19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
16 ARALIK 2010 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA [email protected] EKONOMİ 15 İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER TÜPRAŞ kendi fiyatının yüzde 2’si kadar indirim yaptı, bu pompa fiyatlarına 2 ile 4 kuruş olarak yansıdı Bu indirim avutmaz Litresi 4 liraya çıkan benzin fiyatı yurttaşı çileden çıkardı. İndirim bekleyen yurttaş AKP’nin 2 kuruşluk indirimiyle yetinmek zoruda kaldı. OECD’ye göre Türkiye önümüzdeki dönemde akaryakıt vergilerini daha da arttıracak. Bu da yeni zam anlamına geliyor. Ekonomi Servisi Son dönemde yapılan zamlarla litresi 4 liraya dayanan benzinin fiyatına, artan tepkiler karşısında 2 kuruşluk indirim yapıldı. AKP hükümeti akaryakıt fiyatlarına adeta kepçeyle zam yapıp kaşıkla indirim yapma yöntemini devreye koydu. Yıllardır dünyanın en yüksek vergi oranlarının uygulandığı Türkiye’deki akaryakıt piyasasında yurttaşın artan tepkisinin önüne geçmeyi amaçlayan hükümet akaryakıt üzerindeki yüzde 65’lik vergiyi görmezden gelerek zamların sorumlusu olarak topu TÜPRAŞ ve bayilere atıyor. TÜPRAŞ dün fiyatının yüzde 2’si kadar indirim yaptı. Bu indirim litre başına 2 kuruşa tekabül ediyor. Böylece kasım ve aralık içinde yapılan 7 kuruşluk zammın 2 kuruşu rafine merkezi tarafından geri alınmış oldu. Yeni ayarlamayla Ankara’da 95 oktan kurşunsuz benzinin litre fiyatı 3.79 ile 3.83 lira arasında satılmaya başladı. Kurşunsuz benzin İstanbul ve İzmir’de de 3.78 ile 3.83 lira arasında de Kına Yaksınlar... Türkiye’yi demokrasiye taşıdığı savı ile AKP iktidarının insan hakları, demokrasi, hukuk devletiyle ters düşen icraatlarını destekleyen, çoğunluk iktidarının devleti tüm kurumlarıyla ele geçirme, Türkiye’nin eksenini kaydırma operasyonlarına alkış tutanlar, iktidarının karşısında engel gördüğü her kuruma, kesime, kişiye orantısız güçle saldırmasına katkıda bulunanlar kına yaksınlar... Erdoğanizm referandumdan aldığı güçle, diktatoryal gidişi için engel, tehdit gördüğü, demokrasinin olmazsa olmazı her eleştiri, gelişme karşısında daha hoşgörüsüz, saldırgan çıkışlar, antidemokratik baskılarla yoluna devam ediyor... Şimdilerde gençlik olayları üzerinden yaşadıklarımız tartışılırken 1968’lerden yola çıkmak, sonuçlara varmak çok moda ya... Ben de modaya uymak istedim; bilindiği üzere o tarihlerde toplumsal gençlikişçi olaylarının haberciliğini yapıyordum. O tarihlerin gazetecilik koşulları içinde İstanbul’da yaşanmış tüm sokak, toplumsal olayları izlemiş, haberlerini yazmış biri olarak başta Başbakan Erdoğan, AKP sözcülerinin bugünün gençliğine ilişkin çıkardıkları sonuçlara yönelik söyleyecek çok sözüm, itirazım var. Bir yazıya sığmayacakları için şimdilik bir kenara bırakıyorum... Bugün dikkatinizi bir tek kasıtlı kasıtsız çok fark etmez, gençliği suça tahrik boyutu üzerinde durmak istiyorum. “Bizim 68’liler” kitabını yazarken tarihler, isimler, olaylar üzerinde belleğimin yanılsamalarına kurban olmamak için, gazete arşivlerini taramış, olayların akış sırası üzerinden notlarımı almıştım. Hepsinin içinde yaşadığım halde ayrımına varmamışım... Üniversite gençliğini o dönemlerde sokağa döken ABD’nin 6. Filo’sunun limanlarımıza gelişleri belleğime de “birden fazla, çok” olarak kazılıydı. Ancak yıllar boyu en çok İstanbul, İzmir limanları olmak üzere, alay edercesine, üstüne gide gide “sayısız çoklukta, sıklıkta” olduğunu unutmuşum.. Siyasal, askeri nedenleri, en azından ABD çıkarları adına, kendilerine göre zorunluluk halleri var mıydı? Bilemiyorum. Bildiğim, bizim toplumsal barışımız, iç huzurumuzun bozulmasında çok olumsuz, çok etkili sonuçları. Hiç şakası yok; Üniversite gençlik hareketleri ABD 6. Filo’sunun kentlerimize demirlemesi üslubundan, komutanlarının açıklamaları, askerlerinin sokaklarımıza taşan yaşam biçimleri, taşkınlıklarından.. “öfke fitilini” alıyorlardı. On binler tepkilerini göstermek için sokağa çıktıklarında ise ya doğrudan polis ya da kendilerini ABD’den yana ifade etmeseler de “komünistleri temizleme” savı ile yollarını kesen ülkücüler, İslamcıların saldırılarına, şiddetine hedef oluyorlardı... “Kanlı Pazar” beyinlere kazındı. Oysa neredeyse yüzlerce aynı kalabalıkla ve çapta olmasa da benzer şiddette saldırı, çatışma yaşandı. Türkiye’yi önce 12 Mart, sonra 12 Eylül’e götüren süreçler böylece yaşandı. Bir tek 6. Filo’nun gelişleri, Türkiye’nin doğal akışı içinde demokratik gelişimine karşı böylesine ağır tahrik aracı olmuşsa... O dönemde gerçekten örgütlü, demokratik gençliğin üniversite reformundan başlayan, kendi gelecek, yaşam haklarına dönük, hele de gerçekten idealist, ülkesini seven sorumlulukla düzeni sorgulaması, demokratik gücünü kullanarak kamuoyu oluşturma, baştan gerçekten masum demokratik çıkışlarına siyasi iktidar iradesiyle gelen baskıları, oyunları, tahrikleri eklersek... Gençliğin kitlesel, demokratik eylemlerinin, ya polis ya da ülkücüİslamcı saldırılara hedef olmadığı, provokasyonların yaşanmadığı örnekler yok gibidir. Genç insanın doğasında olan düzeni sorgulama, doğru bildiği yolda değiştirme eğilimi şiddetle kırılmak, suturulmak, ezilmek istenirse ne olur? En ağır bedeli gençliğin ödediği, ancak ülke düzeni, toplumun geleceğine, insan hakları, demokratik gelişmeye çok pahalıya mal olan süreçler yaşanır. Bu matematik kadar gerçek tarihsel, toplumsal kuraldır. Ne dünyada, ne ülkemizde şaşmaz, değişmez... Başbakan Erdoğan’ı pankart ve sloganlarla protesto eden bir avuç genç, aylar, yıllar boyunca hapis yattığından bu yana gelişmeleri işte bu kaygılarla, geçmişin yaşanmışlıklarının öğretisiyle izliyorum. Hangi iktidar, hangi cemaat ya da kimilerinin çok sevdikleri derin devlet kavramı ile.. yapılanmalar olursa olsun, öne çıkarılan güdüler, beslenen şiddet, orantısız güç kullanma eğilimleri hiç değişmiyor. Hiç şaşmaz biçimde de, gençler arasında çaresiz, şiddeti besleyen tepkileri yoktan var ediyor... Belki AKP iktidarına danışmanlık yapan eski dönek solcular da dahil, şiddetle susturma, yok etme telkini yapanlar.. günümüz gençlik kuşağının ideolojisiz, örgütsüz olmasına güveniyor, bir avuç gençlik muhalefetinin başının kolayca ezilebileceğini varsayıyorlar. Gençliğin çok çaresiz, çok örgütsüz olması bence çok daha büyük risk. Kendini hiç ifade edememe, sürekli ezilme, bedel ödeme.. öylesine bir birikim yaratıyor ki... Dün Başbakan’ın üzerine üzerine gidercesine katıldığı toplantı eksenli yeni yaşananlar biraz 6. Filo’nun gelişlerini hatırlattı da... Üstelik burnumuzun dibinde Avrupa, dünya kaynarken... Akaryakıttaki vergi daha da artabilir PARİS (ANKA) OECD Gelir İstatistikleri Raporu’na göre, 2008’de Türkiye’de toplam vergi gelirlerinin yaklaşık yüzde 15’i çevre konularıyla bağlantılı vergilerden oluşurken akaryakıt vergileri 2010 yılı boyunca yüksek olmaya devam etti. Gelecekte de akaryakıt vergilerinde artış olasılığı var. Rapora göre 2009’da Türkiye, Lüksemburg ve İsviçre hariç tüm OECD ülkelerinde vergi gelirleri düştü. Türkiye vergi gelirlerinin GSYİH’ya oranı sıralamasında 28 OECD ülkesi arasında 25’inci oldu. Türkiye 19852008 yılları arasında vergiGSYİH oranında en fazla artış görülen OECD ülkesi durumunda. Türkiye’de akaryakıt üzerindeki vergilerin OECD’nin en yükseği olduğu ilan edilirken, akaryakıta konulan vergilerin çevre korumayla bağlantılı vergiler olduğu belirtildi, bu kategorideki vergilerin gelecekte artabileceği olasılığına değinildi. ğişen fiyatlarla satılıyor. Dağıtım firmalarının belirlediği tavan fiyatlar, rekabet ve serbesti nedeniyle, şirketler ve kentlere göre küçük çaplı değişiklikler gösteriyor. En pahalısı Van’da Türkiye’de yüksek vergi ve yüksek seyreden akaryakıt fiyatları pompa fiyatının yüzde 90’ını oluşturuyor. Tüketici Dernekleri Federasyonu Başkanı Sıtkı Yılmaz, hükümetin zam konusunda topu TÜPRAŞ ve dağıtıcılara attığını ve fiyat indiriminde gönülsüz olduğunu vurgulayarak “Hükümet 35 kuruşluk bir indirimle tüketiciyi avutabileceğini sanmaktadır. Oysa asıl sorun vergi marjının yüksekliğindedir.” dedi. Açıklamada “TÜDEF, hükümetin 2009’da akaryakıt ve tüp gazda sabit ÖTV tutarını arttırmak yolu ile yaptığı zammı dava konusu yapmış ve iptali için Danıştay’da dava açmıştı. Aleyhimize sonuçlanan dava Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu’nun kararı ile hükümetin 4 Temmuz 2009 günü BKK ile akaryakıt türevlerine yapılan ÖTV zammının yürütmesinin durdurulması kararını vermişti. Hükümetin bu yargı kararını uygulayarak tüketici beklentisine yanıt vermesi gerekir. Akaryakıtta beklenen indirim, bu kararla 25 kuruşluk bir indirimi öngörmektedir” görüşüne yer verdi. Türkiye’de, il merkezleri içinde, 3 bü yük dağıtım firmasında, şu anda en pahalı benzin Van’da, en ucuz benzin ise Kocaeli’de satılıyor. Nakliye fiyatı arttırıyor Rafineri fiyat ‘gümrüksüz rafineri fiyatı ÖTV EPDK payı=rafineri satış fiyatı (KDV hariç)’ şeklinde hesaplanıyor. Rafineri fiyatının ardından depo satış fiyatı ortaya çıkıyor. Temin fiyatı üzerine dağıtım şirketi marjı ve ürün servis ücreti eklenerek dağıtım şirketinin satış fiyatları belirleniyor. Dağıtım şirketleri, depo satış fiyatı üzerine bayinin masrafları ve bulunduğu bölgenin nakliye ücretlerinin de eklenmesiyle, tavsiye edilen pompa fiyatı oluşturuluyor ve bayilere bildiriliyor. İmar’ın yeni mağdurları avukatlar FARUK KESKİN Fotoğraf: ŞEHRİBAN KIRAÇ Çalışan sayısındaki artış temposu, büyümedeki yavaşlamaya paralel olarak düşüyor İstihdamda artış yavaşlıyor Mevsim etkilerinden arındırılmış işgücüne katılma oranı bir önceki döneme göre 0.1 puanlık azalışla yüzde 48.4 oldu. Ekonomi Servisi Türkiye genelinde işsizlik oranı eylülde geçen yılın aynı dönemine göre 2.1 puan, bir önceki aya göre 0.1 puan gerileyerek yüzde 11.3’e indi. İşsiz sayısı eylülde bir yıl öncesine göre 462 bin kişi azalışla 2 milyon 934 bin kişiye inerken, bir önceki aya göre işsiz sayısında 37 bin kişilik azalış yaşandı. Eylül ayında işsizlerin yüzde 16.5’ine karşılık gelen 483 bin kişi işsiz kaldı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Ağustos, Eylül, Ekim 2010 Dönemi Hanehalkı İşgücü Araştırması sonuçlarını açıkladı. Mevsim etkilerinden arındırılmış işgücüne katılma oranı bir önceki döneme göre 0.1 puanlık azalışla yüzde 48.4, istihdam oranı 0.1 puanlık azalışla yüzde 42.7, işsizlik oranı 0.1 puanlık azalışla yüzde 11.8 olarak gerçekleşti. İşsizler sıklıkla (yüzde 30.8) eş dost vasıtasıyla iş arıyor. İşsizlerin yüzde 86.5’i (2 milyon 538 bin kişi) daha önce bir işte çalışmış. Daha önce bir işte çalışmış olan işsizlerin yüzde 50.6’sı hizmetler, yüzde 22.2’si sanayi, yüzde 17’si inşaat, yüzde 7.3’ü tarım sektöründe çalışmış, yüzde 2.9’u ise 8 yıldan önce işinden ayrılmış. ANTALYA Kapatılan İmar Bankası mağdurları adına açtıkları davaları kazanmalarına rağmen devletin sonradan mudilerle anlaşma yoluna gitmesi nedeniyle vekâlet ücretlerini alamayan avukatlar, Danıştay’a itiraz başvurusunda bulunuyor. Ankara 4. İdare Mahkemesi’nin lehte verdiği karar Danıştay 13. Dairesi’nde henüz daha temyiz aşamasında iken ana paranın ve Bakanlar Kurulu’nda belirlenen oranda da bir faiz ödemesi yapılacağına karar verilmesinin ardından konusuz kalan dava nedeniyle vekâlet ücretlerini alamayan binlerce avukat mağdur duruma düşürüldü. Danıştay 13. Dairesi’ne itiraz başvurusunda bulunan Antalya Barosu avukatlarından Cengizhan Gököz, 22.11.2010 tarihli dilekçesinde vekâlet ücretiyle ilgili alınan kararın hukuki olmadığını belirterek Türkiye çapında binlerce avukatı ilgilendiren bu konunun gerekirse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne götürüleceği uyarısında bulundu. Gököz, vatandaşın anlaşma teklifini kabul etmek zorunda kalmasının en önemli etkeninin, yargıda davanın daha ne kadar süreceğinden duyduğu kaygı olduğuna da işaret etti. İşsizlik hâlâ çok yüksek Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi (BETAM) işsizlikle ilgili araştırmasında şu görüşlere yer verdi: “Tarım dışı istihdam eylül döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre 692 bin kişi; tarım dışı işgücü ise 213 bin kişi arttı. Tarım dışı işgücü artışında son üç dönemdir belirgin bir yavaşlama söz konusu. Bu yavaşlama işsizlik baskısını geçici olarak azaltıyor. 16 milyon 974 bin kişiye ulaşan tarım dışı istihdam ise bir yıl öncesine kıyasla yüzde 4.3 arttı. Tarım dışı işsizlik oranı Eylül 2009’da yüzde 16.9 olan seviyesinden, Eylül 2010’da yüzde 14.3’e düştü. Bu düşüş önemli olmakla birlikte tarım dışı işsizlik oranı halen kriz öncesi seviyesinin (yüzde 12.9) çok üzerindedir.” İşsizlerin; yüzde 27.6’sını çalıştığı iş geçici olup işi sona erenler, yüzde 16’sını işten çıkarılanlar, yüzde 17.8’ini kendi isteğiyle işten ayrılanlar, yüzde 7.4’ünü işyerini kapatan/iflas edenler, yüzde 8.6’sını ev işleriyle meşgul olanlar, yüzde 12.1’ini öğrenimine devam eden veya yeni mezun olanlar, yüzde 10.5’ini ise diğer nedenler oluşturuyor. Çağlayan, Türk müteahhitlerinin Afrika’da son derece kaliteli konutlar yapabileceğini söyledi TOKİ Afrikalıyı da ev sahibi yapacak “Gana’yı üs olarak seçtik” diyen Çağlayan, Gana ile 250 milyon dolar olan ticaACCRA Dış ticaretten sorumlu Devlet ret hacminin bu yıl 300 milyon doları geçeBakanı Zafer Çağlayan Afrika turunun ceğini, hedeflerinin ise 1 milyar dolar olduikinci ayağında gittiği Gana’da, TOKİ ve ğunu belirtti. Türk müteahhitlerin bu ülkede konut yapaÇağlayan, Gana’nın konut ihtiyacının 1 milbileceklerini söyledi. Çağlayan, Türkiye yon olduğunun ve her yıl 150 bin konut yaGana İş Forupılması gerektiğin anlatamu’nda gerçekleşrak, TOKİ ve Türk mütetirdiği konuşmada, ahhit firmalarının devreye Devlet Bakanı Çağlayan, serbest ticaret angirerek, son derece kaliteGana ile konut başta olmak laşmalarının kapsali konut projeleri yapılabiüzere alt ve üstyapı mını genişletecekleceğine dikkat çekti. inşaatlarında işbirliğine lerini açıkladı. Gana’ya ihracat yapaÇağlayan, tercihcak işadamlarına Türk gidilebileceğini belirtti. li ticaret anlaşması Eximbank’tan verilecek 50 yapmak istediklerimilyon dolarlık ihracat kreni belirterek “Serbest ticaret anlaşmaları disi verileceğini duyuran Çağlayan, “AB, nın (STA) da çerçevesinde değişiklik ge STA yapabiliyor, biz yapamıyoruz. Şimtirmek istiyoruz. Bu doğrultuda taviz lis di tercihli ticaret anlaşmalarına yönelmeye teleri hazırlıyoruz. Hizmetleri ve yatı çalışıyoruz. Artık Karma Ekonomik Korımları da kapsayacak bir uygulama yap misyon yerine ekonomik ortaklık anlaşmaya çalışıyoruz” dedi. maları yapacağız” diye konuştu. FIRAT KOZOK VİKO, HALKA AÇILIYOR Ekonomi Servisi Anahtar ve priz üretiminde faaliyet gösteren Viko, 2020 yılına kadar kendi alanında dünyanın en büyük 10 şirketi arasına girmeyi ve 175 milyon lira olan cirosunu 1 milyar liraya çıkarmayı hedefliyor. Viko Elektrik ve Elektronik Yönetim Kurulu Başkanı Cahit Durmaz, firmanın 30. yılı kapsamında düzenlediği basın toplantısında yıllık anahtar üretim kapasitelerinin 100 milyon adede ulaştığına işaret ederek, satışlarının son 10 yılda 10 kattan fazla arttığına dikkat çekti. Durmaz “Ciromuzda bu yıl 2009 yılına oranla yüzde 30 artış sağladık. Önümüzdeki 2 yıl içerisinde halka açılmayı planlıyoruz” dedi. [email protected] Ruslar, 12.5 senti düşük buldu Ekonomi Servisi Türkiye’nin ilk nükleer santralı olacak Mersin Akkuyu nükleer santral projesini, Rus Atomstroyexport inşa edecek. Her biri 200 megavattan oluşan dört üniteli santralın 20 milyar dolara mal olacağı, proje için Rus hükümetinin de bütçe ayırdığı açıklandı. Projeden sorumlu Rosatom’un genel müdür yardımcısı Aleksander Lokshin, Türk hükümetinin, nükleer santraldan üretilecek elektrik alım fiyatını 12.5 sent olarak söylediğini belirterek, “Bu fiyat bize göre düşük. Bu fiyattan satılacak elektrik sadece 8 yıl sonra satılacak elektrik olacak. O, 8 yıl bitiminden sonraki 15 yıl için belirlenmiş bir fiyattır. Biz 23 yıllık bir süreden bahsediyoruz” dedi. Lokshin, Akkuyu’da inşa edilecek nükleer santralın 4 üniteden olacağını bildirdi. Lokshin, santralın finansmanı konusunda şimdiden çalışmalara başladıklarını sözlerine ekledi. Tercihli ticaret anlaşmaları üzerine çalışan Türkiye, Gana ile 250 milyon dolar olan ticaret hacmini 1 milyar dolara çıkarmayı hedefliyor. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle