıktan sonra bana
hayatı zindan edecekler demişti. Devleti içinde
“kanun benim” diyenler fazla beklemedi.
İktidar başının koruyucu kanatları altında, Avcı,
referandumdan sonra geçtiğimiz ileri demokratik
düzenin daha ilerisine ve yükseğine götürmek için
tutuklandı!
Baktım, bu gazetenin başında onca yıl durmuş
yazar, Avcı konusunda yahu galiba yanlışlık
yapılıyor veya ben bu işten anlamıyorum, diyor.
Yazısında, korkudan olsa gerek, Merkez Bankası
başkanının eşi hakkında türbanlı vb. diye
yazılanları gündeme getirerek, yüzde 42’ye
çakıyor!
Seni gidi dengeci Mahmut!
Şu arsızlığı, hukuksuzluğu, insanlara yapılan
zulmü ve iktidarın zorba yüzünü görmen için
başına kaya mı düşmeli!
Yoksa, yargıyı ele geçirmeleri için referandumda
verdiğin evet, dönüp dolaşıp başınızda
patlayacağı için iktidara “aman yavaş...” diye
yalvarma dönemi mi geldi?
Kadri Gürsel, Milliyet’te ilginç bir yaklaşımda
bulundu ve iktidardan bir de “Türk açılımı” istedi!
Kadri, ya farkında olarak ya olmayarak, aslında
gündeme
getirdi!
Ümmetçi karakterine de sahip iktidarın, en
azından eteği altındaki yazarların, ulus devlet
nimet değildir, bunu Avrupalılar başımıza bela
etmişlerdir ve ümmet kendi içinde sınırlarla
bölünmüştür, diye yazılar yazdığını biliyoruz.
Türk sözcüğü, Balkan Savaşı’ndan sonra
İstanhbul’da kullanıma girmişti. İmparatorluk
çökme eşiğinde, Türkler biz ne olacağız
arayışında, Türklüklerini anımsıyor!
Şimdi alıntı yapıyorum: “Niyazi Berkes büyük
eserinde diyor ki, bu terimlerin ‘kullanılmaya
başlanması İslamcıları Türk olmayan kişilerin safına
koyuyordu. İslamcılar, liberal ve demokratik rejim
kadar, ulusçu bir rejime de karşıydılar. 1912’de
Sebilü’r reşat dergisinde çıkan bir yazı... şunları
soruyordu: ‘Türk’ ne demek oluyor? ‘Türk’,
Osmanlı Sultanı ve İslam Hilafeti adını taşıyan
siyasal bir şirketin üyelerinden yalnız bir tanesidir.’
Benzer şekilde, Süleyman Nazif, Türk
milliyetçiliğinin Osmanlı’ya Balkan Savaşları’nın
toplamından daha büyük zarar vereceğini, aslında
Türklük diye de bir şey olmadığını yazacak;
Ebüzziye Tevfik ‘Osmanlı Türklerinin Türklüğü bir
sembolden başka bir şey değildir’ diyecekti.
“Doğulu aristokrat Abdülhamitçi A. Naim şöyle
yazıyordu: ‘Şeriatta bile yeri olmayan Türklük
iddiaları ile övünmek sadece gülünçtü. Her
müslümanın sevmek ödevinde olduğu Arapların
kavmiyeti bile İslamlıkta yoktur. Arap kavmiyetini
öven hadisten, ulusçuluk anlamı çıkarmak
yersizdir, çünkü Arap ırkını övmek, onu her ırkın
üstünde tutmak, bütün Müslümanların ödevidir,
çünkü İslam pegamberini veren o ırktır... bir hadis
‘Araba söven kâfirdir’ der...” (*)
1912’lerden bugüne bir çizgi çekebilirsiniz, tam
doğru bir çizgi! Hasan Cemal’ler, Hadi’ler-
madiler, Cengiz’ler mengizler, iyi Türklerden..
Çizginin öbür yanına atlamışlar.
İktidar bir çizgi çekti: Ya buradasın ya orada!
Hanefi Avcı, kötü Türk..
Yüzde 42 kötü Türkler!
İktidar psikolojik anket yapıyor, yahu bunların
nasıl bir hastalığı var ki hayır dediler, anlamaya
çalışıyor.
Bu tarihsel bir çizgidir (hastalıktır) aynı zamanda.
1912’lerin Türklük düşmanları şeriatçıları,
dincileri, Kurtuluş Savaşı ile kaybettiklerini geri
alıyor. Zaten Atatürk’e düşmanlıkları, Kurtuluş
Savaşı bir zafer miydi soytarılıkları vb.. 1912’deki
tarihsel ayrımın günümüzdeki izdüşümüdür!
(*) “Ulusyıkıcılığı Zamanları, Cumhuriyet
Kitapları, baskıda, Orhan Bursalı.
Not: “Yeni Batı ve Türkiye” konusunda üçüncü
yazıyı erteledik, acil durumlar nedeniyle!
ADNAN AVUKA
MARD N - Mardin’de Demokratik Toplum
Kongresi (DTK) Genel Başkanı Ahmet Türk’ün
liderliğini yaptığı “Türk” aşireti, aralarında 26
yıldır husumet bulunan “Temelli” aşireti ile 5
bin kişinin katıldığı yemekle barıştı. Türk,
burada sorular üzerine “Provokasyonların
olmaması için örgütün bu barış sürecine
zemin hazırlaması açısından silahlarını
Türkiye’nin dışına çekmesinde yarar var.
Silahlı güçler karşılıklı olursa her zaman
provokasyon gelişebilir” dedi.
Bölgenin iki güçlü ailesinin aralarında
bulunan ve Mardin ile yöresini olumsuz yönde
etkileyen husumet 26 yıl sonra noktalandı.
Temelli ailesinin barışı kabul etmesiyle
Bozbayır köyünde düzenlenen barış
yemeğine Ahmet Türk, BDP Genel Başkanı
Selahattin Demirtaş, BDP Muş Milletvekili
Sırrı Sakık, Siirt Belediye Başkanı Selim
Sadak, Mardin, Diyarbakır ve Şırnak’taki bazı
BDP’li belediye başkanları, meclis üyeleri, il
genel mecisi üyeleri ve parti yöneticileri ile
Temelli aşiretinin reisi Şerif Temelli’nin yanı
sıra aşiretin üst düzey yöneticileri ile yaklaşık
5 bin kişi katıldı.
Türk, “Kürt ve Türk halklarının da bu
barıştan örnek almasını ve kalıcı barış için
çaba sarf etmelerini istiyoruz. Kürtlerin ve
Türklerin arasında kesinlikle barış
geleceğine inanıyoruz” diye konuştu.
Türk, Kürt sorununun çözümüyle ilgili sorular
üzerine de şunları söyledi:
“Barış ne zaman gündeme gelirse
birilerinin engellemeye yönelik çalışmanın
içinde olduğunu görüyoruz. Komşu
ülkelerin de barış süreci için destek
oluşturması gerekiyor. Önemli olan iç
dinamiklerle çözmektir. Eğer güven verici
bir ortam oluşturulursa inanıyorum ki...
herkesin ‘yeter’ dediği bir noktadayız.
Demokratik reflekslerin artık devreye
girmesi gerekiyor. Barış tek taraflı olmaz. ki
tarafın da barış için yol haritasını önüne
koyması lazım. Bu uzlaşı ve diyalog ortamı
için çaba gösterilmesi gerekiyor. Umut
ediyoruz ki, eylemsizlik süreci devam eder.
Bu konuda hükümetin de devletin de güven
vermesi lazım. Elbette amacımız silahların
tamamen gündemden kalktığı bir sürecin
evrilmesidir, bunun beklentisindeyiz. Bu
konuda doğru politikalar ortaya
koymazsak, halkın hak ve özgürlüklerini
esas alacak mantığı ortaya koymazsak
korkarım ki yine aynı şey olur.
Provokasyonların olmaması için örgütün
bu barış sürecine zemin hazırlaması
açısından silahlarını Türkiye’nin dışına
çekmesinde yarar var. Silahlı güçler
karşılıklı olursa her zaman provokasyon
gelişebilir. Güven verici bir süreç oluşursa
böyle bir sürecin gündeme gelebileceğini
düşünüyorum.”
Öcalan’dan
iki
protokol
önerisi
D YARBAKIR (Cumhuriyet
Bürosu) - Avukatlarıyla
görüşen terör örgütü PKK lideri
Abdullah Öcalan, iki protokol
önerdi. Öcalan, “Buradaki
görüşmelerin sonucunu,
karşılıklı üzerinde uzlaşılacak
iki protokol şeklinde ele
alıyorum. Biri güvenlik
boyutu protokolü, diğeri de
demokratik haklar ve
anayasa boyutu protokolü.
Bu protokoller seçimlerden
sonra oluşacak parlamentoya
sunulabilir” dedi.
Öcalan’ın avukatlarıyla
yaptığı görüşmenin ayrıntıları
terör örgütüne yakınlığıyla
bilinen Fırat Haber Ajansı’nda
yayımlandı.
Erdoğan’ı eleştirdi
Habere göre Öcalan,
“Demokratik siyaset
önemlidir, bu meseleler
siyasal alanda çözüme
kavuşur. Hem siyaseti
yapamıyorlar hem de
bırakamıyorlar. Dürüstler,
birikimliler ama birikimlerini
harekete geçiremiyorlar.
Tarzları ve tempoları
yetersizdir. yi niyetliler ama
Ahmet Türk’e dönük yumruk
olayını bile tam çözemediler,
tehlikenin farkında değiller”
diye konuştu.
Öcalan, “Gördüğünüz gibi
işler geldi bana düğümlendi.
Ben böyle olacağını aslında
çok önceden söylemiştim.
Başbakan ne yapmaya
çalışıyor? Bu kadar dış
seferler neyin nesi? Dışarıda
ne var, sorun ancak burada
çözülür” dedi.
Hakkâri’de 9 kişinin
öldürülmesiyle ilgili olarak da
geçen seferki görüşlerinden
farklı olarak bu kez devleti
işaret eden Öcalan şöyle
devam etti:
“Hakkâri’deki imamın
öldürülüşüne karşılık bir olay
olabilir. O dokuz köylünün
öldürülüşü bununla bağlantılı
olabilir. BDP’liler, siyaset
yapanlar bunu nasıl
anlamıyor? Bu olayla
deniliyor ki ‘Sen benden bir
kişi öldürürsen ben senden
yirmi kişiyi öldürürüm’ diyor.
şte 1700 Kürt siyasetçinin
tutuklanması da bir cemaat
operasyonudur. Bu merkezi
bir karar olabilir.”
‘Heba olmasın’
Öcalan çözüm konusunda da
şunları söyledi:
“Görüşmelerin sonucunu
karşılıklı üzerinde uzlaşılacak
iki protokol şeklinde ele
alıyorum. Biri güvenlik
boyutu protokolü, diğeri de
demokratik haklar ve
anayasa boyutu. Bunun
içinde yasal zemindeki
durum var. Bu şekilde
protokollerin, seçimlerden
sonra oluşacak parlamentoya
sunulabilir. ki komisyon
oluşturulabilir: Biri anayasa
hazırlık komisyonu olabilir,
şimdi Meclis’te bulunan
komisyonu kastetmiyorum.
Onun rolü ve görevi ayrıdır.
Bahsettiğim komisyon, yeni
anayasa ile ilgili
tartışmalardan sonra çıkacak
sonuca göre oluşan taslağı
seçimden sonra oluşacak
yeni parlamentoya
sunulabilir. kincisi ise
hakikatleri araştırma
komisyonu olabilir. Bu
komisyon bütün faili meçhul
olayları, Ergenekon’u
araştıracak, inceleyecek
sorumlularını ortaya
çıkarabilir. Süreç böyle
işleyebilir. Önümüzde sekiz
ay var. Bu sekiz ayı heba
etmeyelim.”
Öcalan, Kürtlerin camilerini
ve cem evlerini ayırmalarını
isteyerek “ badetini kendi
dilinden yapacaksın.
slamiyetin esaslarını Kürtçe
anlatacaksın, halkın dini
ihtiyacını kendi diliyle
gidereceksin” dedi.
Eylemsizlik uzatıldı iddiası
NTV’de yer alan bir haberde de haziran
ayında yapılması planlanan genel seçimi
de içine alacak bir eylemsizlik süresini
örgütün de kabul ettiği iddialarına yer
verildi. Açıklamanın bu hafta içinde
yapılacağı belirtilirken, haberde
“Açıklamada, bir yıllık eylemsizlik
süresinin şartlara bağlı olup olmayacağı
merak ediliyor” ifadelerine yer verildi.
Barışın tek taraflı olmayacağını vurgulayan Ahmet Türk, PKK’ye çağrıda bulundu
Türk: Silahları çekin
İki koldan yürütülen plan silahsõzlanma konusunda düğümleniyor
Kilit süreç Mahmur
Eylem planıyla ilgili kritik
süreç Mahmur’un boşaltıl-
ması üzerinden yürüyor.
Mahmur’un boşaltılmaması
durumunda örgütün silah-
sızlandırılması zor.
BAHADIR SELİM DİLEK
ANKARA - İçişleri Bakanõ Beşir
Atalay ile bölgesel Kürt yönetimi li-
deri Mesud Barzani arasõndaki Erbil
mutabakatõyla yeniden gündeme ge-
len açõlõmõn “siyasal ve teknik bo-
yut” olmak üzere iki ayrõ süreç üze-
rinden yürütüldüğü ortaya çõktõ. Böl-
gesel Kürt yönetimi ve üçlü mekaniz-
ma içindeki ABD’li yetkililer ile ta-
mamen eylem planõnõ kapsayan tek-
nik boyut üzerinden görüşmelerin
sürdüğü, siyasal içerikli temaslarõn da
BDP-hükümet, Demokratik Toplum
Kongresi (DTK)-İmralõ ekseninde yü-
rütüldüğü belirtildi. Eylem planõnõn
önündeki en büyük çõkmazõ, Mahmur
Kampõ’nõn boşaltõlmasõ sorununun
oluşturduğu kaydedildi.
Mutabakatta, PKK’nin eylemsizlik
sürecini uzatmasõ, terör örgütünün si-
lahsõzlandõrõlmasõ ve dağdan inen mi-
litanlarõn durumuna ilişkin formülle-
rin değerlendirilmesi ve bütün bun-
larla eşzamanlõ olarak Türkiye’deki
siyasal sürecin sonuçlandõrõlmasõ söz
konusu olacak. Hükümetin önceliği
örgütün eylemsizliği ve eylem planõ-
nõn uygulanmasõ üzerinde olacak. Ör-
güt ilk siyasal bir kararla aşamada
eylemsizliğini uzatacak ardõndan da
silahsõzlandõrma süreci, sonrasõnda
da militanlarõn durumuna ilişkin ka-
rar verilecek.
Disiplinsizler
zora sokacak
Ancak, gerek örgüt içinde gerekse
bölgesel Kürt yönetiminde bu sürece
sõcak bakmayan gruplarõn, BDP açõ-
sõndan siyasal sürecin odak noktasõn-
da bulunan İmralõ’dan gelecek tali-
matlarõn ya da Atalay ile Barzani
mutabakatõnõn dõşõnda hareket etme
eğilimi içinde olmasõ, açõlõmõ ciddi
anlamda sõkõntõya sokabilecek.
Kampõn birçok anlamda terör örgü-
tü için yaşamsal bir önem taşõdõğõna
işaret eden kaynaklar, Mahmur’un
boşaltõlmamasõ durumunda örgütün
silahsõzlandõrõlmasõnõn kolayca başa-
rõlamayacağõ gibi, dağdan inen mili-
tanlarõn da Irak’õn kuzeyinde yerleş-
melerinde sõkõntõlarla karşõlaşõlabile-
ceğini dile getirdiler.
Bu süreç içinde bir başka sõkõntõ da
terör örgütünün içinde kod adõ kulla-
nan PKK’lilerin isimleri konusunda
ortaya çõktõ. Bunlar hakkõnda ayrõntõlõ
istihbarat bilgilerinin bulunmamasõ,
dağdan inmeleri durumunda bile bu
PKK’lilerin genel denetim altõna
alõnmalarõnõ zora sokacak. Bir
PKK’linin dağdan inip sessiz sedasõz
Irak’a yerleşmesi durumunda bu kişi-
nin izi sürülemeyecek.
TAYAD eyleminde olay
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ce-
zaevlerindeki tecridin kaldırılması için 18
Eylül’de İstanbul’dan Ankara’ya yürü-
yüşe geçen Tutuklu Hükümlü Aileleri Yar-
dımlaşma Derneği (TAYAD) üyelerinden
bazıları, Ankara’da basın mensuplarına sal-
dırdıkları gerekçesiyle gözaltına alındı.
Gazi Mahallesi’nden geçiş yapan TA-
YAD üyeleri, burada bir grubun taşlı sal-
dırısına uğradı. Abdi İpekçi Parkı’nda
yapacakları eylem için Celal Bayar Bul-
varı’ndan güvenlik önlemleri eşliğinde ge-
çen bazı grup üyeleri, burada kendilerini
görüntüleyen İHA kameramanı M.V’ye si-
vil polis zannederek saldırdı. M.V’nin ar-
dından İHA muhabiri B.C’ye de saldıran
gruptakilere polis müdahale etti. Olayın ar-
dından grubun yürüyüşlerini sürdürmesine
izin vermeyen polis, basın mensuplarına
saldıranların gözaltına alınacağını ve gru-
bun diğer üyelerinin dağılması yönünde
anons yaptı. Gruptakilerin dağılmaması ve
slogan atmaya devam etmeleri üzerine
polis, aralarında basın mensuplarına sal-
dıranların da bulunduğu TAYAD üyesi
yaklaşık 30 kişiyi gözaltına aldı.
obursali@cumhuriyet.com.tr
Emniyet, 12 Eylül
öncesini inceleyecek
Haber Merkezi - Emniyet Genel Müdürlüğü,
MGK Genel Sekreterliği’nin talimatõyla 12 Ey-
lül öncesinin kanlõ olaylarõ ve faili meçhul ci-
nayet dosyalarõnõ araştõrõldõğõ bildirildi.
NTV’nin haberine göre Emniyet Genel Mü-
dürlüğü, 12 Eylül öncesine ait faili meçhul
dosyalarõ tozlu raflardan indiriyor. Bu amaçla
özel ekipler kuruldu. Öncelikle o döneme dam-
gasõnõ vuran olaylarõn bir listesi yapõldõ. Bu lis-
te Milli Güvenlik Kurulu’nda ele alõnmak üze-
re bir rapor şekline getirildi ve Başbakanlõk’a
gönderildi. Listenin hazõrlanmasõndan sonra
dosyalar da bir araya getiriliyor. Bunlarõn ba-
şõnda Kahramanmaraş, Çorum, Bahçelievler-
Balgat katliamõ, savcõ Doğan Öz, gazeteci ya-
zar Abdi İpekçi, öğretim üyesi Bedrettin Cö-
mert, DİSK Genel Başkanõ Kemal Türkler,
Ümit Kaftancıoğlu, Dr. Bedri Karafakioğ-
lu’nun öldürülmesi ve kanlõ 1 Mayõs olaylarõ
geliyor. Dosyalarõn yeniden adli incelemeye
tabi tutulup tutulmayacağõna bu çalõşma sonun-
da karar verilecek. Dosyalarõn araştõrmacõlarõn
kullanõmõna sunulmasõ da planlanõyor.
DOSYALAR YENİDEN AÇILABİLİR
Askeri mahkeme
kararında direndiANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Genelkurmay Aske-
ri Mahkemesi, Ankara Zir Va-
disi’nde bulunan mühimmatla
ilgili olarak, Yarbay Mustafa
Dönmez’e “bir kısmı cephane
niteliğinde olan askeri eşyayı
gizlemek” suçundan verdiği
dört yõl hapis cezasõ ile Türk Si-
lahlõ Kuvvetleri’nden çõkarõlma
kararõnda direndi.
Askeri Yargõtay’õn, kararõ
“usule aykırılık ve noksan so-
ruşturma” nedeniyle bozma-
sõnõn ardõndan görülen duruş-
mada söz alan Dönmez, hak-
kõndaki delillerin usule aykõrõ
toplandõğõnõ ileri sürdü.
Polislerin, “aralarındaki ko-
nuşmalarda mühimmatların
boş olduğunu belirtmesine
rağmen, mühimmatın sağlam
ve çalışır olduğu yönünde ra-
por hazırlandığını” ileri süren
Dönmez, “bazı polislerin, suç
isnat etmek için bu tür yön-
temlere başvurduğunu” id-
dia etti. Dönmez, “Meslektaş-
ları Hanefi Avcõ da şöyle di-
yor: ‘Bugün şahit olduğumuz
durum, polisler, hâkimler, sav-
cõlar görevlerinin gereklerine
göre değil, cemaatin isteklerine
göre davranõyorlar. Zaman za-
man, bilgiler tahrip edilerek,
ekleme ve çõkarmalar yapõlarak,
kullanõlmõştõr.’ Bu kapsamda
Avcı’nın tanık olarak dinlen-
mesini talep ediyorum” dedi.
Dönmez hakkındaki hapis ve ordudan ihraç cezası bozulmuştu
Fotoğraf:AA