25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
CMYB C M Y B 7 OCAK 2010 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Fethullahçı Etiği... Fethullahçılar ünlü Fransız gazetesi Le Monde’un Türkiye muhabirine, “Gel bizim Paris’teki okulumuzu yaz” demişler. Le Monde muhabiri Guillaume Perrier kalkmış Paris’e gitmiş ve Fethullahçı okulu gezip yazmış. Deneyimli gazeteci Ragıp Duran, Le Monde’u okumuş, birkaç gün sonra da Zaman gazetesini... O da ne? Tüm medyaya “etik dersleri veren” Zaman, Le Monde’da çıkan yazının tüm eleştirel, sorgulayıcı bölümlerini, tümce ve deyimlerini sansürleyerek yayımlamış. Ragıp Duran’ın (apoletlimedya.blokspot.com) yazısını okudum... Elbet hiç şaşırmadım! Daha önce de pek çok yabancı gazetecinin Fethullahçılarla ilgili yazılarına aynı yöntemi uygulamışlardı. Ragıp Duran “Zaman’dan Gülen Sansürü” başlıklı yazısında şöyle diyor: “Atlaya zıplaya yapılmış bir çeviri. Yazıda Fethullah Gülen cemaati hakkında ne kadar kuşku uyandıran cümle varsa ya olduğu gibi es geçilmiş ya da tahrifatlı bir şekilde Türkçeye çevrilmiş.” Muhabir Perrier, Zaman’daki Türkçe çeviriyi okuyunca sanırım saçını başını yolmuş, Fethullahçıların gerçek yüzünü görmüştür. Çünkü, Le Monde’daki orijinal yazıda, en az iki kez, Paris’teki okulun ekonomik ve esin kaynağı konusunda yetkililerin “discret” (ağzı sıkı-kapalı) davrandığını yazıyor ama Türkçe metinde bunlar yok. Ragıp Duran devam ediyor: “Okuldaki Fransız öğretmenlerin Katolik okullardan geldiğini belirtmiş Le Monde. Zaman gazetesi, bu bilgiyi yazmamış. Perrier, Gülen tarikatından söz ederken, ‘Bu tartışmalı tarikat Türkiye’de toplumu İslamlaştırmakla itham ediliyor’ diyor. Zaman’da bu cümle yok.” Le Monde muhabiri, yazısında Fethullahçı okulun yetkililerinin, komünist belediyenin okul yöneticilerine güvenmediğini yazıyor ama Türkçe çeviride ara da bulasın, sansürlenmiş. Le Monde’un orijinal metninde yer alıp Türkçeye çevrilirken sansürlenen kimi tümce ve deyimler de şunlar: “Okul, her türlü cemaatçi girişimi reddediyor. Okullar Gülen cemaatinin vitrini. Muhafazakâr Zaman gazetesi. Örgüt (cemaat) özellikle ABD’de kök salmış durumda... ABD’deki okulların Amerikan Hıristiyan üniversiteleriyle yakın bağları var. Amerikan Adliyesi’nin bir raporuna göre mali gücü 25 milyar dolar. Cemaat, laik cumhuriyetin sürekliliğini tehdit ediyor. Cemaat mensupları, Türkiye’de bürokrasinin ve polisin içine sızıyor. Cemaatin ekonomik kaynakları bir sır. Cemaat, ABD dış politikasının Orta Asya ve Ortadoğu’da sıradan bir piyonu. Işık Evleri...” Ragıp Duran ardından şunları yazıyor: “Yukarıda çıkarılan tümce ve deyimlerin çeşitli kaynaklardan alınarak yazıldığı gösteriliyor orijinal metinde. Zaman ise bu hassas(?) konulara hiç girmemeyi tercih etmiş. Zaman’ın çaresizliği ortada: Paris’teki okulun tanıtımını yapmak için İstanbul’dan koca Le Monde’un muhabirini davet edeceksin, ağırlayacaksın. Onun yazdığı yazı tam istediğiniz gibi çıkmıyor... İçinde, başlıkta bir sürü olumsuzluk var. Cemaatiniz hakkında kuşku yaratacak yargılar var. Ne yapalım? Koskoca Le Monde bizden söz ediyor. Yazıdaki olumlu bölümleri alalım, olumsuzları görmezden geliriz. Zaman’ın gazeteciliği işte bu.” Fethullahçıların zaten işi bu! İşine gelenleri görürler, işine gelmeyenleri görmezler... Yıllardır Fethullahçıları anlatırım ama kimse önemsemez! Zaman’ın Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı bir de kalkar “gazetecilik etiğinden” söz eder. Bakın nasıl ders veriyor Ragıp Duran onlara: “Tabusu olan doğru dürüst gazetecilik yapamaz. İşin içine Gülen cemaati, Işık Evleri vs... girince Le Monde gazetesi tahrif edilir. New York Times da. Sonra da televizyon reklamlarında ‘önyargısız olalım, etiket takmayalım’ muhabbetleri. ‘Sahtekâr ve sansürcü Zaman’ desek şimdi, kültürlerarası diyaloğa ihanet mi etmiş olacağız?” Aman Ragıp Duran ağzından yel alsın! Seni de “Ergenekoncu”, “Darbeci” diye yaftalarlar, haberin olsun! hikmet.cetinkaya@cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212 343 72 69 Karargahta görüşecekler ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’õn, haftalõk olağan görüşme kapsamõnda Genelkurmay Başkanõ Orgeneral İlker Başbuğ ile Genelkurmay Karargâhõ’nda görüşecek olmasõ dikkat çekti. Görüşme saat 10.00’da gerçekleşecek. Haftalõk görüşmeler daha önce Başbakanlõk’ta yapõlõyordu. Karargâhtaki görüşmenin ise Erdoğan ile Başbuğ arasõnda son yapõlan zirvede kararlaştõrõldõğõ dile getirliyor. Görüşmede Başbuğ’un son gelişmelere ilişkin Erdoğan’a bir sunum yapabileceği belirtiliyor. Türker’den hükümete uyarı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - DSP Genel Başkanõ Masum Türker, “Yakõn tarihte büyük bir suikast, toplumun çalkalanmasõna neden olabilecek bir patlamayla karşõ karşõya kalõrsak, bunun sorumlusu hükümettir” dedi. Türker dün düzenlediği basõn toplantõsõnda, Devlet Sõrrõ Yasasõ Tasarõsõ’nõn, Türkiye’nin demokratikleşme ihtiyacõna ters olduğunu söyledi. Devlet sõrrõ tanõmõnõn 5 müsteşara bõrakõlmasõna, devlet sõrrõnõ tayin etme yetkisinin bir kurula ait olmasõna karşõ çõkan Türker, devlet sõrrõ ilkelerinin belirlenmesi gerektiğini ifade etti. Vicdani retçiler gözaltına alındı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ankara’da askerlik yapmak istemeyen vicdani retçiler, polisle girdikleri arbede sonrasõnda gözaltõna alõndõ. Kõzõlay’da, askerlik yapmak istemeyen vicdani retçiler olduklarõnõ ifade eden bir grup, basõn açõklamasõ sonrasõ Mithatpaşa Postanesi’ne gitmek istedi. Polis gruba izin vermedi. Polis ekipleri kendi kimliklerini göstererek eylemcilerden kimliklerini istedi. Kimlik vermemekte direnen eylemciler gözaltõna alõndõ. Gözaltõ sõrasõnda eylemcilerin polise direnmesi sebebiyle arbede yaşandõ. Gözaltõna alõnan 15 kişi polis araçlarõna bindirilerek emniyete götürüldü. Köşk’e HES mektubu MUĞLA (Cumhuriyet) - Bölge Turizm Görevlisi ve Marmaris Çevre Gönülleri Derneği Başkanõ Filiz Ersan, Köyceğiz’deki Yuvarlakçay üzerine yapõlmasõ düşünülen hidroelektrik santralõ projesinden (HES) vazgeçilmesi istemiyle Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül ve ilgili bakanlõklara mektup gönderdi. Ersan, mektubunda, “Rant uğruna yanlõş yere yanlõş yatõrõm işlenecek bir doğa cinayetidir.” görüşüne yer verdi. Anadol, mal beyanını açıkladı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Grup Başkanvekili ve İzmir Milletvekili Kemal Anadol, geleneğini bozmadõ ve bu yõl da mal beyanõnõ açõkladõ. Anadol’un, sahip olduğu mallar listesine, 2009 yõlõnda sadece 1800 lira değerinde “Longines” marka kol saati eklendi. Arõnç, Baykal’õn kozmik oda soruşturmasõna ilişkin değerlendirmelerine tepki gösterdi ‘Kozmikpatates’kõzdõrdõANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Devlet Bakanõ ve Başbakan Yardõmcõsõ Bülent Arınç, Se- ferberlik Bölge Başkanlõ- ğõ’ndaki aramalarla ilgili CHP lideri Deniz Baykal’õn yaptõğõ değerlendirmelere tepki gös- terdi. CHP’lileri “işi sulan- dırmakla” suçlayan Arõnç, kendisine yönelik suikast id- diasõyla başlayan sürecin “bağlantıları itibarıyla baş- ka olayların habercisi olabi- leceği”ni söyledi. Arõnç, Ankara Çocuk Sağlõğõ ve Hastalõklarõ Hematoloji Onkoloji Eğitim ve Araştõrma Hastanesi “Kemik Transplantasyon Ünitesi”nin açõlõşõ son- rasõnda gazetecilerin so- rularõnõ yanõtladõ. Bir gazetecinin, “Hâki- me ve savcıya yol- lanan paketle- rin içinde se- kiz adet kurşun çıktı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusu üzerine, “Böyle güzel bir soruyu bulmuşken benim tüm basın men- suplarından bir isteğim var” diyen Arõnç, şunlarõ kaydetti: “Bunu vahim buluyorum, araş- tırılması gerektiğini düşünüyo- rum. Tüm basın mensuplarından ricam şudur: Bana sorduğunuz bu soruyu Sayın Baykal’a da sorun. Sayın Kõlõçdaroğlu’na da, Sayın Şa- hin Mengü ve arkadaşlarına da so- run. Bu olayı ‘komik’ buldukla- rını, ‘safsata’ olarak gördüklerini söyleyenler bu şahıslardır. Baykal, grup toplantısında hepimizin yü- zünü kızartacak biçimde, 70 mil- yonun önünde, ‘kozmik odadan, kozmik patates çõktõ’ şeklinde ola- yı karikatürize etmeye çalışıyor. Bir deneyimli siyasetçinin yapa- bileceği en büyük hatayı yapı- yor. Mesela, Sayın Baykal’ı hemen bulun, kendisine sorun deyin ki, ‘8 tane Kalaşnikof mermisi gönde- rilmiş, şu kadarõ savcõya, şu kadarõ hâkime, Sayõn Baykal, bu konuda ne düşünüyorsunuz?’ Eminim size çizgisi düzgün bir siyasetçi ise yanlış olduğunu bile bile söylemesi lazım; kozmik odadan kozmik patates çıkıyorsa ‘bunlar da aslõn- da mermi falan değildir, bunlar as- lõnda çikolatadõr, mermi şekline so- kulmuştur, yeni yõl hediyesi olarak savcõ ve hâkime gönderilmiştir’ bunu söylemesi gerekir. O da ola- yı vahim görüyorsa bizim çizgi- mize gelmiş demektir.” Kõlõçdaroğlu’na da aynõ sorunun yöneltilmesini isteyen Arõnç, “Uta- nıyorum ve üzülüyorum. Ergene- kon iddiasıyla açılmış bir dava için iki senedir işi sulandırmak, bo- yutlarını küçültmek için çaba sar- feden bu siyasetçiler, şimdi şah- sımla ilgili olduğu söylenen ama bağlantıları itibarıyla belki başka olayların habercisi olacak konu üzerinde yine aynı görevi yap- maya çalışıyorlar’’ dedi. Baykal’õn “Arınç 2001 yılında, TEKEL işçileriyle ilgili bir top- lantıya katılarak ‘Ey TEKEL iş- çileri kapalõ salonlarda durmayõn, dõşarõ çõkõn sizin mücadelenizde ben de varõm, gerekirse size gele- cek taşlar bana gelsin’ demişti” id- diasõnda bulunduğunu anõmsatan Arõnç, o zamanki sözlerinin böyle olup olmadõğõnõ bilmediğini ancak bu olayõn doğru olduğunu söyledi. Arõnç, “Kozmik odadan kozmik patates çõktõ” diyen Baykal’a tepki gösterdi. Arõnç, gazetecilere “Baykal’õ bulun sorun. 8 tane Kalaşnikof mermisi gönderilmiş, ne düşünüyorsunuz deyin. Yanlõş olduğunu bile bile kozmik odadan kozmik patates çõkõyorsa, ‘bunlar da çikolatadõr’ demesi gerekiyor” dedi. SAVUNMA SANAYİ KOMİTESİ Heronlar için İsrail’e heyet gidecek ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Milli Savunma Bakanõ (MSB) Vecdi Gönül, Türkiye’nin 7 Avru- pa ülkesiyle ortak olduğu ağõr nak- liye uçağõ A400M projesinin iptali- ni de sipariş edilen uçak miktarõnõn azalmasõnõ da istemediğini söyledi. Gönül, yaklaşõk 2 yõldõr teslimatõ geciken insansõz hava aracõ Heron- larõn kabul testi için İsrail’e heyet gönderileceğini kaydetti. Savunma Sanayi İcra Komitesi (SSİK) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başkanlõğõnda toplandõ. Toplantõnõn ardõndan açõklama ya- pan Gönül, basõnda A400M proje- sinde maliyet artõşõnõ yalnõzca Tür- kiye’nin kabul ettiği yönündeki ha- berlere ilişkin, ülke olarak iptal ve sipariş edilen uçak sayõsõnõn azaltõl- masõ seçeneklerine sõcak bakmadõk- larõnõ kaydetti. Gönül, maliyet artõşõ noktasõnda ise TBMM’nin kendile- rine verdiği fiyat tavan sõnõrõnõ aşa- mayacaklarõnõ dile getirdi. Gönül, İsrailli firmalardan alõnacak Heronlara ilişkin soru üzerine, bu ül- keye kabul testleri için bu ayõn 11’in- de heyet gönderileceğini bildirdi. Gönül, Kara Kuvvetleri’nin insansõz hava aracõ ihtiyacõ konusunda iki ka- rar alõndõğõnõ söyledi. Buna göre, 2 adet taktik (kõsa menzilli) insansõz hava aracõ için Kalekalõp/Baykar Makina ortak girişimi ile sözleşme görüşmelerine başlanacak. Ayrõca 1 adet katapult ile atõlabilen insansõz hava aracõ sisteminin geliştirilmesi için de Vestel Savunma Sanayi ile sözleşme görüşmeleri yapõlacak. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, dün parti genel merkezinde itfaiyecileri kabulü sırasında gazeteci- lerin Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın eleştirilerine ilişkin sorularını yanıtladı. (Fotoğraf: AA) Baykal: Olay kaygı verici, polemiklerle idare edilemez ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Genel Başkanõ Deniz Baykal, Başbakan Yardõmcõsõ Bülent Arınç’õn “Baykal, ‘Hâkime gönderilen mer- miler aslõnda mermi değil çikolatadõr’ der” sözlerine “Olay kaygı verici, bir an önce hukuku işletmek lazım. Hükümet olayları polemiklerle ida- re etme anlayışında” yanõtõnõ verdi. Baykal, dün CHP Genel Merke- zi’nde itfaiyecileri kabulü sõrasõnda ga- zetecilerin sorularõnõ yanõtladõ. Baykal, mermili zarf ve Başbakan Yardõmcõ- sõ Bülent Arõnç’õn kendisine yönelik sözleriyle ilgili olarak “Olay kaygı ve- rici. Asıl kaygı, üzüntü verici olan Türkiye’nin her gün böyle gara- betlerin yaşandığı bir ortama dö- nüşmüş olması. Bu tür girişimleri üzüntüyle karşılıyorum. Böyle olay- ların önünü kesecek etkin bir poli- tika bir an önce yürürlüğe konul- malı. Arınç’ın sözleri ise kendi üs- lubu. Öyle anlaşılıyor ki hükümet bu olayı polemiklerle idare etme an- layışındadır. Hükümet güven veri- ci tavır sergilemiyor. Birbiri ardına sahiplendiği iddialar fos çıkıyor. Başbakan’la yardımcıları hep bir- likte işi polemik çerçevesinde ele ala- rak kamuoyunun dikkatinden ka- çırmaya çalışıyorlar. Bir an önce bu- na son vermek, hukuku işletmek la- zımdır” açõklamasõnõ yaptõ. Baykal, Arõnç’õn “Bu soruştur- ma sona erince ciddiyeti görülecek” sözlerinin anõmsatõlmasõ üzerine şun- larõ söyledi: “Arınç gelişmeleri ka- muoyumuzdan önce bilme nokta- sında olan iç çekirdeğin bir parça- sı. Benim değerlendirmem işi yön- lendiren bir karargâhın olduğu- dur. Ve o karargâhın çoğu kere bu planlamaları yaptığı, bunları orta- ya koyduğu, belgeleri çıkardığıdır. Nitekim, Arınç bir süre önce ‘Ne Danõştay kalõr ne Arõnç kalõr’ demiş- ti, çok büyük olaylar olacak, demişti. Gerçekten büyük olaylar oldu. Ger- çi o olaylar fos çıktı ama ortalık bir karıştı. Yani biliyor o, neyin, ne za- man, ne olacağını biliyor. O ba- kımdan yadırgamam, beklemek la- zım, gerçekleri görmek lazım.” HSYK’NİNÇALIŞAMAZ HALE GETİRİLDİĞİNE DİKKAT ÇEKİLDİ YARSAV’dan Adalet Bakanı Ergin’e uyarı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yargõçlar ve Savcõlar Birliği (YAR- SAV), yargõç ve savcõlara yönelik tehditleri kõnadõ. YARSAV, güz ka- rarnamesinin çõkmamasõ ve Yargõ- tay’a üye seçiminin geciktirilmesi ko- nusunda da Adalet Bakanõ’nõ “yürüt- me gücünü yargı üzerinde kullan- maktan vazgeçmeye” çağõrdõ. YARSAV’dan yapõlan açõklamada, Yargõtay’da boşalan üyelik sayõsõ 10’u bulunca en geç 2 ay içerisinde seçim yapõlmasõnõn zorunlu olduğu ancak se- çimin henüz sonuçlanmadõğõ kaydedil- di. Açõklamada, güz kararnamesinin çõ- kartõlamamasõ nedeniyle belirli bölge- lerde görev süresini tamamlayan ve atama beklentisi içinde bulunan yargõç ve savcõlarõn ağõr mağduriyetinin bir an önce giderilmesi, Yargõtay’da 34’e ula- şan üye eksikliğinin de bir an önce ta- mamlanmasõ gerektiği vurgulandõ. Açõklamada şu ifadeler yer aldõ: “Eğer basına yansıyan bilgiler doğ- ru ise, tarihin tekerrür etmekte oldu- ğu, tıpkı 2007 Yargıtay üyelik seçimi ve 2009 yaz kararnamesinde yaşan- dığı üzere, Adalet Bakanı’nın, bizati- hi başkanı olduğu Hâkimler ve Sav- cılar Yüksek Kurulu’nun çalışmala- rını kilitleyerek çalışamaz hale getir- mek ve yargıyı yargıya bırakmamak konusundaki kararlılığını sürdürdü- ğü sonucu ortaya çıkmaktadır. Yar- gıtay ve dolayısıyla da adli yargının çalışamaz hale gelmesi, hangi çevre- leri memnun eder? Yurttaşların da- va dosyalarının sürüncemede kalma- sı, ceza davalarının zamanaşımına uğraması, gecikme nedeniyle adale- tin adalet olmaktan çıkması kimin işine yarar? Bu soruların yanıtı ve- rilmelidir. Yaşananlar göstermekte- dir ki, Yüksek Kurul’un bu şekilde çalışamaz hale getirilmesi, bazı çev- relerin Yüksek Kurul’a TBMM tara- fından yani siyasilerce üye seçilmesi yolundaki uğraşılarına zemin hazır- lamak amaçlıdır... Sayın Adalet Ba- kanını, yürütme gücünü yargı üze- rinde kullanmaktan vazgeçmeye ve sorumluluğa davet ediyoruz.” YARSAV ayrõca yargõç ve savcõlara yönelik tehditleri de kõnadõ.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear