28 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
SAYFA CUMHURİYET 16 ARALIK 2010 PERŞEMBE 4 HABERLER CHP’nin ortadan kaldırıldığını ileri sürdüğü 10 sayfalık ifade tutanağında pek çok yolsuzluk iddiası var DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Abdullah Fethullah İlişkisinin Sınırı Muhterem Gülen’den bin defa özür diliyorum. Fethullah Hoca’nın gazetesi Zaman’da yayımlanan yukarıdaki satırlar, hareketin neredeyse, yarı resmi sözcüsü olarak kabul edilen Hüseyin Gülerce’ye ait. “Hata Ettim” başlıklı yazıda yer alan özürlerin nedeni Hüseyin Gülerce’nin Yalova’da Abdullah Öcalan’ın avukatları ile görüşmesi. Gülerce’nin belirttiğine göre, kendisi bu görüşmeye gitmeden önce Fethullah Hoca ile görüşmemiş, kendi başına hareket etmiş. Eğer gerçekten öyle yapmış ise tabii ki çok büyük hata etmiş. Olayların gelişmesine kısaca göz atalım dilerseniz. Geçen pazar günü, Abdullah Öcalan avukatları aracılığıyla, Fethullah Gülen’e yönelik bir yakınlaşma hatta “işbirliği” çağrısı yapıyordu. “Biz hiçbir zaman kendilerinin varlığını inkâr etmedik, onların da bizi etmemelerini bekleriz” diyen Öcalan, “Hem kendileri, hem de biz önemli aktörleriz” dedikten sonra, bu önemin hem Türkiye hem de Ortadoğu bağlamında olduğunu ileri sürüyor, Fethullah Gülen hareketini bir tarikat bir cemaat olmanın ötesinde, bir sivil toplum örgütü, parti işlevine sahip olarak niteliyordu. Abdullah Öcalan iki örgütün karşılıklı anlayışı ve “dayanışması” ile yalnız Türkiye’de değil, aynı zamanda Ortadoğu’da birçok sorunun çözülebileceğini ileri sürmekteydi. Öcalan’ın avukatlarının bu çağrının hemen ertesinde pazartesi günü Yalova’da Hüseyin Gülerce ile görüşmeleri “Hoca Efendi”nin de bu yakınlaşma çağrısına sıcak baktığı yorumlarına yol açtı. Öyle ya! Hüseyin Gülerce herhangi bir kimse değildi, o hareketin neredeyse yarı resmi sözcüsü durumundaydı. Yine de, ortada yanıtlanmayan sorular vardı. Öcalan, geçmişte, bölgedeki varlığından çok tedirgin olduğu Fethullah hareketine karşı düşmanca bir tavır gütmüş, insanları çocuklarını cemaatin okullarına vermemeleri için tehdit etmiş, cemaate mensup iki imamın infazı emrini vermişti. Öte yandan, Fethullah Gülen için, PKK bir terör örgütüydü ve Abdullah Öcalan da terörist başıydı. Şimdi düşmanlık nasıl giderilecek, yakınlaşma nasıl sağlanacak ve daha önemlisi hangi kavramlar üzerinde nasıl bir mutabakata varılacak, nasıl bir dayanışma zemini oluşturulacaktı? Kürt hareketine ve cemaate, başka bir deyişle Abdullah’a ve de Fethullah’a yakın kimi yorumcular için ise iş tamamdı, Kürt hareketi bir mevzii daha kazanmıştı. Hangi platformda buluşulacağını ise açıkça ifade edemeseler bile örtülü biçimde dile getiriyorlardı. Buluştukları ortak payda, üzerinde birleştikleri çözümden çok karşı oldukları kavramdı, o da taraf olmakla iftihar edenlerden birinin açıkladığı gibi “Kemalist Aydınlanmacılık”tı. Son zamanlarda, nedense kamuoyunun kimi kesimlerinde anlaşılması güç bir iyimserlik yaratmış bulunuyor. Bunlara göre, çözüm çok yaklaşmış durumda. İmralı’da Öcalan ile “Devlet(!)”in görüşüyor olması, “eylemsizlik” sürecinin uzatılması gibi kimi etkenler bu görüşleri ilk bakışta destekler görünseler de, Öcalan’ın talepleri doğrusu, sivil bir çözümün yakın olduğunu düşündürmüyor. Kürt sorunu yalnızca kendisini Kürt olarak tanımlayanların iradesiyle çözülmeyeceğine göre, kendisini Türk olarak tanımlayanların asla kabul etmelerine imkân olmayan koşulların nasıl yaşama geçirileceği sorusuna yanıt bulmadan iyimser olmanın anlamı da yok. Evet Öcalan, bağımsızlık istemediğini söylüyor ama demokratik özerklik formülü altında ileri sürdüğü hususlar, bağımsızlık anlamına geliyor ve aslında bağımsızlıktan da daha kabul edilmez nitelik taşıyor... Değil Fethullah hareketi, Türkiye çapında etkin olmak isteyen herhangi bir hareketin bu temelde Öcalan ile birleşmesi çok güçtür. Nitekim, Gülen’i temsilen avukat Orhan Erdemli yaptığı açıklamada, Abdullah Fethullah yakınlaşması ve işbirliği haberlerine bir sınır çekmiş bulunuyor. Bu sınırın Abdullah’ı ve yandaşlarını kazanmak isterken Türkiye’nin geri kalanını kaybetmenin göze alınamamış olmasından mı yoksa başka nedenden mi çekildiği ayrı bir tartışma konusu. Rüşvetin izi kayıp sayfalarda KIVANÇ EL ANKARA CHP’nin açıkladığı Kayseri Büyükşehir Belediyesi’ndeki rüşvet ve yolsuzluk iddialarının belgelerinde 26 sayfadan 16 sayfaya düşürülen Ali Hamurcu’nun ifadelerinde “rüşvet çarkı”nın nasıl işlediği ayrıntılı olarak anlatılıyor. Kayıp 10 sayfada 12 petrol şirketi, 2 otopark, taksi ve dolmuş hatları hakkında bilgi veriliyor. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun bütçe görüşmelerinde açıkladığı Kayseri’deki rüşvet ve yolsuzluk iddialarının ardından belgelerin de yayımlanması ile “rüşvet çarkı”nın nasıl işlediğine dair iddialar da netleşti. İhbarı yapan Hacı Ali Hamurcu’nun kayıp 10 sayfalık ifadesinde şu iddialara yer verildi: 12 petrol istasyonuna imar karşılığında haraç: eMoil, Yağhan, Altaylar, Timuçinler, Özata, Türkmenler, Molu, Erpet, Gülsoy, KILIÇDAROĞLU’NUN PEŞİNE DÜŞTÜĞÜ 16 İSİM Kılıçdaroğlu’nun dile getirdiği “Ben 17 isimden söz ediyorum. Onlar bana 1 kişi tutuklandı diye geliyorlar” açıklamalarında peşine düştüğü 16 isim ve görevleri Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı’nın İçişleri Bakanlığı’na yazdığı yazılarda şöyle geçiyor: “İmar Şube Müdürü Hilal Aybak, Genel Sekreter Özel Kalemi Kemal Oral, Ulaşım Daire Başkanı Arif Emecan ve sekreteri Alper Ustalar, Raylı Sistem Şube Müdürü Ali Ketencioğlu, Personel Eğitim Daire Başkanı Erol Bedir, UKOME Şube Müdürü Süleyman Temeltaş, Başkan Danışmanı Cezmi Karasu, Muhasebe Müdürü Rıdvan Yurtlak, Basın Yayın kaleminden Serap isimli bayan, Basın Yayın Daire Başkanı Yusuf Yerli, İhale komisyon kaleminden Hüseyin Çeker, Makine Daire Başkanı Hayri Naziksoy, İmar Daire Başkanı Hüseyin Taşkaracan, Gelirler Müdürü Necati isimli şahıs ve 1. Hukuk Müşaviri Hüseyin Beyhan ve Ali Hamurcu.” Aybil, Vezir, Özet isimli 12 adet petrol istasyonunun imarlarının uygun olmamasına karşın bu istasyonlara ruhsat verildi. Genel Sekreter Mustafa Yalçın’ın odasında bazı belediye bürokratları ile yapılan toplantıda Ali Hamurcu’ya, “Biz sana güveniyoruz. Özhaseki Başkan babanı tanıyor ve güveniyor. Fiyatları biz belirleyeceğiz. Sen de gidip tahsil edeceksin” denildi. Yalçın, Hamurcu’ya, “Biz burada devletiz. Ruhsat verilen yerler benimdir. Sen tahsilata başla sana teminat senedi de veririz” dedi. İlk olarak Kırşehir yolu üzerindeki “eMoil”e lisans alamadığı halde lisans verildi. Bunun için 600 bin TL para alındı. 250 bin TL’si Ali Hamurcu tarafından tahsil edildi. Tahsilattan dolayı Hamurcu 1600 TL aldı. Ana para Osmanlı Sarraf’a gönderildi. UKOME Müdürü Süleyman Temeltaş 15 bin TL aldı. Diğer petrol istasyonları için de benzeri yöntemler kullanıldı. (Ali Hamurcu belgelerde her istasyon için kime ne kadar para dağıtıldığını ayrıntılı anlatıyor.) Sarraf’tan Özhaseki’ye: Petrol istasyonlarından alınan paraların resmi belgesi olmadığından tahsil edilen paranın 5’te 1’i Kayserispor ve Erciyesspor’a bağış olarak gösterildi. Kulüpler adına tahsil fişi düzenlendi. Tahsilatı yapanlara pay verildikten sonra anapara Genel Sekreter ve Mehmet Özhaseki ile bazı belediye bürokratlarına gönderildi. Hamurcu’ya göre Mehmet Özhaseki elden hiç para almadı ancak bu paralar sekreterleri H.Ç., A.Y. ve T.T. aracılığıyla başkanın makamına bırakıldı. Para elden verilemediği zamanlarda “Osmanlı Sarraf”a gönderildi. Otoparklar: Otoparklara izin verilirken belediye bürokratlarına otoparkı alanlar tarafından araçlar dağıtıldı. Otoparklar ruhsatsız olmasına karşın işletilmesine göz yumuldu. Minibüs hatları: Minibüs hatları Doğu kökenli vatandaşların elinde olduğu için UKOME rahatsız oldu. Süleyman Temeltaş ve belediye, 2 minibüse 1 otobüs hattı verme kararı aldı. Niğde Çamardı ilçesine gidildi. Burada parası olan bazı vatandaşların minbüsleri satın almaları istendi. 135 bin Avro’luk minibüsler 250 bin Avro değer biçildi. 8 kişi bu parayı ödeyip aldı. 250 bin Avro alındı ve minibüs sahiplerine gidilerek “hatlar kaldırılıyor değeri 135 bin ama biz size 150 bin verelim” dediler. Minibüs sahipleri de satmak zorunda kaldı. Belediye’ye alınacak otobüsler için firmadan 15 bin TL avanta istendi. Hilton Taksi ve Kayseri Park Taksi duraklarında da yolsuzluklar yapıldı. GÜL: KENDİMİ TUTUYORUM ‘Özhaseki’yi iyi tanırım’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu tarafından gündeme getirilen Kayseri’deki yolsuzluk iddialarıyla ilgili olarak “Siyasetçi olsam çok şey söylerim ama kendimi tutayım. Büyükşehir Belediye Başkanı’nı iyi tanırım” dedi. TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin ise “Madem ana muhalefet partisi lideri ısrarlı yeniden bakmakta yarar var” dedi. Çankaya Köşkü’nde düzenlenen Cumhurbaşkanlığı Bilim ve Sanat Büyük Ödülleri töreninin ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Gül, Kayseri’deki yolsuzluk iddialarıyla ilgili soruya şu yanıtı verdi: “Bir şey söylersem taraf olurum. Kayseri’yi en iyi bilenlerden ve Büyükşehir Belediye Başkanı Özhaseki’yi en iyi tanıyanlardan biriyim. Her şey şeffaf oluyor zaten. Siyasetçi olsam söyleyecek çok şeyim olurdu. Şimdi kendimi tutayım. Özhaseki’ye sorarsanız bunların hepsini cevaplar.” TBMM Başkanı Şahin de konunun yeniden ele alınabileceği görüşünü dile getirdi. “Hukuken baktığımızda sonuçlanmış bir dava. Yargıtay da onaylamış kararı” diyen Şahin, gazetecilerin “Yeni dava açılabilir mi” soruları üzerine “Madem ana muhalefet partisi lideri bu kadar ısrarlı yeniden bakmakta yarar olabilir. Siyasilerin ortaya attığı her konuda siyasi bir boyut da vardır” diye konuştu. Dosyada ifadelerin on sayfasının eksik olduğunun hatırlatılması üzerine ise Şahin, “Ben bu tartışmanın muhataplarına inceleyin ya da incelemeyin diye akıl veremem. Bu benim işim değil” dedi. Şahin, Akşam gazetesinde yayımlanan Kılıçdaroğlu ile ilgili karikatür için “Günün karikatürüdür. Çok tartışma olmuştur. Bu konuyu çok önemsiyorum ve yorum yapmak istemiyorum” dedi. İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Kayseri’deki yolsuzluk iddialarına ilişkin açıklamayı dönemin Kayseri valisi olan İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Osman Güneş ile birlikte yaptı. (Fotoğraf:AA) CHP’den Atalay’a tepki: Soruları yanıtlamadı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP’li İsa Gök ve Şevki Kulkuloğlu, İçişleri Bakanı Beşir Atalay’a yanıt verdi. Kılıçdaroğlu’nun yönelttiği soruların yanıtlanmadığına dikkat çeken Kulkuloğlu, Atalay’ın dağıttığı ve CHP’nin gizlediğini öne sürdüğü belgeyi kendisinin de dağıttığını belirterek, “Oltaya takılan Bakan’a soruyorum; Bakan bu belgeyi kabul ettiyse dönemin Vali Vekili Yurdakul’un sözünü ettiği ön araştırma raporunu neden açıklayamıyorsun? Açıklasana madem şeffafsın” dedi. Atalay’ın “dosyada 17 değil 50 kişi var” sözünü de eleştiren Kulkuloğlu, “Dosyada 50 değil 55 kişi var ama çetede olan kişi sayısı 17. Eğer Hacı Ali Hamurcu suçu tek başına işlediyse paralar neden Kayseri Belediyesi tarafından, dava ve suç duyurularının geri çekilmesi karşılığında ödendi?” diye konuştu. Kulkuloğlu, “Savcılık neden bu avukat Yakup Erikel’e ait vekâletin aslını alıp dosyaya koymadı. Sahte vekâlette kaşe başka yerde imza başka yerde. Baro pulunda avukatın ‘aslının aynısıdır’ kaşesi ve imzası da yok. Sahte vekâlette yevmiye numarası da yok” vurgusu yaptı. CHP’li İsa Gök de “Bu dosya kokuyor hem de çok pis kokuyor. Dosya içine bilerek veya bilmeyerek Başbakan dahil edilmiştir” dedi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin de yaptığı yazılı açıklamada “Ne yapacağını şaşıran AKP hükümetinin bakanı, suçluların avukatlığına soyunmuş, doğal olarak bu üslubuna da yansımış” dedi. İçişleri ve adalet bakanları Mehmet Özhaseki’ye sahip çıktı ‘İddialar ciddiyetsiz’ ANKARA/İSTANBUL (Cumhuriyet) İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Kayseri Anakent Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki aleyhine 10 sayfalık ifadenin neden çıkarıldığına açıklık getirmezken ihbarcının 3 ifadesinin de dosyada olduğunu söylemekle yetindi. Atalay, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun gündeme getirdiği Kayseri’deki yolsuzluk iddialarına ilişkin açıklamalarda bulundu. İddialarla ilgili süreci anlatan Atalay, CHP’nin belgelerin işine gelen kısmını açıkladığını savundu. Atalay, valilikçe görevlendirilen muhakkikin hazırladığı raporda, “iddiaları doğrulayacak somut veriler ve kanıt olmadığından soruşturma açılmasına gerek olmadığı” sonucuna varıldığını belirterek, “Bakanlık da muhakkikin ve valiliğin görüşü doğrultusunda Belediye Başkanı ve diğer görevliler hakkında inceleme yapılmasına gerek olmadığı sonucuna vararak, dosyayı işlemden kaldırıyor” dedi. Atalay, İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Osman Güneş ile ilgili iddialara ilişkin de Güneş’in, 30 Kasım 2007 tarihli kararnameyle müsteşar olarak atandığını, görevinden ayrılması için 15 gün süre bulunduğunu, valililik görevinden ayrılmadıkça görevinin devam edeceğini anlattı. Atalay, Hamurcu’nun ifadesindeki 10 sayfanın çıkarıldığı yönündeki iddialarına ilişkin, tüm ifadelerin dosyada bulunduğunu söylemekle yetindi. Adalet Bakanı Sadullah Ergin de Özhaseki’ye sahip çıktı. Ergin, “Ana muhalefet partisi genel başkanı, çok daha ciddi verilere, bilgilere ve gerekçelere dayalı olarak konuşmalı. Büyükşehir belediye başkanımız gerekli cevapları vermiştir. Bu anlamda, insanların haysiyetiyle, onuruyla bu kadar kolay oynanabilmesi doğru değil” dedi. GÜRSEL TEKİN’DEN 68’LİLER DÜZELTMESİ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin’in “Başbakan’ı destekleyen 68 kuşaklarına soruyorum. Vicdanlarınız sızlamıyor mu? Utanmıyor musunuz?’’ sözlerine 68’liler Birliği Vakfı Başkanı Sönmez Targan tepki göstermişti. Tekin, tepkiler üzerine yanlış anlaşıldığını ifade ederek, “Başbakan’ı destekleyen 68 kuşağından isimler var. Ben sadece onlara mesaj vermek istedim. O bazıları 1968 geçmişlerinden utanmasınlar dedim. 68’e kimse laf diyemez. Ben tümünü kastetmedim, bazılarını ayrıştırdım. Yanlış anlaşıldıysam özür dilerim. Ben 78 kuşağıyım 68 ve 78 kuşağı da övünülecek dönemlerdir” dedi. [email protected] C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle