Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
ThomasMann'dan LotteWeimarda'
Hangisi daha gerçek;
sanat mı hayat mı?
Thomas
Mann'ın
Lotte Wei-
mar'da adlı
romanı
okuru duy-
gunun, dü-
j _ şüncenin
ve sanatın
evreninde öylesine de-
rin bir yolculuğa çıkarı-
yor ki, hayatla sanatın
buluştuğu arafta sana-
tın sınırlarının aşıldığı o
gizemlî roman dünyası-
na ait olmakla onu dı-
şardan okuyan biri ol-
manın arasında gidip
gelmenin benzersiz coş-
kusunu yaşıyorsunuz.
O SükranYÜCEL
1
^——v amanının gençlerinin yü-
^T reklerinde fırtınalara yol
f açan ve Werther'in giysi-
W * leriyle dolaşan romantik
bir genç olma modasını başlatan
(yalnızca giyimle sınırlı kalmayan
bu modanın intiharlara yol açtığı
yaygın bir söylemdi) Genç Wert-
her'in Acıları romanının kahrama-
nı Lotte, romanda siyah ama gerçekte
mavi olan gözleri, romanda ayrıntılany-
la tarif edilen pembe kurdeleli beyaz
tuvaletiyle ve zamanın acımasız izlerini
gösteren hafif baş ve eJ titremesi ile Go-
ethe'nin yaşadığı Weimar kentini ziya-
rete gelirse ne olur?
Goethe'nin gerçek hayatta yaşamış
olan kahramanı Charlotte Buff genç ve
coşkulu Goethe'ye tercih ettiği nişanlısı
Kestner'le evlenmiş, dokuz çocuk do-
ğurmuş, dengeli ve düzenli bir hayat
yaşamıştır.
Kocası Kestner'in ölümünden sonra
Goethe'yi görmek ister ve kız kardeşini
ziyaret bahanesiyle Weimar'a gider ve
SAYFA 24
'Zum Elephant-
hen' oteline iner.
Gerçek hayatta
bir ünlüler oteli
olan ve Tols-
toy'un, Bach'ın ve
hatta Adolf Hit-
ler'in kaldığı bu
otel, Lotte Wei-
mar'da romanıyla
esas ününü kaza-
nacaktır. Otelin
katibi Mager ger-
çek bir edebiyat
tutkunudur ve
Lotte'yi olağanüs-
tü bir coşku ve
hayranhkla karşılar. Lotte bu coşku
karşısında hem mutlu hem de tedirgin
olarak uyarma gereksinimi duyar: "O
roman figürü öyle ünlü, öyle kesin ve
kutlanan bir gerçeklik kazanmışur ki,
biri çıkıp diyebilir, biz ikimizden asıl ve
hakiki olanı odur."
Romanın esas konusu da bu 'hakiki-
lik' sorusu üzerinde düğümlenir, hangi
Lotte'nin daha hakiki olduğu, Genç
Werther'in Acıları romanındaki Lot-
te'nin mi yoksa gerçek hayattaki Lot-
te'nin mi sorusu, Thomas Mann'ın Lot-
te'sinin bakışıyla yinelenirken işin içine
Mann'ın kendi bakışı, Mann'ın gözüyle
Goethe'nin bakışı ve başkalarının Go-
ethe'ye olan bakışı girer. Hayatın haki-
kiliği ve hayattan yaratılan eserin haki-
kiliği sorusu da hep oradadır.
HEM TANRI
HEM DE KURBAN
Romanın kahramanı olan Goethe'nin
varlığı her sayfada hissedilmekle birlik-
te yedinci bölüme kadar kişi olarak gö-
rünmez, onu hep başkalarının bakışla-
rından dinleriz. Burada Goethe bir sa-
natçı ve dahi olarak yüceltilirken özel
hayatındaki kaprisleri ve benmerkezcil-
liği de alaycı bir dille yerilir. Mann'ın
buradaki yaklaşunı sorgulayıcıdır.
Goethe'nin bir sanatçı olarak büyük-
lenmeye ve yanındakileri kurban etme-
yehakkı varmıdır? Son bölümde
Mann'ın kahramanı Goethe'nin dillen-
dirdiği gibi aslında o yakınındakileri
kurban ederken, kendisi de bir kurban-
dır.
O, hem kelebeğin hırsla atıldığı ve
içinde yandığı mum hem de kelebek ol-
duğunu söyler. Bu ışık yansın diye. Sa-
natın ışığının yahması için Tanrı'nın
acılarını anlatma yeteneği verdiği ve
kutsadığı sanatçıdır o. Hem tanrı hem
de kurbandır. Goethe'yi bir yandan en
yüksek kata çıkartan Mann, diğer yan-
dan ince bir alayla sarsmaktan kendini
alamaz.
Burada Goethe her şeyiyle büyük sa-
natçıların simgesi olarak ele alınmıştır.
O da insanın en zavallı ve biçknsiz zaaf-
lanna sahiptir. Mann eleştiri oklarını
Goethe'ye saplarken kendine de yönel-
tir. Burada anlatılan Goethe aynı za-
manda Thomas Mann'ın ta kendisidir.
Özgünlük, dişilik ve erkeklik, ölüm ve
sonsuzluk düşüncelerini anlatırken o
Goethe'den çok Mann'dır: Filozof ve
romancı Mann, şair ve filozof Goet-
he'nin ağzından kendini anlatır. Goet-
he'nin Alman ulusuyla ilgili düşüncele-
rini, eleştirilerini ve uyarılarını okur-
ken; Mann'ın Nazizm'e karşı duyduğu
tiksintiyi hissederiz.
Roman 1816'da Genç Werther'in ya-
zılışmdan kırk beş yıl sonra geçer. Go-
ethe, Genç Werther'in Acılanm yaz-
dıktan sonra dünya çapmda ün kazan-
mış, Weimar Dükü'nün davetiyle 26
yaşında Weimar'a yerleşmiş ve ömrü-
nün sonuna kadar bu küçük kentte kal-
mıştı. Goethe ile Weimar'ın ilişkisi baş-
ka bir kitap konusudur. Goethe geldi-
ğinde 6000 nüfuslu minyatür bir prens-
lik olan Weimar, onun gelişiyle kültürel
önem kazanmış ve henüz hayattayken
onu görmek için Weimar'a gelen hacı
kitlelerine Goethe, "Ben hayrete şayan
bir hayvan mıyım ki beni görmeye geli-
yorsunuz?" demişti.
Bu ziyaretçilerin sayısı Goethe'nin
250. doğum yıldönümü olan ve Wei-
mar'ın "Avrupa Kültür Başkenti" ilan
edildiği 1999'da 3 milyonu aştı. Goethe
ve Weimar ayrılmaz bir ikili oluşturur-
ken bugün 60.000 nüfuslu küçük bir
kent ve gerçek bir kültür hazinesi olan
Weimar'da Schiller, Lizst ve Nietzsche
de kalıcı izler bırakmıştı. 1919'da kuru-
lan Weimar Cumhuriyeti'nin Hitler'in
Üçüncü Reich döneminin başlamasıyla
kaldırılan demokratik anayasasıyla da
siyasi tarihte önemli ve onurlu bir yeri
vardır.
Weimar'ın ve Goethe'nin bu gör-
kemli büyüklükleri karşısında ilginçliği-
ni sadece Goethe'nin romanının kahra-
manı olmasına borçlu olmasınm dışın-
da kayda değer bir özelliği olmayan
Lotte'nin Weimar'ı ziyaretinin anlamı
nedir? Lotte, eşinin ölümünden sonra
Goethe'yi görmek ve belki de bir ro-
man kahramanı olmanın o benzersiz
büyüsünü yaşamak için gelmiştir Wei-
mar'a. Ilk andan itibaren ziyaretçilerin
akınına uğraması da onun gururunu
okşar. Ilk ziyaretçisi ünlülerin portrele-
rini yapan ve koleksiyonuna Werther'in
Lotte'sini de katmak isteyen Rose
Cuzzle'dır.
Sonra Goethe'nin sekreteri Dr. Rie-
mer gelir. Kendisini yetenekli bulan ve
büyük şaire hayranlıİda karışık bir kıs-
kançlık duyan Riemer, Goethe'yi bir
yandan göklere çıkarırken, öte yandan
saygısız ve yanındakilere acı veren bir
insan olarak niteler.
Riemer'e göre bu, sanatın hem mut-
lak sevgi hem de yıkım ve kayıtsızlık
içeren ironik özelliğinden kaynaklan-
maktadır. Goethe'nin deyişiyle 'Ironi,
sofraya konanların onsuz yenmeyeceği
bir tutam tuzdur."
YAŞANMIŞ OLAN
GÜÇSÜZDÜR
Sonraki ziyaretçi Weimar sosyetesin-
den sanata meraklı Adele Schopenha-
uer'dir. Adele öncelikle kız arkadaşla-
rıyla birlikte kurdukları sanat derneğin-
den söz eder. Buradaki kızların hepsi-
nin takma adı esin perisi anlamına ge-
len 'muse' ile başlar. Adele, onların bu
sanat çabaları konusunda Goethe'nin
alaycı bir tavır takınmasından yakınır.
Ona göre Goethe'de kadın cinsine şii-
rin ve düşüncenin kapılarını kapamak
isteyen ve bunu komik bir ışık içinde
görmek isteyen bir erkek tekelciliği var-
dır.
Adele'in gözüyle farklı bir Goethe
görürüz, kadınları ve yeni yazarları kü-
çümseyen, yollannı kapayan ve yasakla-
yan kaya gibi sert bir büyük adam. Çev-
resindekilerin özel hayatına hükmeden
despot biri. Goethe'nin kişiliğiyle ve
büyüklüğüyle ezdiği son ziyaretçi, oğlu
August'tur. Bu yüce ışığın altında sö-
nük ve solgun kalmaya mahkum oldu-
ğunu baştan bilen August, herkesin gö-
zünde Goethe'nin oğlu olmanın ötesin-
de başka bir kimliği ve özelliği olmama-
smın ağırlığı altında ezilmektedir.
Tüm bu kişilerin bakışıyla bir Goethe
portresi çizildikten sonra romanın ye-
dinci bölümünde Goethe'nin hayatla ve
özellikle sanatla ilgili görüşlerini kendi
ağzından dinleriz. Ona göre yaşanmış
olan güçsüzdür, zayıftır, düşünceyle
güçlendirip tekrar yaratmak gerekir
onu. "Derin anlam, gülümsemeli... Yal-
nızca dokuya katılmış olmalı, işin ehli-
ne kendini sevinçle sunmalı, -böyle is-
ter sanatın esrarı. Renkli resimler halka,
arasında, bilenlere esrar! ... (Y)ığın ve
kültür uyuşmaz birbirine. Kültür seçkin
topluluktur, en yüce konusunda bir gü-
lümsemeyle birbiriyle gizlice anlaşan."
Bu sözleriyle sanatta ve edebiyatta eli-
tizmi savunur. Daha sonra "halk için
havyar" benzetmesini kullanır.
Bu benzetmeye biz ilk olarak Ham-
let'te rastlamıştık. Hamlet, oyuncularla
konuşurken bir oyunu över ve "halk
için havyardı, çoğunluğu hoşnut etmedi
ama mükemmel bir oyundu." der. Tom
Stoppard da Travestiler adlı oyununda
James Joyce için "halk için havyardı"
der, Hamlet'e göndermede bulunarak.
Bu gönderme ve parodi tarzı Goet-
he'nin de savunduğu bir biçimdir.
Hemen tüm yapıtlarının konuları Yu-
nan, Latin edebiyatmdan, mitoloji ve
efsanelerden alınmıştır. Hayatının son
döneminde Fars Edebiyatı'nı incelemiş
ve Hafız'dan esinlenerek Divan-ı Şar-
ki'yi yazmıştır. Goethe, Lotte Wei-
mar'da da eserin özgünlüğü konusunda
şunlan söyler: ^ ^
"Özgünlük korkunç bir şey, deli- E l
C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1 0 3 8