19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
16 ARALIK 2010 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 17 CHP’li Alpago, AKP’nin kadın vekillerinin bebeğini düşüren genç kız hakkında sessiz kalmasını eleştirdi DÜZ ÇİZGİ ÜMİT ZİLELİ Demek ki kadın olmak yetmiyor LEYLA TAVŞANOĞLU Kadın Aile ve Sosyal Hizmetlerden Sorumlu eski Devlet Bakanı Önay Alpago, AKP hükümetinin protestocu öğrencilere ve kadına bakışını çok ağır bir dille eleştiriyor. AKP’nin ileri demokrasi anlayışının protestocu öğrencilere daha fazla dayak ve işkence anlamına geldiği görüşünde. Bu hükümetle kadınların mağduriyetlerinin azalmadığını, aksine arttığını vurgulayan Alpago, Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı ve Milli Eğitim Bakanı’nın kadın olmalarına rağmen kadınların hiçbir haklarına sahip çıkmadıklarına işaret ediyor. Hükümetin uygulamalarını protesto eden gençler polisten ölesiye dayak yiyorlar. Bunu nasıl karşılıyorsunuz? Ö. A. İleri demokrasi örneği buysa vay başımıza gelen. İlerisinin örnekleri buysa biz ileri gitmemiş bir demokrasiye razı olalım. Bırakın protestoyu, vatandaşların uzun süredir yüksek sesle taleplerini dillendirme girişimleri dahi güvenlik güçlerince engelleniyor. Oysa, ilerisine gitmemize gerek yok, normal demokratik ülkelerde vatandaşın kendi düşüncesini ifade etme hakkı her zaman vardır ve olmalıdır. Çünkü bu demokrasinin özüdür. Başbakan’ın konuşmasıyla ilgili pankart açan öğrencilere verilen cezanın ağırlığı kamuoyu vicdanını yaralamışken bu sefer de protestocu öğrencilere neler yapıldığının görüntüleri hepimizin içini acıttı. Bu yapılanlar bir insanlık ayıbıdır. Sizce referandum öncesi “Yetmez ama evet” kampanyası açanlar bugün ne düşünüyorlardır? Bunların sesinin çıktığını duymadık. Acaba o telaffuz ettikleri “yetmez”in anlamı şu muydu? O dayak yetmez, daha ağır dayaktan geçirebilirsiniz. Daha ağır işkence uygulayabilirsiniz. Kendisine aydın diyen insanlar bu yapılanları kesinlikle protesto etmelidir. Nasıl, “Yetmez ama evet” bildirisi yazıp altına imza attılarsa bugün de bu ayıbı deşifre etmek için aynı şeyi yapmalıdırlar. Bakalım yapacaklar mı? Merakla bekliyorum. Taraf’ın Sicili!.. Balyoz davası bugün başlıyor… Hani şu, aralarında eski kuvvet komutanlarının da bulunduğu, eski 1. Ordu Komutanı Çetin Doğan’ın bir numaralı sanık olduğu, 196 subayın yargılanacağı ünlü “darbe” davası... İşte bu davanın başlamasına yalnızca 48 saat kala, davaya bakacak 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin başkanı yeni HSYK tarafından değiştiriliverdi!.. Aylardır, yüz binlerce sayfalık klasörler üzerinde çalışan Zafer Başkurt, Gebze’ye düz hâkim olarak atandı... Burada soru şu; HSYK’nin yapısı değişmeden önce, haklarında binlerce şikâyet dilekçesi bulunan, yüzlerce “usul hatası” yaptıkları ve adil davranmadıkları iddia edilen özel yetkili savcı ve yargıçlar değiştirilmek istendiğinde, “Böylesine önemli davalara bakan kişiler, yarı yolda değiştirilemez” diyen Adalet Bakanı şimdi nerede? Davaya iki gün kala atanan yeni hâkim yüz binlerce sayfalık klasörleri ne zaman okuyup değerlendirecek?.. Değiştirilen hâkimle ilgili soruşturma olduğundan söz ediliyor... Bu soruşturma, HSYK’nin aklına davanın başlamasına saatler kala mı geldi?!.. Bu, madalyonun bir yüzü!.. Gelelim madalyonun diğer yüzüne… Balyoz davasına yol açan “belgeleri” ilk ortaya atan the Taraf, hâkimin değiştirilmesine nasıl tepki göstermiş diye baktım; şöyle bir manşet atmış: Balyoz davası temiz ellerde… The Taraf’a göre, sicili bozuk olan hâkim gitmiş, yerine sicili daha temiz olan hâkim getirilmiş, iyi mi?!.. Sicil deyince aklıma geldi tabii; neydi davanın içeriği?.. Balyoz Güvenlik Harekâtı Planı... Bu plan gazetenin iddiasına göre 2003 yılında, zamanın 1. Ordu Komutanı Çetin Doğan önderliğinde yapılan “darbe toplantıları”nı anlatıyordu. Yani camiler bombalanacak, kendi uçaklarımız düşürülecek, böylece kaos yaratılacak ve darbe yapılacaktı!.. Ayrıca darbe sonrası kontrole alınacak hastaneler, ilaç depoları, kapatılacak dernekler, tutuklanacak gazeteciler vb. toplantılarda ayrıntılarıyla ele alınmıştı... Bu toplantı ve darbe planlarıyla ilgili belgeler the Taraf tarafından çuvalla özel yetkili savcılara iletilmiş ve iddianame hazırlanmıştı. Bu belgeler arasında 11 No’lu CD çok önemliydi çünkü tüm suçlayıcı belgeler onun içindeydi. Çetin Doğan’ın avukatları bu CD’nin düzmece olduğunu, oluşturulma tarihinin ise en erken 2009 yılı olduğunu, CD’nin kendisini tanık göstererek ispatladılar!.. Örneğin, CD 11’e göre darbe sırasında kontrol altına alınacak “Yeni Recordati İlaç Şirketi” 2003’te yoktu. Adı 2009’da yapılan genel kurulda konmuştu!.. Yine planda adı geçen Medical Park Sultangazi Hastanesi bu adı 2008’de almış!.. Kapatılacak dernekler arasında adı geçen Liberal Avrupa Derneği ise bu adı 2006’da almış!.. Avukatlar, Taraf gazetesi muhabir ve yöneticisi olan Ahmet Altan, Yasemin Çongar, Yıldıray Ogur ve Mehmet Baransu’ya bu CD’yi aldıkları kişiyi açıklayın çünkü bu kişi haber kaynağı değil, suçlunun ta kendisidir çağrısı yaptılar. En ufak bir yanıt alamadılar. Bu belgelere dayanarak haysiyet cellatlığına soyunan bu “gazeteciler” yalanlar ortaya çıkınca yalnızca sustular!.. Alın size sicil, tepe tepe kullanın!.. Yasa çıkarmakla toplantı yapmakla olmaz AKP’deki kadın vekillerin son olaylar karşısında sus pus olmalarını nasıl karşıladınız? Başta Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı ve Milli Eğitim Bakanı olmak üzere pek çok kadın AKP içinde var. AKP sık sık 20’ye yakın kadın milletvekili sahibi olmakla övünür. Ama görüyoruz ki sadece kadın olmak yetmiyor. Genç bir kız öğrencinin polisten karnına yediği tekmelerle bebeğini kaybetmesi bile seslerinin yükselmesini sağlayamadı. Kadın, yurttaş duyarlılığı ve insan hakları kavramını içlerine sindirmiş kadın milletvekillerinin orada olması gerekiyor. Kamuoyunu yakından ilgilendiren konularda bu kadın milletvekillerimizin hiç sesi çıkmıyor. Örneğin TBMM’de Sosyal Güvenlik Yasası kabul edildi. Kadınlar pek çok haklarını o yasayla kaybettiler. Sadece yasa çıkarmak, komisyon kurmak ya da toplantı yapmakla bu sorunun çözülmediğini gördük. ‘ ’ Başbakan’ın, “En az üç çocuk doğurun,” sözleri var. Bu sözlerle sanıyorum kadınlar çalışma hayatından uzaklaşsınlar, evlerinde otursunlar, bol bol çocuk doğursunlar, başka işlere de karışmasınlar, demeye getiriyor. BEHİÇ AK Çoğunluğa sahipler caydırıcı cezalar getirsinler Ne yapılmalı? Yasaları TBMM yapıyor. Adalet Bakanı’nın kendisi açıkladı. Son yedi yıldır kadınların cinayete kurban gitme oranı yüzde 1400 artmış. Kadın cinayetlerindeki cezaların çok daha caydırıcı ve ibret verici hale getirilmesi gerekiyor. Bunu da TBMM’de büyük çoğunluğa sahip AKP yapmalıdır. Bunun öncülüğünü de TBMM’deki kadın parlamenter arkadaşlarımız yapmalıdır. Adli tıpta yıllardır bekleyen dosyalar var. Bunların çoğu mağdur kız çocuklarıyla ilgili. Cinsel tacize, istismara, tecavüze maruz kalmışlar. Ya dosyalara sıra gelmiyor ya da gelse ruh sağlıklarının bozulup bozulmadını saptamak için bu çocukların birkaç kez ifadeleri alınıyor. Bu yedisekiz yaşındaki çocukların ruh sağlıkları bu tür olaylarla bozulmayıp da neyle bozulacak? Onun için bu dosyalar sadece adli tıpta değil, çeşitli üniversitelerin ilgili birimlerinde de incelenebilmeli. Çünkü geciken adalet adalet değildir. İktidar Siyaset Arenasını Kirletiyor PERİHAN ERGUN 12 Eylül 2010 günlü referandum sonuçları kendilerinden yana sonuçlandıktan sonra AKP hükümeti halka vaat ettiklerini yerine getirmesi gerekirken, muhalefetle şamatacı tiyatral kavgalara soyunmayı, önümüzdeki seçimleri de yalan dolanla tekrar kazanmayı yeğledi... Örneğin; Anayasa Mahkemesi’yle ilgili işleme hiç girişmedi. Bu yüksek mahkemeyle ilgili işlemlerin hepsi şu anda düğümlenmiş ve çalışılamaz durumda. Böylece AKP’nin Meclis’teki çoğunluğuna dayanarak demokrasi ve insan haklarına aykırı yasaları, muhalefetin yadsımalarına hiç kulak asmadan ben yaptım oldu zihniyetiyleçıkarmasına karşı CHP’nin Anayasa Mahkemesi’ne başvurmasının da önü kesildi. Bunun gibi beklemede olan birçok yasa umurunda değil. Sekiz yıllık iktidarında özellikle de son iki yıldır yerinde kalmayı sürdürmek için halkı yalan dolanlarla kandırarak, akıl almaz yapay suçlamalarla toplumda kuşku yaratacak düzmece senaryolarla özgür basını ve kendilerine karşı olan seçkin gazetecileri, ilim adamlarını, askerleri ve daha birçok kişiyi Sayın Başbakan’ın başsavcısı olduğunu söylediği Silivri’de kurulan Ergenekon adını vererek tarihi övüncümüzü de kirlettikleri, yapay özel mahkemede yıllardır suçlarının ne olduğu belirtilmeden yasalara aykırı olarak, tutukladılar. Örneğin; 14 Aralık’ta 1000 günlük tutukluluğu süren İP Başkanı Doğu Perincek’le, partisiyle ve yayınlarıyla yakınlığı olanlar da o ‘Zulümhane’de bekletilmekte. Durumlarını bu isimde kitap da yazarak yansıtan M. Balbay, devamla Tuncay Özkan ve memleketin saygın aydınlarını, bilim adamlarını, memleket sevdalılarından kendisine karşı olanları toplumda büyük üzüntü yaratarak, yıllardır hakları olan savunmaları bile alınmadan kapalı tutmaktalar!.. Olmayan demokrasiden umutların kesilmesi yetmezken, çağdaş kanunlar ve insan haklarından sorumlu uygar ülkelere ulaşma hayalleri de kaybolup gidiyor. Son günlerde AKP hükümeti WikiLeaks belgelerinin kendileriyle ilgili aşağılama haberlerinin yayımlanmasıyla büsbütün çılgına döndü. Konuyu toplumun gözünden kaçırmak için kınanası davranışlar içine girdi... Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin dekanı, Anayasa Komisyonu Başkanı Prof. Burhan Kuzu’yla bir diğer politikacıya “Konferansınızda istenmeyen öğrenci tepkileri olabileceği haberini aldık. Her ne kadar tedbir aldıksa da sizlere durumu bildirme gereğini duyduk” dediyse de yalnız başına Kuzu, inatla o konuşmaya gitti. Beklenen yumurtalı tepkilere kürsüden şemsiyeli korumalar altında gençlerin öfkesini alçaklar, akılsızlar, adiler gibi hakaretlerle daha da kabartarak alevlendirdi. Yetmedi o gün bir TV ekranında “Bunları Ergenekoncular yönlendiriyor” diye akla ziyan suçlamalarda bulundu. Hemen ertesi gün öğretim üyeliği yaptığı İstanbul Hukuk Fakültesi’ne konuşmacı olarak geldi. Ama öğrencileri ayrı bir yerde toplatarak konuşmasını dinleyicisiz tek başına yaptı. Anlaşılan Sayın Kuzu öğreticisi sayılan merhum Prof. Bülent Tanör’den hiç esinlenmemiş Hehalde bunlar kendi tarihimizle dünya tarihine önemseyip bakmıyorlar. Bu nedenle de öğrenci hareketlerinin, iktidarların geleceğini saptadığını görmüyor veya görmezden geliyorlar. Öğrencilerin Dolmabahçe eylemini bastırmak için polisin onlara orantısız güç kullanmasına üzülecekleri yerde, Sayın Başbakan bütçe görüşmeleri sırasında muhalefetin eleştirilerini ,“Biz polisimize laf söyletmeyiz” diye yadsıdı. Böylece polisin nereden emir aldığı ve orantısız cüreti anlaşılmış oldu. Bir de Sayın Kılıçdaroğlu’nun Kayseri Belediye Başkanı’nın 17 kişilik irtikap, rüşvet dosyasını açığa çıkarmasını; Sayın Başbakan bir başka dosyayla konuyu saptırarak cevaplarken, Kılıçdaroğlu’nu “İşte gene çaktın, gene çaktın!.” diye argo diliyle aşağıladı. Şahsen ben konuşan Türk hükümetinin Başbakanı mı diye şaşırıp kaldım. Geçen hafta övünç veren bir güzel olayı da yaşadık. Sayın Altan Öymen başarılı, onurlu, meslektaşlarına örnek olan gazetecilik yaşamında 60yılını doldurdu. Önce kendisine, eşine, çocuklarıyla aile yakınlarına kutlamalarımı gönderirken başarılı ve mutlu yıllarının birlikte devamını da diliyorum. HAYVANLAR İSMAİL GÜLGEÇ KİM KİME DUM DUMA [email protected] Sevgili kardeşim Balbay, geçen zaman, yalanlarla gerçeklerin net bir şekilde ortaya çıkmasını sağlıyor... Ayrıca yalanlara sarılanların devri iktidarında nasıl bir karanlığa hapsedilmek istendiğimiz de… Ankara’da bir pazar akşamı çocuğuyla yemeğe çıkan ailelerin polis tarafından nasıl tacize uğradıklarını okuduğumda emin ol hiç şaşırmadım, “Demek ki zamanı geldi diye düşünüyorlar” dedim! Ankara Baro Başkanı Metin Feyzioğlu’nun orada olması ise bu adamların şanssızlığıydı tabii!.. Feyzioğlu ile konuştum; yüzlerce aile Baro’ya aynı muameleyle karşılaştıklarını bildirmiş, korkudan ses çıkaramamışlar!.. Tek başına bu olay bile genel seçimin ne denli yaşamsal olduğunu olanca çıplaklığı ile gösteriyor… Seni ve tüm yurtseverleri sevgi ve özlemle kucaklıyorum kardeşim... Bir Yurtsevere Mektup (92) ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI [email protected] eposta: [email protected] BULMACA SEDAT YAŞAYAN HARBİ SEMİH POROY HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN [email protected] 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOLDAN SAĞA: 1/ Başkasının yapı 1 tını kendisininmiş gibi gösterme; aşır 2 ma. 2/ Asker... Af 3 rika’nın doğusunda 4 toplu olarak yapılan yabanıl hayvan 5 avı. 3/ “Neler çeker 6 bu gönül, söylesem 7 olur” (Nefi). 4/ Leyleğe benzer bir 8 kuş... Çubuklu çiz 9 gileri olan kumaşlar 1 2 3 4 5 6 7 8 9 için kullanılan sözcük. 5/ Büyükbaş hayvanlara ve 1 A L E L U Y A Ö rilen ortak ad... Şöhret. 6/ 2 L Ü M E N M O R “İnsan sesine ilişkin” an 3 A L A K K E T E lamında müzik terimi... 4 Ş E R E M E T N Akıl. 7/ Okyanusların çok 5 İ E NO S İ S derin kesimlerine verilen 6Y A T R E S T O ad... Yelkenli bir yarış tek7 A Y K İ T O K nesi. 8/ Bir nota... Göste8 A R E N A MA riş, caka... Kenar süsü. 9/ 9 T R A F A L G A R Çeşmenin musluk taşı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: l/ Kamu idaresine, gereksindiği mal ve hizmetleri kamu gücünü kullanarak elde etme olanağı sağlayan yöntem. 2/ Çıplak vücut resmi... Sıcak ülkelerde yetişen ve gövdesinin çevresi yirmi metreyi aşabilen bir ağaç. 3/ Bingöl yöresine özgü, pekmezle yapılan bir hamur tatlısı. 4/ Eski Mısır inanışında ana tanrıça... Başlıca, temel niteliğinde olan. 5/ “ bellediğin bir yola yalnız gideceksin” (Tevfik Fikret)... Hollanda’nın plaka imi... Bir nota. 6/ Harman yerindeki tahılın taş ve toprakla karışık kalıntısı... Mezar. 7/ Ölümsüz. 8/ Oy... Tatsız tuzsuz yiyecekler için kullanılan sözcük. 9/ Bodrum ilçesinde turistik bir belde ve koy... Eski dilde gün. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle