19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Geçici çatı onarımı gören yapının restorasyon projesi İTÜ’den alınıp ihaleye çıkarılıyor. Haydarpaşa’ya ‘ihale restorasyonu’ CEREN ÇIPLAK Haydarpaşa Garı ve yakın çevresi, çatı öncelikli komple restorasyon projesi, son anda İstanbul Teknik Üniversitesi’nden geri çekildi. Restorasyon, ihale yoluyla bir firmaya verilecek. İTÜ ise uygulamada danışmanlık rolünü üstlenecek. Çeşitli sivil toplum kuruluşları üyelerinden oluşan “Haydarpaşa Dayanışması” platformunun dün Haydarpaşa Garı Lokantası’nda düzenlediği toplantıda, Haydarpaşa Garı yangınına ilişkin çeşitli yorumlar tartışılırken TCDD 1. Bölge Müdürü Hasan Gedikli toplantıdaki kısa konuşmasında ihaleyle ilgili sorularımızı yanıtsız bıraktı. Peki, onarımla ilgili neden son anda böyle bir karar alındı? Kamu yapısının ihaleye ihtiyacı var mı? Haydarpaşa Garı İTÜ Danışma Kurulu üyesi Prof. Dr. Afife Batur, bu durumun yetki alanlarını sınırlayacağını belirterek “Bu tür projeler zordur. Üniversiteler yapmalıdır. Bu şekilde, uygulamalardaki itirazlara bürokratik bir formül bulabiliyorlar. Yine de hiç kontrol edememekten iyidir” dedi. Gedikli, yaşanan yangın olayının “talihsiz bir kaza” olduğunu belirterek “Bu yangını milat kabul ederek hocalarımızla beraber yapıyı aslına uygun bir şekilde onaracağız. İBB, sivil toplum kuruluşları ve öğretim üyelerinin birlikte yaptığı, Haydarpaşa’ya canlılık kazandıracak bir proje var. Kültürel alanlar, ticari alanlar, kongre merkezleri, yeşil alanlar gibi bir yığın detay var. Şu anda Anıtlar Kurulu’nun gündeminde. Sivil toplum kuruluşları ve değerli katılımcıların da eleştirel desteğiyle daha güzel olacağına inanıyoruz. Sonuçta İBB tarafından koruma amaçlı bir imar planı yapıldı. Haydarpaşa işlevini sürdürecek, yerine başka bir şeyin yapılması mümkün değil” dedi. İstanbul Mimarlar Odası Başkanı Prof. Dr. Deniz İncedayı da yangının basit bir olay olmadığını, olayın dönüştürme projeleri ile ilgili bakışın bir parçası olduğunu söylüyor: “Haydarpaşa için yapılmak istenen proje için ‘cazip’ sözcüğü kullanılıyor. Kimin için cazip? Bu soruyu dikkatlice sormamız lazım. Rant açısından mı yoksa kamu yararı açısından mı cazip? ” Hole ve The Smashing Pumpkins gruplarının bas gitaristi, fotoğrafçı Melissa Auf der Maur yarın akşam Salon’da Bu konser ateşli olacak Melissa Auf der Maur, yeni albümü ‘Out of Minds’la “Zihninizin dışına doğru, kalbinizin içine doğru yönelin” diyor. Çektiği kısa filmde de akılla kalp arasındaki ikiliği keşfe çıkan sanatçı, yarın akşamki konserinde “Tamamen kalpten ve içten gelen bir ateşle” sahnede olacak. ZÜLAL KALKANDELEN Rock müziğin en beğenilen kadın müzisyenlerinden Melissa Auf der Maur, yarın Salon’da bir konser verecek. 38 yaşındaki Kanadalı sanatçı, Hole ve The Smashing Pumpkins gruplarında bas gitarist olarak yer aldı, aynı zamanda profesyonel bir fotoğrafçı. 2004’ten beri solo çalışmalarını sürdüren Melissa, bu yıl çıkan ikinci solo albümü “Out of Our Minds”da (OOOM) farklı bir yöntem izledi. Müziğini, çizgi roman ve film gibi farklı sanat dallarıyla buluşturan bir projeye dönüştürdü. Albümden esinlenerek çekilen kısa film, geçen yıl Sundance Film Festivali’nde yer aldı. Melissa Auf der Maur’a konserden önce gösterilecek filmi ve albümü hakkında sorularımızı yönelttik. Daha çok müzik çalışmalarınızla tanınıyorsunuz. İkinci albümünüz birçok sanat dalını kapsayan bir projeye nasıl dönüştü? Çocukken Montreal’de harika bir sanat okuluna gittim. Orada performans dalında, görsel ve işitsel sanatlarda eşit ağırlıkta eğitim vardı. Liseyi bitirince üniversitede fotoğraf dalında çalıştım, daha sonra bir barda DJ’lik yaparken kendi müzik grubumu kurdum. Hole, The Smashing Pumpkins ve ilk solo albümümü de kapsayan bu süreci geride bıraktığımda, köklerime dönme vakti gelmişti. İkinci albümü yazmaya başladığım anda, kendi kendime bir söz verdim ve bütün ilgi alanlarımı tek bir projede bütünleştirme kararı aldım. Şarkı yazım sürecinden film aşamasına nasıl geçtiniz? Şarkıları yazmaya zorunlu olarak ara verdim. Çünkü albüm çalışma mızın tam ortasında plak şirketi çöküşe girdi. Şirketteki herkes işten kovuldu, sanatçıların sözleşmesi iptal edildi. Albüm üzerindeki haklar için uzun bir dava süreci başladı. Müzikteki geleceğim belirsizdi. Şans eseri o sırada yönetmen Tony Stone’la tanıştım ve OOOM filmi için işbirliği yaptık. 28 dakikalık bir film olsa da, prodüksiyon ve finansman tamamen bize ait. Güney Vermont’ta ufak bir barakada kalarak, ormanda, güneş enerjisi kullanılarak çekildi film. Bu sürecin sonunda yenilenmiş bir şekilde albüme döndüm ve aldığım ilhamı müziğe yansıttım. Ayrıca albüm üzerindeki yasal haklarımı da kazandım! Albümün adını “Out of Our Minds” koymanızın özel bir anlamı var mı? Kesinlikle! Bu dinleyici ve seyirciye bir davet. Diyoruz ki; “Zihninizin dışına doğru, kalbinizin içine doğru yönelin. Kalplerimiz nicedir orada yanı başımızda duruyor.” Albümün görsel versiyonlarının dinleyicinin hayal gücünü sınırlayabileceği yönünde bir endişeniz oldu mu? Bu çok iyi bir soru! Hayır, endişelenmedim; görseller de kendi içinde yoruma açık. Benim istediğim, şarkının yansıttığı duyguyu yakalayan bir film yapmaktı. Filminizin ana öğeleri bir ormandaki kadın, ağaç, bir Viking ve bir kamyon. Birbirlerine kanla bağlanan bu öğeler arasındaki öyküyü oluştururken müziğin dışında sizi ne etkiledi? Bu zamanda seyahat hakkında düşsel bir film. Her şey albüme adını veren şarkıdaki nakarat kısmından geliyor. Birbirine koşut bir şekilde var olan iki enerjinin düşsel atmosferine giriş için bir davet bu. Akılla kalp arasındaki ikilik keşfediliyor. Ağaçla balta, kadınla kamyon, cadı ile Viking arasında da bu ikilik var... Bana göre, müziğin kendi başına yarattığı hayali atmosfer, görsel olandan çok daha güçlü. Sizin açınızdan OOOM albümü ile çizgi roman ve film arasında böyle bir karşılaştırma yapmak olanaklı mı? Evet, müzikte rüya benzeri erişilmez bir sihir var. Film ve çizgi romanda bunu elde etmeye çalıştım. Ancak müzikte her zaman daha fazla gizem var olacak... Geçen yıl kendinizi Courtney Love ile ruh kardeşi gibi hissettiğinizi söylemiştiniz. Gelecekte Hole ile birleşme olasılığı var mı? Hole, bir şekilde yeniden bir araya gelmiş durumda. Geçmişimiz ortada; o geçmiş nedeniyle daima ruhen bağlı olacağız. Gruba tekrar dönmeme gerek yok ama Hole ile geçirdiğim dönemden gurur duyuyorum. Bir noktada durup tekrar bir çalışma yapmak, tura çıkmasak bile, bir best of çalışması, video, fotoğraf, röportaj ya da bir performans yapmak hoş olabilir. İstanbul’daki canlı performansınızdan nasıl bir beklentimiz olabilir? Tamamen kalpten ve içten gelen bir ateş! www.zulalkalkandelen.com İstanbul’da hayatın kutlanışı Kültür Servisi Akbank’ın desteğiyle 19 Şubat4 Mart 2011 tarihleri arasında Türkiye’ye ilk kez gelecek dünyanın en büyük ve en etkili gösteri topluluklarından Cirqeu du Soleil, önceki gün sahneleyecekleri Saltimbanco gösterisinin tanıtımı için İstanbul’daydı. Topluluğun üyelerinin şovlarıyla renklenen tanıtım toplantısında konuşan Akbank Genel Müdür Vekili Hakan Binbaşgil ve Pozitif Yönetim Kurulu Başkanı Cem Yegül, topluluğu Türkiye’de ağırlamak için uzunca bir uğraş verdiklerini dile getirdi. Saltimbanco’nun Sanat Yönetmeni Bruce Mather ise çokkültürlülük, metropol ve metropolün enerjisini anlattıkları gösteri için İstanbul’un bulunmaz bir örnek olduğunu belirtti. Topluluğun en köklü gösterilerinden Saltimbanco, ismini İtalyancada “bankın üstünde zıplamak” anlamına gelen “saltare in banco”dan alıyor. Cirque du Soleil’in kurucusu Guy Laliberte’nin “Hayatın kutlanışı” ifadesini kullandığı gösteri, şehir hayatının kozmopolitliğinden ve renkli kişiliklerinden esinlenirken sınırları zorlayan denge, zıplama ve dönme hareketleri, yerçekimine meydan okuyan bungees ve trapez, jonglörlük ve akrobasi bisikleti hareketleri ile dünyaca ünlü meşhur palyaçoları içeriyor. Bu toprağın sesi: Gomidas Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri verildi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri, dün Çankaya Köşkü’nde düzenlenen törenle Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından sahiplerine verildi. Törende, Prof. Dr. Cemal Kafadar, Yeditepe Üniversitesi öğretim üyesi ve ressam Prof. Dr. Ergin İnan ile İstanbul Modern Sanat Müzesi adına Oya Eczacıbaşı ödül aldı. Prof. Dr. Kafadar, Haliç’e yapılmak istenen köprüyü eleştirerek, “Yapılması düşünülen Haliç Köprüsü’nün, benim gibi İstanbul âşığı tarihçiler için getirecekleri ve götürecekleri, bilhassa İstanbul’un tarihine, tarihi dokusuna verebileceği zarar açısından yeniden hesaplanması gereken bir husus olduğu kanaatindeyim ” dedi. Kültür Servisi Ermeni müziğinde çığır açmış, besteci, müzikolog ve koro şefi Gomidas, doğumunun 140. ve ölümünün 75. yılında kendi şarkılarıyla bugün saat 20.30’da İstanbul Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda “Gomidas’a Saygı: Bu Toprağın Şarkıları” konseri ile anılacak. Tümüyle Gomidas yapıtlarının seslendirileceği konserde, piyanist Şahan Arzruni’nin yanı sıra üç şan sanatçısı, Ari Edirne, Sevan Şencan ve Kevork Tavityan yer alacak. Türkiye Ermeni toplumunun önde gelen koroları, Karasun Mangants, Lusavoriç, Sahakyan, Surp Takavor ve Vartanants 40’ar kişilik topluluklarıyla ayrı ayrı sahne alarak Gomidas’ın koral parçalarını seslendirirken Aynur, Şevval Sam, Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu ve Aşkın Ensemble da yine Gomidas yorumlarıyla sahnede olacaklar. Abdullah Gül, törende Cemal Kafadar, Oya Eczacıbaşı, Ergin İnan ve İnan’ın kızı ile birlikte. C C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle