25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
D eğinmeler MUSTAFAŞERtFONARAN c j Süreya'nın ölümü üzerin- den 20 yıl geç- mesi, zamanın görece oldugunu düşündürü- yor. şiirleriyle, yazılany- + la güncelliğini koruduğu için ölümü yadırganıyor. Yirmi yılda onar yıllık iki kuşak değişti. Bu kuşak- ları bile etkileyen bir özelliği olması, onun güncelliğini sürdürmesi anlamına gelir. Demek ki yirmi yıl önce ölmesi, tam bir edebiyat insanı olan Cemal Süreyanın unutulmasına yol açmı- yor. Yaşarken kendini önemsetmeye çalışan ozanların unutulmuşlu- ğuna bakıp, cemal Süre- ya'yı canlı kılan özellik- lerin neler oldugunu an- lamaya çalışalım. Önce "Ikinci Yeni'nin en du- yarlı, en içtenlikli ozanı sayılması, kendinden önceki, kendinden son- raki edebiyatın nabzını tutan, derin görü'sü olan bir edebiyat insanı olması. Yalnız içki masa- larında ortam yaratan değil, edebiyat dergicili- ğine işley kazandırarak etkisini sürdürmesi. özellikle görmezden ge- linen edebiyatçılara, ge- ride duran ozanlara ar- ka çıkarak onlara da edebiyatta yer açması. Kendinin uzağına çeki- lirken, dargın olduğu ozanlara bile gülümse- meyi bilmesi... SAYFA 30 Bir Ankara prensi: Cemal Süreya Ancak Cemal Süreya gibi kendine güvenen bir ozan özverili olabilir. Yoksa edebiyatımızın karmaşık ortamında nice değerieri görmezden gelmek alışkanhk edindiğimiz bir gelenektir. ölümünün 20. yılında biraz anılardan yola çıkıp şiirinin daha aşılamayan özelliklerine, edebiyatı değerlendirmedeki ustalığına baka- rak Cemal Süreya'nın kişiliğini anımsamaya çalışalım. 50'LİYILLAR ANKARASI Bir ozanı tanımış olmak, onunla nice anılan paylaşmak bir ayrıcalıktır. Edebiyata bakışın anılaıia bütünleşen bir anlamı, bir özelliği var- dır. Kimi edebiyat ortamlarında; ister Türk Dil Kurumu gibi bir yerde, ister bir içki masasın- da, ister bir derginin yönetim yerinde olsun, onu, hep yüzündeki üzgün gülümsemeyle anımsanm. Erzincan'dan Bilecik'e zorunlu göç yüzün- den mi, bir üvey annenin baskısı mı, bilinmez, ama o üzgün gülümsemede bağışlayan bir in- celik vardır. Ellili yılların Ankara'sında Siyasal Bilgiler Okulu da özel bir kültür ortamıydı. Benim Tıp Fakültesi öğrencisi olduğum ellili yıllar Anka- ra'sında Siyasal Bilgiler Okulu'nda Cemal Sü- reya ile Sezai Karakoç'u görmeye giderdim. O birlikteliğin eskimeyen bir anısı vardı. O zamanlar Nejat Tunçsiper "Mülkiye" dergisini çıkanrdı. "Mülkiye" sıradan bir okul dergisi değildi. Cemal Süreya'nın ilk şiirleri bu dergide yayımlanmıştı. Nejat Tunçsiper'i ol- dukça yakından tanırdım. Bana Sait Faik'in dergiyi beğendiğini yazdığı mektuplannı okur- du. O dönemlerde Siyasal Bilgiler Okulu'nu biti- renler arasında Ece Ayhan ile Tevfik Akdağ da vardı. Erdoğan Alkan'ı daha sonra tanı- dım. Cemal Süreya'nın "Güvercin Curnatası" dediği "Ikinci Yeni" oluşumuna bu ozanlar da katılmıştı. Ama Muzaffer llhan Erdost, bir şiirbilim anlayışı içinde, bu oluşumun gelişmesini açık- lamasaydı, "Ikinci Yeni" kişilik kazanabilir miy- di? "Ikinci Yeni" toplumcu şiire karşı mıydı? Belki şöyle düşünmek gerekir: "Kırk Kuşağı ToplumcularTnın kurtulamadığı savsöz şiirine karşı, "Ikinci Yeni", örtülü bir şiirle toplumcu duyarlığı yoklamaya çalışıyordu. Cemal Süreya toplumcu duyarlığa cinsellik- ten bakmayı deniyordu. Daha "Üvercinka" yayımlanmamıştı. Eskişehir'de 1955'ts birlik- teydik. O vergi dairesinde görevli, bizim dö- nem, Hava Hastanesi'ne bir inceleme için gelmiştik. O, Nasuh Akar'ın kahvesinde otur- duğumuzu anımsıyor. Kahvenin önünden za- manın güzellik kraliçesi Güler Arıman geçiyor. Ikimiz de kapıya doğru doğrulmuştuk. Cemal Süreya toplumcu duyarlığa cinsellik- ten bakmayı deniyordu: "Yüzünde ne var biliyor musun? Ev dağınıklığı var." Bir evin kapısı örtülünce hangi acılann ya- şandığı bilinmez. Ama Cemal Süreya gibi bir ozan bir kadının yüzündeki yalnızlıktan top- lumcu duyarlığa açılan yolu bulabilir. İçki masalan acımasızdır. Kendini pek önemseyen bir ozanın defterinin dürtildüğü yerdir. Ama Cemal Süreya, sol dirseği masaya dayalı, bakışlanndaki üzgün gülümsemede, bağışlamasını bilen bir gönül insanıdır. CİNSELLİKTEN TOPLUMSALUĞA Cemal Süreya'nın şiirindeki içtenlikle duyar- lık insanı yavaşça etkilese de, şiirinin dokusu- nu çürütmez. Sevi ilişkisinde yenilmiş görün- menin dalgınlığı içindedir: "önce öp Sonra doğur beni." "Üvercinka"yı 1958'de benim için imzalar- ken başlığın altına el yazısıyla "sensualite" di- ye yazmıştı. Yaşamanın anlamsızlığına kösnü- ye sığınarak katlanacağını umuyordu. Birtut- kulu sese, yara izine bağlanıyordu. Belki de bırakılmış biri onun için yeni bir başlangıçtı: "Şu senin tutkulu sesin varya: Ortak güzellik artı yara izi." Karanlık bir toplumun kurtuluşuna cinsellik- ten de bakılamaz mı? Yaşarnaya dargın duran şiirinin gizli yerinde, sessiz bir örge gibi durur cinsellik. Anlatı kolaylığından kurtulan Cemal Süreya sözcükler arasındaki şiirsel yükü cinselliğe ta- şıtarak yeni bir söyleyiş özgürlüğüne ulaştı. Bir sevi ilişkisi ölümün kıyısından insanı çe- kip kurtarabilir mi? Oktay Rifat o ilişkiye yenilmek istemiyordu: "Köşeyi tutan leylak kokusu Yakamı bırak da gldeyim." Oysa Cemal Süreya'yı ölümden kurtaran bir "leylak sesi"dir: "Sen tam tabancayı Şakağına dayamışsın; Kapı açılıveıiyor Ve üstündekileri Bir bir fırlatıp atan Bir leylak sesi." Cemal Süreya'nın insanın kurtuluşuna sevi ilişkisinden bakmasını, düşlem gücünün oyu- nu olarak yorumlayabilirsiniz. Sevi ilişkisi ya- şamaya direnmeyi sağlasa bile onun genç ölümüne engel olamadı. ÖLÜME DOĞRU Muzaffer Buyrukçu'nun günlüklerinde Ce- mal Süreya'nın önemli yeri vardır. ölümünden bir gün önce, 8 Ocak 1990 tarihli günlükte, Is- tanbul Gazeteciler Cemiyeti'nde, dergi so- runlannın tartışıldığı, öğle rakılarının içildiği bir masada Cemal Süreya da vardır. Yirmi yıl önceki bu günlüğe günümüzden bakarken Cemal Süreya ölümün eşiğinde gö- rünüyordu. Bu görüntüyü şöyle saptamışım: "Cemal Süreya biraz gecikerek, ölümün gölgeşiyle birtikte gelecektir" (Cumhuriyet Kl- TAP, Ölümünden Bir Gün Önce Cemal Sü- reya, 28 Mayıs 2008). Muzaffer Buyrukçu bu görüntüyü daha ay- nntılı anlatıyor: "Saat 12,35'te Cemal Süreya göründü. Ama özlemimi gideren, beni sevindiren bir görünme değildi bu, çünkü sürüklenircesine, yalpalaya- rak yürüyor, güçlükle ayakta duruyordu, belki de iradesini zorlamasa oraya yığılacaktı. Vur- gun yemiş bir süngerciydi sanki, ayılamayan bir sarhoştu; düşmanlannın elinden canını rastlantıların yardımıyla kurtaran ama bu arada adamakıllı hırpalanan biriydi; her şeyini, ama bu güne kadar kazandığı her şeyini yitiren bir talihsizdi (CEMAL SÜREYA ve SONRASI, "Cemal Süreya ile Son Gün", Artshop Yayın- cılık ve Cemal Süreya Kültür Sanat Demeği Ortak Yayını, Ocak 2008). Halden anlamayan insanlann iyilik olsun di- ye yaptığı kötülükler. Sonra da Cemal Süre- ya'nın kimseye borçlu kalmak istemediği bir aldırmazlıkla, "üstü kalsın" diyerek hesabı ödemesi. lyi ki Anadolu yakasına geçmesini kolaylaş- tıracak bir koruyucu melek yardımcı olur da onu evine ulaştınr. Keşke Ipek Tekil evine de- ğil, onu hastahaneye yetiştirebilseydi. Ama geri dönülmez bir yola girmiştir artık. Şeker koması ile beyin kanaması ölümüne yol aç- mıştır. ; ; BİR ANKARA PRENSİ : Metin Altıok soruyordu: "Bir Ankara prensi olan Cemal Süreya ner- de şimdi?" "... Ne oldu Tavukcu'daki öğle rakılanna? Coşkulanm tarazlandı benimse, umudumda güve yenikleri, pas kokuyor aşklarım ve artık patlak bir tefle dolaşıyorum elimde Ankara so- kaklannı! En kötüsü de yaşlandı zamanımızın güzel kızlan. Bir boşluk var yaşamımda, yüre- ğimde derin bir sacayağı" (ŞİİRİN İLK ATLA- Sl, "Ankara", Kırmızı Yayınları, 2006). Cemal Süreya'nın o içtenlikli, o duyarlı şiiri, bir bayrak yanşı gibi Metin Altıok'a geçmişti. Ama o da, 1993 Madımak yangınında içi kuru- yuncaya kadar, ancak üç yıl daha taşıyabilidi o bayrağı. Cemal Süreya gibi edebiyata geniş açıdan bakmasını bilen bir ozan kendine bakmayı bi- lemedi. Kendine bakmayı hep erteledi. Sevi ilişkisinin gücüne inanınz ama, dar zamanlar yüzünden o ilişkiyi hep ertelemek durumunda kalınz. Cemal Süreya'nın nice evlilikler geçti başın- dan. Yalnızca Zühal Tekkanat'la üç kez ev- lendiği bilinir. Evliliklerinde 28 kez kira evlerine taşındığı söylenir. Bir bakıma yorgunluğunu taşıyıp durmuştur. Behçet Necatigil'in dizelerini anımsayalım: "Yıllann telaşlarda bu kadar çabuk Geçeceği aklımıza gelmezdi." Cemal Süreya öldüğü zaman daha 60 yaşı- na bile girmemişti. Onunla birlikte yalnız iyi bir ozan ölmedi. Edebiyatın aynntılannı bilen bir gönül insanı da öldü. Edebiyatın ayrıntılarını bilmek ne demektir? Edebiyat beğenisi olmayan, eleştirel deneme- den ayrıntıya bakmasını bilmeyen bu gerçeği kavrayabilir mi? Kapsamlı bir incelemede be- ğeni düzeyi eksik kalırsa yazı amacına ulaşa- maz. Cemal Süreya "kimliklerin izdüşümü"nü anlatırken alışılmış sözlerden yola çıkmıyordu. Doğan Hızlan'ın yorumlamasına göre: "Gerçekten de '99 Yüz', bir izdüşümler top- lamıdır. Izlenimlerin tanıklığıdır. Gördükleriyle, okuduklanyla, duyumlarıyla, gözlemleriyle oluşturduğu bir tür kimlik kartı. Kimileri bu kar- tı bir iftihar levhası gibi yanında taşıyacak, ki- mileri de saklamak için yorgun düşecek." Unutulmuş bir ozanın ışıltılı bir dizesini bu- lur. O artık "Saklı Güldeste"de yerini almıştır. Birbirinden yararlanan şiir seçkilerinin tekdü- zeliğine bakmayın. Cemal Süreya'nın "Saklı Güldeste"sindeki gizli gömüyü anlamaya çalı- şın. Günler akıp gidiyor ama, Cemal Süreya'nın - gündelik yazılannda, tarihsiz günlüklerinde za- ; manın geçmesini anlamlı kılan öyle aynntılar ; var ki, sanki kendini denetliyor gibidir. Oysa o, aldırmazlık içinde geçen bir gönül yorgunluğu çekerek, yaşamasını düzenceye sokmaya ça- lışan bir ozan olmanın çelişkisinde yaşadı. • Aradan sanki 20 yıl geçmemiş gibi, gene gözlerini kısarak kendinin uzağına dalmış gibi içkisini yudumlayan bir "Ankara Prensi" o! Belki de hep Ankara'da kalsa ölümü ertele- nebilirdi. Insan, zamanın akışında kendinin de = bir payı olduğu yanılgısına düşüyor. Ama ölü- mün ertelenebileceği yanılgısı her zaman özle-. necektir. • Bu sayfayla iletişim kurabilmek için dergilerinizi ve kitaplannızı aşağıdaki adrese gönderiniz: MustafaŞerifOnaran Hekimköy Sitesi 20. Sok. No: 8 06800 Ümitköy-Ank. Tel.: (0312) 2359111-236 23 46 C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1 0 3 8
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear